Kendi yazdığı eseri okuyan âlim

gumus_Tesbih

Paylaşımcı
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
van
Kendi yazdığı eseri okuyan âlim
“Bugün kaç sayfa okudunuz?” Bu soruyu Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ’da talebelerine soruyordu. Okuma çok önemliydi. Okumadan gelişme, manen ve maddeten yükselme olamazdı. Allah’ı, Peygamberi, Kitabı, dini, imanı, dünyayı, hayatı, insanlığı okumadan nasıl öğrenebilirdik? Güzel model olabilmek için de İslâmı, iman hakikatlerini çok iyi bilmek gerekiyordu.

Hele hele insanların cam parçası hükmündeki şu geçici dünya hayatını, elmas değerindeki ebedî hayata tercih ettikleri, ebedî hayatların tehlikeye düştüğü bir zamanda daha büyük bir önem arz ediyordu. Okunmalıydı, dünyevî ve uhrevî saadet ancak bununla mümkündü.

Bediüzzaman’ın en çok üzerinde durduğu konuların başında bu geliyordu. Daha matbaalarda, teksir makinelerinde dahi eserlerinin basılmadığı bir dönemde yediden yetmişe nice insan o kitapları elle çoğaltıyor, herbiri dört bir yana yayılıyordu. Dünyada örnekleri ender görülecek şekilde insanlar harıl harıl kitap okuyorlardı.

Okumak, özellikle iman hakikatlerini, ona menba olan Risâle-i Nurları okumak üzerinde ısrarla duruyordu Bediüzzaman Hazretleri. Talebe; okuyan, ilim sevdalısı olan insan demek değil miydi? Okumadan ilim olmazdı. Okumanın gerekliliğine, önemine inanmadan; çokça okumadan ne hizmet, ne şu, ne bu yapılabilirdi. Onda fanî olmalıydı talebe.

Onun için, “Bugün kaç sayfa okudunuz?” diye soruyordu talebelerine. Onlar 3-5 sayfa okuduklarını söylerlerken o daha fazla okunması gerektiğine dikkat çekmek için kendisini örnek veriyor: “Ben iki yüz sayfa okudum… Hem de sizin gibi gazete gibi okuyup geçmiyorum. Mânâsını da anlayarak okuyorum” diye cevap veriyor, “Elhamdülillah ben bugün bu kadar okudum, çok istifade ettim…” diyor, şükran-ı nimet gerektiren diğer önemli bir noktaya da şöyle dikkat çekiyordu:

“Kardaşlarım, bakın ben bu kadar yer okudum. Hiç yanlış bulamadım. Risâle-i Nur’un telifinde inayet-i İlâhiye ve hıfz-ı Rabbanî bize yardım ettiler. Bizim bu ne hünerimiz, ne de kabiliyetimiz. Bu tamamen Cenâb-ı Hakkın ihsan ve kereminden, biz acizlere bir lutf-u ihsanîdir.

“Kardaşlarım, nasıl geldi ise öyle yazıyorum. Hiç değiştirmeye cesaret edemiyorum. Hiç fikrimi de karıştırmıyorum.”

“Risâle-i Nur’un telifinde tayy-ı zaman, tayy-ı mekân karışmış, az zaman içinde çok işler yapmışız.”

“Nasıl mübarek günlerde camilerde tecdid-i iman ederler; biz de Risâle-i Nur’u okumakla tecdid–i iman ediyoruz.”1

Gel de, böylesine bir inayet-i İlâhiyenin ikramı olan eserleri okuma.


--------------------------------------------------------------------------------


Dipnotlar:
1. Son Şahitler, 3:73.
 
Üst