İbn Ömer ve İbn Abbas şunu anlattı:
Suleym oğullarından çölde yaşayan bir bedevi, bir kertenkeleyle karşılaştı. Onu avlayıp cebine koydu. Ailesine götürüp kesmek, kızartmak ve yemek istiyordu. Karşısına bir topluluk çıktı.
-Bu topluluk nedir? Niçin toplanmışlar? diye sordu.
-Kendisinin peygamber olduğunu söyleyen bir adamın etrafında toplanmışlar. O adam, Abdullah'ın oğlu Muhammed'dir, dediler.
Topluluğu yara yara Rasûlullah (s.a.v.) 'in yanına geldi ve:
~Lat ve Uzza'ya yemin olsun! Ben, senden daha çok kızgın olduğum hiç kimseye selam vermedim. Eğer kavmim bana çok aceleci adını ver*mese sana karşı çok acele eder, seni öldürür ve seni öldürmekle siyah beyaz herkesi sevindirir, Haşim oğullarını ve başkalarını da rahatlatırdım. Çünkü sen bizim ilahlarımıza hakaret ediyorsun . Muhammed Sen büyücüsün. Kavmimin bana aceleci lakabanı takmalarından korkmasaydım, şu kılıcımla senin boynunu vururdum, dedi.,
Peygam*ber (s.a.v.) onu tanıdı ve:
- "Ey Suleym oğullarının kardeşi! Seni, söylediğin şekilde hareket etmeye sevkeden nedir? Benim meclisimde, bana niçin ikramda bulu*nuyorsun"
- "Müslüman ol, ateşten kurtul" dedi.
Bedevi:
-Lat ve Uzza'ya yemin olsun! Şu kertenkele sana iman etmedikçe iman etmem, deyip cebinden kertenkeleyi çıkanp Rasûlullah (s.a.v.) 'in önüne attı.
Adamı yakalamak için Hz.Ömer onun üzerine atıldı.
-Bana izin ver, bu adamın boynunu vurayım, dedi.
Rasûlullah:
- Otur! Ebu Hafs! "Bilmiyor musun?Halim (yumuşak) kişi nerdeyse peygamber olacaktı" dedi
Adamın cebinden çıkarıp attığı Kertenkele gerisin geri kaçtı.
Peygamber kertenkelenin yanına geldi.
Rasulullah ona:
"Kertenkele! Gel" dedi. Kertenkele gelince:
. Kertenkeleye:
- "Ey Kertenkele!" dedi. Kertenkele:
-Buyur! Saadetler dilerim, dedi. Bunu herkesin anladığı açık bir arapçayla söylüyordu.
Rasûlullah ona:
- "Kertenkele! kime ibadet ediyorsun?" dedi.
Kertenkele şöyle dedi:
-Ben gökteki Arş'ın sahibi, yeryüzünün sultanı, denizlerde yol gösterici, cennette rahmeti cehennemde azabı olan zata ibadet ediyorum.
Rasûlullah (s.a.v.):
- " Ben kimim? dedi. Kertenkele:
- Sen alemlerin Rabbinin Rasulü ve peygamberlerin sonuncusu-sun. Sana iman eden dilediğine kavuşur. Seni yalanlayan ALLAH'ın rahmetinden mahrum kalır, dedi.
-Sen, Abdulmuttalib'in oğlu Abdullah'ın oğlu Muhammed'sin.
Ey ALLAH'ın Rasulü! Sen doğrusun. Hidayet verilmiş olarak da mübareksin. Hidayet edici olarak da mübareksin.
Biz azgın eşekler gibi taptıktan sonra sen bize doğruluk dinini (İslam dinini) açıkladın.
Ey en hayırlı davet edilen! Ey cinlere ve insanlara gönderilen en hayırlı peygamber! Buyur emrindeyim ey davetçi!
ALLAH'tan açık bir burhan (delil) getirdin. Aramızda sözü doğru ve anlayışlı birisi oldun.
Sağken de ölüyken de halleri mübarek olansın. Çocukken de gençken de mübarek olansın.
Daha sonra kertenkele sustu.
Bunun üzerine Bedevi:
-Ne tuhaf! Çölden avlayıp cebimde getirdiğim bir kertenkele Mu-hammed'e bu sözleri söylüyor ve onun hakkında bu şehadeti yapıyor. Ben bir hiç olmak istemiyorum. Tek olan, ortağı olmayan Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna, kıllarımla ve derimle herşeyimle gizlide ve açıkta şehadet ediyorum. Vallahi, sana geldiğimde yeryüzünde senden daha çok kızdı*ğım birisi yoktu. Ama şu anda sen bana, kulağımdan, gözümden, ebe*veynimden ve çocuğumdan daha sevimlisin, dedi.
Bedevi müslüman oldu hem de iyi bir müslüman oldu.
Rasulullah ashabına:
- "Bedeviye bazı Kur'an surelerini öğretin" dedi.
Sonra da :
- "Seni benim vasıtamla hidayete erdiren ALLAH'a hamdolsun, dedi.
Kaynaklar :
Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 6/37; Ebu Nuaym, Delailu'n-Nubuvve, 134; Ibn Kesir, el-Bıdaye ve'n-Nİhaye, 6/171,149, (Suyutî, bunu Hasaisu'l-Kubra'da (2/65) el-Evsat ve es-Sağir'inde Taberani'ye, ibn Adİyy'e el-Mu'cizat'ta Hakim'e, Beyhakîye, Ebu Nuaym'a ve İbn Asakir'e nisbet etmiştir); Zebidi, ithaf, 2/206, 7/194; Kadi lyad, eş-Şifa, 1/595; Suyuti, Camiu'l-Kebir, 1/1124.
Suleym oğullarından çölde yaşayan bir bedevi, bir kertenkeleyle karşılaştı. Onu avlayıp cebine koydu. Ailesine götürüp kesmek, kızartmak ve yemek istiyordu. Karşısına bir topluluk çıktı.
-Bu topluluk nedir? Niçin toplanmışlar? diye sordu.
-Kendisinin peygamber olduğunu söyleyen bir adamın etrafında toplanmışlar. O adam, Abdullah'ın oğlu Muhammed'dir, dediler.
Topluluğu yara yara Rasûlullah (s.a.v.) 'in yanına geldi ve:
~Lat ve Uzza'ya yemin olsun! Ben, senden daha çok kızgın olduğum hiç kimseye selam vermedim. Eğer kavmim bana çok aceleci adını ver*mese sana karşı çok acele eder, seni öldürür ve seni öldürmekle siyah beyaz herkesi sevindirir, Haşim oğullarını ve başkalarını da rahatlatırdım. Çünkü sen bizim ilahlarımıza hakaret ediyorsun . Muhammed Sen büyücüsün. Kavmimin bana aceleci lakabanı takmalarından korkmasaydım, şu kılıcımla senin boynunu vururdum, dedi.,
Peygam*ber (s.a.v.) onu tanıdı ve:
- "Ey Suleym oğullarının kardeşi! Seni, söylediğin şekilde hareket etmeye sevkeden nedir? Benim meclisimde, bana niçin ikramda bulu*nuyorsun"
- "Müslüman ol, ateşten kurtul" dedi.
Bedevi:
-Lat ve Uzza'ya yemin olsun! Şu kertenkele sana iman etmedikçe iman etmem, deyip cebinden kertenkeleyi çıkanp Rasûlullah (s.a.v.) 'in önüne attı.
Adamı yakalamak için Hz.Ömer onun üzerine atıldı.
-Bana izin ver, bu adamın boynunu vurayım, dedi.
Rasûlullah:
- Otur! Ebu Hafs! "Bilmiyor musun?Halim (yumuşak) kişi nerdeyse peygamber olacaktı" dedi
Adamın cebinden çıkarıp attığı Kertenkele gerisin geri kaçtı.
Peygamber kertenkelenin yanına geldi.
Rasulullah ona:
"Kertenkele! Gel" dedi. Kertenkele gelince:
. Kertenkeleye:
- "Ey Kertenkele!" dedi. Kertenkele:
-Buyur! Saadetler dilerim, dedi. Bunu herkesin anladığı açık bir arapçayla söylüyordu.
Rasûlullah ona:
- "Kertenkele! kime ibadet ediyorsun?" dedi.
Kertenkele şöyle dedi:
-Ben gökteki Arş'ın sahibi, yeryüzünün sultanı, denizlerde yol gösterici, cennette rahmeti cehennemde azabı olan zata ibadet ediyorum.
Rasûlullah (s.a.v.):
- " Ben kimim? dedi. Kertenkele:
- Sen alemlerin Rabbinin Rasulü ve peygamberlerin sonuncusu-sun. Sana iman eden dilediğine kavuşur. Seni yalanlayan ALLAH'ın rahmetinden mahrum kalır, dedi.
-Sen, Abdulmuttalib'in oğlu Abdullah'ın oğlu Muhammed'sin.
Ey ALLAH'ın Rasulü! Sen doğrusun. Hidayet verilmiş olarak da mübareksin. Hidayet edici olarak da mübareksin.
Biz azgın eşekler gibi taptıktan sonra sen bize doğruluk dinini (İslam dinini) açıkladın.
Ey en hayırlı davet edilen! Ey cinlere ve insanlara gönderilen en hayırlı peygamber! Buyur emrindeyim ey davetçi!
ALLAH'tan açık bir burhan (delil) getirdin. Aramızda sözü doğru ve anlayışlı birisi oldun.
Sağken de ölüyken de halleri mübarek olansın. Çocukken de gençken de mübarek olansın.
Daha sonra kertenkele sustu.
Bunun üzerine Bedevi:
-Ne tuhaf! Çölden avlayıp cebimde getirdiğim bir kertenkele Mu-hammed'e bu sözleri söylüyor ve onun hakkında bu şehadeti yapıyor. Ben bir hiç olmak istemiyorum. Tek olan, ortağı olmayan Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna, kıllarımla ve derimle herşeyimle gizlide ve açıkta şehadet ediyorum. Vallahi, sana geldiğimde yeryüzünde senden daha çok kızdı*ğım birisi yoktu. Ama şu anda sen bana, kulağımdan, gözümden, ebe*veynimden ve çocuğumdan daha sevimlisin, dedi.
Bedevi müslüman oldu hem de iyi bir müslüman oldu.
Rasulullah ashabına:
- "Bedeviye bazı Kur'an surelerini öğretin" dedi.
Sonra da :
- "Seni benim vasıtamla hidayete erdiren ALLAH'a hamdolsun, dedi.
Kaynaklar :
Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 6/37; Ebu Nuaym, Delailu'n-Nubuvve, 134; Ibn Kesir, el-Bıdaye ve'n-Nİhaye, 6/171,149, (Suyutî, bunu Hasaisu'l-Kubra'da (2/65) el-Evsat ve es-Sağir'inde Taberani'ye, ibn Adİyy'e el-Mu'cizat'ta Hakim'e, Beyhakîye, Ebu Nuaym'a ve İbn Asakir'e nisbet etmiştir); Zebidi, ithaf, 2/206, 7/194; Kadi lyad, eş-Şifa, 1/595; Suyuti, Camiu'l-Kebir, 1/1124.