Korkuyorlar

Serdar55

Asistan
Katılım
16 Mar 2008
Mesajlar
425
Tepkime puanı
60
Puanları
0
Karşımıza dikilmeye korkuyorlar, her geçen gün yenilgilerini gazetelerinin 3. sayfalarına sığdıramayışlarından anlıyorlar.Haber saatlerine vakit yetiştirememekten biliyorlar.Gittikçe bataklığa saplanıyor, açtıkları bacakları için, yaktıkları çarşaflar için, çiğneyip ‘’sizin içiniz fesat ‘’ diyerek haremlik selamlığı karşı çıkanların hepsi sülale içinde patlayan, en yakın arkadaşlarıyla aldatan insanların haberlerini gördükçe kendilerinden geçiyorlar.Kurdukları sistemin bir asır dolmadan çatırtılarını duyuyorlar, eserim payidar kalacaktır nutuklarına artık romantizm diye tekrarlıyorlar.Her gün yüzlerce şuçlu üreten ceza sistemlerini gördükçe, adliye binası önünde elinde sopalarla kendince adaleti sağlamaya çalışan mağdur yakınlarını gördükçe hatalarını anlıyorlar.Recmedilmeyen zina ehlinin bir virüs gibi yayıldıklarını gördükçe, aldatan eşinin cezasını kesmek için namlusunu alnına dayadığında kendini cezaevinde görünce, bir numaralı sistem düşmanı kesilince anlıyorlar. ‘’Sizin içiniz fesat’’ diyerek oluşturulan ortamlarda, soyunarak birbirlerini temaşa ettikleri, açıkta kalan bacakları göğüslerini yadırgayanlar için ‘Biz bunları aştık, tabularınızdan kurtulun’’ klişelerini artık başkalarına anlatmaktan korkuyorlar.

Vicdanları sızlıyor, bütün bunların şuçlusu biziz diyorlar, devrimlerimizi halk benimsemedi cümlelerini sarfetmekten çekiniyorlar, sönen ocaklar için, dost hayatı benimseyip iki çocuğuyla ortada kalan dul karılar için suçlanıyorlar.Bizler soyunun dedik ama yatın demedik farazalarıyla vicdanlarını teselliye kalkışıyorlar.Gardrop devrimlerinin ilerletemediği halkı için atalarına şikayet ediyorlar. Yalanlarının biri bin para olduğu için şuçlanıyorlar.On yılda onbeş milyon genç yarattıklarına inandıkları halde kurdukları sistemin üzerine çökmesinden korkuyorlar, yaratılan gençler arasında sözde Kubilay’ın kanını İslamiyet adına akıtan Derviş Mehmet’in yanında saf tutuyorlar diye korkuyorlar.


En güvendikleri kurumun ellerinden gitmesinden korkuyorlar, beğenmediği zaman kokonalarının ellerine tutuşturdukları ‘’Ordu göreve’’ diyecekleri bir ordunun ellerinden kayıp gitmesinden korkuyorlar.Tarihin tozlu raflarında sansür konulan vesikaların tozlarının serpiştirilip önlerine servis edilmesinden korkuyorlar. İskilipli Atıf Hocanın boynuna geçirdikleri ilmiğin, inkılaplarının ayaklarına dolaşmasından korkuyorlar.Korktuklarının başına gelmesinden korkuyorlar.Muasır medeniyet seviyesi hedefimiz diyerek koca bir neslin nasıl perişan olduğuyla yüzleşmekten korkuyorlar, gencecik kızların muasır medeniyet seviyelerine çıkmak için yaptığı devrimlerin mahsulü olan kürtajdan arta kalan ceninlerin ameliyat masalarında ölü bıraktıkları liseli veletlerin,eroin komasına giren gençlerin, bunalıma süreklenip namluyu şakağına dayayıp kendini öldürenlerin cesetlerine kabir yetirememekten korkuyorlar.


Korkuyorlar beş vakit yöneldikleri kıble ehli insanlara ettikleri zulümlerin karşısında, cesaretlerinden değil korktuklarından dolayı kurdukları darağaçlarında bir gün bizde sallanırız korkusuyla yaşıyorlar.Korkuyorlar kıbleye beş vakit dön emrini veren Rabbin huzuruna çıkmaktan.Bu kadar günahlarından sonra, kaşarlanmış küfürleriyle ellerini açıp af dilemekten.Bilmiyorlar kıskanılmayan tek sevginin ilahi aşk olduğuna.Bilmiyorlar muasır medeniyet seviyesinin batıl bir yola çıktığına.Dalaletlerini medeniyetle, yenilgilerini halka mal etmekle vicdanlarını teselli ediyorlar.


Gidecekleri belliydi, o yüzden ‘’ payidar eserim’’ nutuklarına giriştiler.Gideceklerinden darağaçlarından kurdular.Sorulacak soru bu ‘’Kanlı mı yoksa kansız mı gidecekler?’’
 
Üst