Kur’ân, hiçbir zaman gündemimizden çıkmaması gereken en temel kaynaktır.

drone

Üye
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
170
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kur’ân, hiçbir zaman gündemimizden çıkmaması gereken en temel kaynaktır.

Aslında bütün noksanlıklarımızın, bereketsizliklerimizin, nasipsizliklerimizin temelinde, Kur’ân’ın gerektiği şekilde bilinemeyişi ve onun hayata aktarılamayışı vardır. Öncekiler, Kur’ân’la bütünleşti ve târihteki önemli konumlarına onunla ulaştılar. O hayatları günümüzde yaşatabilmenin biricik yolu, Kur’ân’a sarılma olsa gerektir. Onların yolunda olmayı cân-ı gönülden dileyen bizler de, herhalde Kur’ân’a aynen onlar gibi sarılarak, Kur’ân neslinin bânisinin ifâdeleri ışığında, “Kur’ân’laşarak”, onların o ihtişâmlı konumlarına yaklaşabiliriz.
Kur’ân’ı öğrenme adına büyük bir ufuk önümüzde bizi bekliyor. Bu çerçevede bize gösterilen bu hedef, “Kur’ân’laşma” ufkudur. Bu da herhalde, nihâî noktada Kur’ân’la bütünleşme, onu hayatımıza hayat kılma, İlahi maksatları Kur’ân’dan anlama... dahası, gözlerimizi yumup, kendimizi toparladığımızda “el-hamdü..”den, “..ve’n-nâs”a kadar bütün bir Kur’ân’ı gönül gözlerimizle süzebilme keyfiyetine ulaşmayla olacaktır. Kur’ân’a saygı duymak çok güzel bir haslettir. Zaten o saygı ve edep olmazsa ondan istifade de zordur. Ancak, onun anlaşılmak için gönderilmiş ve kolaylaştırılmış bir kitap olduğunun da bilinmesi gerekmez miydi?
Bu yeni neslin alâmet-i fârikası Kur’ân’laşma yolunda olmalarıdır. Şimdilerde, nasıl yapsak da bu konuda bir gayret sergilesek, muhtâç ve Yüce Beyân’a aç sinelere onu taşısak, onu yudumlatsak diyenler var artık. Artık insanımız bilmektedir ki Kur’ân’sız bir hayat en büyük musîbettir. Onu heyecanla okuma, öğrenme, anlama ve bu konuda bir gayret içerisinde olma durumundayız. Kur’ân’a talebeliğimiz aslâ bitmeyecek. Çünkü o, eskilerimizin tâbiriyle sâhilsiz bir deryâ. Biz o denizde ne kadar kulaç atarsak atalım, nasibimiz kadarına ancak ulaşabileceğiz.
Lâkin Kur’ân, bizi bütün bütün de boş bırakmayacak ve Allah’ın izniyle teveccüh edecektir. Kur’ân konusunda, bilmişlik tavırlarıyla da hiçbir mesâfe alınamaz. “Sıfırız” edâsıyla Kur’ân’ın rahle-i tedrisine diz kırıp oturmak gerekmektedir. Kur’ân bizim sırdaşımız, mânevî gıdâmız, sâdık dostumuz. Bizim asıl gündemimiz ve en öne oturtmamız gereken temel değerimiz.
Tecvid uygulama ister
Hakkında, “İslâmî ilimler içerisinde, bunun kadar, fem-i muhsinden uygulamalı olarak birebir ders alınması gerekli olan bir ikinci ilim yoktur” denen tecvid ilmi konusunda da daha ziyâde uygulamaya önem vermemiz gerekmektedir. Çünkü, bu konuda bilgisi az olan bir kişiye, öncelikle tecvid kurallarını uzun boylu anlatmak onu yoracak ve zorlayacaktır. Ancak uygulama yapa yapa tecvid kuralları târif ve tavsif edilirse, hem zihinde kalması daha kolaylaşacak ve hem de kişi pratikteki şeklini görecek, öğrenirken sıkılmayacaktır. Tecvidle ilgili piyasada pek çok eser bulunmaktadır. Ayrıca, günümüzde, ilim ve tekniğin getirmiş olduğu çeşitli imkânlar vesilesiyle Kur’ân’ı öğrenme husûsunda farklı metotları da deneyebiliriz.
Tefsir okumak için metotlar
Günümüzde Kur’ân’ı öğrenme adına çok farklı teşebbüslerin olması zarûrîdir. Kur’ân’ı tecvidiyle, hattâ bunun da ötesinde meâl ve tefsirler yardımıyla öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Meselâ, Elmalılı tefisiri işte tam bu günlerde, hem de aslından didik didik edilerek okunmalıdır. Bu meyânda, meselâ; belli noktada Kur’ân’ı iyi bilen insanların, seviyeleri birbirine yakın olan kişilere, önce günlük -örneğin- beşer sayfa okuma, ardından âyet âyet meâlini verme ve sonrasında da sırayla, yarımşar sayfa okutup iyice belletme, gerektiği yerde tefsîre âit bir incelik ve nükteyi de arz etme, aynı zamanda okuma-okutma esnasında tecvid kurallarını uygulamalı olarak ve kısaca da târif ederek gösterme şeklinde bir çalışma yapılabilir.
Tefsir ve meâller, son noktaymış gibi değil de, birer “ışık” olmaları ve insana bir “bakış açısı” kazandırmaları noktasından değerlendirilmelidirler. Elbette ki onlardan istifâde edilecek. Ancak öncekilerin söylemiş oldukları bir kısım yorumlar, bâzen kendi devirlerine göredir ve âyetin muhtevâsını tam anlamıyla aksettirmeye her zaman muktedir olamayabilirler.
 
Üst