Koltuklarında oturup hadislerimi reddedecekler

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
عَنْ أَبِي رَافِعٍ وَغَيْرِهِ رَفَعَهُ قَالَ لَا أُلْفِيَنَّ أَحَدَكُمْ مُتَّكِئًا عَلَى أَرِيكَتِهِ يَأْتِيهِ أَمْرٌ مِمَّا أَمَرْتُ بِهِ أَوْ نَهَيْتُ عَنْهُ فَيَقُولُ لَا أَدْرِي مَا وَجَدْنَا فِي كِتَابِ اللَّهِ اتَّبَعْنَاهُ قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ

Ebu Râfi rivayet ediyor:Resulullah(sav) şöyle dedi : “Sakın herhangi birinizi, koltuğuna kurulmuş bir halde, kendisine emir veya nehiy ettiğim işlerden bir şey geldiğindeBiz, onu(bunu) bilmeyiz; Allah’ın kitabında ne bulursak ona uyarız.’ derken görmüş olmayayım.” (bk. Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tirmizi, İlim,10; İbn Mace, Mukaddime, 2)

قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَلَا هَلْ عَسَى رَجُلٌ يَبْلُغُهُ الْحَدِيثُ عَنِّي وَهُوَ مُتَّكِئٌ عَلَى أَرِيكَتِهِ فَيَقُولُ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ كِتَابُ اللَّهِ فَمَا وَجَدْنَا فِيهِ حَلَالًا اسْتَحْلَلْنَاهُ وَمَا وَجَدْنَا فِيهِ حَرَامًا حَرَّمْنَاهُ وَإِنَّ مَا حَرَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَمَا حَرَّمَ اللَّهُ

Yine Resulullah(sav) şöyle dedi : “Dikkat ediniz ki, yakında adamın biri koltuğuna kurulmuş bir halde, kendisine emir veya nehiy ettiğim işlerden bir şey geldiğinde Bizimle sizin aranızda (yalnız) Allah’ın kitabı vardır. Onda bulduğumuz helal şeyleri helal; haram şeyleri de haram kabul ederiz.’diyecektir. Oysa şu bir gerçektir ki, Allah haram hükmünü koyduğu gibi,Resulullah da haram hükmünü koyar.” (Tirmizi, a.y)

قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ

Tirmizi, ilk rivayet için Hasen Sahih ikinci rivayet için de “hasen” demiştir. (Tirmizi, a.y)

HADİSİN AÇIKLAMASI

وَقَالَ ابْنُ حَجَرٍ : أَيْ مَا حَرَّمَ وَأَحَلَّ رَسُولُ اللَّهِ -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- كَمَا حَرَّمَ وَأَحَلَّ اللَّهُ

İbn Hacer diyor ki : Hadiste geçen (Allahın haram hükmünü koyduğu gibi) sözü ''Resulullah(sav)'in helal ve haram ettiği , Allahın helal ve haram ettiği gibidir'' demektir.

مَا حَرَّمَ ) قَالَ الْأَبْهَرِيُّ مَا مَوْصُولَةٌ مَعْنًى مَفْصُولَةٌ لَفْظًا أَيِ الَّذِي حَرَّمَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- فِي غَيْرِ الْقُرْآنِ

Ebherî diyor ki : (Resulullah da haram hükmünü koyar) demek yani ''Kuran dışında Resulullah(sav)'in haram kılması'' demektir.

قَالَ تَعَالَى : وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا

Allah Kuranı Kerimde şöyle buyurmaktadır : Resulumun verdiğini alın , yasakladığından kaçının.(Haşr/7)

وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوَى إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى

Yine Yüce Allah buyurur ki: O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri) yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.(Necm/3-4)

لَا يَجُوزُ الْإِعْرَاضُ عَنْ حَدِيثِهِ عَلَيْهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ لِأَنَّ الْمُعْرِضَ عَنْهُ مُعْرِضٌ عَنِ الْقُرْآنِ

O halde Resulullah(sav)'in hadislerinden yüz çevirmek caiz değildir.Çünkü ondan yüz çevirmek , Kurandan yüz çevirmek demektir.
وَأَخْرَجَ الدَّارِمِيُّ عَنْ يَحْيَى بْنِ كَثِيرٍ . قَالَ : كَانَ جِبْرَائِيلُ يَنْزِلُ بِالسُّنَّةِ كَمَا يَنْزِلُ بِالْقُرْآنِ

Darimi'nin tahric ettiğine göre Yahya b. Kesîr diyor ki : Cebrail(as) vahiy olan) Kuran'ı (Resulullah'a) indirdiği gibi , Sünneti de indirmiştir.

كَذَا فِي الدُّرِّ ذَكَرَهُ الْقَارِي فِي الْمِرْقَاةِ . وَهَذَا الْحَدِيثُ دَلِيلٌ مِنْ دَلَائِلِ النُّبُوَّةِ وَعَلَامَةٌ مِنْ عَلَامَاتِهَا

Aliyyul Kari , Mirkat'ta bu hadisi zikretmiştir.Bu hadis Peygamberlik delillerinden bir delil , onun alametlerinden bir alamettir.

فَقَدْ وَقَعَ مَا أَخْبَرَ بِهِ

Doğrusu Resulullah(sav)'ın verdiği bu haber mucizevî bir şekilde vaki oldu.(aynen çıktı)
فَإِنَّ رَجُلًا قَدْ خَرَجَ فِي الْفِنْجَابِ مِنْ إِقْلِيمِ الْهِنْدِ وَسَمَّى نَفْسَهُ بِأَهْلِ الْقُرْآنِ وَشَتَّانَ بَيْنَهُ وَبَيْنَ أَهْلِ [ ص: 355 ] الْقُرْآنِ ، بَلْ هُوَ مِنْ أَهْلِ الْإِلْحَادِ

Hint kıtasının Fincap (Pakistan/Pencap) bölgesinde bir adam ortaya çıkmış ve kendisini ''Ehli Kuran'' diye isimlendirmiş , halbuki O ve Ehli Kuran arası ne kadar da uzaktır.

Bilakis bu adam Ehli İlhad(Hak yolundan çıkıp bâtıl yola sapan) ve Mürted(dinden dönen)lerdendir.

وَكَانَ قَبْلَ ذَلِكَ مِنَ الصَّالِحِينَ فَأَضَلَّهُ الشَّيْطَانُ وَأَغْوَاهُ وَأَبْعَدَهُ عَنِ الصِّرَاطِ الْمُسْتَقِيمِ

Halbuki bundan önce salihlerden bir kişiydi.Sonra Şeytan onu saptırdı,azdırdı ve onu doğru yoldan uzaklaştırdı.

فَتَفَوَّهَ بِمَا لَا يَتَكَلَّمُ بِهِ أَهْلُ الْإِسْلَامِ

Ehli İslamın söz söylemediği şeyleri ağzına alıp,dil uzatmıştır.
فَأَطَالَ لِسَانَهُ فِي رَدِّ الْأَحَادِيثِ النَّبَوِيَّةِ بِأَسْرِهَا رَدًّا بَلِيغًا

Peygamber Hadislerinin tümünü açıkça reddederek,(Resulullah'a) hakaret içinde dil uzatmıştır.Sahih bütün hadisleri reddetmiştir.
وَقَالَ : هَذِهِ كُلُّهَا مَكْذُوبَةٌ وَمُفْتَرَيَاتٌ عَلَى اللَّهِ تَعَالَى ، وَإِنَّمَا يَجِبُ الْعَمَلُ عَلَى الْقُرْآنِ الْعَظِيمِ فَقَطْ دُونَ أَحَادِيثِ النَّبِيِّ -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- ، وَإِنْ كَانَتْ صَحِيحَةً مُتَوَاتِرَةً وَمَنْ عَمِلَ عَلَى غَيْرِ الْقُرْآنِ فَهُوَ دَاخِلٌ تَحْتَ قَوْلِهِ تَعَالَى : وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

Ve : ''Bu hadislerin hepsi Yüce Allaha yalan ve iftiralardır.Resulullah(sav)'in sahih,tevatür hadisleri olmadan Sadece Kuran ile amel etmek gerekir.
Kim Kuran dışında birşey ile amel ederse o şu ayet kapsamına girer demiştir : Kim Allahın indirdiğiyle hükmetmezse İşte Onlar Kafirlerin ta kendisidir(Maide/44)

وَغَيْرُ ذَلِكَ مِنْ أَقْوَالِهِ الْكُفْرِيَّةِ وَتَبِعَهُ عَلَى ذَلِكَ كَثِيرٌ مِنَ الْجُهَّالِ

Bunun dışında da bu adamın küfür sözleri vardır ve birçok cahil kimse buna uymuştur.
وَجَعَلُوهُ إِمَامًا وَقَدْ أَفْتَى عُلَمَاءُ الْعَصْرِ بِكُفْرِهِ وَإِلْحَادِهِ وَخَرَّجُوهُ عَنْ دَائِرَةِ الْإِسْلَامِ وَالْأَمْرُ كَمَا قَالُوا

Ve bu adamı başlarına İmam diye tayin etmişlerdi.Doğrusu o asrın Alimleri bu adamın küfrüne,ilhadına fetva vermişler ve onu İslam dairesinden çıkartmışlardır.(İslam dairesinden çıktına fetve vermişlerdir)İş söyledikleri gibidir.Allah en doğrusunu bilir.

---------------

Hz.İsa(as) ineceğine dair Hadisi Şerifin açıklamasında da bu adamdan bahsediliyor.

وَمِنَ الْمَصَائِبِ الْعُظْمَى وَالْبَلَايَا الْكُبْرَى عَلَى الْإِسْلَامِ أَنَّ رَجُلًا مِنَ الْمُلْحِدِينَ الدَّجَّالِينَ الْكَذَّابِينَ خَرَجَ مِنَ الْفِنْجَابِ مِنْ إِقْلِيمِ الْهِنْدِ

İslam üzerine büyük musibet ve belalardan biri Hindistan'ın Fincap bölgesinde , batıl yola sapanlardan,deccallerden,yalancılardan olan bir adamın çıkmasıdır.
وَهُوَ مَعَ كَوْنِهِ مُدَّعِيًا لِلْإِسْلَامِ كَذَّبَ الشَّرِيعَةَ وَعَصَى اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَطَغَى

وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا

Bu adam İslam dinine ait olduğunu iddia etmesiyle birlikte Şeriatı yalanladı ,Allah ve Resulune isyan etti ve yoldan çıktı.Dünya hayatını seçti.
وَكَانَ أَوَّلُ مَا ادَّعَاهُ أَنَّهُ مُحَدَّثٌ وَمُلْهَمٌ مِنَ اللَّهِ تَعَالَى ثُمَّ كَثُرَتْ فِتْنَتُهُ وَعَظُمَتْ بَلِيَّتُهُ مِنْ سَنَةِ سِتٍّ وَأَلْفٍ وَثَلَاثِ مِائَةٍ إِلَى السَّنَةِ الْحَاضِرَةِ وَهِيَ سَنَةُ عِشْرِينَ بَعْدَ الْأَلْفِ وَثَلَاثِ مِائَةٍ

Halbuki iddia ettiğine göre bundan önce kendisi Muhaddis(Hadisçi) ve Allahtan ilham alan biriymiş.Sonra ise fitnesi fazlalaştı ve belası Hicri 1300 (Miladî 1879)'dan sonra 20.yüzyıla kadar büyüdü.
وَأَلَّفَ الرَّسَائِلَ الْعَدِيدَةَ [ مِنْهَا تَوْضِيحُ الْمُرَادِ ، وَمِنْهَا إِزَالَةُ الْأَوْهَامِ وَمِنْهَا فَتْحُ الْإِسْلَامِ وَغَيْرُ ذَلِكَ مِنَ التَّحْرِيرَاتِ ] فِي إِثْبَاتِ مَا ادَّعَاهُ مِنَ الْإِلْهَامَاتِ الْكَاذِبَةِ وَالدَّعَاوَى الْعَقْلِيَّةِ الْوَاهِيَةِ وَأَقْوَالِ الزَّنْدَقَةِ وَالْإِلْحَادِ

Yalan esinlenmeler,Zihinsel çürük iddalar,Zındık ve İlhad sözler iddia ederek birçok Risale yazmıştır.Onlardan ''Tevzihul Murad'' , ''İzaletul Evham'' ''Fethul İslam'' ve diğer risaleler vardır.
وَحَرَّفَ الْكَلِمَ وَالنُّصُوصَ الظَّاهِرَةَ عَنْ مَوَاضِعِهَا ، وَتَفَوَّهَ بِمَا تَقْشَعِرُّ مِنْهُ الْجُلُودُ وَبِمَا لَمْ يَجْتَرِئْ عَلَيْهِ إِلَّا غَيْرُ أَهْلِ الْإِسْلَامِ

Zahiri Nass(Kitap ve Sünnet) kelimesini mevzusundan saptırmıştır.Derileri ürperten ve İslam Alimleri dışında kimsenin cesaret edemediği sözler sarfetmiş.
أَعَاذَنَا اللَّهُ تَعَالَى وَالْمُسْلِمِينَ مِنْ شُرُورِهِ وَنَفْثِهِ وَنَفْخِهِ فَمِنْ أَقْوَالِهِ الْوَاهِيَةِ الْمَرْدُودَةِ الَّتِي صَرَّحَ بِهَا فِي رَسَائِلِهِ أَنَّ نُزُولَ عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَرَفْعِهِ إِلَى السَّمَاءِ بِجَسَدِهِ الْعُنْصُرِيِّ مِنَ الْخُرَافَاتِ وَالْمُسْتَحِيلَاتِ

Yüce Allah bizi ve Müslümanları onun şerlerinden,üfürüğünden,nefhinden sonra asılsız,çürük,reddedilmiş sözlerinden korusun. Ki İsa(as)'ın nuzulu ve unsurî cesediyle (maddesel olarak) Semaya kaldırılışı konusunda kendisi Risalelerinde bu konunun Hurafelerden ve İmkansız olan şeylerden olduğunu tasrih etmiş.


Halbuki Kuran ve Sünnete göre , Hz.İsa Cesediyle,Unsurî olarak (madde ile) Semaya kaldırılmış.Ve Ahir Zamanda yeryüzüne inecektir.
بَلْ عِيسَى عَلَيْهِ السَّلَامُ حَيٌّ فِي السَّمَاءِ وَيَنْزِلُ فِي آخِرِ الزَّمَانِ بِذَاتِهِ الشَّرِيفَةِ

İsa(as) Semâda hayy(diri)'dir.Ve Ahir Zamanda zatı şerîfi ile (yeryüzüne) inecektir.
[Kaynak: Avnul Ma'bûd, Şerhu Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tuhfetul Ahvazî,Şerhu Tirmizi, İlim,10; İbn Mace, Mukaddime, 2]

 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
iyi o zaman bütün hadisleri kabul edelim. Buhari, Muslım, Ahmed bın Hanbel boşuna uğraşmış, hadisleri boşuna elemişler.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Peki olmayan bir hadisi kabul etmenin hükmü nedir?
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
iyi o zaman bütün hadisleri kabul edelim. Buhari, Muslım, Ahmed bın Hanbel boşuna uğraşmış, hadisleri boşuna elemişler.

Yazıyı okumamışsın.Yazık..

فَأَطَالَ لِسَانَهُ فِي رَدِّ الْأَحَادِيثِ النَّبَوِيَّةِ بِأَسْرِهَا رَدًّا بَلِيغًا

Bu sapıtmış olan adam

Peygamber Hadislerinin tümünü açıkça reddederek,(Resulullah'a) hakaret içinde dil uzatmıştır.Sahih bütün hadisleri reddetmiştir.

وَقَالَ : هَذِهِ كُلُّهَا مَكْذُوبَةٌ وَمُفْتَرَيَاتٌ عَلَى اللَّهِ تَعَالَى ، وَإِنَّمَا يَجِبُ الْعَمَلُ عَلَى الْقُرْآنِ الْعَظِيمِ فَقَطْ دُونَ أَحَادِيثِ النَّبِيِّ -صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ- ، وَإِنْ كَانَتْ صَحِيحَةً مُتَوَاتِرَةً وَمَنْ عَمِلَ عَلَى غَيْرِ الْقُرْآنِ فَهُوَ دَاخِلٌ تَحْتَ قَوْلِهِ تَعَالَى : وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

Ve : ''Bu hadislerin hepsi Yüce Allaha yalan ve iftiralardır.Resulullah(sav)'in sahih,tevatür hadisleri olmadan Sadece Kuran ile amel etmek gerekir.'' demiştir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
@Kurtubi abi, bahsedilen hindli mülhid Ahmet Kadıyani mi? Değilse, ismini verebilir misin?
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Peki olmayan bir hadisi kabul etmenin hükmü nedir?

Asıl sorun sahih hadisleri uydurma deyip yalan,iftira atmaktır.Hem hadis alimlerine büyük saygısızlık yapılmaktadır.


Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz buyurdular ki:

“Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlâtları var. Sizler âhiretin evlâtları olun. Sakın dünyanın evlâtları olmayın. Zîra bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok.” (Buhârî)


Bu gibi birçok hadisi direk uydurma deyip iftira atarsanız,hemde hadis alimlerine saygısızlık yaparsanız,şuana kadar nice hadis alimlerini boşa uğraştı derseniz,yanlız kuran diyerek kuran ve sünneti ayırırsanız,hadis ilmini ve hadis alimlerini bilmeden uydurmadır diyerek iftiralar atarsanız,buda yetmez tüm hadisleri inkar ederseniz sizin haliniz ne olucak?

Ayrıca yanlız kuran diyenler birde ruh yoktur gibi saçma şeyler söylemektedirler.Nefs ve ruh aynıdır diyen bir cahil çıktı.

“İki çeşit sarhoşluk sizi kaplamak üzeredir: Dünyayı haddinden fazla sevmek; zararını düşünmeden cehaleti sevmek!
Bu iki belânın karşısında artık siz Allah’ın emirlerini öğretip yaptırmaktan, yasaklarını ise terk ettirmekten vazgeçersiniz. (Bu tehlikeli zamanda) Allah’ın kitabını ve peygamberin hadislerini kendisine rehber yaparak bütün işlerinde uygulayan kimseler, Allah’ın nezdinde muhacir Mekkeli, ensari Medineli sahabiler kadar değerlidir.”(C. Sağir)

Ya bu hadis doğruysa haliniz ne olucak?Yalan derseniz tüm hadisler uydurma derseniz milyarca müslüman yanlış yolda sırf siz mi doğru yoldasınız?Hayır siz ayetleri düşünmüyor akıllarınızı kullanmıyorsunuz.


"Hepiniz topluca sımsıkı Allah'ın ipine sarılın." (Âl-i imrân: 103)
"Resulullah size neyi verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının." (Haşr: 7)
"O kendiliğinden konuşmamaktadır. Onun konuşması, ancak kendisine bildirilen vahiyden başka bir şey değildir." (Necm: 3-4)
"Biz hiçbir peygamberi, Allah'ın izni ile kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik." (Nisâ: 64)
"O Peygamber'e uyun ki, doğru yolu bulasınız." (A'râf: 158)
"Peygamber'e itaat eden, muhakkak ki Allah'a itaat etmiş olur." (Nisâ: 80)

"İyi bilin ki, Allah'ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır." (Yunus: 62)
"Ey iman edenler! Allah'tan korkunuz ve sâdıklarla beraber olunuz!" (Tevbe: 119)
"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk'a iletirler ve hak ile hüküm verirler." (A'râf: 181)
"Nefsini temizleyen kurtulmuştur." (Şems: 9)
"Onlar o kimselerdir ki, Allah imanı kalplerine yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir." (Mücâdele: 22)


Buraya defalarca yazdık.Allah hidayet versin.
Standart Kuraniyyuncu hadis munkirleri...
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?150122-Kuraniyyuncu-hadis-munkirleri&highlight=
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Peki olmayan bir hadisi kabul etmenin hükmü nedir?

1-Olmayan bir hadisi , hadis kabul etmek iftira olur.Normal insana iftira etmekten daha büyük günahtır.Çünkü muhatap Allah Resulu sav'dir.

2-Kısaca Hadisler şöyle ayrılır

a-Mütevatir,
b-Sahih
c-Hasen
d-Zayıf
e-Uydurma

İlk Üçü ahkam konularında delil alınır.Son ikisi alınmaz.

3-Uydurma Hadisleri , hadis diye anlatmak büyük günahtır.Peygambere iftiradır.Hadis konusunda dikkatli davranmak lazım.İyice araştırdıktan sonra -Resulullah dedi demek lazım gelir.

4- Özet olarak Hadis Kitaplarındaki tasnif şöyledir.

-Buhari (İçinde uydurma hadis yoktur)
-Müslim (İçinde uydurma hadis yoktur)


-Tirmizi (İçinde sahih,hasen ve zayıf hadisler beraber bulunur)
-Ebu Davud (İçinde sahih,hasen zayıf hadisler beraber bulunur)
-İbn Mace (İçinde sahih,hasen hatta çok zayıf rivayetlerde bulunur)


-Taberani (İçinde sahih,hasen,zayıf hatta uydurma rivayetlerde bulunur)
-Kenzul Ummal (İçinde hem sahih , hem zayıf hemde uydurma rivayetler bulunur)

-Keşful Hafa (Uydurma rivayetlerden oluşan ve bunları anlatan bir eserdir)
-Mevzuat (İçinde sadece uydurma rivayetler bulunur)

 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
@Kurtubi abi, bahsedilen hindli mülhid Ahmet Kadıyani mi? Değilse, ismini verebilir misin?


Arapça hadis kaynaklarında aradım.O kişiden sürekli Er-Racul (Adam) diye bahsediyorlar.

-Adam Hindistan'ın Pencap bölgesinde çıkmış.
-İlk başta Hadisleride kabul eden iyi bir kişiymiş.
-Babası tasavvuf erbabıymış.
-Kendisi hadis dersleri almış.

-Daha sonra bir mes'elededen sonra bütün hadisleri toptan reddetmiştir.Ve yoldan sapmıştır.

Adamın adı : Abdullah Çekrâlevî

Çekralevî‘nin hadis alimi ve savunucusu olma durumundan Kur’âncılık düşüncesine geçişine sebep olarak şu ilginç diyalog anlatılır:

Bir gün, Hanefî mezhebine mensup amcasının oğlu Kadı Kamerüddîn ile girdiği hadis tartışmasında işin içinden çıkamayan Çekralevî, köşeye sıkıştığını farkederek şu meşhur sözünü söyler:
Allah tarafından Hz.Muhammed(a.s.)‘e indirilen tek vahiy işte sadece bu Kur‘ân‘dır. Bunun dışındakiler ise, vahiy değildir.

Ayrıca Hz.İsa(as)'ın nuzulunu reddetmiş , inkar etmiştir.

بَلْ عِيسَى عَلَيْهِ السَّلَامُ حَيٌّ فِي السَّمَاءِ وَيَنْزِلُ فِي آخِرِ الزَّمَانِ بِذَاتِهِ الشَّرِيفَةِ

Fakat Hz.İsa(as) semada diridir.Ve zatı Şerifi ile yeryüzüne inecektir.

Sünnetin önemi hakkında baktığım hadisi Şerif'in Şerhinde(açıklamasında) diyor ki :

Bu adam (yani Abdullah Çekrâlevî ' adındaki adam) , kendisini Kuran Ehli (Kuran'a mensup,bağlı) diye adlandırıyor.

Şerhin devamında Müellif diyor ki : Halbuki bu adam ile Ehli Kuran arası şettandır.(Ne kadar da uzaktır) . Ve bu adam Ehli İlhaddır(Hak yolundan çıkıp bâtıl yola sapandır)

Allah bu hadis inkarcısının şerrinden, eserlerinin şerrinden bizleri muhafaza etsin.

(Avnul Ma'bud,Ebu Davud Şerhi)
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Allah razı olsun abi... Demek ki İngilizler tarihin çöplüğünden bu raculun görüşlerini alıp köpürtmüşler... Tıpkı, Necd'de Vehhabilerde yaptıkları gibi... Türkiye'deki meşhurların bir kısmı bu akımdan. Malumunuz, Kuraniyyun denilen akımı canlandırıp yayan İngiliz kafiridir ki arkasında yahudilerin ve bittabii iblisin aklı vardır.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Kuraniyyun Mezhebi, Nedir, Kur'âniyyûn Akımı, Özellikleri, Kurucusu, Hakkında Bilgi

Kur'âniyyûn
. Seyyid Ahmed Han'ın düşünceleri etrafında Abdullah Çekrâlevî tarafından Hindistan'da oluşturulan cemaat.

İslâm dünyasında "ehl-i Kur'ân" ve "Kur'âniyyûn" olarak bilinen bu ekol XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. Sünneti tamamen reddederek sadece Kur'an'ı benimseme anlayışı ilk defa II. (VIII.) yüzyılda tartışma konusu olmuş ve günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Mevdûdî, uzun bir aradan sonra Hindistan'da Seyyid Ahmed Han ve Çerağ Ali ile yeniden hayat bulan ve Çekrâlevî, Ahmedüddin Amritsarî, Muhammed Eşlem Cerâcpûrî ve Gulâm Ahmed Pervîz tarafından devam ettirilen bu düşünceyi, müslümanların Batı felsefesi ve kültürü ile karşılaşmasının ve bunlar karşısındaki yenilmişliğin psikolojik bir sonucu olarak görür.

Sözü edilen düşünce, bir cemaat kimliğiyle 1902 yılında Abdullah Çekrâlevî tarafından "ehlü'z-zikr ve'l-Kur'ân" adıyla Lahor'da ortaya çıkarılmıştır. Asıl adı Gulâm Nebî olan ve 1899'da adının başına Abdullah'ı ekleyen Çekrâlevî, hayatının büyük bir kısmını ehl-i hadîsten biri olarak geçirmişken XIX. yüzyılın sonlarında bu hareketten kopmuş ve katı bir hadis muhalifi olmuştur. Onun ve aynı dönemde yaşayan birçok ilim adamının bu değişiminde Hint alt kıtasına has dinî-fikrî hareketliliğin etkisi vardır. Büyük Britanya Krallığfnın önce fiilen, 1857'den sonra aynı zamanda resmen etki alanına giren bölgeye gönderilen Batılı misyoner, ilim ve siyaset adamları Kur'an, hadis, fıkıh ve İslâm tarihi hususunda tartışma konuları açmışlar, yenilmişlik psikolojisi içerisinde bulunan bazı müslüman ilim adamları da bu yenilgilerinin temel sebeplerinden birinin ilerleme ve gelişmeye engel teşkil eden din anlayışı olduğunu düşünmüşlerdir. Bu din anlayışını besleyen asıi kaynak da onlara göre hadislerdir.

Bölgede XVII. yüzyıldan itibaren din adamları ile sık sık münazaralar yapan misyonerler ve hâkimiyet yıllarında burada eğitim, bilim ve siyaset adamı olarak bulunan Sir William Muir, Aloys Sprenger, Josef Horovitz, Sir Thomas Walker Arnold, Arthur Stanley Tritton ve Otto Spies gibi şarkiyatçılar bu değişimin hızlanmasında etkili olmuşlardır. Batı'da hüküm süren pozitivizm ve natüralizmin de bu değişimde rolü olduğunu kabul etmek gerekir.



Bu faaliyetler sonucunda yeni bir söylem geliştiren en belirgin şahsiyet Seyyid Ahmed Han olmuş, arkadaşları Çerağ Ali, Muhsinülmülk ve Seyyid Emîr Ali de onun yolundan gitmiştir. Bunlar sünnet karşıtı söylemlerini sadece yayınlarında ortaya koymamışlar, açtıkları eğitim ve öğretim kurumlarını da buna göre yapılandırmışlardır. İngiliz yönetimi yeni eğitim kurumlarından yetişen gençlere sahip çıkarak kendilerine devlet görevi vermiş, üstün derecede başarılı olanlarına İngiltere'nin Cambridge ve Oxford gibi üniversitelerinde Öğrenim imkânı sağlamıştır. 1920 yılına kadar yoğun biçimde devam eden bu faaliyetler sonucunda yüzyıllardan beri bölgede var olan dinî düşünceye karşı çıkan yeni bir nesil yetişmiştir. Seyyid Ahmed Han'ın temsil ettiği düşünceyi savunanlara Önceleri "münkirîn-i hadîs" ve "neyçirî" (natüralist) gibi adlar verilirken Çekrâlevî ile birlikte ehl-i Kur'ân olarak anılmıştır.

Aynı yıllarda İslâm dünyasının diğer bölgelerinde de benzer eğilimler ortaya çıkmış, Muhammed Abduh ve M. Reşîd Rızâ'nın Kur'an'a vurgu yaparak hadise eleştirel açıdan yaklaşımları çağdaşlarını etkilemiştir. Tabip Muhammed Tevfîk Sıdki, el-Mendf dergisinde yayımlanan "el-İslâm hüve'l-Kur'ân vahdeh" adlı makalesinde sünneti tamamen dışlayan bir söylem geliştirmiştir. Aynı eğilimler Osmanlı coğrafyasında ve Kuzey Afrika'da da görülmüş, fakat bunlardan hiçbiri Hint alt kıtasındaki gibi sistemli ve sürekli olmamıştır. Ancak Kur'âniyyûn hareketine eğitimli kesimin dışında halk fazla rağbet etmemiştir. Bunun temel sebebi imam, pîr. mevlânâ. şeyh gibi şahsiyetlerin halk üzerinde etkili olmasına karşılık yeni yapılanmada hiyerarşinin reddedilmesi ve konulara daha entelektüel bir boyutta yaklaşılmasıdır.


Hareketin oluşturulmasında İngilizler'den yardım aldığı iddia edilen ve ehl-i hadîs ekolü mensupları ile aralarında çok sert tartışmaların cereyan etmesi üzerine devlet tarafından koruma altına alınan Çekrâlevî eserlerinde tavizsiz bir üslûp kullanmış, ayrıntıları hadisler ve mezhep imamlarının ictihadlarıyla belirlenen ibadetleri Kur'an'ı temel alarak yeniden şekillendirmeye çalışmıştır. Çekrâlevî'nin ölümünden (1914) bir süre sonra adı Ümmet-i Müslim Ehlü'z-zikr ve'l-Kur'ân olarak değiştirilen ve Pakistan'ın muhtelif şehirlerinde mescid ve merkezleri bulunan hareket lşûcatü'l Kur'ân ve Belâğu'l Kur'ân adlı dergileri çıkarmaktadır.

Kaynak ve devamı: http://www.filozof.net/Turkce/islam...kimi-ozellikleri-kurucusu-hakkinda-bilgi.html

Site de Diyanet Vakfı Ansiklopedisinden almış.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Rasulullah(sav). Kurana aykırı söz söylemez, o halde hiçbir hadis Kurana ters olamaz. Kurana uygun düşen hadisler başımızın tacıdır.

Her konuda olduğu gibi rivayetlerin doğruluk derecesini de Allahın kitabına göre belirlemek kaçınılmazdır. Kuran ümmetin rehberidir.
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
olmayan şey hadis değil, sıradan söz kalır..... velevki kabul ettiniz, size kaybettireceği şey nedir....


Asıl sorun sahih hadisleri uydurma deyip yalan,iftira atmaktır.Hem hadis alimlerine büyük saygısızlık yapılmaktadır.


Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz buyurdular ki:

“Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlâtları var. Sizler âhiretin evlâtları olun. Sakın dünyanın evlâtları olmayın. Zîra bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok.” (Buhârî)


Bu gibi birçok hadisi direk uydurma deyip iftira atarsanız,hemde hadis alimlerine saygısızlık yaparsanız,şuana kadar nice hadis alimlerini boşa uğraştı derseniz,yanlız kuran diyerek kuran ve sünneti ayırırsanız,hadis ilmini ve hadis alimlerini bilmeden uydurmadır diyerek iftiralar atarsanız,buda yetmez tüm hadisleri inkar ederseniz sizin haliniz ne olucak?

Ayrıca yanlız kuran diyenler birde ruh yoktur gibi saçma şeyler söylemektedirler.Nefs ve ruh aynıdır diyen bir cahil çıktı.

“İki çeşit sarhoşluk sizi kaplamak üzeredir: Dünyayı haddinden fazla sevmek; zararını düşünmeden cehaleti sevmek!
Bu iki belânın karşısında artık siz Allah’ın emirlerini öğretip yaptırmaktan, yasaklarını ise terk ettirmekten vazgeçersiniz. (Bu tehlikeli zamanda) Allah’ın kitabını ve peygamberin hadislerini kendisine rehber yaparak bütün işlerinde uygulayan kimseler, Allah’ın nezdinde muhacir Mekkeli, ensari Medineli sahabiler kadar değerlidir.”(C. Sağir)

Ya bu hadis doğruysa haliniz ne olucak?Yalan derseniz tüm hadisler uydurma derseniz milyarca müslüman yanlış yolda sırf siz mi doğru yoldasınız?Hayır siz ayetleri düşünmüyor akıllarınızı kullanmıyorsunuz.


"Hepiniz topluca sımsıkı Allah'ın ipine sarılın." (Âl-i imrân: 103)
"Resulullah size neyi verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının." (Haşr: 7)
"O kendiliğinden konuşmamaktadır. Onun konuşması, ancak kendisine bildirilen vahiyden başka bir şey değildir." (Necm: 3-4)
"Biz hiçbir peygamberi, Allah'ın izni ile kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik." (Nisâ: 64)
"O Peygamber'e uyun ki, doğru yolu bulasınız." (A'râf: 158)
"Peygamber'e itaat eden, muhakkak ki Allah'a itaat etmiş olur." (Nisâ: 80)

"İyi bilin ki, Allah'ın veli kulları için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır." (Yunus: 62)
"Ey iman edenler! Allah'tan korkunuz ve sâdıklarla beraber olunuz!" (Tevbe: 119)
"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk'a iletirler ve hak ile hüküm verirler." (A'râf: 181)
"Nefsini temizleyen kurtulmuştur." (Şems: 9)
"Onlar o kimselerdir ki, Allah imanı kalplerine yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir." (Mücâdele: 22)


Buraya defalarca yazdık.Allah hidayet versin.
Standart Kuraniyyuncu hadis munkirleri...
http://www.ihvanforum.org/showthread.php?150122-Kuraniyyuncu-hadis-munkirleri&highlight=


1-Olmayan bir hadisi , hadis kabul etmek iftira olur.Normal insana iftira etmekten daha büyük günahtır.Çünkü muhatap Allah Resulu sav'dir.

2-Kısaca Hadisler şöyle ayrılır

a-Mütevatir,
b-Sahih
c-Hasen
d-Zayıf
e-Uydurma

İlk Üçü ahkam konularında delil alınır.Son ikisi alınmaz.

3-Uydurma Hadisleri , hadis diye anlatmak büyük günahtır.Peygambere iftiradır.Hadis konusunda dikkatli davranmak lazım.İyice araştırdıktan sonra -Resulullah dedi demek lazım gelir.

4- Özet olarak Hadis Kitaplarındaki tasnif şöyledir.

-Buhari (İçinde uydurma hadis yoktur)
-Müslim (İçinde uydurma hadis yoktur)


-Tirmizi (İçinde sahih,hasen ve zayıf hadisler beraber bulunur)
-Ebu Davud (İçinde sahih,hasen zayıf hadisler beraber bulunur)
-İbn Mace (İçinde sahih,hasen hatta çok zayıf rivayetlerde bulunur)


-Taberani (İçinde sahih,hasen,zayıf hatta uydurma rivayetlerde bulunur)
-Kenzul Ummal (İçinde hem sahih , hem zayıf hemde uydurma rivayetler bulunur)

-Keşful Hafa (Uydurma rivayetlerden oluşan ve bunları anlatan bir eserdir)
-Mevzuat (İçinde sadece uydurma rivayetler bulunur)



Bilinenin aksine hadisler peygamber döneminde bireysel olarak yazılmaya başlamıştır bunun yanı sıra hz. Ömer bir sünen yazmak istemiş fakat vazgeçmiştir Kur'an'ın önüne hiç birşeyin geçirilmemesi gerektiğini vurguluyordu malum hz. Ömer ferasetiyle bilinir ve bir çok görüşünde de Allah kendisini desteklemiştir. Geçmişe ve bugüne baktığımızda ise onun bu korkusunu daha iyi anlayabiliyoruz. Sizin de bahsettiğiniz mevzu hadisleri içeren kitaplar mevcuttur ki halk arasında çok meşhur olmuş bazı sözler bu kitaplarda yer alır, hepimizin bildiği ve üzerinde de çok konuşulan "levlake" hadisini ele alalım bu hadisin uydurma olduğu herkes tarafından bilinir fakat illede birilerinin "sözü uydurmadır fakat manası sahihtir" söylemini sizler hangi noktada değerlendirirsiniz? Ki "biz peygamberlerin hiçbiri arasında ayrım yapmayız" ayeti bu kadar açık ve netken siz hz. Muhammed'i neden diğer peygamberlerden Allah'ın sözüne rağmen ayırıyor ve bunu çok rahatlıkla Allah'a ve peygamberine iftira ediyorsunuz? İnsanların sizin de bahsettiğiniz bu hadislere ve bunlar üzerinden dikte edilen çarpık anlayışlara eleştiri yapmasını neden hadis inkarcılığı (hadislerin tümünü reddediyormuşcasına) olarak eddediyorsunuz? Şimdi olmayan bu hadisi heva ve hevesine uyarak kabul edip ettirmeye çalışan kişilere ne denir? Samimi bir açıklama bekliyorum sizlerden..
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
“Ebu Hanife: “Eğer bir kimse, ‘Peygamber (a.s.)in her söylediğine inanıyorum, ancak Nebi haksız (cevren) konuşmaz ve Kur’an’a muhalefet etmez’ derse, bu, onun, Peygamber’i tasdik ettiğini ve Peygamberi Kur’an’a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir. Şayet Peygamber Kur’an’a muhalefet etse ve Allah’a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Teala, “Eğer Muhammed, bize karşı ona (Kur’an’a) bazı sözler katmış olsaydı, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık, hiç biriniz de onu koruyamazdınız” (Hakka 44-47), sözüne uygun olarak, onu kuvvetle yakalar ve şahdamarını koparırdı. Allah’ın Resûlü, Allah’ın kitabına muhalefet etmez. Allah’ın kitabına muhalefet eden de Allah’ın Resûlü olamaz… Nebi’den Kur’an’a aykırı olarak hadis rivayet eden kimseyi red, Peygamber’i red ve onu yalanlama değildir.Bu, ancak, Peygamber’den batıl rivayette bulunan kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir, Peygamber’e değil. Onun için Peygamber’in söylediği her şey, işitelim, işitmeyelim, başımız gözümüz üstünedir. Buna iman eder, ve Allah’ın Resûlünün söylediğine, olduğu gibi şehadet ederiz. Ve yine şehadet ederiz ki O, Allah’ın nehyettiği bir şeyi emretmez. Allah’ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah’ın nitelediği bir şeyi ona aykırı bir şekilde nitelemez. Şehadet ederiz ki O bütün işlerde Allah’la muvafıktır. Bidat olabilecek hiç bir şey yapmamış, Allah’ın söylediği söze hiç bir şey katmamış ve zorlayıcılardan olmamıştır. Onun için Allah Teala; “Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur” (Nisa 80), buyurmuştur. ( el-Alim 26-27) Prof. Dr. İsmail Hakkı Ünal’ın “İmam Ebu Hanife’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu” (DİB Yayınları) s.84-85


 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Bilinenin aksine hadisler peygamber döneminde bireysel olarak yazılmaya başlamıştır bunun yanı sıra hz. Ömer bir sünen yazmak istemiş fakat vazgeçmiştir Kur'an'ın önüne hiç birşeyin geçirilmemesi gerektiğini vurguluyordu malum hz. Ömer ferasetiyle bilinir ve bir çok görüşünde de Allah kendisini desteklemiştir. Geçmişe ve bugüne baktığımızda ise onun bu korkusunu daha iyi anlayabiliyoruz. Sizin de bahsettiğiniz mevzu hadisleri içeren kitaplar mevcuttur ki halk arasında çok meşhur olmuş bazı sözler bu kitaplarda yer alır, hepimizin bildiği ve üzerinde de çok konuşulan "levlake" hadisini ele alalım bu hadisin uydurma olduğu herkes tarafından bilinir fakat illede birilerinin "sözü uydurmadır fakat manası sahihtir" söylemini sizler hangi noktada değerlendirirsiniz? Ki "biz peygamberlerin hiçbiri arasında ayrım yapmayız" ayeti bu kadar açık ve netken siz hz. Muhammed'i neden diğer peygamberlerden Allah'ın sözüne rağmen ayırıyor ve bunu çok rahatlıkla Allah'a ve peygamberine iftira ediyorsunuz? İnsanların sizin de bahsettiğiniz bu hadislere ve bunlar üzerinden dikte edilen çarpık anlayışlara eleştiri yapmasını neden hadis inkarcılığı (hadislerin tümünü reddediyormuşcasına) olarak eddediyorsunuz? Şimdi olmayan bu hadisi heva ve hevesine uyarak kabul edip ettirmeye çalışan kişilere ne denir? Samimi bir açıklama bekliyorum sizlerden..

'Sen olmasaydın felekleri yaratmazdım.' (Keşfü'l-Hafâ)

Allah-u Teâlâ onun hakkında bir Hadis-i kudsî’de:

“Sen olmasaydın felekleri yaratmazdım.” buyurdu. (K. Hafâ. c. 2, sh: 164)

Enbiya Süresi
107.Resulüm! Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.

Sebe Süresi
28.Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Araf Süresi
158.De ki, ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği Resulüyüm.

“Andolsun, içinizden size öyle aziz bir Peygamber gelmiştir.” (Tevbe: 128)

“Ey Peygamber! Biz seni bir şâhit, bir müjdeci, bir uyarıcı, Allah’ın izniyle Allah’a çağıran ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzâb: 45-46)

“Doğru bir yol üzerindesin. Üstün ve çok merhametli Allah’ın indirdiği (Kur’an yolu üzerindesin).” (Yâsin: 4-5)


“Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Kur’ân’ı ve Resûlullah’ın öğütlerini işitip durduğunuz halde ondan yüz çevirmeyin!”(Enfâl, 8/20)

“Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salihlerle birliktedir. İşte bunlar ne güzel arkadaştır!” ( Nisâ, 4/69).

“Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kabul edip, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar.”( Nisâ, 4/65).

Kalem Süresi
4.Ve sen hiç şüphesiz ki büyük bir ahlâka sahipsin.
5.Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.
6.Hanginizin aklından zoru olduğunu.
7.Doğrusu senin Rabbin, yolundan sapanları çok iyi bilir. Hidayete erip doğru yolda olanları da O çok iyi bilir.
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Bilinenin aksine hadisler peygamber döneminde bireysel olarak yazılmaya başlamıştır bunun yanı sıra hz. Ömer bir sünen yazmak istemiş fakat vazgeçmiştir Kur'an'ın önüne hiç birşeyin geçirilmemesi gerektiğini vurguluyordu malum hz. Ömer ferasetiyle bilinir ve bir çok görüşünde de Allah kendisini desteklemiştir. Geçmişe ve bugüne baktığımızda ise onun bu korkusunu daha iyi anlayabiliyoruz. Sizin de bahsettiğiniz mevzu hadisleri içeren kitaplar mevcuttur ki halk arasında çok meşhur olmuş bazı sözler bu kitaplarda yer alır, hepimizin bildiği ve üzerinde de çok konuşulan "levlake" hadisini ele alalım bu hadisin uydurma olduğu herkes tarafından bilinir fakat illede birilerinin "sözü uydurmadır fakat manası sahihtir" söylemini sizler hangi noktada değerlendirirsiniz? Ki "biz peygamberlerin hiçbiri arasında ayrım yapmayız" ayeti bu kadar açık ve netken siz hz. Muhammed'i neden diğer peygamberlerden Allah'ın sözüne rağmen ayırıyor ve bunu çok rahatlıkla Allah'a ve peygamberine iftira ediyorsunuz? İnsanların sizin de bahsettiğiniz bu hadislere ve bunlar üzerinden dikte edilen çarpık anlayışlara eleştiri yapmasını neden hadis inkarcılığı (hadislerin tümünü reddediyormuşcasına) olarak eddediyorsunuz? Şimdi olmayan bu hadisi heva ve hevesine uyarak kabul edip ettirmeye çalışan kişilere ne denir? Samimi bir açıklama bekliyorum sizlerden..

1-Evet , Genel olarak Alimlere göre Hz.Peygamber , Kuran ile karışır düşüncesiyle ilk dönemde hadis yazmayı yasaklamıştır.Daha sonra izin vermiştir.Abdullah b. Amr b. As özel olarak Peygamberden izin almış ve kendisinin yanında bazı hadis yazılı sayfalar bulunmuştur.Fakat bu Sahabe dışında hadisleri Peygamber sav zamanında yazan yoktu.Sahabeler zaten Peygamberimizin yaşayışını görüyorlar ve tatbik ediyorlardı.Yazma ihtiyacı yoktu.Ayrıca o dönemde Kuran iniyordu , en önemli olan Allah Kelamı idi.

2-Sonra Peygamberimiz vefat etmiş.Hz.Ebubekir ra döneminde de hadisler çeşitli kitaplarda toplanmamıştır.Çünkü kendisi dinden dönme olaylarıyla uğraşmıştır.Fakat bu arada kim Peygamberden birşey duyduysa şahitleriyle beraber birbirlerine anlatırlar fakat yazmazlardı.Hz.Ebubekir de Peygamberimiz ile anılarını anlatır fakat yazmazlardı.

3-Hz.Ömer ise hadisleri cem(toplama) işini düşünmüş ve bundan vazgeçmiştir.İnsanlar o dönemde Peygamberin yaşayışını biliyorlar ve yaptığı hal ve hareketler hafızalarında idi.Hz.Ömer insanların Allahın Kitabını bırakmalarından korktuğu için bunu yapmıştır.

4-Daha sonra Hz.Osman dönemi girmiş.Bu dönemde yine duyulan hadisler hafızalardan aktarılmış fakat muhtelif kitaplarda toplanmamıştır.Çünkü Hz.Osman şehid edilmiş fitne başgöstermiştir.

5-Hz.Ali döneminde de durum aynıdır.Fitne devam etmiş. Sahabelerin bir kısmı münafıkların kışkırtması ve oyunlarıyla karşı karşıya gelmek zorunda kalmış.Fitneler başgöstermiş.Hadisler ile uğraşılmamıştır.

6-Hz.Hasan döneminde ise kendisi hilafeti Hz.Muaviyeye vermiş , fitne ortadan kalkmıştır.

7-Hz.Muaviye döneminde de toparlanma dönemi olduğu için yavaş yavaş ülke fetihlerine başlanmıştır.

8-Yezid döneminde ise başgösteren Kerbela olayı ise büyük patlak vermiş , Ehli Beyte yaptığı bu zulmle saltanatta kalmış.Yine hadislere ciddi manada bir uğraş sarfedilememiş.

9-Yezid öldükten sonra Haccac-Zalim , Kabeye mancınık fırlatarak Abdullah b. Zübeyri şehid etmiştir.

10-Sahabeler diğer şehirlere ve ülkelere dağılmış,Peygamberin yaşantısından anlatmaya başlamışlardır.

11-Daha sonra Tabiin(Sahabeyi görenlerin) devrinde Tabiin , Peygamber sav'in hal ve hareketlerini Sahabeden dinlemiş ve yavaş yavaş hadis konusunda toplama işi başlamıştır.

12-Tabiinden sonra Tebei Tabiin(Tabiini görenler)'de hadis işiyle meşgul olmuşlar.Muhtelif eserler yazarak , bir hadis için bir şehirden diğer bir şehre giderek o hadisi duyma iştiyakına girmişlerdir.

13-Bu dönemlerde hadis uydurmacılığı başlamış, çeşitli kişiler çıkarak Peygamber sav'e iftira etmeye , hadismiş gibi sözler uydurmaya başlamışlardır.

14-Bu dönemde Alimler , bir hadisi rivayet edenle , Peygamberimiz arasında rivayet edilen kişileri araştırıp , güvenilirlik , takva , yalancılık gibi vasıfları bularak uydurma hadisleri sahih olanlarından ayırt etmişlerdir.

15-Alimler bunları yaptıktan sonra , büyük hadis kitapları yazmaya başlamışlardır.Bir kısmı yazdığı hadislerden sonra , rivayet edilen hadisin güvenilirlik derecesini veya zayıf olma ihtimalinide yazmışlardır.

16-Daha sonra Buhari , kendi kriterlerine göre en sahih eserini yazmıştır.Eserinde bir tek uydurma hadis bulunmasını dahi istemeyerek her türlü titizliği göstermiştir.Müslimde aynı şekilde...

17-Daha sonra Tirmizi,Darimi,İbn Mace,Ebu Davud gibi Alimlerde hadis eserleri yazmıştır.Fakat eserlerinde zayıf rivayetlerde bulunmuştur.

18-Fıkıh gelişmiş ,Mezhepler oluşmaya başlamış.Bir şehirde bir sahabi ''Ben Peygamberi böyle yaparken gördüm'' derken başka şehirdeki bir sahabiden yapılan nakilde ''Ben ise şöyle gördüm'' diyerek iki zıt hadis ortaya çıkmış..

19-Mezheplerin doğuşu zaruri olmuş.Alimlerin bir kısmı 1 hadisi , diğeri öbür hadisi alarak görüşlerini ortaya koymuşlardır.

20-Ebu Hanife,Şafi,Malik,Ahmed gibi Alimler vefat ettikten sonra Mezhepleri yayılmış.Her bölgeden birinde çeşitli Mezhepler oluşmuş.

21-Daha sonraki Alimlerde yazılan Fıkıh kitaplarına şerhler ve açıklamalar yazmış , mezhep delilleri sıralanmıştır.

22-İlim genişlemiş , zaman ilerlemiş , Osmanlı hilafete geçmiş. Kuran, Hadis , Fıkıh alanında Alimler yetişmiş.Çeşitli mütalalar ve müzakareler olmuş.Döneme göre Fetvalar çoğalmış.

23-Osmanlıdan sonra Cumhuriyet gelmiş, o dönemlerde Hindistanda hadislerin uydurma olanlarını değil , bütününü reddeden bir topluluk çıkmış.

24-Bu akım zamanla genişlemiş ve günümüz modern hayatında bu giderek şiddetlenmiştir.

25-İşte gümüzde de bir kısım insanlar bütün hadisleri reddediyor, bir kısmı da hepsini kabul ediyor.

Not-Orta yol ise , Peygamber sav'e iftira atmaktan korkarak önce o rivayeti derinlemesine araştırmak , eğer Peygamberimize kadar senedi sahihse kabul etmek , eğer uydurma ise reddetmektir.

---

Gelelim Levlake rivayetine , O rivayet görüş birliğiyle uydurma bir rivayettir.Hadis diyen Peygamberimize iftira ederek Cehennemdeki yerini hazırlar.

Uydurma hadisleri toplayan bir kısım Alimler bu uydurma hadiside kitaplarına almışlar ve uydurma olduğunu ayrıca belirtmişlerdir.

Acluni,Sehavi gibi bu hadisin uydurma olduğunu söyleyen Alimler , ''Bu hadis uydurmadır,Peygamber bunu söylememiştir,Fakat o bu makama layıktır'' demişlerdir.

Bu bir görüştür.Peygamberimiz sav'in Alemlere rahmet olarak gönderildiği ayeti delil getirelerek böyle bir görüş vardır.

Fakat belirttiğim gibi bu bir görüştür.Bir Alim kabul etmiyorum dediği zaman ''Sen münkirsin'' denilmez.Çünkü İtikadın temeli değildir.

--

Kısaca , Hadis konusunda dikkatli davranmak lazımdır.Bütün hadisler toptan reddedilmemedir.Fakat bütün sözleri de hadis diye almak büyük günah ve iftira olur.Bu günahın bedeli de çok ağırdır.

Fakat senedi sahih olan , yani Buhari ve Müslim veya başka bir eserde geçipte isnadı uydurma olmayan bir hadisi reddetmek de -eğer rivayet edilen o hadis mütevatirse- kişiyi tehlikeye sokar.

Eğer mütevatir değilse , kişi onu inkar etmekle günaha girmiş olur.Kafir olmaz.Tekfir de edilmez.

Benim sözüm bu kadar..Vesselam.
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Koltuğuna kurulup "Ayet okumayın bana Kuran dışından bir delil getirin !" diyecekler için bir hadis yok mu?

 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Bilinenin aksine hadisler peygamber döneminde bireysel olarak yazılmaya başlamıştır bunun yanı sıra hz. Ömer bir sünen yazmak istemiş fakat vazgeçmiştir Kur'an'ın önüne hiç birşeyin geçirilmemesi gerektiğini vurguluyordu malum hz. Ömer ferasetiyle bilinir ve bir çok görüşünde de Allah kendisini desteklemiştir. Geçmişe ve bugüne baktığımızda ise onun bu korkusunu daha iyi anlayabiliyoruz. Sizin de bahsettiğiniz mevzu hadisleri içeren kitaplar mevcuttur ki halk arasında çok meşhur olmuş bazı sözler bu kitaplarda yer alır, hepimizin bildiği ve üzerinde de çok konuşulan "levlake" hadisini ele alalım bu hadisin uydurma olduğu herkes tarafından bilinir fakat illede birilerinin "sözü uydurmadır fakat manası sahihtir" söylemini sizler hangi noktada değerlendirirsiniz? Ki "biz peygamberlerin hiçbiri arasında ayrım yapmayız" ayeti bu kadar açık ve netken siz hz. Muhammed'i neden diğer peygamberlerden Allah'ın sözüne rağmen ayırıyor ve bunu çok rahatlıkla Allah'a ve peygamberine iftira ediyorsunuz? İnsanların sizin de bahsettiğiniz bu hadislere ve bunlar üzerinden dikte edilen çarpık anlayışlara eleştiri yapmasını neden hadis inkarcılığı (hadislerin tümünü reddediyormuşcasına) olarak eddediyorsunuz? Şimdi olmayan bu hadisi heva ve hevesine uyarak kabul edip ettirmeye çalışan kişilere ne denir? Samimi bir açıklama bekliyorum sizlerden..
Yorumunuz güzel olmuş sağolasınız. Lakin, ifade ettiğiniz mes'eleler noktasında, sadece kelam etmekle, bir panelde bu hususları duyurmakla ya da ne bileyim TV proğramlarında falan bu hususları dillendirmekle de mesafe kat edilemez. Youtube'den video yayınıyla da bu mes'eleler çözüme kavuşturalamaz. Bu mes'eleler noktasında günümüzde hassasiyetlerini dile getirenler, çala kalem konuşmamalı ve yazmamalıdırlar.

İfade ettiğiniz husus da dahil olmak üzere, diğer mes'eleler noktasında ifade edilen hadislerin, "mevzuluğunu" noktasında ilmi ve güvenilir eserler ortaya konmalıdır. Mesela, Hz İsa gelecek mi şeklinde bir soru yöneltiliyor, gelmeyecek deniyor, bunlar yeterli olmadığı gibi, çok da hoş olmayan, ilmen ve bilgice çok hafif olan ve açıkçası dalgalık bir hal ekseninde cevaplar lisandan dökülmemelidir. Hz İsa'nın geleceğine dair hadisler tek tek incelenir, bu hadisler sahih değil, uydurma ise niçin uydurma olduklarını hadis ilmi ve usulü ekseninde ve diğer ilimlerin usulü ekseninde Kur'an'da refarans alınarak ciddi ve de ilmi kitaplar ortaya konmalıdır.
Mesela yine Mehmet OKUYAN zekat hakkıında bir hutbe irat etti. O hutbeden kim ne anladı..? Az çok bu mes'eleleri bilmeme rağmen ben hiçbir şey anlamadım. Bu ilmi sahanın krıterlerinin, kanunlarının, anayasasının temelleri ve refaransları konuşularak atılmaz ki...
İlmi bir disiplin ekseninde arabaların, evlerin, yazlıkların, koltukların, dairelerin zekat babından ilmi bir dökümü yapılır ayet ve hadislerle meselenin ana kanunları ortaya konur.
Eskiler nasıl ortaya koymuşsa bu arkadaşlar da öyle ortaya koyarlar. Kelamdan daha çok ilmi kitaplara yönelmelidirler bu arkadaşlar. Ömürleri yeter mi bilemem.
İSLAMOĞLU'nun bir meale 12 senesini verdiği ifade ediliyor, ortaya "ilmi bir meal" koyabildi mi..?
Sakın beni yanlış anlamayınız, ben falanı ya da filanı tenkit etmiyorum bir gerçeği ifade etmeye çalışıyorum.
Bu önemli meselelerin, sohbetlerde, TV'lerde, vaaz, sohbet ve hutbelerde, Kur'an ve Sünnet merkezli "kanunları", "kriterleri", "sıhhat ve eda şartları" ortaya konamaz.
50.000 TL'em vardı, zekat veriyordum, araba aldım paramla geçiniyorum ve ancak da yetiyor, geriye bir birikimim kalmıyorsa arabanın zekatı nasıl olacaktır..?
Hutbeye çıkıp "sokak kelamı" ile bu mes'elenin şartları, kanunları, nasıllığı ve niceliği ortaya konamaz...
Netice:
Bu konular noktasında hassasiyet içersinde olan günümüzün ehl-i ilmi kelam'dan ziyade, bu mes'elelerin Kur'an ve Sünnet bazında kanunlarını ortaya kordukları ilmi ve ciddi eserleri muhataplarına arzetmelidirler.
Yoksa, bu kelam ameliyeleri, "geyik"ten öteye geçmeyecektir diye düşünüyorum...
Ağır mı oldu bilmiyorum ama,
Hz İsa'nın nuzülü ile hadisler hatılatıldığında, "Ben hepsini mevzu kıldım işi bitirdim" demekle de bu işlerin ilmi düzeyde "şartları" da ortaya konmuyor...

Bana bu fırsatı verdiğinizden dolayı şükranlarımı ifade ederim...
 
Üst