Kuran-ı Kerimin Tarihe Yaklaşımı

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Kur'an-ı Kerim'in tarihe yaklaşımı

Allah Teâlâ'nın sürekli geçerli olup değişmeyen toplumsal yasaları vardır, bunlar geçmiş milletler için işlemiş ve bu gün de aynı şekilde işlemektedir. Dolayısıyla bugünü anlayabilmek ve gelecek ile ilgili öngörülerde bulunabilmek için geçmişi iyi bilmek gerekir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim'de önemli oranda “kıssa” (tarihi olay) anlatılmıştır. Hatta bunların Kur'an'ın üçte biri oranında olduğunu söylemek mümkündür.
Ancak bu kıssalara baktığımızda Kur'an'ın bunu anlatış tarzı, tarih kitaplarının anlatış tarzına benzemediği gibi anlatış amacı da sadece tarihi bilgiler vermek değildir. O halde bu kıssaların anlatılış amacı nedir?
Kıssaların amacını şöyle sıralayabiliriz.
*Kur'an'ın öncelikli amacı Tevhid, Nübüvvet ve Ahiret inancının yerleşmesi ile Adaletin toplumda inşasıdır. Bu tarihi olaylar da, asıl olan bu amaca destek olacak şekilde anlatılmaktadır.
* Kıssaların ana mihveri Hak batıl mücadelesidir. Tarih boyunca aktörler değişmiş, toplumlar değişmiş, zaman ve mekân değişmiş ancak mücadele sebebi değişmemiştir. Dolayısıyla Kur'an bir davet kitabı olduğu gibi aynı zamanda ‘davet tarihinin' de temel kaynağıdır,
* Allah'u Teâlâ'nın kozmik âlemde geçerli olan ‘yerçekimi yasası' gibi toplumsal hayatta da cari olan yasaları vardır. Bu yasalar tüm toplumlar için geçerli olup değişiklik göstermemektedir (Fatir: 43).
Ancak toplumsal yasaların işleyişi uzun bir zamanda gerçekleştiğinden insanın sınırlı ömrü içinde bunu tecrübe etmesi mümkün değildir. Kur'an-ı Kerim kıssaları, girilen toplumsal bir sürecin ne ile sonuçlanacağını bu kıssalara bakarak tahmin etme imkânı vermektedir.
*Kur'an-ı Kerim'de kötülükle sembolleşen tipler vardır. Bunlar sembolleştiği kötülüğü ana özellikleri ile yansıtan ilk örneklerdir. Sahip olduğu güçle haddi aşan Firavun ve Nemrut, mal ile haddi aşan Karun ve ilmini kötülüğe destek kılan Haman bunlardandır. Diğer taraftan Firavun'un sarayındaki mü'min şahıs, Firavun'un hanımı ve Yasin suresindeki mümin şahıs da iyilikle sembolleşen peygamberlerin yanında iyilikleri ile anlatılan insanlardır. Dolayısıyla kıssalardan toplum kadar insanı da tanımak mümkündür. Nitekim insanın yapısı Âdem (as)den bu yana değişmemiştir. Kabil'i kardeşini öldürmeye sevk eden haset belası ilk günkü gibi insanda mevcuttur.
* Kıssası anlatılan her bir peygamber farklı özelliklere sahip bir topluma gönderilmiştir. Tüm peygamberler davetlerinin temeline tevhid çağrısı yerleştirmekle beraber toplumlarının farklılığına göre ayrı metotlar takip etmişlerdir. Örneğin Musa (as), mazlum bir toplumu zulümden kurtarmaya çalışırken, İsa (as), dinin değiştirilen ve tahrif edilen bölümlerini ıslah edip ahlaki boyuta vurgu yapmıştır. Yine Yusuf (as), büyük bir ekonomik krizin eşiğindeki halkı öncelikle o durumdan kurtarırken; İbrahim (as), halkı düşünmeye sevk edip ses getirecek eylemlere girişmiştir. Şuayb (as), toplumuna uygun olarak mesajlarında ağırlığı ticari ahlaksızlığa verirken, Lut (as), ağırlığı cinsel sapıklığa vermiştir.
Kıssaların bir yazının sınırlarına sığmayacak başka da birçok amacı vardır. Ancak Allah Teâlâ'nın kıssalara verdiği bu öneme karşılık Müslümanların bu kıssalara ilgisi yetersizdir. Var olan ilgi de daha çok Kur'an'da zikredilmeyen ayrıntıların öğrenilmesine yöneliktir. Ayrıntıları öğrenme merakı da araştırmacıları israili kaynaklara yönlendirmiştir. Sonuçta da Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'de zikrettiği asıl önemli konuların üzerinde pek durmayan, daha çok tahrif olmuş israili kaynaklara dayanan, gereksiz ayrıntıların anlatıldığı peygamber kıssaları ile ilgili kitaplar ortaya çıkmıştır.
Bu kitaplar ciddi bir fayda vermedikleri gibi Kur'an-ı Kerim'in mesajını da bulanıklaştırmaktadır. Şuan için bu tip kitaplardan yüz çevirerek Kur'an-ı Kerim kıssalarına yeniden yönelmek zorundayız,
Kur'an-ı Kerim kıssaları bağlamında değil ama genel anlamda tarih konusunda yapılan bir başka hata da tarihi övgü ve yergi malzemesi yapmaktır. Her şeyden önce tarihe bu şekildeki yaklaşım ondan ibret alınmasını engellemektedir. Olaylar sebep ve sonuçlarıyla inceleneceğine bazı kesimler bütünüyle övülürken, bazı kesimler de tamamıyla yerilmektedir. Oysa İslam tarihinde yaşanan acı hadiseler için tüm Müslümanların yaklaşım tarzının nasıl olması gerektiği aşağıdaki iki ayeti kerimede açıkça ifade edilmiştir.
“Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.” (Bakara 134)
“Bunların (Sahabe toplumunun) arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (Haşr:10)

Ahmet Münir

 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Kur'an-ı Kerim'in tarihe yaklaşımı



Allah Teâlâ'nın sürekli geçerli olup değişmeyen toplumsal yasaları vardır, bunlar geçmiş milletler için işlemiş ve bu gün de aynı şekilde işlemektedir. Dolayısıyla bugünü anlayabilmek ve gelecek ile ilgili öngörülerde bulunabilmek için geçmişi iyi bilmek gerekir. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim'de önemli oranda “kıssa” (tarihi olay) anlatılmıştır. Hatta bunların Kur'an'ın üçte biri oranında olduğunu söylemek mümkündür.
Ancak bu kıssalara baktığımızda Kur'an'ın bunu anlatış tarzı, tarih kitaplarının anlatış tarzına benzemediği gibi anlatış amacı da sadece tarihi bilgiler vermek değildir. O halde bu kıssaların anlatılış amacı nedir?
Kıssaların amacını şöyle sıralayabiliriz.
*Kur'an'ın öncelikli amacı Tevhid, Nübüvvet ve Ahiret inancının yerleşmesi ile Adaletin toplumda inşasıdır. Bu tarihi olaylar da, asıl olan bu amaca destek olacak şekilde anlatılmaktadır.
* Kıssaların ana mihveri Hak batıl mücadelesidir. Tarih boyunca aktörler değişmiş, toplumlar değişmiş, zaman ve mekân değişmiş ancak mücadele sebebi değişmemiştir. Dolayısıyla Kur'an bir davet kitabı olduğu gibi aynı zamanda ‘davet tarihinin' de temel kaynağıdır,
* Allah'u Teâlâ'nın kozmik âlemde geçerli olan ‘yerçekimi yasası' gibi toplumsal hayatta da cari olan yasaları vardır. Bu yasalar tüm toplumlar için geçerli olup değişiklik göstermemektedir (Fatir: 43).
Ancak toplumsal yasaların işleyişi uzun bir zamanda gerçekleştiğinden insanın sınırlı ömrü içinde bunu tecrübe etmesi mümkün değildir. Kur'an-ı Kerim kıssaları, girilen toplumsal bir sürecin ne ile sonuçlanacağını bu kıssalara bakarak tahmin etme imkânı vermektedir.
*Kur'an-ı Kerim'de kötülükle sembolleşen tipler vardır. Bunlar sembolleştiği kötülüğü ana özellikleri ile yansıtan ilk örneklerdir. Sahip olduğu güçle haddi aşan Firavun ve Nemrut, mal ile haddi aşan Karun ve ilmini kötülüğe destek kılan Haman bunlardandır. Diğer taraftan Firavun'un sarayındaki mü'min şahıs, Firavun'un hanımı ve Yasin suresindeki mümin şahıs da iyilikle sembolleşen peygamberlerin yanında iyilikleri ile anlatılan insanlardır. Dolayısıyla kıssalardan toplum kadar insanı da tanımak mümkündür. Nitekim insanın yapısı Âdem (as)den bu yana değişmemiştir. Kabil'i kardeşini öldürmeye sevk eden haset belası ilk günkü gibi insanda mevcuttur.
* Kıssası anlatılan her bir peygamber farklı özelliklere sahip bir topluma gönderilmiştir. Tüm peygamberler davetlerinin temeline tevhid çağrısı yerleştirmekle beraber toplumlarının farklılığına göre ayrı metotlar takip etmişlerdir. Örneğin Musa (as), mazlum bir toplumu zulümden kurtarmaya çalışırken, İsa (as), dinin değiştirilen ve tahrif edilen bölümlerini ıslah edip ahlaki boyuta vurgu yapmıştır. Yine Yusuf (as), büyük bir ekonomik krizin eşiğindeki halkı öncelikle o durumdan kurtarırken; İbrahim (as), halkı düşünmeye sevk edip ses getirecek eylemlere girişmiştir. Şuayb (as), toplumuna uygun olarak mesajlarında ağırlığı ticari ahlaksızlığa verirken, Lut (as), ağırlığı cinsel sapıklığa vermiştir.
Kıssaların bir yazının sınırlarına sığmayacak başka da birçok amacı vardır. Ancak Allah Teâlâ'nın kıssalara verdiği bu öneme karşılık Müslümanların bu kıssalara ilgisi yetersizdir. Var olan ilgi de daha çok Kur'an'da zikredilmeyen ayrıntıların öğrenilmesine yöneliktir. Ayrıntıları öğrenme merakı da araştırmacıları israili kaynaklara yönlendirmiştir. Sonuçta da Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'de zikrettiği asıl önemli konuların üzerinde pek durmayan, daha çok tahrif olmuş israili kaynaklara dayanan, gereksiz ayrıntıların anlatıldığı peygamber kıssaları ile ilgili kitaplar ortaya çıkmıştır.
Bu kitaplar ciddi bir fayda vermedikleri gibi Kur'an-ı Kerim'in mesajını da bulanıklaştırmaktadır. Şuan için bu tip kitaplardan yüz çevirerek Kur'an-ı Kerim kıssalarına yeniden yönelmek zorundayız,
Kur'an-ı Kerim kıssaları bağlamında değil ama genel anlamda tarih konusunda yapılan bir başka hata da tarihi övgü ve yergi malzemesi yapmaktır. Her şeyden önce tarihe bu şekildeki yaklaşım ondan ibret alınmasını engellemektedir. Olaylar sebep ve sonuçlarıyla inceleneceğine bazı kesimler bütünüyle övülürken, bazı kesimler de tamamıyla yerilmektedir. Oysa İslam tarihinde yaşanan acı hadiseler için tüm Müslümanların yaklaşım tarzının nasıl olması gerektiği aşağıdaki iki ayeti kerimede açıkça ifade edilmiştir.
“Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.” (Bakara 134)
“Bunların (Sahabe toplumunun) arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” (Haşr:10)

Ahmet Münir


Hadisler de böyle dinin kaynağı sayılmaya başlandı ve ümmet Kurandan öylesine uzaklaştı ki Kuranı anlayamaz hale geldi.

Günümüzde de müslümanlar sadece Kuran'a inanmayı sapıklık zındıklık münkirlik olarak görüyor.

Sizce de acayip değil mi?
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Hadisler de böyle dinin kaynağı sayılmaya başlandı ve ümmet Kurandan öylesine uzaklaştı ki Kuranı anlayamaz hale geldi.

Günümüzde de müslümanlar sadece Kuran'a inanmayı sapıklık zındıklık münkirlik olarak görüyor.

Sizce de acayip değil mi?
Hadislerin inkar edilmeside bana çok acayip geliyor.Yani tüm hadis alimleri boşa mı uğraştı?Hadis ilmi boşuna mı var?Tüm gelmiş geçmiş islam alimleri yanlış mı biliyorlardı.Peki sizden kaç kişi var.Kuraniyyun(Hadisi tümden inkar edenlerden) bin kişi ,on bin kişi diyelim.Diğer milyonlarca müslüman yanlış mı yaptı?
"Sünneti tamamen reddederek sadece Kur’an’ı benimseme anlayışı ilk defa II. (VIII.) yüzyılda tartışma konusu olmuş ve günümüze kadar varlığını sürdürmüştür"
http://www.ihvanforum.org/showthrea...bunca-ayet-i-kerimeleri-inkar-mı-ediyor/page8
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Hadislerin inkar edilmeside bana çok acayip geliyor.Yani tüm hadis alimleri boşa mı uğraştı?Hadis ilmi boşuna mı var?Tüm gelmiş geçmiş islam alimleri yanlış mı biliyorlardı.Peki sizden kaç kişi var.Kuraniyyun(Hadisi tümden inkar edenlerden) bin kişi ,on bin kişi diyelim.Diğer milyonlarca müslüman yanlış mı yaptı?
"Sünneti tamamen reddederek sadece Kur’an’ı benimseme anlayışı ilk defa II. (VIII.) yüzyılda tartışma konusu olmuş ve günümüze kadar varlığını sürdürmüştür"
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?135194-Yaln%C4%B1z-Kuran-diyenler-bunca-ayet-i-kerimeleri-inkar-m%C4%B1-ediyor/page8

Şeytan boş durmuyor sevgili kardeşim.Kuran'dan azıcık başka taraflara yüzünüzü çevirirseniz elbetteki kandırır.

Çoğunluğa gelince Asr suresini okumadınız mı hiç?
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Hadisler de böyle dinin kaynağı sayılmaya başlandı ve ümmet Kurandan öylesine uzaklaştı ki Kuranı anlayamaz hale geldi.

Günümüzde de müslümanlar sadece Kuran'a inanmayı sapıklık zındıklık münkirlik olarak görüyor.

Sizce de acayip değil mi?

toptan kabul etmek ne kadar yanlış ise toptan red etmek bir o kadar yanlış..
acaib olan bu...
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Allah kendi sözlerinden başka sözlerle din oluşturmamızı istiyor mu?

Hüküm Allah'ın,değil mi?

Hüküm elbette Allah'ın.. Allah a ve Rasulüne itaat edin ayetini nasıl anlıyorsunuz...Sizden olan ulul emre itaat edin.. Allah Rasulunun Allah'ın vermediği bir hükmü verdiğini kitapta yer almadığı için mi düşünüyorsunuz..

Eğer Kuran harici bütün kitapların doğruluğunu red edeceksek ..Kuranın dilini öğrenmeye çalıştığımız gramer kurallarının sahihliğini nereden bileceğiz ?

Ben arapça bilmiyorum , Kuranı anlamak için arapça öğrenmem lazım.. Arapça kitaplarında verilen kurallara itibar edeceğim Kuranı kendim yorumlayacağım ama hadis kitaplarına şüpheli bakacağım ..Sizce ters değil mi ?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Allah kendi sözlerinden başka sözlerle din oluşturmamızı istiyor mu?

Hüküm Allah'ın,değil mi?

Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin, sizden olan ulu'l-emre de. Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, hemen onu Allah'a ve Rasûlüne arzedin, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan kimselerdenseniz..."


Sadece Kurandan hüküm çıkarmak olsaydı Allah'a arzedin derdi Rabbim.


ve Resulune de demezdi....
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,874
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin, sizden olan ulu'l-emre de. Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, hemen onu Allah'a ve Rasûlüne arzedin, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan kimselerdenseniz..."


Sadece Kurandan hüküm çıkarmak olsaydı Allah'a arzedin derdi Rabbim.


ve Resulune de demezdi....

Peki Allah Rasülünün vefat edeceğini bilmiyormuydu? Sen kelimeyi değiştirip sünnet yapıyorsunu?
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bu tarikatçıların ben dini anlamıyorum anlayadan öğreniyorum ile benzer değil mi?

Çok fark var ..Ben kürtçe de bilmiyorum,ingilizce de bilmiyorum..
Allah'ın bana seçtiği din bir tane haşa bir kaç tane değil... Dinin kuralları belli uygulamaların şekli belirli olmayanlar var...
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,874
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars


Çok fark var ..Ben kürtçe de bilmiyorum,ingilizce de bilmiyorum..
Allah'ın bana seçtiği din bir tane haşa bir kaç tane değil... Dinin kuralları belli uygulamaların şekli belirli olmayanlar var...

Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla 'İnandık' diyenlerle Yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, 'Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının' derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.
5/41.ayet

şimdi siz diyorsunuz ki Arapça dil korunuyor ve Allah 'a ulaşmak için belli kurallar belli işlemler var.

Bence engüzeli lafons 'un yaptığı o zaman suya sabuna dokunmadan sizin bahsettiğini ile aynı yöntemi şimdi arapça öğren gramer öğren vs vs ne gerek var şeyhim sağolsun
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
şimdi siz diyorsunuz ki Arapça dil korunuyor ve Allah 'a ulaşmak için belli kurallar belli işlemler var.

Bu senin cümlelerimden anladığın...
İşte Kurana da böyle bakıyorsun.. Yanlış anlıyorsun..
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,874
Tepkime puanı
2,059
Puanları
113
Konum
Mars


Bu senin cümlelerimden anladığın...
İşte Kurana da böyle bakıyorsun.. Yanlış anlıyorsun..

Ortada bir kitap var ve kurallarını insanlar koyuyor insanlara göre değişiklik olmasıda normal diyorsunuz.

Ben yanlışım bu farklılıkları konuşan insanlar doğru güzel
 
Üst