Kendimizi suçlamak -I

tebeyyün

Doçent
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
548
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
istanbul
Kendimizi suçlamak -I

Benim başıma gelen onun da başına gelmişti, bir farkla. Evvel zamanın birinde bir arkadaşıma, onun bir yakınının hakkında aklımdan geçen gıybet özelliği de taşımayan bir düşünceyi aktarır aktarmaz, okkalı bir zılgıt yemiştim.


"Onun hakkında böyle bir düşünceyi aklından bile geçiremezsin!" demişti, o sessiz sakin duruşlu arkadaşım.
Gayri iradi geçmişti aklımdan o düşünce işte. Bilerek ve kasten değil. Bir an aklıma gelmişti. Öylesine. Dalıp gittiğim bir an. Bir hüküm bile değildi. Bir olasılık cümlesiydi. "Şöyle olabilir mi?" cinsinden, "Bu böyle!" cinsinden değil.
Kendi hatıralarım içinde buldum kendimi, elim böğrümde, onu dinlerken. İnsanız işte, neleri dert edinebiliyoruz, diye içimden konuşurken, ona nasıl yardım edeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. İhsan edilecek fikirden habersiz, nâçâr, bir sağa kaykıldım bir sola. Hayalimden sıyrılarak yeniden ona döndüm. O, hayalhanemde gezinen düşüncelerden habersiz anlatıyordu. Gözleri üzerimde. Benim de onun üzerinde. Her biri diğerine bakan iki ayna gibiyiz.
Benimkiyle onunki arasında fark, "Böyle bir düşünceye aklından bile geçirmemeliydin!" diyen de dediği de kendisiydi. Ona, insanız işte, böyle bir düşüncenin zihninden geçmesi seni kötü bir insan yapmaz dememin bir faydası dokunacağını hiç zannetmiyordum. En iyisi bir analoji kurmaktı. Ama nasıl?
Titiz insanları andırıyordu. Her şeyin simetrik, hatta milimetrik olmasını isteyen insanlara benziyordu. Halının üzerine minnacık bir çöpün bile olmasına tahammül edemeyenlere. Perdeler dümdüz olacak, koltuk minderleri kabarık olacak diyenler gibi.
Yok, evde öyle titiz mi titiz biri değildi. Derli toplu olduğunu ama takıntılı olmadığını söylüyordu. Onun titizliği başka bir konuda. Herkesin titizliği kendine has. Hepimiz bir şeyleri takmış gidiyoruz işte. Bu da bir nimet aslında. Ya hepimiz, tek bir şeye takıntılı olsaydık, nice olurdu hayat diye geçirdim içimden.
Yaptığımız kötülüklerin farkına varmamak, varsak bile bir özür bile dilememek, tövbe etmemek ne kadar sorunluysa, her şeyimizle ama her şeyimizle temiz pak olma iddiası da o nedenli sorunludur. Bazılarımız hep başkasını suçlar bazılarımızsa hep kendini. O ikinci gruptandı. Aklından kötü bir düşünce dahi geçmemeliydi. Kimsenin hakkında olumsuz düşünmemeliydi. Tüm olumsuz düşüncelerden, hislerden, fikirlerden, hayallerden arınmış olmalıydı. Yoksa kötü bir insan olurdu. Halıya düşen bir çöple halının kirli olduğunu düşünen biri gibiydi.
Bütün oklarını kendine yöneltmişti. Yakın bir zamanda bir arkadaşı hakkında aklından geçen olumsuz bir düşünce yüzünden. Bu onun kalbi bozuk bir insan olduğunun bariz bir göstergesiydi.
Oturuşu kalkışı tam bir hanımefendiydi. Her şeyiyle bir ölçü abidesi. Temiz pak giyinmişti. Hikâyesinin bir yerinde "Temiz pak giyinmeyi severim." dediğinde hayalime düşen o imge, günün en güzel hediyesiydi. Allah'tan başka ne isterdim!
"Bir insanın banyo yaparak temizlendiğini, yeni yıkanmış ütülenmiş giysilerini giydiğini düşünelim." dedim. "Hatta" diyerek ilave ettim: "Bir de abdestli olsun. Bu kişinin temiz bir insan olduğu konusunda sanırım hemfikir oluruz."
"Eh" der gibi baktı, sessiz.
"Peki, pak temiz bu insanın bağırsaklarında gaita olması onu pis, kirli bir insan yapar mı?" diye sordum mutlu mesut.
"Yapmaz." dedi en alçak ses tonuyla.
"İşte" diye devam ettim, "Bizim de hayalimize gelen olumsuz düşünceler, imgeler hatta hisler kalbimizi, aklımızı kirletmez ve bizi kötü bir insan yapmaz aynı şekilde."
"İlginç olanı" diyerek, söze katıldı: "Namaz kılarken bile bağırsağımızda gaita taşıyoruz ama Rabb'imiz bizi temiz kabul ediyor. Hiç böyle düşünmemiştim kendimi." Günün sonuna doğru caddeye çıktım. Yürüyordum. "Hayat ince bir çizgide akıp gidiyor." diye düşünüyordum bir yandan da. Bir de şunu düşünüyordum: "Olmadık şeyleri dert etmek bir insan zafiyeti gibi görünse de aslında insan denilen varlığın ne kadar muhteşem yaratıldığının bir göstergesi. İyi ki insan olarak yaratılmışız dedim. Kime dedim?

MUSTAFA ULUSOY

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1170




 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
risale-i nur vesvese bahsi'nin güncellemesi bu sanırım. takıntılı olmak(olmayan var mıdır bilmem ama) sabiteniz açısından iyidir aslında. bir zemininiz vardır. ama sorun galiba o zeminde fazla zaman geçirmekte biraz da. hareket edersek başka bir zeminin deligine düşecegiz. ve yine -istersek- biz ordan çıkacagız :)
 
Üst