Köle ruhluluk / Ali Haydar Haksakal

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Bir milletin yıkımını hızlandıran en önemli unsur köle ruhluluk. Yani özgürlük ruhundan yoksunluk. Yani kendini yitiriş, değerlerini yok sayış. Açıkçası Allah’ın kendisine verdiği akıl ve ruh bilincini yitiriş, teslim oluş. İradesini teslim ediş.


Siyasal hırs, mal ve dünya tutkusu insanları köleleştiriyor. Bütün bu tamahlar insanı çileli bir hayattan uzaklaştırıyor. Çilesiz ve kolay elde edilen kazançların sonu yoktur.


Günümüz Müslümanların en temel sorunu köle ruhluluğu benimsemiş olması. Coğrafyamızdaki sorunların kökeninde bu durum var.


Coğrafyamız bütün olarak işgal altında. Demokrasi ile yönetilen ülkeler de köle konumunda. Çünkü yöneticilerin iradesi ve ipleri egemenlerin elinde. Egemenler birinin ipini çektikleri zaman çok rahat gözden düşebiliyor ve alaşağı olabiliyor. Emperyalizm kendisine sadık olanları çıkarları zedelenmedikçe sonuna kadar tutar.


Fakat asıl sorun bir ulusun halkının bütün olarak köleliğe teslim oluşu. Günümüzde yaşanan olaylar düzleminde bakıldığında durumun ne denli vahim olduğu anlaşılır.


Mevcut iktidarın çıkar hırsı antiemperyalist olan İslâmî bilinçli Müslümanları köleleştirdi. Bu ileri bir iddia ama ne yazık ki gerçek. Bunu istemeyerek acıyla ifade etmek durumundayız. Libya işgali, Afganistan’a asker gönderme, Yemen işgalindeki Sisi’li koalisyonda yer alma söz konusu olunca “ama” devreye giriyor. “Ama NATO”, “ama Amerika” deniliveriyor. Bu, sadece halk değil, üst yöneticilerinden entelektüellerine kadar bu duygu egemenleşiyor. Bu, bir teslim oluştur. İtiraz etme hakkı ortadan kalkıyor. Çıkış yolu aranmıyor.


Emperyalizm kötülük tohumlarını serpiyor bunlar zamanla karşılık buluyor.


Sosyal medya denilen bataklıkta bu daha çok belirginleşiyor.


Emperyalizm Müslümanları birbirine düşürmek için mezhep kavgasını kışkırtıyor. Tohumları önceden hazırdır. Bu sadece mezhep değil kavim düzleminde de böyledir. Kendi ülkemizde bunu yıllardır yoğun yaşıyoruz. Her dönem yeni şeyler üretiliyor. Vatansever milliyetçi ülkücüler ile vatansever devrimciler birbirinin canına kıydı binlerce genç toprağa gömüldü. 1980 öncesi aklımızın ucundan geçmeyen Türk-Kürt çatışması bir savaşa dönüştü onbinlerce genç beyin toprağa gömüldü. 1970’li yıllarda Sünni-Alevi çatışması oldu çok sayıda insan öldü, evler yakıldı. Bereket ki o olaylar çok da büyümedi. 28 Şubat sürecinde laik-anti laik gerilimi oluşturuldu. Merhum Erbakan Hoca’nın dirayeti, öngörüsü ile kan akmadı. Eğer dalgalara kapılınmış olsaydı binlerce insanın kanı akacaktı. Arap Baharı dalgası ile ülkemizde Gezi Parkı olayları öncesi ve sonrasında tırmanan gerilim hâlâ dinmiş değil. Suriye düzleminde sürdürülen anti Şia hâlâ ciddi bir tehlike. Çünkü bu sadece ülkemizi değil coğrafyamızı sarabilir. Zaten Türk Kürt gerilimi yüksek dozda devam ediyor. Her an her şey olabilir.


Bütün bunlar emperyalizmin ektiği kötülük tohumlarından kaynaklanıyor. Elbette buna teşne olan çevreler var, işlerine geliyor. Bu, efendilerin kölelerini yönlendirmede işlerini kolaylaştırıyor. Köleler ise sürü halde savrulup duruyorlar.


Medeniyet bilinci ile Müslümanların bütünlüğünü sağlama çabası, düşüncesi bile yadırganıyor. Efendiler, kuklaları ve köleler birbiriyle bağlantılı, zincirin halkaları gibidir. Etki yukarıdan aşağıya ses tonu değişerek ve yükselerek ilerler. Büyük bir patırtı çıkar. Bir şey bir durum, bir kimse olumsuzlanmışsa bu giderek ivme kazanır, hızlanır ve yıkıma kadar gider.
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Bir milletin yıkımını hızlandıran en önemli unsur köle ruhluluk. Yani özgürlük ruhundan yoksunluk. Yani kendini yitiriş, değerlerini yok sayış. Açıkçası Allah’ın kendisine verdiği akıl ve ruh bilincini yitiriş, teslim oluş. İradesini teslim ediş.

Veya "gassal önündeki meyyit".
 
Üst