Korkularla Baş Edebilmek...

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Kişiye en acı çektiren,başkalarına göre yaşamaktır.Başkalarına göre yaşamak,kendiniz olmak yerine başkalarının arzu ve isteklerine boyun eğen bir hayat tarzını sürdürmektir.Kendi hayatınızın enerjisini,gücünü başkalarının istekleri uğruna kullanmış olursunuz ve bir oyuncaktan farkınız kalmaz.İnsan kendi düşünce ve duygularını rahat olarak yansıtabildiği miktarda huzur duyar.Çünkü kendisi birşeyler katıyordur hayatın içine.Çoğu kişi yaşamıştır,daha bir eyleme başlamadan şöyle olursa..Aman şu ne der...Buna kızarlar mı? vs.. gibi şüphe ve zanlarla korkularımızı körükleyip eyleme geçemeyiz.Eyleme geçirilmiyen düşüncelerde,birer gübre olurlar içinizde.Sizi bu hal de sizi sıkıntıya sokar.Kafanızın içinden geçenleri sonsuza kadar saklayamazsınız.Şayet saklamaya çalıştığınız şeyler birikir,birikir ve en sonunda bu ağırlığı taşıyamaz olursunuz.İşte o zaman üzülürsünüz,hiddetlenirsiniz,suçlarsınız...Pekçok psikolojik rahatsızlığın temelinde,zarar görme,kaybetme ,yok olma güdüsü vardır.Bu bilinç altında saklana güdüler hal ve hareketlerinize yön veren olurlar,hemde siz fark bile edemeden.İnsanın kendini rahat hissedebilmesi,güvenli bir ortam bulabilmesi ile mümkün.Düşünün ,insan anne karnı gibi güvenli bir ortamdan geldi ve zamanla hayatın patırtılarıyla tanıştı,korktu,kızdı,çekindi...İnsanın güvenli bir ortamı bulması ancak kafasının içini güven ile doldurmasıyla mümkün.Bunun içinde sağlıklı iletişim kurup diğer insanlarada güven duymayı öğrenmeli kişi.Güvenilmezliklerde elbet olacaktır ama en önemli şey zamanla nelerin güvenebilir olduğunu ayırt edebilecek kişi.Yaptığı seçimlerin hayatını nasıl etkilediğini görecek.Böylelikle yaşama anlam katmayı başarabiliriz...

 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Yüzyıllar boyunca pek çok İnsan Din uğruna öldürüldü.Kimi yaktı,Kimi kesti,kimi havaya uçurdu neye inandığını bilmeden.Pek çokları sürgün yedi,pek çokları korktu,baskı aldı.Pek çokları okuyamadı okutulmadı,pek çokları düşüncesini haykıramadı....
İnsan düşündüğünü söyleyemiyor ise kendini saklıyordur.Saklı olan ortada olmaz zira o kişi de görünürde yaşıyor sayılmaz.Nefes alsakta, işte böyle yaşamıyoruz aslında pek çok zaman.Saklanıyoruz,içimizde yaşıyoruz.İnsanın tam olarak var olabilmesi görünürde ve görünmeyende beraber olmasıyla mümkün.Birinden birinde olmadığında yarımdır.Var olan düşünce görünür olup fiiliyata dönüşünce işleyiş olur.İşlemeyen,işletilmeyen düşünce sadece rüyadır.
Düşünmeyen,mongollaşmış,uyuşmuş ve uyuşturulmuş beyinler sadece birer şekil ve ruhsuz kabtırlar.Hayvanlıkta kalmak bu olsa gerek.Sadece menfeat düşkünlüğü ve bencillik ile elde ettiği ve edemediği çıkarlarının peşinde koşturup bir ömrü bitirmek.Aynı hayvanlar gibi.Ye, iç ,yat ,kalk .Gelişmeden ve geliştiremeden kısır koşuşturmalarla yaşa...Aslında geliştirmemek demekle haksızlık yapmış olurum zira hayvanlarda zamanla evrilirler.Menfeatleri uğruna koşuşturdukça yeni yöntemler ve şekiller elde ederler.
Bu haliyle kendini bilen İnsan Denizde kalmış Kara ya,yığınlar arasındaki Adama benzer.İnsan,bir fikrin özeti olduğu gibi,bin ciltlik bir kitabında manasıdır.
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
İnsan daralıp içini şişirdinde görebiliyor ki, bu daralış ve genişlemeler hayatın bir cilvesi.Her daraldığımızda bir sonraki genişlemeye ortam yaratıyoruz.Her genişlemede ise nice Alemlere yollar açılıyor ve nice manzaralar seyrediyoruz.
İnsan bu alemin gözü ve seyrediyor işte kendini.Kendini seyrettikçe şahitlik ediyor,Kulluk ediyor, mezarlar kazıyor,Yaşama anlam ve mana kazandırıyor.
İşte bu daralıp genişleme aynı göğsün hareketini aldığı bir nefes gibidir.Bir nefesle hayata tutanan Can lar,bir nefesle görrünüp olup yine bir nefesle kayboluyor.Gizliden gizliye duyulan ve görülen tüm hayaller gönül toprağında yeşeriyor.
Hani var saydığımız tüm şu resimler yok mu;hepsi bir saman yığının rüzgarda savrulması gibi savrulup kayboluyor.Ömürde böyledir.Zira ömür denilen tüm bu resimlerin yığınıdır işte.
Kimi bu resimlerin ardına düşerken,kimi de resimlerin seyrine dalıyor.İnsan bu tüm aldığı nefesi bir mana uğruna harcıyor.Gelip ve gidişlerdeki hikmeti ancak insan anlamlandırıyor.
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Bir gün,bir gün daha derken ;geçen zamanın yitirmişliğiyle beraber gidiyoruz önümüzdeki yeni hedeflere,noktalara ve nice kıvrımlı yeni maceralara.Pek çokları düşünce krallığıyla yüzleşmeye cesaret edemediğinden,görünene yani fani aleme dalıp gider. Düşünce krallığında saklı gizli,yalan dolan olamaz ama görünür alemde hepsi vardır.Nice maskeler takmış düşünceler gezer ve bir gördüğün postların altında nice girdablı kara çukurlar,nice çalkantılı denizler,göller gizlidir.
Rüzgarın püfür püfür geçmesi gibi,saçların rüzgarla kavuşup titremesi gibi geçip gider bu hayatın treni .Böylelikle döke saça eskilerden kurtulup yenilerle doldurur midesini.
Ölümden korkulmasnın nedeni de budur aslında yani görünüre duyulan ilgi.Görünüre duyulan ilgi o kadar fazla olur ki,kişi ölümsüzlüğü tüm hiddetince ister ve bu ölümsüzlük hiddetinin yarattığı şaheser de Ego ları olur.Egolar ile sıkı sıkıya bağlı olan kişi bir türlü ölümü hazmedemez ve ölüm,bir saplantı haline gelir...
Güzel olan her an beraber olduğumuz ölümle yaşamak yerine yaşam ile beraber yeşerebilmektir çünkü her ölüm bir yeni yaşama Can verir.Yaşamın anlamı düşününce ve düşünce okyanusundan yakaladığınız fikirlerle çıkar ortaya.Aynı bir balıkçının ganimeti gibi topladığınız hasılat sizi mutlu kılar.Bu mutluluğu paylaşmaa ise mutluluğunuza mutluluk katar.Mutluluk,paylaştıkça artan bir olgudur...

 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Hayatın yorucu,boğucu, sıkan,bunaltan ve hatta insanı Azhap bozukuğuna sevk eden tüm o atmosferine veda etmek aslında yaşamamak demektir.Güzelliklerin görünüre çıkması, insanı insan yapan değerlerin yaşanmasını hep bu buhran hallerine borçluyuz.Böylelikle yüreğimizde Açlık ateşi Aşk ateşine dönüşür ve bir yanardağ misali patlayarak çıkar ağızdan.Güzel olan düşünmek ve düşünmeye fırsat tanıyabilmek.
İnsan düşünceye fırsat tanıdığı nisbetle Akıl hareket eder.Akıl bağlarından kurtulmuş olur.Hayatın her alanında durum böyledir. Fırsat tanıdığınız işleyişe ve işlere hareket vermiş olursunuz.Hareket yaşamın diğer adıdır bunu anlayan insan da düşünen insandır...
Düşünce ile başladı tüm hareket ve insanlık yoksa bilinen hiçbirşey yoktu.İnsan düşündü,Tekerleği buldu. El ile işledi ve yine düşündü bu işleyişe uygun aletler,vasıtalar ve sistemler yaptı.Yine düşündü İnsan ve düşünmei beceremeyenler ile arasına fark getirdi.Düşündü İnsan yalnız kaldı bazen kalabalıklar arasında. Çünkü İnsanı insan yapan şeyler fikirleriydi ve düşünceleriydi.
Yaşamın onca koşuşturması ve hareketliliği düşünmeye vakit bırakmıyor ise zamanın kölesi olmuşsun demektir.Sen düşünüp vakti dilediğince kullanabiliyorsan zaman sana ait bir köledir.
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
İnsanı insan yapan değer, ortaya koyduğu eserleridir. Dünyalarda bilsen ortaya bir eser koyamıyor isen; yaşamamışsın,doğmamışsın demektir.Bildiklerin sadece senin bildiğin olmaktan çıkamıyorsa ,bir iletişim , bir akım yaratmıyorsa, boş tur,manasızdır,ruhsuzdur...
İşte bu haldir ki i geçmişin prangalarına bağlı şekilde bunalan,sürüklediği zincirden sıkılan, sıkıntı veren bir hale sokar kişiyi.Zira geçmiş eserleri sıkar ve hatta kendi kendinle bile alay ettirir kişiyi.İşte böylelikle değiştiğini anlarsın.Zihninde Taht'a oturttuğun pek çok düşünceyi yıkıp, yerlerine yenilerini oturmusundur.Bu sende hayat olduğunu gösterir,yaşıyorsundur.
Yaşamayı bilmeyen,korkularının esiri olan köle ruhlular, ancak metafiziğin o hayalimsi,masalımsı ve gri renkli efsanelerine sığınırlar.Zira kafalarında oturttukları Düşünce sultanlarını atamıyorlar ve onların öfkesine,eziyetine uğruyorlardır.
Hayatın güzel yanı sürüklediği pek çok mineralin,vitaminin veya bilmediğim bir çok şeyin ne zaman ve nerede,ne şekilde bizi kucaklayacağını bilmemek.İşte bu durum bize gelişme potansiyeli sağlayıp itici bir güç oluyor.İşte iyi dediğimiz şey de hayatın bu itici gücüdür. Bunu yakaladığınızda bir köşede sus pus oturup beklemek yerine balıklama dalıyorsunuz hayata.Türlü zevkler,duygular içiyorsunuz.Keşifler yapıyorsunuz renk renk.
Yaşamak bir sanattır ve öyle olmalı.Farklı farklı yollarda yürüyüp farklı farklı insanlarla tanışmak ve her türlüsü ile sohbet edebilmek bir sanattır.Canın istedi diye elindeki ekmeğin ucundan sokakta yürürken koparıp ağzına atmak ve zevkle çiğneyip o anın tadını çıkarmak bir sanattır.
Matafizik tutkunu,özgür olmayan ruhlar arasında gezinip ilgilenmeden kendi dalgana bakabilmek bir sanattır.Yerince bir ressamın tuvalindeki resme renk verdiği gibi hayata türlü renkler vermek ve her renge boyayıp veellerinin rengarenk bayasıyla boyanmak bir sanattır.Tüm hepsinin ötesinde herşeye rağmen gülümseyebilmek ve umut la bakıp hayata,yaşattığın umut ettiğin şeylerin gerçekleşmesini keyifle seyretmek veya gerçekleşmeyip toprağa verdiklerinin ise hüznü ve yasını yeni umutlara çevirmek sanattır...
İşte insan herşeyin ötesinde Mükemmel bir sanatçıdır...
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Kendine sahip olmak zordur. Kendine sahip olmak demek ,dizginlerin elinde olduğunu bilmek, o hal üzere davranma mağrifetini gösterebilmek demektir.Dizginlerin senin elinde olmadığını hissetmen ise sadece zan dır.Çünkü karar verende, vazgeçende sensin veya kaale alanda, almayan da sen.Dolayısıyla dikkat edersen görürsün ki, başta sensin sonda sen.
Kendini bilmeyenin tanlaması sadece kuru gürültüden ibarettir.Can sıkmaya veya kulak asmaya değmez çünkü Bilmeyen çocuktan farksızdır.
Bununla beraber bildim zannı ile koşuşturanlar var.İlmin okyanusunda kaybolmuş içinde debelendikçe batan,ağzına aldığı tuz lu suyun etkisiyle böğürüp kusanlar var.Sormaya kalksan Bilgeler bilgesi...
Ne kadar çok bildiğini iddia edersen o kadar cahilsin işte.Bu cehalet gözleri kör eder ve bilmeyenin tanından daha derin ,daha kara yaralar açar...
İnsanı insan yapan özelliklerinden biride bilmediğini bilip merak ile yönelmesi yani yeni yeni niyetlere yönelmesidir. :)
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Her ne halde isen ,her ne durumda isen sanmaki çaresizsin. Bil ki her halin çaresi vardır.Bu çare senin seçtiğin yol ile belirlenir.Neyi seçtiğine dikkat et.Çünkü dikkat, zihnin tüm yönüyle bir noktada toplanabilmesidir.Tam bir dikkat ve uyanıklık haliyle yapılan işler bir öz verinin ürünü olurlar.Bu öz verinin ürünüdür işte seni sana yansıtan.
İnsan sevmeyi becerebildimi tüm hayatı değişiyor. Sevdikçe kendindeki mutluluk da o aranda artıp taşıyor ve Coşuyor ,coşturuyor insan.Hayatın hazzı da işte bu Coşkunun tam kendisidir...



305048_225829084141408_185524467_n.jpg
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Aklın almadığı veya Aklın alıpta vicdanın sızladığı durumda tüm ızdırap ateşi kaplar gönül Yurdunu zira gönül akla aldırmaz akılda gönüle bakmaz bu durumda ikilik görünür olur.Bu ikiliktir insanı kendi gönül yurdundan ayıran ve Aklın almayıp geri çevirmesi ile yükselen bir ateş yığını halinde olan.
Gönül ve Aklın birliği insanın ortaya koyduğu halve harekette rahatlık ve huzur ortaya çıkarır.O halde insan duygularının ve onları tetikleyen yargılarının merhemini Aklın mağrifetinde bulacaktır.Aklı güzel kullanan ve aklı geliştirip yücelten değer yargılarını daha rahat ayırt eder , şüphe ve endişelerini akıl sayesinde gözeterek gerçek ve doğru olana ulaşır.
Asıl güzellik Aklın idrakte yarattığı gelişimi fark edip bu gelişime devam edebilmektir.Aklın ve Duyguların birlikteliği insana haz katar.Bu haz sayesinde sevgi ve sevgi ye bağlı olarak istek doğar.
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Bireylerin savunma mekanizmalarından biri de özdeşleştirmedir. Bazen kendimizi bir nesne, bir parti, bir dava, bir insan ile özdeşleştiririz ve özleştirmiş olduğumuz nesneye veya olaya o kadar sıkı sarılırız ki, kendimiz gibi görür; gerçekleri, aklı ve mantığı bir kenara koyup olanca kuvvetimizle özdeşleşmiş olduğumuz olayı, nesneyi veya kişiyi savunmaya çalışırız. Bunun adı cehalettir aslında, zira iyi kötü ayırt etmeden sadece düşüncelerimizi mahkûm ettiğimiz için bir olaya sürükleriz kendimizi. Bununla beraber bazen bir bireyin davranışı tüm gruba da yayılır. Sürü psikolojisidir bunun adı.
Sürü psikolojisine sadık kitliler çok kolay bir şekilde yönlendirilebilirler. Bazen inançlarla uyutulurlar, bazen yalanlarla, bazen de çeşitli ödüllerle, sonuçta sürü hareketi gözlenir ve yığınlar kolaylıkla yönlendirilirler.
Sorgulamayan, mantığının damarlarını aydınlatamayan cahil kitlelerin önünde durmakta zordur. Bu durum tıpkı koca bir bufalo sürüsünün önünde kalan aslana benzer. Kalabalık sürü, kitle halinde ilerlerken toynakları altına ne varsa alır. Ne aslan kalır ne de çimen. Kim varsa önünde ezer geçer.
İnsan aklı kâinatın en üst idrakidir, zira daha zekisi bulunamadı. Fakat bu aklı kullanmaktan uzak sürüler ise sürüdür, yani kontrolü bırakmış birer kuvvettir. Bu kuvvetin ayakları altında kalmak aslana yakışmaz.






1920575_665975196793459_1867083342_n.jpg
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Can sıkılıyor ise canan dan uzak kalmıştır. Canan ise farkındalıktır, sevgidir, aşktır. İnsan varlığını bu farkındalık ile anlar. Bu farkındalık ile hayatın tadını alır, mutluluk verir. Yoksa harap ve bitap düşen hayvaniyettir, benliktir.
Söz söylemek bir sanattır ama bu sözü yaşayıp söylemek; marifettir, tecrübedir, yaşanmışlıktır, ruh ’tur. Zira içinde sen varsın, o söz nasıl ruhsuz olsun? Altı dolu olmayan temel nasıl çöker ise altı dolu olmayan söz de öyle çöker zira mesnetsiz ruhsuz her söz boşluktan başka bir şey değil.
Hayatın tadı sensin. Sen yoksan ne hayat var, ne de tadı. Senin var ettiğin şeyler ruh ile dirilip kıyam eder, senin yüz sürdüğün suratlar can bulur. Senin umursamadığın, görmediğin bir şey zaten yoktur, olamaz. Senin söylemediğin bir söz nasıl gaipteyse, görmediğin suratlarda gaiptir ve gaib’e iman budur. Yoktur ötesi. Bilinmemiş olandan sana ne? Bildikçe sen oluyorsun içinde ve insanlığını katıyorsun. Katıldıkça var oluyor insan, katıldıkça büyüyor. Gerçek büyüklükte budur, yoktur ötesi..
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Can sıkılıyor ise canan dan uzak kalmıştır. Canan ise farkındalıktır, sevgidir, aşktır. İnsan varlığını bu farkındalık ile anlar. Bu farkındalık ile hayatın tadını alır, mutluluk verir. Yoksa harap ve bitap düşen hayvaniyettir, benliktir.
Söz söylemek bir sanattır ama bu sözü yaşayıp söylemek; marifettir, tecrübedir, yaşanmışlıktır, ruh ’tur. Zira içinde sen varsın, o söz nasıl ruhsuz olsun? Altı dolu olmayan temel nasıl çöker ise altı dolu olmayan söz de öyle çöker zira mesnetsiz ruhsuz her söz boşluktan başka bir şey değil.
Hayatın tadı sensin. Sen yoksan ne hayat var, ne de tadı. Senin var ettiğin şeyler ruh ile dirilip kıyam eder, senin yüz sürdüğün suratlar can bulur. Senin umursamadığın, görmediğin bir şey zaten yoktur, olamaz. Senin söylemediğin bir söz nasıl gaipteyse, görmediğin suratlarda gaiptir ve gaib’e iman budur. Yoktur ötesi. Bilinmemiş olandan sana ne? Bildikçe sen oluyorsun içinde ve insanlığını katıyorsun. Katıldıkça var oluyor insan, katıldıkça büyüyor. Gerçek büyüklükte budur, yoktur ötesi...
 
Üst