Kitap okumakla nefis tebiyesi yapmak veya olmak !

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Şöyle kısa ifade ederek kendimizce bir nokta koymaya çalışalım:

Biz diyoruz ki okumak bir yere kadar faydalıdır. Ondan ötesi kemalat sahibi yani Nefs-i Mutmainne ve yukarısı olabilmek için Müslümanlar, ehil icazetli hakiki Mürşid-i Kamillere muhtaçtır.

Nur talebeleri de diyorlar ki Mürşidlerin devri kapandı,.
Nur talebelerini temsil etme mahiyetinde olan hangi zatlar bunu söylüyor ?
Risale-i Nurlarda mürşidlerin devri kapandı gibi bir ifade mi var? Mürşidlerin artık kimseye faydası yok mu deniyor ?
Ben Risale-i Nurları okuyan birisi olarak, tarikatların da halen faydalı ve nurlu bir yol ve yerine göre elzem olduğunu düşünüyorum..birçokları da böyle düşünüyor..Risale-i Nur mesleğini daha üstün görmek ise bu gayet normaldir zira "benim mesleğim daha güzel demeye hakkın var ama tek hak benim mesleğim dmeye hakkın yok" kaidesi mevcut..

Biz görüşümüzü öncelerden sonralardan günümüzden binlerce Alim, Meşayıh, Fazıl, İlim Ehlinden naklederek sabit kılabiliyoruz. Olması gereken de budur. Yani söylediğimiz şahsi fikir ya da azınlık görüş değildir. Cumhurun görüşüdür.

Nur talebeleri ise görüşlerine ancak Risaleden delil getirebiliyorlar. Ortaya "risaleye delil yine risale" garabeti çıkıyor. İslam'da böyle bir sabit kılma yöntemi YOKTUR.,.

Tarikatlardaki uygulamaları delillendirirken ve kelam- kibarları aktarırken ehl-i tarikattan aktarırken "tarikata delil yine tarikat" olmuyor mu peki ?
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Madem tarif etmiş şu halde, bu kısa yoldan giderek büyük ve abide bir şahsiyet olmuş ya da adı sanı evliyâ olarak milletin aklına kazınmış bir şahsiyet göstersen ya bize ! Çünkü, Beidüzzaman vefat edeli tam 50 sene oldu ! Hani ortada bu kısa yolun mümtaz ve yüksek şahsiyetleri ? Nerede ?
Evliyadan kastınız nedir.. Ve milletin aklına kazınma neyin standartı.. Evliyanın mı.. İmanını kurtarmış olmasının mı delili bu... Size gör nasıl bir sonuç doğurması gerekiyordu bu kısa ve selametli yolun.. Risale-i Nur da ki hükümleri bir bütün olarak mı ele alıyorsunuz yoksa işi yokuşa mı sürmeye çalışıyorsunuz...
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Evliya nasıl tanınır, vasıfları nelerdir?

Çalışmak farz olduğu için, enbiya ve evliya da çalışır. Mesela Âdem aleyhisselam, çiftçilikle uğraşırdı. Nuh aleyhisselam marangoz, Davud aleyhisselam demirci idi. Evliya-i kiram da çeşitli meslek sahibi idiler. Allahü teâlâ, (Sevdiklerimi [evliyamı] halkın içinde saklarım, herkes tanıyamaz) buyuruyor. Onları tanıyan kimseler az da olsa vardır.

Evliyanın vasıflarından bazıları şöyle bildirilmiştir:
1- Evliyanın kerameti olur. Gaybı yalnız evliya değil, melekler ve hatta Peygamberler bile bilmez. Ancak Allahü teâlâ, dilerse, herhangi bir kuluna da bildirir. Peygamber efendimizin gaybı bildiren çok mucizesi vardır. Evliyanın da gaybı bildiren çok kerametleri görülmüştür.

2- Evliyayı gören kimsenin gönlü ona mail olur. Evliyanın her sözü, her hareketi İslam’a uygundur. Yanında bulunan kimselerin kalblerinde Allah korkusu ve Allah sevgisi hasıl olur. Başka şeylerden soğur. Evliya, ölü kalbleri diriltir. Kalblerdeki pası temizler. Onun yanında duranın günah işleme arzusu yok olmaya başlar.

3- İtikadında bozukluk olan evliya olamaz. Amelde ve itikadda bid’atin zulmeti, evliyalık nurunun kalbe girmesine mani olur. Kalb, bid’atlerden temizlenmedikçe ve doğru itikad ile süslenmedikçe, hakikat güneşinin ışıkları oraya giremez.

4- Evliya bütün kötü huylardan uzaktır. İyi huylarla süslenmiştir. Kendisine zulmedeni affeder, darılana iyilik ve ihsanda bulunur. Onda mal, mevki ve şöhret hırsı bulunmaz. Övülmeyi sevmez. Yerilmekten korkmaz. Tevazu sahibidir. Kendisini kimseden üstün görmez. Hiç kimseyi aşağılamaz. İlim sahibidir, ihlasla amel eder. Kimsenin zararını istemez. Herkese merhamet eder, acır. İnsanların saadeti için çalışır. Sözünde durur. Emanete riayet eder. Kimseye hıyanet etmez. Suizan, gıybet ve fitneden kaçar. Haklı olsa da münakaşa etmez. Belalara, sıkıntılara göğüs gerer. Nimetlere şükreder. Ehline danışarak iş yapar. Günah işlemekten ve bilhassa imansız gitmekten çok korkar. Çok istiğfar eder.

Kısacası evliya en iyi insan demektir. Muhammed Salim hazretlerine, (Bir kimsenin evliya olduğu nasıl anlaşılır?) dediklerinde, (Tatlı dili, güzel ahlakı, güler yüzü, cömertliği, münakaşa etmemesi, özürleri kabul etmesi ve herkese merhamet etmesi ile bir kimsenin veli olduğu anlaşılır) buyurdu.

Eskiden evliya çok idi
Eskiden Abdülkadir-i Geylani, imam-ı Rabbani ve Ahmed Rıfai hazretleri gibi mürşid-i kâmil olan evliya var idi. Evliya oldukları bazı vasıfları ile bilinirdi. Böyle zatların vasıfları kitaplarda bildirilmiştir. Allahü teâlanın sevgisine kavuşmuş olana Evliya denir. Başkalarının da kavuşmalarına vasıta olana Mürşid denir. Mürşid-i kâmilin, yani rehberlik eden evliyanın alameti, itikadının düzgün olması ve İslam ahkamına tam uymasıdır. Sözleri, hareketleri İslam ahkamına uygun olmayan zat, havada uçsa da, rehber olamaz. Evliya ile konuşmak ve onu görmek, Allahü teâlâyı hatırlamaya sebep olur. Allahü teâlâdan başka her şey kalbe soğuk gelir. Allahü teâlâ, (Evliyam şunlardır ki; ben anılırsam, onlar hatırlanır, onlar hatırlanınca ben anılırım) buyuruyor. Resulullah efendimize, evliyanın alametleri sorulunca, (Onlar görülünce Allah hatırlanır) buyurdu.

Mürşidin vasıfları
Eski mürşidlerin vasıflarından birkaçı şöyledir:
1- Lüzumlu akaid ve fıkıh bilgilerine vâkıf idiler. Fıkıh bilmeyen evliya olamaz.

2- Hep güler yüzlü olup, bir anne şefkati ile talebeyi terbiye ederler idi.

3- Hiç bir talebenin parasında gözü olmazdı. (Allah’ın evliyası, cömertlik ve güzel ahlak üzere yaratılmıştır) hadis-i şerifine uygun vasıfta olup, talebelerine elinden gelen yardımı yaparlar idi.

4- Talebelerinin sırlarını gizli tutarlardı. (Seçilmişlerin kalbleri sırların mezarıdır) denirdi.

5- (Üstada da, talebeye de saygılı olun) hadis-i şerifine göre merhametli ve tevazu sahibi idiler.

6- (Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen vardır) mealindeki âyet-i kerime mucibince ilimleri ile büyüklenmezlerdi.

İlmi ile mağrur olanlar, ilimleri az olanlardır. Az bir şey öğrenince her şeyi öğrendiklerini zannederler. Fazla bilgi sahibi olanlar, ilmin sınırsızlığını ve sonuna ulaşmaktan aciz olduklarını bildiklerinden tevazudan ayrılmazlar. Zaten âlim, bilmediklerinin bildiklerinden çok olduğunu bilen zattır.

7- Bilmedikleri olursa, “Bilmiyoruz” demekten çekinmezlerdi.
Peygamber efendimiz de, bütün yaratılmışların en üstünü olduğu halde, (Bilmiyorum, Cebrail aleyhisselama sorayım da öyle cevap vereyim) buyurmuştur. Hz.İbni Abbas da (Bilmiyorum diyemeyen helak olmuştur) buyuruyor.

8- Malayani, yani boş konuşmazlardı.

9- Talebeleri de üstün kimselerdi. Her talebe, Allahü teâlânın sevgisi ile ve Onun sevgisine kavuşmak arzusu ile yanardı. Bilmediği, anlayamadığı bir aşk ile şaşkın haldeydi. Uykuları kaçar, gözyaşları dinmezdi. Geçmişteki günahlarından utanarak başını kaldıramaz, her işinde Allah’tan korkar, titrerdi. Allahü teâlanın sevgisine kavuşturacak işleri yapmak için çırpınırdı. Her işinde sabreder ve affeder, her geçimsizlikte, sıkıntıda kusuru kendinde görürdü. Her nefeste Allah’ı düşünür, gaflet ile yaşamaz, kimseyle münakaşa etmezdi. Bir kalbi incitmekten korkar, kalbleri Allahü teâlânın evi bilirdi. Eshab-ı kiramın hepsini, “radıyallahü teâlâ anhüm ecmain” diyerek iyi bilir, hepsinin iyi olduğunu söylerdi.

10- İlmi ile amil idiler. Yani bildikleri ile amel ederlerdi. Bildiği ile amel etmeyen, kendi görüşünü din gibi ortaya atan ve bölücülük yapanlar kötü âlimlerdir. Kötü âlimler Kur’an-ı kerimde (Kitap yüklü merkebe) benzetilmiştir. (Cuma 5)

Bilin ki, evliyada üç alamet bulunur:
Biri, görenin gönlü, hep ona mail olur.

İkinci alameti sohbetten anlaşılır,
Her ne dese, dinleyen sözüne kail olur.

Üçüncüsü şöyledir, onun cümle azası,
Dinin edepleriyle, her zaman âmil olur.

Evliyayı sevenler ona gönül verenler,
Sayısız nimetlere şüphesiz nail olur.
Basireti açılır, gafleti zail olur.
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Evet bu forumda yayınlanmış bu ifadeler.. Kimse de itiraz etmemiş.. Şimdi bu sıfatlara haiz brisi evliya olarak mı nitelendiriliyor...
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
İyi ya arkadaş, madem keramet şart değil, biz de dedik ki, var mı bir istikamet sahibi ?!
istikamet sahibi olanlar birsürü..İstikamet sahibi olmaktan ehl-i sünnet itikadı ve ehl-i sünnet fıkhına uymaktan başka birşey anlıyorsan bilemem..ama ehl-i sünnet itikadı ve ehl-i sünnet fıkhına uyan milyonlarca gence vesile olduğu zaten ortada..
risale-i nurlar ehl-i sünnet itikadını ders verir ayrıca..Bakınız Nakşi şeyhi Abdülhakim Hüseyni hazretleri yanına gelen Mehmet Ildırar'a ne buyruyor :
"Mehmed! Sen zahirde bir âlim gibi ilim okumadın. Senin şeriat bilgin zayıftır. İtikada ait olan konularda pek çok eksiğin vardır. Sen onun için bir müddet Risale-i Nur’u oku. İlmin genişlesin.”
kitaplarını yak dememiş dikkat edilirse..Risale-i Nur oku demiş..Halen de bu uygulanır..
İstikamet için öncelikle ilim gerekmez mi zaten..İlim olduktan sonra o ilme göre amel edenler istikamet sahibi olurlar..Her istikamet sahibi de size bir rapor şeklinde verilemeyeceğine göre sizin yok demenizle yok olmaz..
Gönenlinin kerametlerini ondan Kuran tedris eden biri olsa da o sana anlatsa ! Birz önce birin için dünyadan hberi yok dedik ama, sizin değil dünyadan Türkiyeden bile haberiniz yok !
sizin de belirttiğiniz gibi benim gönenli Mehmed efendi'nin kerametlerini duymamış olmam, yok olduğu manasına gelmiyor dimi ?Zaten benim duymaya da ihtiyacım yok,yalnızca sizin "keramet de şarttır" dediğiniz için sordum..
Sizin de Nur talebeleri içinde veya Üstad Bediüzzaman'ın talebelerinin kerametini duymamış olmanız yok olduğu manasına gelmez, ama var olması da gerekmez..
İyi düşünmeniz dileğiyle..
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Madem tarif etmiş şu halde, bu kısa yoldan giderek büyük ve abide bir şahsiyet olmuş ya da adı sanı evliyâ olarak milletin aklına kazınmış bir şahsiyet göstersen ya bize ! Çünkü, Beidüzzaman vefat edeli tam 50 sene oldu ! Hani ortada bu kısa yolun mümtaz ve yüksek şahsiyetleri ? Nerede ?
yukarıda ki evliya tanımını kabul ediyorsanız milyonlarca nurcu bu tanıma bire bir sahip elhamdulillah.. Hemde en kısa ve kestirme yoldan...
 

furkan

Asistan
Katılım
7 Haz 2010
Mesajlar
486
Tepkime puanı
21
Puanları
0
Bakınız Nakşi şeyhi Abdülhakim Hüseyni hazretleri yanına gelen Mehmet Ildırar'a ne buyruyor :
Mehmed! Sen zahirde bir âlim gibi ilim okumadın. Senin şeriat bilgin zayıftır. İtikada ait olan konularda pek çok eksiğin vardır. Sen onun için bir müddet Risale-i Nur’u oku. İlmin genişlesin

Gayet güzel demiş. Risaleleri oku ve istifade et demiş. Sonra seyrü süluk yolunu tutarsın buyurmuş. Madem risaleri okuyunca hop deyip hakikate varacaktı neden gitti tarikat aldı bir de? Neden hazret dememiş, sen ilmini genişletmek için risale okuyacaksın, e okurken de hakikati bulacaksın, daha sana tarikata lüzum yok diye?

Demek ki risaleleri zahire yazılmış eserler cümlesinden olarak telakki etmiş ve diğer eserler gibi risaleleri de oku ilmini genişler, bilgilerini tashih et demiş. Sonra tarikat yolu, manevi kemalat için.

Saniyen, bu şeyhin o talebesine dersidir bu. Yoksa pek çok yer biliriz, illa risaleleri okuyun diye bir şey işitmedik. Zararlı mı görülür. Haşa. Ama olduğundan farklı konuma getirilmez.

Manevi kemalat arayan, sohbetine devam etsin, gece kalksın teheccüdünü kılsın, evradını yapsın, vatana millete hizmet etsin, aradığını bulur inşaallah. Demesi kolay tabi. Rabbim yapabilenlerden eylesin.
 

furkan

Asistan
Katılım
7 Haz 2010
Mesajlar
486
Tepkime puanı
21
Puanları
0
yukarıda ki evliya tanımını kabul ediyorsanız milyonlarca nurcu bu tanıma bire bir sahip elhamdulillah.. Hemde en kısa ve kestirme yoldan...

Hakkınız var tüm nurcular hatta tüm müslümanlar evliyadandır. Ama evliya da kısım kısımdır. Abdülhakim Arvasi hz.lerinin buyurduğu umumi veliliktir. Bir de hususi velilik vardır ki ancak nefis mutmainne olunca ayak basılır. Bizden de istenen budur ve buna mani yoktur.
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
seni muhatap alıp bir sual tevcih edesim geldi ama vazgeçtim.. ben cevabımı çoktan aldım.. sanırım ihvan forum senin gibilerle dolu.. bir daha uğrarsam senin gibi olayım..
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Gayet güzel demiş. Risaleleri oku ve istifade et demiş. Sonra seyrü süluk yolunu tutarsın buyurmuş. Madem risaleri okuyunca hop deyip hakikate varacaktı neden gitti tarikat aldı bir de? Neden hazret dememiş, sen ilmini genişletmek için risale okuyacaksın, e okurken de hakikati bulacaksın, daha sana tarikata lüzum yok diye?
.
Mezkur nakli nakletmemizin sebebi, "Nurculardan istikamet sahibi kimse yoktur" gibi abes bir iddiaya cevap niteliğindeydi..İstikamet sahibi olmanın ehl-i sünnet itikadına ve fıkhına göre yaşamak olduğu prensibinden hareketle Risale-i Nurların bunlarrı da ders verdiğine dair bir nakildir bizimkisi..

İddia sahibine ve sahiplerine sormak lazım ayrıca, Nakşi şeyhi Esad Efendi'nin Bediüzzaman için "bu genç ilerde gençlere hizmetle görevli,büyük hizmetler yapacak" dediğini duymayan ehl-i tarik hemen hemen kalmamıştır,sıkça dile getirilir..
Peki Gençlere hizmetle görevli Bediüzzaman bu hizmetini ömrünün sonuna kadar gerçekleştirmiştir ve gençlere hizmetle vazifeli bu Şahıs'ın yetiştirdiği ve eserleriyle yetiştirmekte olduğu gençlerin istikamet sahibi olmadığını söylemek ayrıca Esad efendi hazretlerine de bir hakaret olmuyor mu ?
Nurculardan istikamet sahibi kimse yoktur diyenler, bilmeden Esad efendiye "Sen Bediüzzaman'ın gençlere hizmetle vazifelendirildiğisöylüyorsun ama istikamet sahibi kimse yok" demesi hangi akla hizmet, onuda akıl sahiplerine havale etmek lazım..
Ayrıca gençlere hizmetle görevli ,vazifelendirilmiş bu zat yani Bediüzzaman ,takip ettiği yolun hakikate ulaştıracağını vaadediyor,bu zamanın evladına kısa bir yol sunduğunu haber veriyor..
Esad Efendi'nin bahsettiği gençlere büyük hizmetlerin içinde Üstad'ın "kısa bir yol" sunması da olmaz mı dersiniz ? olmaması için bir sebep yok..
hem nurculuk sadece Risale-i nur okumakla bitmiyor ki, Üstad'ın sıraladığı bir sürü şart,erkan,evrad,zikirler var..
sıraladığı ahlak kuralları,uyulması gereken edepler var..işi sadece "kitap okuyorlar,hoop bitiyor" şeklinde de sunmamak lazım..
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Mezkur nakli nakletmemizin sebebi, "Nurculardan istikamet sahibi kimse yoktur" gibi abes bir iddiaya cevap niteliğindeydi..İstikamet sahibi olmanın ehl-i sünnet itikadına ve fıkhına göre yaşamak olduğu prensibinden hareketle Risale-i Nurların bunlarrı da ders verdiğine dair bir nakildir bizimkisi..

İddia sahibine ve sahiplerine sormak lazım ayrıca, Nakşi şeyhi Esad Efendi'nin Bediüzzaman için "bu genç ilerde gençlere hizmetle görevli,büyük hizmetler yapacak" dediğini duymayan ehl-i tarik hemen hemen kalmamıştır,sıkça dile getirilir..
Peki Gençlere hizmetle görevli Bediüzzaman bu hizmetini ömrünün sonuna kadar gerçekleştirmiştir ve gençlere hizmetle vazifeli bu Şahıs'ın yetiştirdiği ve eserleriyle yetiştirmekte olduğu gençlerin istikamet sahibi olmadığını söylemek ayrıca Esad efendi hazretlerine de bir hakaret olmuyor mu ?
Nurculardan istikamet sahibi kimse yoktur diyenler, bilmeden Esad efendiye "Sen Bediüzzaman'ın gençlere hizmetle vazifelendirildiğisöylüyorsun ama istikamet sahibi kimse yok" demesi hangi akla hizmet, onuda akıl sahiplerine havale etmek lazım..
Ayrıca gençlere hizmetle görevli ,vazifelendirilmiş bu zat yani Bediüzzaman ,takip ettiği yolun hakikate ulaştıracağını vaadediyor,bu zamanın evladına kısa bir yol sunduğunu haber veriyor..
Esad Efendi'nin bahsettiği gençlere büyük hizmetlerin içinde Üstad'ın "kısa bir yol" sunması da olmaz mı dersiniz ? olmaması için bir sebep yok..
hem nurculuk sadece Risale-i nur okumakla bitmiyor ki, Üstad'ın sıraladığı bir sürü şart,erkan,evrad,zikirler var..
sıraladığı ahlak kuralları,uyulması gereken edepler var..işi sadece "kitap okuyorlar,hoop bitiyor" şeklinde de sunmamak lazım..

Nakşi şeyhi Esad Efendi'nin Bediüzzaman için "bu genç ilerde gençlere hizmetle görevli,büyük hizmetler yapacak" dediğini duymayan ehl-i tarik hemen hemen kalmamıştır,sıkça dile getirilir..

Allah razı olsun.

Lütfen bu Forum da Furkan & Hüddam ve Hirahos a bakmayın onların TEK HEDEFİ iKİ bÜYÜK OLUŞUM ARASINA FİTNE SOKMAKTIR.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
• Esad Erbilli Hazretleri

"Yeryüzünde melek görmek isteyen Sami evladımızın yüzüne baksın. Sami evladımın edebine melekler gıpta ederler. Mahviyeti benden fazladır.''
• Bediüzzaman Hazretleri de gençliğinde Esad Erbilli Hazretlerinden Kadiri dersi alırdı. Bir defasında Bediüzzaman gittikten sonra Esad efendi “Bu genç gençlere hizmetle görevli. İstikbalde gençlere iman davasında çok büyük hizmetler yapacak. Ama hala kendisi bunu bilmiyor kendisine söylenmedi” dedi.

Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur şöyle bir hatıra nakletmektedir:

“16 Eylül 1959 tarihiydi. Bediüzzaman Hazretleri aniden şiddetle rahatsız oldu. Bu rahatsızlığı üç gün devam etti. Gazete okumadığından ve radyo dinlemediğinden hâl-i âlemden haberi yoktu. Üç gün sonra İstanbul’dan Rüşdü Bey isimli talebesi geldi. Onu görünce hemen ahvâl-i âlemden ve İstanbul’da ne olup bittiğinden sordu. O da “Üstadım, Süleyman Efendi vefat etti” deyince, üstad birden kalkarak “Kardeşim, Şeyh Süleyman mı? Şeyh Süleyman mı? ” diyerek dikkatle sordu. “Evet üstadım, Şeyh Süleyman” deyince Bediüzzaman şöyle dedi: “Kardeşim ne zaman vefat etti? ” Bu soruya verilen cevap bizi daha da hayrete düşürmüştü. Zira tam vefat ettiği saat Bediüzzaman hastalanmış ve bu manevi elemi hissetmişti. Bediüzzaman, devamla
“Kardeşim, Allah rahmet eylesin, Allah rahmet eylesin, mübarek veli bir zattı, mühim hizmetler ifa etti. Allah rahmet eylesin.”

(Prof.Ahmed Akgündüz-Arşiv belgeleri ışığında Süleyman Hilmi Tunahan-Osav yay

4.5- Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretlerinin çevresi ise, bizzat Sami efendiden naklen Said Nursi merhumun Kadiri dersini alıp Esad Erbili Hz.lerine bağlandığını bildiriyorlar. Daha da ötesi, merhum, kendisinden Tarikat dersi almak isteyenleri Sami Efendiye gönderir imiş:
Kendisinden tarikat dersi isteyenlere Said Nursi Hz.leri, “irşadla görevli kişi Sami Efendi’dir, O’na gidin” demiştir.. Bediuzzaman Hazretleri de gençliğinde Esad Erbili Hazretlerinden Kadiri dersi alırdı. Altınoluk dergisi yazarlarından Taha Kılınç, iki ALLAH dostunun münasebetine bir örnekle farklı bir açı getirdi: “Rahmetli Bediuzzaman Hazretleri Sami Efendi ile pirdeş idi. Merhum, doğudan gelen hemşerilerinin tasavvuf yoluna intisap etme arzularını izhar ettiklerinde, onlara adres olarak sadece Sami Efendi Hazretleri’ni gösterir ve eklerdi: ‘İrşadla görevli kişi Sami Efendi’dir ona gidiniz, biz sadece iman hakikatlerini yazmak ve yaymakla memuruz’.”
Sami Efedinin halifesi Musa Topbaş Efendi bizzat anlatmıştır: “ Sami Ramazanoğlu Hz.leri anlatıyorlar. Bediuzzaman hazretlerini bir ara imtihana kalkışmışlar, imtihan etmişler. Sabaha kadar cevap vermiş, yetiştirmiş. Sonra o bununla biraz mağrur olur gibi olmuş. Piri Ekmel efendimizin (Es’ad Erbili hazretleri) yanına dergaha gitmiş. 8-10 sual soracakmış. O’nun soracağı soruların hepsinin cevabını Esad efendimiz sormadan veriyorlar. ‘Ben şimdi mutmain oldum, hepsinin cevabını aldım’ diyor. Sonra ‘Ben Kadiri’den ders isterim’ diyor.”

Sami Ramazanoğlu Hz.leri şöyle anlatmıştır: “Bendeniz Kelami dergahında hizmet ederken Bediuzzaman hazretleri başında poşusu, belinde silahıyla, efevari bir kıyafetle ziyarete gelirdi. Bediuzzaman hazretleri o zaman gençti. Esad efendimize sorular sorardı. Cevabını alınca ‘ALLAHü ekber’ der, hemen ayağa kalkardı. Esad efendi’den Kadiri dersi aldı. Bir defasında Bediüzzaman gittikten sonra, Esad efendi ‘Bu genç, gençlere hizmetle görevli. İstikbalde gençlere iman davasında çok büyük hizmetler yapacak. Ama hala kendisi bunu bilmiyor, kendisine söylenmedi’ dedi.” (Kaynak: “Osman Şevket Yardımedici Hoca Anlatıyor: Mahmud Sami Ramazanoğlu’nun ks. Hayatındaki Önemli Bir Dönem: Şam Günleri.” Altınoluk, Şubat 2003. Ayrıca Mahmud Sami efendiye bağlıların sitelerini ziyaret edebilirsiniz)
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Eskişehir ANADOLU üniversitesinden haberi yok galiba fakiri nin
Dışardan bitiriyorsun
sadece sınavlara girerek
Yani mürşit isteyen mürşit bulsun engel olan yok ki
 

furkan

Asistan
Katılım
7 Haz 2010
Mesajlar
486
Tepkime puanı
21
Puanları
0
Engel olmaya çalışılıyor, kemalist, wehhabi ve bazı nurcular tarafından ama olunamıyor elhamdülillah. Yeni Asya cemaatindeki abilerden ve dahi pek çok yerden haber getirebiliriz. Halen yok demeniz saçmalıktır. Biz getirence de, e herkes öyle mi diyorlar. Demek ki varmış.

alanyalı kardeşe gelince, nurculardan istikamet sahibi kimse yok demedik. Daha kısa yol lafına katılmayız. Öyle olsa yerlerine halife bırakmazlar, gidin nurcu olun derlerdi ki dha bu yönde bir haber işitmiş değiliz. Hiç bir büyük zattan. Mesela Hızır aleyhisselam'ın yardımcısı Ledün ilmi sahibi Ladikli Ahmet Ağa'dan.. Bu zat hiç bir yerden olmadığı için yazıyoruz.

Nurculardan tabi ki istikamet sahibi insanlar vardır. İnşaallah yolunca giden hepsi cennetlktir. Bu dahi büyük bir iştir. Ve nurcu kardeşlere çok büyük saygımız vardır bu konuda. Rabbim yardımcıları olsun.

Fakat tarikatı inkar etmelerine razı olamayız. Ben iyiyim diye her işim iyi olacak diye bir şey yoktur. Kötü tarafım reddedilir. Nurcuları da böyle ele alıyoruz.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Kardeşim, Kur'an-ı Mübin'i tenzih ederiz. Dön dolaş okumaktan kastımız ilmi eserlerdir. Kur'an-ı Kerim değildir. Ömür boyunca okunup dinlense gerektir. Tekrar tekrar. Bıkmadan yorulmadan...

Ve fakat, bununla birlikte Kur'an-ı Kerimi ve Hadis-i Şerifleri ve alimleri; okuduktan sonra ameli anlamda yaşantısına tatbik etmezse o Müslüman da noksan kalacaktır. Mahrumlardandır. (efendim, nefis terbiyesi, esasen Kitabın Sünnetin İcma ve Kıyasın bildirdiği dış ve iç amelleri layıkıyla ve istikamet üzere tatbik etme çabasıdır. Bunun en kamil yolu işi bilen ve sana neyin ne olduğunu, neyin ne zaman yaşanması gerektiğini öğretecek ehil bir Mürşid-i Kamildir)

İspat istemişsiniz, ispat bir önceki yazımızın içindedir.

Kur'an-ı Kerim

de

BİR KİŞİ yiveya oluşumu dolaylı veya direk MÜNKİR lik le ZINDIK la kafir veya MÜNAFIKLIK la tenkit etme varmıdır yargılama varmıdır ?
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
yukarıda ki evliya tanımını kabul ediyorsanız milyonlarca nurcu bu tanıma bire bir sahip elhamdulillah.. Hemde en kısa ve kestirme yoldan...

E yuh yani ! Ben risalecilerin içinde istikamet sahibi olan çok aradım, fakat bir türlü bulamadım ! Veli olmaya gelince...Velik mesleği kitap okumakla elde edilemeyeceğinden içlerinde br tek veli olduğuna da kail değilim ! Çünkü, mektebe gitmeyen diploma alamaz ! Nakşi şeyhi dediğiniz Abdülhakim Hüseyni de kimmiş ? Ben olsam , risalecilerin yerine, evimdeki bütün risaleleri yakardım. Çünkü, büyük bir kesim,n adma gibi müslüman olmalarına engel oluyor !
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
E yuh yani ! Ben risalecilerin içinde istikamet sahibi olan çok aradım, fakat bir türlü bulamadım ! Veli olmaya gelince...Velik mesleği kitap okumakla elde edilemeyeceğinden içlerinde br tek veli olduğuna da kail değilim ! Çünkü, mektebe gitmeyen diploma alamaz ! Nakşi şeyhi dediğiniz Abdülhakim Hüseyni de kimmiş ? Ben olsam , risalecilerin yerine, evimdeki bütün risaleleri yakardım. Çünkü, büyük bir kesim,n adma gibi müslüman olmalarına engel oluyor !

Ben olsam , risalecilerin yerine, evimdeki bütün risaleleri yakardım. Çünkü, büyük bir kesim,n adma gibi müslüman olmalarına engel oluyor

Bu düşüneye sahip ilminerden aldınız RÜYA ile mi geldi ?
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
E yuh yani ! Ben risalecilerin içinde istikamet sahibi olan çok aradım, fakat bir türlü bulamadım !
!
nerde aradınız,nasıl aradınız,hangi ölçülere göre aradınız da bulamadınız ..Sizin bulamamanız olmamasına delil değildir elbette..Zaten üslubunuzdan ve yazdıklarınızdan tarikatlar hakkında son derece sığ ve kıt bir bilginiz olduğu hemen anlaşılıyor.."Tarikatlarda kitapların yakılması emredilir" demeniz de bunun bir örneği.. ayrıca Nakşi Şeyhi seyyid Abdülhakim Hüseyni'yi tanımamanız da tarikatlara ilgi duyan birisi olarak sizin ayıbınız,kimsenin değil..

bakınız ehl-i tarikat içindekiler, nurcular arasında istikamet sahibi olanları bulanlar buluyor ,görenler görüyor:
Nurculardan tabi ki istikamet sahibi insanlar vardır. İnşaallah yolunca giden hepsi cennetlktir. Bu dahi büyük bir iştir. Ve nurcu kardeşlere çok büyük saygımız vardır bu konuda. Rabbim yardımcıları olsun.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Bu su daha çoook un götüreceğe benziyor....

Bu arada konuyu açan nereye kayboldu?
 
Üst