Kıbrıs'ta Kötü Şeyler Olacak

Gök-Han

Ordinaryus
Katılım
20 Eyl 2007
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
929
Puanları
0
Konum
EsEs
Web sitesi
gokhanyavuz.blogcu.com
Ada’nın güneyinde garip ve anlaşılması zor olaylar yaşanıyor. Daha açık bir deyişle Aralık 2009’da Kıbrıs’ta yeni bir süreç başladı. Bu sürece bir isim vermek veya çerçevesini tarif etmek zor. Ama gelişmeler Kıbrıs’la olanlarla ilgilenenlere tek bir mesaj veriyor; “Gelecek için kötümser olun”...


Ada’da barış görüşmeleri sürüyor. Görüşmelerde bugüne kadar çok yol alındı. Elbette uzlaşılamayan önemli ve önemsiz bazı başlıklar var. Ama Ada’nın geleceğini müzakere süreci değil, güneyde yaşanan “paralel süreç” belirleyecek gibi görünüyor.

3 Aralık 2009’da kimsenin anlayamadığı ve anlam veremediği bir biçimde, Rum başkanlık sarayının duvarına "Kıbrıs Türk'tür" sloganı yazıldı. 60’lı yılları anımsatan bu slogan doğal olarak beklendiği biçimde Kıbrıslı Rumları tedirgin etti. Her nasılsa, Rum başkanlık sarayının duvarına kimin slogan yazdığı ortaya çıkarılamadı…

Bu tuhaf olaydan birkaç gün sonra 8 Aralık 2009’da Metehan Sınırı'ndan Rum kesimine geçen Kıbrıslı Türklerin araçlarına sprey boyalarla “EOKA” yazıldı. EOKA, Kıbrıslı Türklerin kişisel ve toplumsal belleğinde unutulması zor bir yere sahip. 60’lı yıllarda EOKA birçok Türkü öldürdü, Türk yerleşimlerini ateşe verdi ve Türkler üzerinde çok ağır baskılar uyguladı. Büyük bir olasılıkla EOKA, 90’lı yıllarda var olsaydı ve 60’lı yıllarda yaptıklarını 90’lı yıllarda yapsaydı, uluslararası toplum Bosna’da ve Kosova’da gösterdiği tepkiyi gösterirdi!

Kıbrıslı Rumlar başkanlık sarayının duvarına “Kıbrıs Türk’tür” sloganının ve güneye gelen Türklerin araçlarına “EOKA” yazılmasının anlamını çözmeye çalışırken, bir olay daha oldu.

11 Aralık'ta eski Rum lider Papadopulos'un kemikleri, ölüm yıldönümünden 1 gün önce mezarından çalındı. Rum polisinin yaptığı açıklamaya göre cesedi çalanlar, makineli hiçbir alet kullanmadılar. Eylemi gerçekleştirdikleri sırada saat 03.58-04.50 arasında baş gösteren elektrik kesintisini de avantaj olarak kullandılar. 250 kilo ağırlığındaki mezar taşını yerinden oynatarak çapa ve kazmalarla yaklaşık 2 metre derinliğindeki mezarı kazan failler, tabuta ulaşarak içerisindeki cesedi aldılar ve arkalarında iz bırakmamak için 2 torba kireci mezarın etrafına dökerek, büyük bir profesyonellikle oradan uzaklaştılar. Toplum şaşkınlık yaşarken, bunu diğer gelişmeler takip etti.

Daha sonra 7 Ocak’ta Papadopulos’un boş mezarı yeniden hedef oldu. Bu defa mezarın başındaki Yunan bayrağı ipi kesilerek yere atıldı.

10 Ocak'ta da eski Rum lider Spiros Kipiyanu'nun mezarına saldırı düzenlendi. Saldırganlar Rum ve Yunan bayraklarını yerinden söktü.

Duvarlara ve arabalara slogan yazmanın ve mezarlara saldırmanın ardından yaşanan olay, “paralel sürecin bir sonraki vitese geçtiğini” gösterdi; 11 Ocak’ta ılımlı çizgisiyle tanınan medya patronu Andis Hacıkostis öldürüldü.

Bu gizemli eylemleri yapanların hiçbirisi yakalanamadı. Ama aşırı sağcı “muhtemelen prefabrik örgüt” Hrisi Avgi (Altın Şafak) dedikoduları ortalıkta dolaşıyor. Yaşanan esrarengiz süreç devam edecek gibi görünüyor. Kıbrıs’ta barış görüşmelerinin en kritik safhası ile aynı zaman diliminde başlayan paralel süreçteki kilometre taşları Ada’da birisinin panik düğmesine bastığı iddiasını akılcı bir tahmin olarak gösteriyor.

Rum halkı haklı biçimde endişe yaşıyor. Çünkü bu olayların hiçbirisi sıradan veya unutulabilir olaylar değil. Rumlar televizyonlarından bu haberleri izlerken çocukluklarından beri bilinçaltlarında yer eden resmi propaganda da akıllarından geçiyor; Acaba gerçekten Türkler Ada’nın hepsini ele geçirmek istiyor mu? Acaba bu eylemleri Türkler mi yaptı? Acaba bahar aylarında liderler Ada’da yeni bir çözüm için uzlaşırsa ve taraflar buna evet derse, her şey daha mı kötü olacak?...

Yaşananları beyaz küçük bir kâğıda yazıp bakınca, kişide bütün eylemlerin tek bir grubun işi olduğu izlenimi doğuyor. Agahta Christie mantığı ile düşünmek gerekiyor. Akla gelen ilk zanlı kesinlikle olayla ilgisizdir ve suçu işleyen kişi, bundan çıkarı olandır…

Hiçbir ülkede -Kıbrıs’ta bile- 1,5 aylık bir zaman diliminde bir medya patronunun ölümü, iki cumhurbaşkanının mezarına üç saldırı, başkanlık sarayının duvarına ve şehir içinde arabalara karşıt slogan yazılması tesadüfi olamaz.
Ada’da panik düğmesine basanlar, “Ada’da çözümü engellemek için Rumları yeknesak bir siyasi görüş çevresinde toplayarak barış görüşmeleri sonrasında yaşanacak süreç için oluşturulan senaryolara” hazırlıklı olmak istiyorlar.

kaynak
 
Üst