Kazası olan nâfile kılabilir mi?

RaBiA

Asistan
Katılım
8 Haz 2006
Mesajlar
448
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Konum
şehr-i yar

Soru: Kazâ namazı olan, nâfile namaz kılabilir mi, belli başlı nâfile namazlar hangileridir?

Cevap: Namaz iki sebeple kazâya kalır:

1- Uyumak, unutmak gibi dînî bir özürle kaçırılır. Buna (Fâite) ya'nî kaçırılmış namaz denir. Üzerinde böyle farz kazâsı olanın nâfile namaz kılması câizdir. R.Muhtâr, Halebi, Tahtâvî ve Hindiyye'de buyuruluyor ki:

(Fâite [fevt olmuş, bir özürle kaçırılmış] namazların kazâlarını acele kılmak lâzımdır. Fevt olmuş [bir özürle kazâya kalmış] namazların kazâlarını kılmak, nâfile kılmaktan evlâ ise de, hadîs-i şerîfle övülmüş olan beş vaktin sünnetlerini, duhâ, tesbîh, tehıyyet-ül-mescid, evvâbin gibi nâfile namazları kılmak, kazâ kılmaktan evlâdır.)

Evlâ olmasının sebebi, unutmak, uyumak gibi bir özürle namazı kazâya bırakmak günâh olmadığı içindir. Böyle kimselerin, adı geçen nâfileleri kılacak kadar, kazâları geciktirmeleri günâh olmaz. Unutarak, uyuyarak kazâya bırakılan namaz sayısı bir veya birkaç vakittir. Meselâ sabah namazının vaktinde uyuyup kalan kimse, güneş doğduktan 50 dakika kadar sonra bu namazı kazâ eder. Kazâ etmeden önce, duhâ [kuşluk] namazı kılarsa câiz olur. Çünkü sabah namazını, uyanamayarak bu vakte bırakması günâh değildir. Duhâ namazı kılacak kadar geciktirmesi de günâh olmaz.

Namazı kasten terk

2- Bir de namaz, bile bile tembellikle kılınmayıp kazâya bırakılır. Namazı böyle terk ederek kılmamak büyük günâhtır. Terk edilen böyle namazı, bir özürle kaçırılan namazla karıştırmamalıdır. Birisinin kazâya kalması günâh değilken, ötekinin kazâya kalması büyük günâhtır. Bu büyük günâh her namaz kılacak kadar boş zaman geçince, bir misli artar. Çünkü namazı boş zamanlarda hemen kazâ etmek farzdır. Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri buyuruyor ki:

Farz kazâsı olanın nâfile kılması, borçlunun alacaklıya, hediye götürmesine benzer ki, elbette kabûl olmaz. Mü'min, bir tüccâra benzer, farzlar sermâyesi, nâfileler de kazancıdır. Sermâye kurtarılmadıkça, kazanç olamaz. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

(Farz borcu olan, nâfile kılarsa, boşa zahmet çekmiş olur. Kazâsını ödemedikçe, nâfile namazları kabûl olmaz) [Fütûh-ul gayb 48]

Hanefî âlimlerinden Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri, bu hadîs-i şerîfi açıklarken, farz borcu olanın hiç bir nâfilesinin kabûl olmıyacağını bildiriyor. Kazâ borcu olanın nâfilelerinin kabûl olmayacağı Mektûbât-ı ma'sûmiyye, Bey ve şîrâ risâlesi ve Nevâdir-i fıkhıyye fî mezheb-il-hanefîyye'de de yazılıdır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

(Farz ibâdetlerin yanında nâfile ibâdetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında damla bile değildir.) [Müj.m. 260]

Farz ve vâcib olmayan namazlara nâfile namaz denir. Beş vaktin sünnetleri de nâfiledir. Nâfile namazlar çoktur. Kuşluk, evvâbin, teheccüd, tehıyyet-ül-mescid gibi. Pazar günü 4, pazartesi 2-12, salı 10, çarşamba 12, perşembe 2, cumartesi 4 rek'at nâfile namaz kılmanın fazîleti hadîs-i şerîf ile bildirilmiştir. Nâfilelerin sevâbı çoktur. Meselâ kuşluk ve teheccüd namazları için hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Her gün iki rek'at kuşluk namazı kılanın günâhları deniz köpüğü kadar da olsa affedilir.) [İbni Mâce]

(Farzlardan sonra en fazîletli namaz gece namazıdır.) [Müslim]

Tehıyyet-ül-menzil namazı

Evden çıkarken ve eve girince, kerâhet vakti değilse iki rek'at namaz kılmalı! Buna "Tehıyyet-ül-menzil" namazı denir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Evinden çıkarken iki rek'at namaz kılan, dışarıdan gelecek her çeşit belâdan korunur. Evine girince iki rek'at namaz kılan da, içteki kötülüklerden korunmuş olur.) [Beyhekî]

Abdest alan, sübhâ ya'nî abdeste şükür namazı kılmalıdır! Peygamber efendimiz, Hz.Bilâl'e, Cennetteki derecesinin yüksekliğinin sebebinin ne olduğunu sorunca, o da, (Bilmiyorum. Her abdest aldıktan sonra, iki rek'at namaz kılarım) der. Peygamber efendimiz de Hz.Bilâl'e, bu namaz sebebiyle o dereceye kavuştuğunu söyler. (Buhârî)

Farz kazâsı olanlar, bildirilen nâfile namazların vaktinde kazâ namazı kılmalıdır! Hem kazâ borcu ödenir, hem de nâfile namaz sevâbına kavuşur. Kuşluk, evvâbin, teheccüd, tehıyyet-ül-mescid namazlarını kılarken, meselâ, (ilk kazâya kalmış sabah namazının farzına ve kuşluk namazını kılmaya) diye niyet etmelidir. Böylece hem kazâ borcu ödenmiş, hem de adı geçen nâfile namazlar kılınmış olur. (N.Fıkhıyye)

Hiç kazâsı olmıyan kimsenin de kazâ namazı kılması câizdir. (R. Muhtâr, Hindiyye)

 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Kaza namazı kılmak

www.huzurpinari.com dan gelen mailde böyle yazıyor Kaza namazı kılmak

Vaktinde kılınmayan namazları kaza etmek gerekmez demek dini yıkmak olur. O zaman kimse namaz kılmaz, zekât vermez, hacca gitmez, oruç tutmaz, sonunda da tevbe edince oluyormuş der.
Namazları vaktinde kılmak farz olduğu gibi, vaktinde kılınmayanı kaza etmek de farz olduğu, bütün fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Birkaçı şöyledir:
1- Farz namazı, özürsüz vaktinden sonra kılmak, büyük günahtır. Bu günah, yalnız kaza edince affolmaz. Kaza ettikten sonra, ayrıca tevbe veya haccetmek de gerekir. Kaza edince, yalnız namazı kılmamak günahı affolur. Kaza kılmadan, tevbe edilince, terk günahı affolmadığı gibi, tehir günahı da affolmaz, çünkü tevbenin kabul olması için, günahı terk etmek şarttır. (Dürr-ül-muhtar)
2- Farzlara önem verip, tembellikle yapmayan kimse, mürted olmaz. İmanı gitmez; fakat bir farzı yapmayan Müslüman, iki büyük günaha girer: 1- O farzın vaktini ibadetsiz geçirmek yani farzı geciktirmek günahı. Bunun affolması için tevbe etmek gerekir. 2- Bu farzı yapmamak günahı. Bu büyük günahın affolması için, bu farzı hemen kaza etmek lazımdır. Kazayı geciktirmek de, ayrıca büyük günah olur. (Berika)
3- Özürlü ve özürsüz olarak namazı terk edenin, bunun farzını kaza etmesi şarttır. (Halebî)
4- Vaktinde kılınmayan her namaz, unutarak veya kasten kazaya kalsa da, o namazı kaza etmek farzdır. (Hindiyye)
5- Özürlü veya özürsüz kazaya kalan farz namazları, hemen kaza etmek farzdır. (Mezahib-i Erbaa)

Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Bir namazı vaktinde kılmayı unutan, hatırlayınca kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur.) [Tirmizi, Ebu Davud, Nesai]
(Uyuyarak veya unutarak bir namazı vaktinde kılamayan, hatırlayınca kılsın.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud]
(Farzı unutan, imamla daha sonraki bir namazı kılarken hatırlasa, o namazını imamla kılsın, namazdan sonra, unuttuğunu kaza etsin. Sonra imamla kıldığını da iade etsin.) [Taberani, Hatib]
(Farz namaz borcu olanın, nafile namaz kılması, hamile kadına benzer. Doğumu yaklaşırken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hamile de, ana da denmez. Kaza borcu olan kimse de, böyle olup, farz namazlarını kaza etmedikçe, Allahü teâlâ, onun nafile namazlarını kabul etmez.) [Fütuh-ul-gayb]

Resulullah, bir gecenin sonunda uyumuştu, güneş doğana kadar uyanamadı. Uyandı ve güneş yükselince kaza etti. (Nesai)
 

sır

Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,002
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
:dik:
Elimizde İman terazisi yoktur , lütfen kimseyi sapıklıkla küfür ile itham etmeyelim, hele ki İslam alimlerinin dahi hakkında konuşmakta tereddut ettiği za'tlar için....
 

hayriye

Asistan
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
428
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ALLAHIM razı olsun ins
cümlemizi RABBİM husu ve ihlas ile namazlarımızı tastamam kılabilmeyi nasib etsin ins

selam ve dua ile
 

diyarbekri

Paylaşımcı
Katılım
24 Eki 2007
Mesajlar
132
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Kaza Namazları Nafileyle Tamamlanır mı?

Hureys bin Kubeyse radiyallâhu Teâlâ anhu soyle anlatir: Medîne'ye vardim da, soyle dedim: "Allahumme ! Salih bir kimseyle oturmami muyesser kil; Ebû Hureyre radiyallâhu Teâlâ anhu'nun meclisinde oturdum; Ebû Hureyre'ye soyle dedim:

"Gercekte ben Allah'tan,salih bir kimseyle oturmami nasib etmesini diledim;Oyle ise Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'den isittigin bir hadîsi bana soyle.Umulur ki, Allah Teâlâ beni onunla faidelendirir."

Bunun uzerine Ebû Hureyre dedi ki:

"Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'den soyle buyurdugunu isittim: "Hic subhesiz kiyamet gununde kulun amelinden en once onunla hesaba cekilecegi sey namazdir.eger namazi yararli olursa, subhesiz umduklarina ulasmis, korktuklarindan emin ve basarmis olur.Eger namazi fâsid olursa gercekte mahrum olmus ve hasara ugramistir.Eger farzlarindan bir sey eksik olursa Rabb Tebâreke ve Teâlâ: "Kulumun nafilelerine bakin." der; farzindan eksik olan sey onunla tamamlanir.Sonra sair ameli de bunun uzerine olagelir."

Imam Mâlik'in tahric ettigi hadîs-i serifte Yahya bin Said soyle dedi:

Bana soyle ulasti: "En evvela kulun amelinden namaza bakilir.Eger kulun namazi kabul edilse, bâki kalan ameline bakilir.Sayed kabul edilmezse amelinden hicbirseyine bakilmaz."

Kisir zihinliler bazan bu hadîsi gorup,farz namazini kaza etmeyen nafile namazla ugrasirsa,nafilesi farzi yerine gecer zannederler;Adam farz namazlarini kaza etmezde habire teheccud, kusluk namazlariyla ugrasir.Bu son derece yanlistir.Hadisten anlasilan mana soyledir:

Herhangibir dalginliktan dolayi, kildigi farz namazin Fatihasindan bir sedde medde, harf noksan olur, fakat nafilesinde ayni sedde, medde ve harf tam olursa, ondan alinir, farzin yerine gecer.

Ustaz Ismail Cetin - Ittiba' Ehli Sunnetedir s.418
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
bu konu hakkındaki kaynaklar pekçok konuyla alakalı olarak gördüğüm bir kaynak paylaşıyorum,

Imam Gazali'nin Ihya-u Ulumiddin eserinden alinmistir...




İkinci kısım, aldanmışlar ibadet ve amel sahipleridir. Bunlar da kendi aralarında birkaç sınıftırlar.

Onlardan bazıları, farzları ihmal eder veya eksik yapar, buna mukabil sünnet ve nafileye ağırlık verirler. Bunlar fazilet konusunda vesvese derecesinde titizlik gösterirler. Bu yüzden, fıkhın temiz kabul ettiği bazı sularla abdest almaz, bazı elbiselerde ve bazı yerlerde namaz kılmazlar. Fakat, meselâ bir mala sahip olmaya çalışırken, onun haram olabileceği konusunda titizlik göstermezler; hatta haram olduğu kuvvetle muhtemel bile olsa, te’vil yoluna sapıp onu kendilerine helâl ederler. Halbuki, önceki titizliği burada gösterseler, ashâb siretine daha çok yaklaşmış olurlar. Çünkü onlar (ashâb), özellikle haram konularında titizlik gösterirlerdi. Örneğin, Hz. Ömer (ra), hıristiyan bir kadının testisindeki su ile abdest almış, fakat haram olan bir işe bulaşmamak için, gerektiğinde bir çok helâlı da terk etmiştir.
 

Ah Min'el AŞK

Kıdemli Üye
Katılım
7 Haz 2008
Mesajlar
5,481
Tepkime puanı
1,108
Puanları
113
Web sitesi
askinelinden.wordpress.com
Kaza namazlari ve kilinmayan namazlarin mÜthİŞ gÜnahi

Büyük islâm âlimi, ondördüncü asrın müceddidi, zâhirî ve bâtınî ilimlerin mütehassısı, medreset-ül-mü tehassısîn müderrislerinden, tasavvuf kürsîsi profesörü Seyyid Abdülhakîm Efendi, derslerinde, câmilerde vaazlarında ve sohbetlerinde sık sık buyururdu ki, (Bir farzı, özürsüz olarak vaktinde yapmamak büyük günahtır). Vaktinden sonra hemen kaza etmemenin de, büyük günah olduğu, kitaplarda yazılıdır. Nitekim, yukarıdaki paragrafta da, böyle yazılıdır. Farzın vakti geçtikten sonra, bu farzı yapacak kadar zaman içinde bu farz özürsüz olarak kaza edilmezse, geciktirme günahı bir misli artar. Bundan sonra, yine bu kadar zaman içinde kaza etmezse, bir misli daha artar. Böylece, farzı yapacak kadar (6 dakika) zamanların herbiri geçtikçe, günahlar, katkat artarak, sayılamıyacak ve düşünülemiyecek kadar çoğalır. Bir farzın kazası özürsüz olarak yapılmayınca, günahı böyle artıyor. Meselâ, beş vakit namaz için, bir günde, yukarıda bir farz için bildirilenin beş misli çoğalıyor. Aylarca, senelerce kılınmıyan namazların günahlarının ne kadar çok olacağı, buradan anlaşılabilir. Bu müdhiş, bu korkunç günahların altından kurtulabilmek için, her çâreye başvurmak lâzımdır. Îmanı olan ve aklı başında olan kimsenin, gece gündüz kaza namazı kılarak, Cehennemdeki namaz kılmamak azâbından kurtulması için çalışması lâzımdır. Çünkü, özürsüz olarak, tembellikle, üşenerek kılınmıyan bir namaz için, yetmişbin sene, Cehennemde azâb çekileceği bildirildi. Yukarda açıklanan sayısız namaz günahları için Cehennemde ne kadar çok azâb çekileceğini düşünen bir müslümanın uykusu kaçar, yemekten içmekten kesilir. Dünyası zindân olur. Evet, namaza önem vermiyen, vazîfe kabûl etmiyen kâfir olur, mürted olur. Mürted, Cehennemde sonsuz azâb çekecektir. O, zaten Cehenneme de, azâba da, namazın önemine de inanmamaktadı r. Dünyada, hayvan gibi yaşamakta, zevkınden ve zevkıne vâsıta olan parayı, mâlı toplamaktan başka birşey düşünmemektedir. (Her ne olursa olsun, her kime ne zarar, ziyân olursa olsun, yalnız bana gelsin), onun prensibidir. Onun zevk ve safâsı için herşeyin, herkesin feda olması, umûru bile değildir. Îmanı ve aklı yoktur. Böyle kimsede, merhamet olmaz. Canavardan, en korkunç hayvândan daha zararlı olur. Onun insanlıktan, merhametten, iyilikten söylemesi, havaya yazı yazmak gibidir. Kendi menfaati, hayvânî, şehvânî arzularına kavuşması için birer tuzaktır.

Senelerce kılınmamış namazları kaza etmek, imkânsız gibi olmuştur. İnsanlar, şeriati terk ettikleri için, yâni Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına uymadıkları için ve islâm dîninin gösterdiği rahat ve huzur yolundan ayrıldıkları için, dünyada bereket kalmadı. Rızklar azaldı. Tâhâ sûresinde yüzyirmidördüncü âyet-i kerimesinde meâlen, (Beni unutursanız rızklarınızı kısarım) buyuruldu. Bunun için, îman rızkı, sıhhat rızkı, gıda rızkı, insanlık ve merhamet rızkı ve daha nice rızklar azaldı. (Hâşâ, zulmetmez kuluna hüdâsı, herkesin çektiği kendi cezâsı) sözü Nahl sûresinin otuzüçüncü âyetinden alınmıştır. Bugünkü küfür karanlıkları ve Allahü teâlâyı, Peygamberi, islâmiyeti unutmanın bereketsizlikleri ve sıkıntıları içinde, insan gece gündüz, kadınlı erkekli çalışıp, bir âilenin nafakasını, rahat yaşamasını te'mîn edemez hâle gelmiştir. Allahü teâlâya inanmadıkca, Onun bildirdiği islâm dînine uymadıkca, Onun Peygamberinin güzel ahlâkı ile bezenilmedikce, dalâlet, felaket akıntısını durdurmak imkânsızdır. İşte bugünkü şartlar altında, namazların kazalarını ödeyebilmek için, hergün, sabah namazından başka, dört vakit namazın sünnetlerini kılarken, ilk kazaya kalmış namazı kaza etmeyi de, niyet etmelidir. Böylece hergün, bir günlük namaz kazası ödenmiş olur. Hem de, sünnet kılınmış olur.


Alıntı...
 

MAV!M

muamma
Katılım
16 Kas 2009
Mesajlar
3,735
Tepkime puanı
1,163
Puanları
0
yeni söylemler duyuyorum ...
kaza namazı diye birşey yoktur ,kılınmasada olur diye...
bu konuyu gördüğüm iyi oldu.. aman itikad önemlidir.. kanmayalım inş.
 

keskinbey06

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
468
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Kaza namazı

BASLIK KAZA NAMAZI OLACAKTIR.ÖZÜR DİLERİZ.:good:Ezan ve kamet sünnettir. Bunlar okunmadığında da kılınan namaz geçerli olur.

Evde veya kırda tek başına kılınacak farz namazlar için, hem ezan, hem de ikâmet getirilmesi daha faziletlidir. Fakat ezan terk edilebilir, sadece ikamet de yeterlidir. İkâmetin terkiyle sadece ezan okunması ise mekruhtur.

Bu konuda Hz. Selman'dan şu hadisi şerif rivayet edilmiştir.

“Bir kimse boş bir yerde bulunup da namaz vakti girse, abdest alsın. Eğer yalnız ikamet alırsa, kendisiyle birlikte iki melek namaz kılar. Eğer hem ezan okur, hem ikamet alırsa, kendisiyle beraber cünudu ilahiyyeden iki ucu görünmez bir cemaat namaz kılar.”

Birden fazla kaza namazı kılınırken, namaz sayısınca ezan ve ikâmet getirmek lâzım mıdır?

• Farklı kaza namazları başka başka yerlerde kaza edildiği takdirde, her biri için ayrı ezan ve ikâmet lâzımdır. Aynı yerde kaza edilirse, her biri için ayrı ayrı ezan ve ikamet daha faziletli ise de, ilk kaza namazı için ezan ve ikamet, diğerleri için sadece ikâmet de yeterlidir.
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
başlık duzenlendı.

konuyla ılgılı daha detaylı bılgı verır mısınız?
 

redstorm

Üye
Katılım
13 Ara 2010
Mesajlar
25
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
51
Allah Razi olsun , merak ettigim seylere cevap buldum.
 
Üst