Kur'an-ı Kerim'i Anlamadan Okumanın Sevabı Nedir?

BADUH

Asistan
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
506
Tepkime puanı
1
Puanları
0
SA,
Kur'an-ı Kerim'i bin defa anlamadan hatmetmek (okumak) mi daha sevapdır yoksa bir ayetini anlamak mı daha sevaptır?
 

Nur Cennet

Profesör
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
2,046
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
31
Konum
|...Kırlar...|
Bnce Anlayarak Okumak En İyisi Fakat Çoğumuz Bunu Yapmıyoruz
ALLAH(C.C) İnş Bİzim Bu Okuduklarımızı Kabul Eder Çünkü Bn De Anlamadan Okuyorum.
Fakat Azap Surelerinde Daha Sessiz
Müjde Ayetlerinde Daha Rahatlayarak Okuorum İnş Allah Böyle Kabul Eder
 
M

Murat Sâki

Guest
Sahabeler şu şekilde haraket ederlerdi

Ayetleri okumak anlamaktan çok yaşamadan diğer bir ayeti okumazlardı Yani bir ayette ''Allahı çokca zikr edin'' buyuruyorsa Allah'ı ne zaman çok zikr ettikleri kanısına varırlarsa o zaman diğer ayeti okurlardu keza diğer ayetleride aynı şekilde.

Yani okudukları ile amel ederlerdi.
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas
S.a

Her harfine en az 10 sevap verilmesinde ki hikmet de bu olsa gerek; onlar okuduklarını anlıyorlardı... Biz sadece aynı sesleri tekrar ediyoruz...
Bundandır, hem Kur an okuyor hem kurana muhalefet ediyoruz...
Okumaktan murad anlamaktır... Anlamak yaşmaktır..

Selametle...
 

johncoffey07

Asistan
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
898
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
THE EARTH
En güzeli Kur an-ı Kerim'i okumak,anlamak ve anladıklarıyla amel etmektir

SAYGILARIMLA
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bu da, bir mod'dan inci !

Kur'an'ı Kerim'i Anlamak farz. Allah birçok âyeti kerimede ''hiç düşünmez misiniz?'' buyuruyor. Demek ki düşünebilmek için anlamak gerekiyor.
http://www.ihvanforum.org/hatim-bol...konu-arasindan-bir-kez-olsun-buraya-da-bakin/


Alın size bir mod'dan super bir inci ! Kuranı anlamak farz ! Peki böyle bir ilmihâl bilgisi hangi kitapta, ne zaman ve hangi eserde geçmiş ? Lüfen mehaz-kaynak veriniz !
Kuranı anlamak farz dediğiniz zaman, bütün müslümanalara Arapça Lisanını öğrenmek farz olur. Çünkü,arapça Lisanına vakıf olmayanlar Kuranı Kerimi anlayamazlar. Kuran-I Kerimi meal olarak okunmasıyla anlaşılması tartışmalı vir durumdur. ÇÜnkü, piyasada yüzlerce meal vardır, kahir ekseriyeti de biribiri ile örtüşmemektedir. Yani, önüne gelen kemdi meşrebi mezhebi yada mezhepsizlik ideali ile meal yazmış, mealler adeta müslümanları bilgilendirmekten ziyade cemaatlere veya bozuk itikadi akımlara yönlendirici bir içerik ile kaleme alınmışalrdır. Şu halde Kuran-ı kerimi anlamak için herkesin Arapça Lisanını öğrnemesi mümkün olamayacağına göre anlamayı farz (!) olarak dayatanlar müslümanalrın bunu nasıl sağlayacaklarını da beyan etmelidiriler ?
Kimse kendi kafasına göre vecibe uydurmasın diyoruz.

:lac:
 

Mektûm

Doçent
Katılım
4 Şub 2007
Mesajlar
557
Tepkime puanı
248
Puanları
0
Alın size bir mod'dan super bir inci ! Kuranı anlamak farz ! Peki böyle bir ilmihâl bilgisi hangi kitapta, ne zaman ve hangi eserde geçmiş ? Lüfen mehaz-kaynak veriniz !
Kuranı anlamak farz dediğiniz zaman, bütün müslümanalara Arapça Lisanını öğrenmek farz olur. Çünkü,arapça Lisanına vakıf olmayanlar Kuranı Kerimi anlayamazlar. Kuran-I Kerimi meal olarak okunmasıyla anlaşılması tartışmalı vir durumdur. ÇÜnkü, piyasada yüzlerce meal vardır, kahir ekseriyeti de biribiri ile örtüşmemektedir. Yani, önüne gelen kemdi meşrebi mezhebi yada mezhepsizlik ideali ile meal yazmış, mealler adeta müslümanları bilgilendirmekten ziyade cemaatlere veya bozuk itikadi akımlara yönlendirici bir içerik ile kaleme alınmışalrdır. Şu halde Kuran-ı kerimi anlamak için herkesin Arapça Lisanını öğrnemesi mümkün olamayacağına göre anlamayı farz (!) olarak dayatanlar müslümanalrın bunu nasıl sağlayacaklarını da beyan etmelidiriler ?
Kimse kendi kafasına göre vecibe uydurmasın diyoruz.

:lac:


Modluk bana bir özellik katmadıki. Bende olmasını istediğim özellikleri vermedi. Olmamasını istediğim olumsuzlukları almadı. Bana bu şekilde değil de Kardeşim hitabıyla başlayarak ve ve eğer hatalıysam bu konuda hatalısınız kardeşim yanlış bir cümle kullanmışsınız diye uyarmanızdan büyük mutluluk duyardım. Sonuçta baştan aşağı hata yapmaya müsait bir insanım.
Aklımdan vecibe uyduracak bir cesarete bilgiye sahip değilim asla! Okuduğum bazı kitaplardan dinlediğim bazı sohbetlerden bunu öğrendim. Bu kitapların hocaların ismini versem ön yargılarınız dolayısıyla güvenmeyecek inamayacaksınız. O nedenle gerek yok. Hepsi bize dinimizi öğretek için çabalayan ilim sahibi insanlar. Ben hepsini seviyor guruplara ayrımıyorum hepsinde var olan ilme saygı duyuyor, istifade etmeye çalışıyor olumsuzluklarıda Allah'a bırakıyorum. Çünkü herşeyin doğrusunu Allah bilir.

Arapça bilmek çok mühim. Her birimizin imkânı var arapça kursları vebenzeri yerlerden öğrenilebiliriz. Hayatımızın amacı Kur'anın her kenarını her köşesinin didik didik ederek araştırıp öğrenmek, uygulamak olmalı gençlik olarak. Fakat arapça öğrenemeycek kadar geride kalmış yaşı ilerlemiş bu konuda kabileyeti olmayan insanlar içinde Açıklamalı Kur'an mealleri vardır. Anlam itibariylede siz daha iyi bilirsiniz ki Allah '' İşte biz Kur'anı anlayasınız diye böyle tafsilatlı (detaylı) indirdik'' buyurmuyor mu? Demekki anlayabileceğimiz bir seviyede. Hem Allah neden kuluna anlayamacağı bir klavuz indirsinde sonra ondan sorumlu tutsun ki? Avam olan, okuma yazma bilgisi olmayan bir insan dahi Kur'andaki emirlerden yapabileceği kadarını sohbetlerden öğrenmeli, anlamaya çalışmalı en azından anlayamıyorsa bile bu uğurda anlamak için çabalamalı. Ömrü bu uğurda harcanmalı kısaca. Ameler niyetlere göredir Hadis-i Şerifi bu anlamda eksik kalmış ksımları tamamlıyor zaten inşâallah.: ) Sahabelinde çoğu ümmiydi fakat bir kaç ayeti tam olarak anlamadan hayatlarına geçirmeden başka bir ayeti anlamaya yönelmemişler. Bu demek oluyorki Kur'anı yaşamak için anlamak gerekiyor. Allah haşa zulm edici değildir. Onun dışında şu âyetlerde Kur'anı anlamamız üzerinde ne kadar durulduğunu zaten açıkca beyan ediyor değerli Yakuti abi. Bundan fazlasını bilmiyorum abi. Bilenler varsa buyursunlar. Hayırlı Ramzanlar, dua edin abi.: )

Buyrun. Bir örnek.


Müteşabih ayetlerin anlaşılıp anlaşılmayacağı konusuna geçmeden önce bir bütün olarak Kur’an’ın anlaşılıp anlaşılmadığı üzerinde durmak istiyoruz. Çünkü müteşabih-muhkem ayırımı yapılmaksızın Kur’an’ın herkes tarafından anlaşılmayacağı kimi kesimler tarafından ileri sürülmektedir. Hatta bunlardan bir kısmı, tefsirleri okumanın dahi insanları sapıklığa götüreceğini ileri sürmektedir. Kur’an’ı anlamaya çalışmak, ayetleri üzerinde düşünmek her şeyden önce bizzat Allah’ın emridir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: (Bu Kur’an), çok mübarek bir kitaptır. Onu sana indirdik ki ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar.’ (38/Sad-29)
İmam Kurtubi bu ayeti tefsir ederken şöyle demektedir: ‘Bu ayet, Kur’an’ın anlamını anlamaya çalışmanın farz olduğuna, yine Kur’an’ı tane tane okumanın, süratli bir şekilde okumaktan daha faziletli olduğuna delildir. Çünkü süratli bir şekilde okunduğunda ayetlerde ne anlatıldığını anlamaya çalışmak mümkün olmaz. (Kurtubi, XV, 192). Yüce Allah sadece inananları değil, inanmayanları da Kur’an’ı anlayıp ayetlerini düşünmeye davet ediyor. Bunun, hidayete kavuşmanın bir yolu olduğunu belirtiyor:
‘Hâlâ Kur’an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi ?’ (4/Nisa; 82)
Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı ? Yoksa kalpleri kilitli mi?’ (47/Muhammed; 24)
Kur’an’ı anlamayı, üzerinde düşünmeyi, kıssalarından ibret almayı emreden daha pek çok ayet vardır.
Kur’an’ı kutsallaştırıyorum iddiasıyla inananlarla Kur’an arasında perde çekmeye çalışan ve Kur’an’ı anlamaya çalışanları neredeyse din dışı ilan edecek kadar ileri gidenler acaba müslümanları müşrikler kadar yetenekli saymıyorlar mı ki Yüce Allah, müşrikleri Kur’an’ı anlamaya ve üzerinde düşünmeye davet ettiği halde, müslümanların Kur’an’ı anlamaya çalışmalarını haddi aşmak olarak görüyor, onların buna ehil olmadıklarını ileri sürüyorlar.
Halbuki Kur’an anlaşılması kolay bir kitaptır:
‘Andolsun biz Kur’an’ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan yok mudur?’ (54/ Kamer; 17)

‘Bu kitabı da sana, her şey için açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için de bir müjdeleyici olarak indirdik. (16/Nahl; 89)
Günümüzde Kur’an’ı anlama çabasından çok hiç manasını bilmeden ezberleme gayretinin yaygınlaşması ne gariptir. Kur’an’ın ezberlenmesi, anlaşılması; bir olay vukuunda olaya Kur’an gözlüğüyle bakabilmek ve o olayı ilgilendiren ayetleri hafızada canlandırarak pratik çözümü bulabilmek için olmalıdır.
Ama ne yazık ki hafızlarımızın yüzde doksandokuzbuçuğu Arapça’yı bilmemekte, hatta pek çoğu ezberlediği Kur’an’ın Türkçe bir tefsirini, hatta mealini okuma ihtiyacı dahi duymamaktadır.
Bunlara İbnu Mesud’un şu sözlerini hatırlatmak istiyoruz: ‘Kur’an hafızının, Kur’an’ın ahkamını bilmesi gerekir. Böylece Allah’ın ne murat ettiğini ve kendisine neyi emrettiğini anlar; okuduğundan yararlanır ve onunla amel eder. Kur’an hafızının, Kur’an’ın emir ve ahkamını ezbere okuyup neyi okuduğunu anlamaması ne yanlıştır! Anlamadığıyla nasıl amel edebilir? Okuduklarından ne kastedildiği kendisine sorulduğunda cevap verememesi ne çirkindir! Böyle biri, kitap yüklenmiş merkepten farksızdır.’ (Kurtubi, Mukaddime,I.21)
Kur’an okumaktan maksat, sözcüklerini papağan gibi tekrar etmek, harflerin mahreçleri üzerinde durmak, nağme ve ahenkle okumaktan önce onu anlamak ve gereğince amel etmek olmalıdır.
Nakledilir ki, Basra Valisi Ebu Musa el Eş’ari, Halife Hz. Ömer’e, Basra’da bir çok kişinin Kur’an’ı ezberlediğini ve Beytu’l Mal’dan bunlara yardım edilmesini ister. Ertesi yıl Ebu Musa, Kur’an’ı ezberleyenlerin kat kat çoğaldığını ve bunlara da yardım yapılmasını isteyince Hz. Ömer şu karşılığı verir: ‘Onları kendi halleriyle başbaşa bırak. Korkarım ki insanlar, Kur’an’ı ezberlemekle uğraşır, fakat onu anlama işini terkederler.’ (Kettani, et-Teratibu’l Idariyye, II.280)
Sahabenin bazısından yapılan rivayetlerde onlar Kur’an’ı onar onar ayet şeklinde okuyorlardı; on ayeti okuyup manasını anlamadıkça ve onlarla amel etmedikçe diğer on ayete geçmezlerdi. (Kurtubi, I.39-40)
Hatta Hz. Ömer’in Bakara suresini on iki yılda bitirdiği rivayet edilmektedir. (Kettani, a.g.e., II.280)
Bu anlattıklarımızla Kur’an’ı anlamak için hiç bir çabanın harcanmasına gerek olmadığını söylemek istemiyoruz. Elbette bunun da bir bedeli vardır.
Ayrıca okunan ne olursa olsun insanların anlama kabiliyetleri farklıdır. Ancak her fert, kendi kabiliyet ve imkanları nisbetince Kur’an’dan kendisine rehberlik edecek, ona doğru yolu gösterecek bir şeyler anlar. Anlamadığını, kendisinden daha iyi bilen birine sorar.
Ayrıca halkımızın Arapça bilmediği hatta dini eğitim veren kurumlardan mezun olanların çoğunluğunun Kur’an’ı anlayacak seviyede Arapça bilmedikleri bir vakıadır. Ancak Kur’an’ın bir çok Türkçe meali, gerek telif ve gerek tercüme birçok tefsiri yayınlanmıştır. Meâl ve tefsirler, BÜYÜK ÖLÇÜDE okuyucunun Kur’an’ı anlamasına yardımcı olacaktır. Yeter ki buna ihtiyaç duyulsun ve samimiyetle çaba harcansın.
Bir kelamın akledilmesi ancak o sözün manasını anlamakla mümkündür. Hem şurası bilinen bir gerçektir ki, her sözün asıl amacı lafzın değil, mananın kavranmasıdır. Yoksa kupkuru bir lafız bir değer ifade etmez.



Kaynak: Kur'an’ın Anlaşılmasında İki Mesele, Prof. Mehmet Sait Şimşek



Birde bana sanıyorum alıntı yapacakken yanlışlıkla teşekkür etmişsiniz , bunu anladım endişe etmeyin abi.: )))
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Kuran-ı Kerim'in anlaşılması ve ayetlerin tefsiri ve izahı ulema indinde farzdır. Herkese şamil bir mecburiyet değildir. Ulemamız da Kran-ı Kerimin tefsir ve açıklamalarını yeteri bütün müslümanalraın analayacağı bir şekilde ve yeterli derecede tefsri yapmış bizlere eserler bırakmışlardır. Amerikanın yeniden keşfine hiç gerek yoktur ! Yani, siz Kuran-Kerimi herkes anlamaldırı diye birşey dayatamazsınzı ve esasen bu pratik olarak mümkün de değildir. Sıradan bir müslüman namaz kılacak kadar Kuran-ı kerimden ezber bilmesi farzdır. Elbetteki okudukalrının anlamalrını bilmesi daha güzeldir. Ama, bu olmazsa-olmaz bir mecburiyet değildir. Kişinin kendi tercihidir. Dilerse öğrenir. Siz burda Kuran-ı Kerimi anlamak FARZ'dır derseniz, bu bütün müslümanları kapsar ki, bu ameliyeyi yapmayanalrın hepsinün büyük günâh sahibi olduğu akla gelir! Böyle bir şey olabilir mi ?
Kendi kafanızdan vecibe uydurmak derken bunu kasdetmiştik... Kuranla ve ayetlerle amel etmek ise, Kurnaı anlamak demek değildir. Okunması SDÜNNET olan Kuran-ı Kerimin anlamını bilemyi siz FARZ diye ilân ederseniz, milyarlık müslüman alemini yüzbinlere düşürürsünüz ki, buna kimsenin hakkı yoktur.
Vesselâm.

Not : Teşkkür butonuna biz yanlışlıkla da bassak bunu belirtmeyi doğru bulmayız. Bizden sizin mesajınızın altında sehven yer almış bir teşekkürün bize kaybettireceği hiçbir şey yoktur !
 

Mektûm

Doçent
Katılım
4 Şub 2007
Mesajlar
557
Tepkime puanı
248
Puanları
0
Bir yanlış anlaşılma var galiba. Ben Kur'anı okurken anlaşılsın diye bir konu savunmuyorum. Kur’an Arapça metniyle okunsun elbette, orijinal halini okumanın vereceği huzur ve feyiz söz konusu olamaz. Demek istediğim Kur'an bize ne diyor onu da anlayalım. Elbette sizin de dediğiniz gibi biz de diyoruz ki tefsir okuyalım meal okuyalım, anlamaya çalışalım. Burada kastettiğim aklının yeteceği şekilde anlamaya düşünmeye çalışmak. Yoksa her birimiz birer tefsir Âlimi olalım diyemeyiz. Aynı düşünceler ama neden ihtilaf oluyor anlamadım. Hakkınızı helal edin. Teşekkür kısmı da kardeşçe bir latifeydi. Hayırla kalın ağabey.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Sayın Mektum kardeş,
Ayrıca alıntısını yaptığınız yazının sahibi Prof.Dr. m
Mehmet Şimşek hakkında bir araştırma yaptım ve "Kuranın Anlaşılması Üzerine" başlıklı br yazısında geçen aşağıdaki cümlelerine katılabilmem ve onaylamam asla mümkün değildir.

Sayın ŞİMŞEK demiş ki ;
"Kur’an okumaktan maksat, sözcüklerini papağan gibi tekrar etmek, harflerin mahreçleri üzerinde durmak, nağme ve ahenkle okumaktan önce onu anlamak ve gereğince amel etmek olmalıdır."
Hiç kimse Kuran-ı Kerim okuyan bir kişi için "...papağan gibi tekrar ediyor !" tabirini kullanamaz ! Böyle bir yetki kimseye verilmemiştir. O Kuran okumak ve tilaveti ki, her harfi için on hasene sevap verileceği bizatihi Paygamber (s.a.v.) Efendimiz tarafından beyan edilmiş. Ortada böyle bir beyan varken siz nasıl olur da Kuran okuyan biri için "Papağan gibi tekrar ediyor!" diyebilirsiniz ? Bence bu prof. tevbe etmesi gereken çok azim hatalı bir beyanda bulunmuştur.
 

Mektûm

Doçent
Katılım
4 Şub 2007
Mesajlar
557
Tepkime puanı
248
Puanları
0
Demiştimya Alimlerin hocaların ismini verirsem ön yargılı davranacaksınız diye bunlardan biri Musatafa İslamoğlu. Onun bu konudaki düşüncelerini yazsam hakkında kim bilir neler söylenecekti. Bu konuylada ayetleri ararken karşılaştım ve okuduktan sonra öylece ekledim. Maksadım âyetleri göstermekti. Neyse...Uzun lafın kısası Tamam ağebey haklısınız. Anlayan anlaması gerekeni anladıysa hataları kusurları Allah affetsin.: ) Selametle...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Demiştimya Alimlerin hocaların ismini verirsem ön yargılı davranacaksınız diye bunlardan biri Musatafa İslamoğlu. Onun bu konudaki düşüncelerini yazsam hakkında kim bilir neler söylenecekti. Bu konuylada ayetleri ararken karşılaştım ve okuduktan sonra öylece ekledim. Maksadım âyetleri göstermekti. Neyse...Uzun lafın kısası Tamam ağebey haklısınız. Anlayan anlaması gerekeni anladıysa hataları kusurları Allah affetsin.: ) Selametle...

Kibarlığınız ve yumuşak üslûbunuzdan dolayı teşekkür ediyorum. Ancak, yine de biz size, dini öğrendiğimiz yerleri ve kişileri çok iyi seçmemiz gerektiğini hatırlatmayı bir kardeşlik hakkı olduğuna inanıyoruz.

:)
 

MiHRiMaH

Son gülen... :/
Katılım
6 Ara 2006
Mesajlar
2,752
Tepkime puanı
769
Puanları
0
Konum
İstanbul...
Sual: Kur’an-ı kerimi anlamak için ne yapmalıyız?
CEVAP
Kur’an-ı kerimin hakiki manasını anlamak isteyen bir kimse, din âlimlerinin kelam ve fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalı. Bu kitapların hepsi, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden alınmıştır. Kur’an tercümesi diye yazılan kitaplar, doğru mana veremez. Okuyanları, bunları yazanların düşüncelerine ve maksatlarına esir edip, dinden ayrılmalarına sebep olur.

Kur’an-ı kerim hiçbir dile tercüme edilemez. Herhangi bir şiirin bile, tam tercümesine imkan yoktur. Ancak izah edilebilir. Kur’an-ı kerimin manası tercümeden anlaşılmaz. Bir âyetin manasını anlamak demek, Allahü teâlânın, bu âyette ne demek istediğini anlamak demektir. Bu âyetin herhangi bir tercümesini okuyan, murad-ı ilahiyi öğrenemez. Tercüme edenin anlamış olduğunu öğrenir. Hiçbir Kur’an tercümesinden din öğrenilemez. Dinini öğrenmesi için bir kimsenin eline, en uygun tercümeyi vermek, okyanus ortasında bulunan insana bir tahta parçası vermekten daha kötüdür. Çünkü bu tahta parçası ile insan sahile çıkabilir, çıkamazsa ölür ve imanlı ise Cennete gider. Fakat tercümeden din öğrenmeye kalkışan, imanını kaybedebilir. Yahut denizde yüzenleri görüp de, (Yüzmek kolay, herkes yüzebilir) sanarak yüzme bilmeyen bir genci, okyanusun ortasına atmak, Kur’ana mana vermek yanında çok hafif kalır. Çünkü yüzme bilmeyen boğulur; fakat Kur’an-ı kerime yanlış mana veren, küfre düşüp Cehenneme gider.

Zaten, bizim gibilerin, dini öğrenmek için, tefsir ve hadis okuması uygun değildir. Çünkü Kur’an ve hadisi yanlış anlamak veya şüphe etmek imanı giderir. Bu inceliği iyi bildiği için, Hazret-i Ebu Bekir, (Kur’anı kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi yer taşır, hangi gök gölgeler) buyurdu. (Şir’a)

Muteber tefsir kitaplarını da anlayabilmek için, yirmi ana ilmi, iyi öğrenmek gerekir. Tefsir ilmini bilmeyenin hadis ve tefsir okumaya kalkışması, mide hastasının, kuvvetlenmek için, baklava, börek yemesine benzer. Halbuki, bu hastanın, önce perhiz yapması, sonra, kuvvetli yemesi gerekir. Ana ilimleri okumayan, din öğrenmek için, Kur’an tercümesi, tefsir, hadis okumaya kalkışırsa, bunları yanlış anlayarak, dini, imanı da kaybeder. Muteber tefsirler bile, ehlinden başkasına zararlı olur.

Kur’an-ı kerimi anlamak için Resulullahın açıklamalarını bilmek gerekir. Sünneti de anlamak için Eshab-ı kiramın ve âlimlerin açıklamalarını bilmek gerekir.

Piyasadaki Türkçe tefsirlerde, şahsi düşünceler vardır. Okuyana zararı, faydasından çoktur. Hele İslam düşmanlarının, zındıkların, bid’at sahiplerinin, Kur’an-ı kerimin manasını bozmak için yaptıkları tefsirler, birer zehirdir. Bunları okuyan genç zihinlerde, birtakım şüpheler, itirazlar hasıl olur.
Kur’anın hakiki tefsirini yapan, doğru manasını veren, ancak onun muhatabı olan Muhammed aleyhisselam ve Onun hadis-i şerifleridir. Bu hadis-i şerifleri de, ancak Eshab-ı kiram ve müctehid imamlar anlayabilmiş, Müslümanlar da bu âlimlerin anladıklarına uymuştur. Şu halde, Kur’andan ve hadisten ve bunların tercümelerinden din öğrenmek mümkün olmaz. Her Müslüman, dinini, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından hazırlanan ilmihallerden öğrenmelidir.

Bazı sapıklar, “Anlamadan Kur’an okumanın faydası olmaz, mealini okumalı” diyorlar. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: (İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Allahü teâlânın, (Anlayarak da, anlamayarak da Kur’an okuyan benim rızama kavuşur) buyurduğunu bildirdi.) [İhya]

Fıkıh ilmi
Sual:
Fıkıh öğrenmek, Kur’an meali öğrenmekten daha sevab mı olur?
CEVAP
Fıkıh hayatın can damarıdır. Müslümanın fıkıhsız hayatı olmaz. İmam-ı a’zam hazretleri fıkıh için (lehine ve aleyhine olanı bilmektir) diyor. Kârını zararını bilmeden iş yapana deli denir. Dinde de kârını zararını bilmemek felakettir. Fıkıh bilmeden ibadet yapılamaz, iman da korunamaz.

Piyasadaki mealler birbirini tutmaz. En doğru olan mealden bile fıkıh öğrenilmez. Mesela Kur’an-ı kerimde (Namaz kılın) buyurulur, ama, nasıl namaz kılınacağı, namazın farzları, namazı bozanlar gibi hususları Kur’an-ı kerimde bulamayız. Kur’an-ı kerimi Peygamber efendimiz, hadis-i şerifler ile açıklamıştır. Hadis-i şerifleri de İslam alimleri açıklamıştır. Bunun için Kur'an-ı kerimin hakiki manasını anlamak, öğrenmek isteyen bir kimse de, meal değil, İslam âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalıdır. Bu kitapların hepsi, Kur'an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden alınmıştır. Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Bize, tefsir kitaplarına göre amel etmek emredilmedi. Fıkıh kitaplarına tâbi olmamız emredildi. (Berika)
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
kurani kerimi anlamak farz,

peki kuran okumak farzmıdır..?
Kur'anı anlamak farzdır elbet
bu farzı derecelendirirsiniz anlaşmazlıkta ortadan kalkar böylece
yani kifaye dersiniz olur biter
alimlerden düz anlamda farz ibaresi de duyabilirsiniz
buda usuldendir
tıpkı efendimiz aleyhisselamın konunun önemine binaen söylediği sözler gibi
mesela
la yu'minu ehadikum hatta yuhibbu li ehihi......
türünden sözleri gibi
halbuki imamlarımız bu ibareden iman etmemiş anlamı çıkarmazlar
....
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Bizim geleneğimizde ilimler ikiye ayrılırdı; "âlet ilimleri" ve "âli (yüksek) ilimler". Burada âlet ilminden maksat, dini anlamada âlet ve araç olarak kullanılan ilimler, demekti ve bunların başında da Arapça gelirdi. Çünkü Kur'ân-ı Kerim Arapça olarak vahyedilmişti, İslâmî ilimler büyük ölçüde Arapça ile yazılmıştı, Arapçasız din âlimi olmak, Kur'ân'ı hakkıyle anlamak imkânsız gibiydi. Bu ilişki bugün için de geçerlidir.



Kur'ân-ı Kerim'i vahyedildiği asıl dili ile ezberlemek ve okumak Müslümanlara farzdır.

Çünkü farz olan namaz ibadetini yapabilmek için buna ihtiyaç vardır. Her Müslüman namazda okuyacak kadar Kur'ân âyet ve suresini asıl dili ile okumak ve ezberlemek mecburiyetindedir.



Başka harflerle yazılmış Arapça âyet ve sûreleri aslına uygun telaffuz etmek mümkün değildir. Okuduğunun mânasını bilmek farz olmamakla beraber faydalıdır.


Bunu elde etmek için de namazda okuyacağı ayetlerin mânalarını -meallerden ve tefsirlerden okuyarak- öğrenmesi, asıl dili ile okuduğu sûrelerin neden bahsettiklerini bu şekilde zihninden geçirmesi mümkündür.



Yüzlerce yıldan beri müslümanlar Kur'ân-ı Kerim'in bütününü ezberlemişler, hâfız olmuşlar, hâfızlar başüstünde tutulmuş, hâfızlık cemaat içinde itibar vesilesi olmuş, bütün bunlar İslâmî geleneğin bir parçasını teşkil etmiştir.



Kur'ân-ı Kerim'in hiçbir meali ve tercümesi aslının yerini tutamaz.



Bugün bazı akademisyenler "ondört asırdır Kur'ân'ın anlaşılmadığını, onu ilk defa kendilerinin doğru anladıklarını" ileri sürüyorlar. Bu demektir ki, bugüne kadar yapılan mealler ve tefsirler Kur'ân'ın yerini tutmamıştır.



Yarın başka iddiacılar çıkacak, ilk defa kendi anlayışlarının doğru olduğunu ifade edecek ve -bugünküler dahil- geçmişteki anlayışların Kur'ân'ın mâna ve maksadına uymadığını iddia edeceklerdir.


Şairin deyişiyle:


"Bikr-i fikri kâinatın çâk çâk oldu fakat
Perde-i ısmette kaldı ma'nî-i Kur'ân henüz"


"Kainatta çok şey anlaşıldı, bu mânada kainatın bekâreti kalmadı, ancak Kur'ân -kâmilen anlaşılma yönünden- hâlâ bakire bir kız gibidir."



Sözün özü mealler ve tefsirler, uçsuz bucaksız Kur'ân deryasından bize tankerlerle su taşırlar, fakat bunların hiçbiri denizi taşıyamaz ve hiçbiri Kur'ân'ın yerine konamaz.



Mânasını anlama şartı olmaksızın Kur'ân-ı Kerim'i vahyedildiği dilde okumanın sevabı olduğuna dair hadisler vardır.



Sayın parlementer ve benzerleri şartlanmışlık arızasına tutulmamışlar ise yazdıklarımızdan şunu anlamış olmalıdırlar:


Arapça din ilimleri için vazgeçilmez bir âlet/araç dildir.


Kur'ân-ı Kerim'i yüzünden ve ezbere asıl dili ile okumanın din ile -bu demektir ki din eğitimi ve öğretimi ile- yakından ilgisi vardır.


İmam-hatip lisesine gidecek olan zorunlu eğitim mezunlarının daha önce Arapça ve Kur'ân dersleri almış olmalarının, bu liselerde alacakları eğitim ve öğretime önemli/vazgeçilemez katkısı vardır.


Kur'ân-ı Kerim'i yüzünden okumayı öğrenmenin ve zaman zaman okumanın dinî duygu, şuur ve tatmin bakımlarından yeri doldurulamaz müsbet etkileri vardır.

Hayrettin karaman..

 

tevhid_yolcusu

Profesör
Katılım
30 Eyl 2009
Mesajlar
811
Tepkime puanı
34
Puanları
0
Sahabeler şu şekilde haraket ederlerdi

Ayetleri okumak anlamaktan çok yaşamadan diğer bir ayeti okumazlardı Yani bir ayette ''Allahı çokca zikr edin'' buyuruyorsa Allah'ı ne zaman çok zikr ettikleri kanısına varırlarsa o zaman diğer ayeti okurlardu keza diğer ayetleride aynı şekilde.

Yani okudukları ile amel ederlerdi.

Allah razı olsun,sahabenin tavrı böyleydi.Yıldızlar gibi olan sahabeye
bağlanmakla yükümlüyüz.


S.a

onlar okuduklarını anlıyorlardı... Biz sadece aynı sesleri tekrar ediyoruz...
Bundandır, hem Kur an okuyor hem kurana muhalefet ediyoruz...
Okumaktan murad anlamaktır... Anlamak yaşmaktır..

Selametle...
Okuduğumuzu anlamak ve amel etmek,imani bir eylemdir.
Okuduğunu anlamayan,amel edemek.
Kuranı anlayamayız mantığı klasikleşmiş,ötelenmiş bir anlayıştır.
Aslolan okumak anlamak ve amel etmektir.


En güzeli Kur an-ı Kerim'i okumak,anlamak ve anladıklarıyla amel etmektir

SAYGILARIMLA

Allah razı olsun kardeşim.Aslolan budur.Diğer düşüncelerin geçerliliği yoktur.


SAYGILARIMLA[/QUOTE]

Kur'an'ı Kerim'i Anlamak farz. Allah birçok âyeti kerimede ''hiç düşünmez misiniz?'' buyuruyor. Demek ki düşünebilmek için anlamak gerekiyor.

Düşünmek için okuyup anlamak gerekir kardeşim.
Kuran,sadece arapçasından tekrarla anlaşılamayacağına göre,
mealindende takip etmek yada güzel bir tefsireden okumak gerekiyor.

Kuranı anlamak farz ! Peki böyle bir ilmihâl bilgisi hangi kitapta, ne zaman ve hangi eserde geçmiş ? Lüfen mehaz-kaynak veriniz !
Kuranı anlamak farz dediğiniz zaman, bütün müslümanalara Arapça Lisanını öğrenmek farz olur. Çünkü,arapça Lisanına vakıf olmayanlar Kuranı Kerimi anlayamazlar.

İlmihale gerek yok.Yusuf Suresi 2. ayete bakarsanız görürüsünüz.
Kuranı anlamak farzdır,arapça öğrenmeye gerekte yoktur.
Çünkü "Ey iman edenler" dediği ayetlerde Allahun teala bütün iman edenlere sesleniyor.Sadece arapça bilenlere değil.

Sayın ŞİMŞEK demiş ki ;
"Kur’an okumaktan maksat, sözcüklerini papağan gibi tekrar etmek, harflerin mahreçleri üzerinde durmak, nağme ve ahenkle okumaktan önce onu anlamak ve gereğince amel etmek olmalıdır."

Ne kadar doğru bir tespit.
Aslolan,okuduğumuzu anlamak,amel etmek değilmidir.
Bu gün basit dünyevi bilgilerden bile sınava çekilme nedenimiz,
anlayıp anlamadığımızı belirlemek.
Son dinin son kitabını anlamamak ne kadar keder vericidir.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Ne kadar doğru bir tespit.
Aslolan,okuduğumuzu anlamak,amel etmek değilmidir.
Bu gün basit dünyevi bilgilerden bile sınava çekilme nedenimiz,
anlayıp anlamadığımızı belirlemek.
Son dinin son kitabını anlamamak ne kadar keder vericidir.

Bektaşi gibi, alıntı yaptığın cümlelerin işine geldiği taraflarını almış yapıştırmışsın! Bak o cümlelerin devaqmında alıntı yaptığın insan başka neler yazmış :----------------------------------------------------------------------------------Hiç kimse Kuran-ı Kerim okuyan bir kişi için ***...Papağan gibi tekrar ediyor !*** tabirini kullanamaz ! Böyle bir yetki kimseye verilmemiştir. O Kuran okumak ve tilaveti ki, her harfi için on hasene sevap verileceği bizatihi Paygamber (s.a.v.) Efendimiz tarafından beyan edilmiş. Ortada böyle bir beyan varken siz nasıl olur da Kuran okuyan biri için ***Papağan gibi tekrar ediyor!*** diyebilirsiniz ? Bence bu prof. tevbe etmesi gereken çok azim hatalı bir beyanda bulunmuştur. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Alıntılarımızı yaparken adil olalım ve seçicilik yapmayalım !
 
Üst