Karikatür Krizi ve Saldırının Dini Gerekçesi / Miraç Karaaslan

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Karikatür krizi gündemden düşmüş bir konuydu. En azından krizi başlatan Batı için… Müslümanların da gündeminde değildi artık. İlk başlarda birçok ülkede kitlesel protestolar olsa da, ne Danimarka ne Fransa geri adım atmamıştı.


Hatta aksine Avrupa’da daha fazla dergi ve gazete bu tarz Peygamber efendimize hakaret içeren karikatür yayınlamaya başlamıştı. Batı’nın kibirli medyası meydan okuyordu adeta, bulundukları ülkelerin onları “teröristlerden” koruyacağı vehmine kapıldılar…

Herkes unutmuştu bu krizi dedik ya, meğer unutmayan birileri varmış: Yemen el Kaide! 2013 yılında yayınladıkları Inspire dergisinde açıkça resimleriyle hedef göstermişlerdi bu karikatürleri çizenleri. “Ölü ya da diri aranıyor” da demişlerdi Batı’nın Western filmlerine atıf yaparak. Bugünkü terör saldırısı ile de dediklerini yaptılar. Evet bu bir terör saldırısıdır ve başarılı bir terör saldırısıdır. Çünkü “terör”, kelime anlamıyla korkutmak demektir ve el Kaide bu yaptığı saldırı ile yeni karikatürler çizerek İslam’la alay edeceklerin kalbine şimdiden korku salmıştır. Gene Western filmleri tarzında konuşacak olursak; “Beyler, adamlar ciddi ve sert! Uzak durmalı…”



Karikatür Krizi Nasıl Başladı?



İlk kriz Danimarka’da 30 Eylül 2005’te Jyllands Posten adlı gazetede Hz. Muhammed’e (sav) açıkça hakaret içeren karikatürün yayınlanması ile başladı. Türkiye dâhil birçok ülkenin büyükelçiliği, bir karikatürün son derece tehlikeli bir süreci başlatabileceği uyarısı ile Danimarka başbakanı ile konuyu görüşmek istedi ama bu talepleri reddedildi. Ortada açık bir terbiyesizlik ve tahrik vardı ama Danimarka yönetimi ifade özgürlüğü ilkesi bahanesiyle gazeteye herhangi bir yaptırım uygulamayı reddetti.



10 Ocak’ta karikatür krizi Norveç’e sıçradı. Norveç’te karikatürler tekrar basıldı. Dünyanın birçok ülkesinde Müslümanlar sokaklara dökülerek tepkisini gösterdi. Birçok ülkede Danimarka ve Norveç büyükelçilikleri saldırıya uğradı, Danimarka’ya ekonomik boykot başlatıldı.



Avrupa basını ise her zamanki kibriyle krizi daha da büyüttü. Danimarka gazetesine sözde destek amacıyla Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya ve İspanya'da yedi ayrı gazete de bu karikatürler yayınlanarak İslam dininin değerleri aşağılandı. Bu kez gösteriler daha da şiddetlendi. Büyükelçilikler basılıyor, bayraklar yakılıyordu. Karikatüristlere ve gazetelere çok sayıda ölüm tehdidi yağdı. Halka ateş açan güvenlik güçleri çok sayıda Müslüman göstericiyi vurarak öldürdü. Tüm dünyada karikatür krizi protestolarında hayatını kaybeden Müslüman göstericilerin sayısı 200’ü geçti. (1)



Bugün (7.1.2015) saldırıya uğrayan "Charlie Hebdo" adlı haftalık siyasi dergiye gelince… 2006 ve 2011 yıllarında yayımladığı Hz. Muhammed karikatürleriyle polemiğe neden olan “Charlie Hebdo” adlı haftalık siyasi hiciv dergisi, Eylül 2012’de Hz. Muhammed (sav) ile alay eden karikatürlere yeniden yer verdi. Dergi kapağında dalga geçmekle yetinmedi, iç ve arka sayfalarında ise Hz Muhammed'le (sav) alay eden cinsel içerikli karikatürleri de yayınladı. (2)



2007'de “Charlie Hebdo”nun o dönemdeki editörü, bir Danimarka gazetesinde iki yıl önce basılan karikatürleri yeniden yayınladığı için Müslümanlara hakaretten yargılanmış ve beraat etmişti.



2 Kasım 2011’de dergi çıkacak sayısına Şeriat Hebdo adını vermişti. Kapakta Hz, Muhammed'in "Gülmekten ölmezseniz 100 kırbaç" diyen bir karikatürünün yer almıştı. Sayının çıkmasının ardından derginin binasına Molotof kokteyli atılmıştı ve hasar oluşmuştu. Facebook ve Twitter üzerinden çok sayıda tehdit mesajı alan derginin internet sitesi de çökertilmişti. Derginin internet sitesinde bilgisayar korsanlarının Türkçe ve İngilizce mesajları yer almıştı. (3)



2012 yılında Fransa İslamofobi Eylemler Gözlemevi başkanı Abdullah Zekri, dergiyi “Müslümanları tahrik aracılığıyla para kazanmakla” suçladı. Gerçekten de dergi bir anda tüm Avrupa’da gündem olmuş, satışları artmıştı. Yani dergi, İslam Peygamberine hakaret ederek iğrenç bir yöntemle kendinin reklamını yaparak tirajını yükseltmişti. Abdullah Zekri, “Charlie Hebdo rüzgâr ekiyor ama fırtına biçecek” şeklinde konuşmuştu. Hakikaten dergi kendisine kefen olacak bir fırtına biçti…



Bugün Fransa'nın başkenti Paris'te Charlie Hebdo dergisinin merkezine yapılan saldırıda 12 kişi öldürüldü, 20 kişi yaralandı. Saldırıyı gerçekleştiren üç kişi, binaya girerken, “Medyaya söyleyin biz Yemen El Kaidesiyiz” ifadesini kullandı. (4)



Derginin genel yayın yönetmeni Stephane Charbonnier ve Jean Cabut'nün de aralarında bulunduğu Fransa'nın en önemli karikatüristleri ölenler arasında yer aldı. Uzun süredir ölüm tehditleri alan Charbonnier, polis korumasında yaşıyordu. (5) Saldırıda bu denli çok dergi çalışanının ölmesinin sebebi, o sırada yazı işleri toplantısı yapılıyor olması. Saldırganların bunu bilerek bugünü seçtiği yorumları Fransız medyasınca yapıldı. Saldırganların polis korumasındaki bir yere böyle bir saldırı yapıp kaçmayı başarması, son derece profesyonel hazırlandıklarını da gösteriyor.



Saldırının Dini Gerekçesi



İslam hukukunda, din ile veya Hz. Muhammed (sav) ile dalga geçmek, hakaret etmek ölüm cezasını gerektirir. Buna paralel olarak karikatür krizi boyunca çok sayıda ölüm tehdidi bildirisi yayınlanmış ve genelde delil olarak Hz. Muhammed (sav)’in kendisine hakaret eden şiirler yazan Kab bin Eşref’i öldürtmesi olayı delil getirilmişti. Olay şu şekilde:



Ka’b bin Eşref, ön planda bir Yahudi, meşhur bir şairdi. Bil*hassa Be*dir zaferinden sonra, kıskançlık ve düşmanlığından Pey*gam*be*ri*miz ve Müslümanları hicveder dururdu. Şiir, o zamanın Arabistan’ında medya görevini görüyordu. Bu nedenle Kab bin Eşref’in şiirleri etrafa da sirayet ediyordu.



Hz. Muhammed (sav) Allah'a şöyle dua etti: “Ya Rabbi, beni Kab bin Eşref’ten ve onun zararlı şiirlerinden kurtar.” Sonra şöyle buyurdu: “Kab bin Eşref’in hakkından kim gelecek? Çünkü bu adam, Al*lah'a ve onun peygamberine eziyet etmiştir.”

Bunun üzerine Mu*hammed bin Mesleme kalkıp dedi ki: "Yâ Resulullah! Senin için, onun hakkından gelecek, ben varım! Onu öldürmemi istiyorsan, onu ben öldürürüm" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Buna gücün yeterse, evet, yap!" buyurdu.

Bu işi Resulullah’ın (sav) emriyle sahabeden Muhammed bin Mesleme iki - üç arkadaşıyla bu suikastı üzerine aldı. Bir gece vakti evine giderek onu öldürdüler ve Müslümanlar onun şerrinden kurtulmuş oldu.

Kab bin Eşref gibi şöhret sahibi birinin öldürülmesi Yahudiler arasında büyük bir panik meydana getirdi. Kabilesinden bazıları Hz. Resulullah’ın huzuruna çıkarak, Kab’ın masum olduğunu, öldürülmeyi hak etmediğini şikâyet suretinde arzedince, aldıkları cevap şu oldu:

“O, bizi hicv ve Müslümanlara diliyle eziyet etti. Müşrikleri de bizimle harbe, bizimle uğraşmaya teşvik etti.”

(İbn Sa’d, Tabakat, cilt 2, sayfa 34)



Bir diğer “medyaya” yönelik suikast de kadın şaire yapıldı. Beni Hatm kabilesinden Asma binti Mervan isimli şaire kadın, şiirlerinde İslam ve Peygamber düşmanlığı işliyordu. Kendi kabilesinden fakat İslam ile şereflenmiş Umeyr b. Adi b. Hareşe (r.a.) adında gözleri görmeyen bir sahabi, onu öldürmeyi planladı. Resulullah’ın ordusu Bedir’den döndükten sonra, Ramazan ayında o kadını evinde öldürdü. Sabah namazını Rasul-ü Ekrem ile birlikte kıldı. Resulullah onu görünce “Ya Umeyr Mervan’ın kızını mı öldürdün?” diye sordu. O da “Evet ya Rasulullah, acaba hata mı ettim?” dedi. Resulullah (s.a.v.) “Onun kanı hederdir” buyurdu. (Ibn Sa'd, Tabakat, cilt 2, sayfa 27)



Tüm Arap coğrafyasında gündem olan Kab bin Eşref suikastından sonra şairler açıktan açığa hakaret ve tahrikte bulunmaktan çekindiler. Peygamber efendimize hakaret edip de öldürülenler bunlarla sınırlı değildir. 100 yaşını geçmiş bir Yahudi şair olan Ebi Afek, Ebu İzze Amr b. Abdullah, Muaviye bin Muğire gibileri de aynı şekilde öldürülmüştür. Peygamberin altısı kadın olmak üzere “ölüm listesinde” toplamda 15’e yakın kişi vardı. Bununla beraber siyer ve tarih kaynaklarından an*laşılacağı üzere haklarında ‘’vur” emri çıkarılanların sadece 4-5 ta*nesi öldürülmüş, diğerleri Müslüman olmuş veya yeniden İslâm’a dönerek Hz. Peygamber’den özür dilemiş, böylece hayatları bağışlanmıştı. (6)



* * *



Karikatür krizinin böyle sonuçlanacağı, tarihi bir gerçeklik ile önümüzdedir. Burada suçlu arayanlar, insanların dini değerlerine hakaret ederek gündeme gelmeye ve para kazanmaya çalışanlar ve bunlara göz yuman hükümetleridir. Karikatür krizinde 2006 yılında 200’e yakın Müslüman gösterilerde hayatını kaybetti. Bu karikatürleri yayınlayanlar bunca ölüme karşı krizi çıkardıklarından dolayı özür diledi mi? Hayır, aksine defalarca ve daha tahrik edercesine bu işe devam ettiler. Bugün bu olayın yasını tutanlar, İslam dini ve diğer dinlerin kutsallarına hakareti suç kabul edip yaptırım yapmadığı sürece, yeni yaslar tutmaya devam edecektir. Zaten bu durumda döktükleri yaş da, timsah gözyaşından başkası da değildir.



Twitter: @mirac_Karaaslan



-Dipnotlar-

1- http://en.wikipedia.org/wiki/Jyllands-Posten_Muhammad_cartoons_controversy

2- http://www.haberler.com/fransa-da-yeni-karikatur-krizi-3949565-haberi/?m=0/

3- http://www.radikal.com.tr/dunya/charlie_hebdo_dergisi_hangi_karikaturleri_yayinlamisti-1266975

4- http://www.ntv.com.tr/dunya/paris-s...iz-yemen-el-kaidesiyiz,3I8Ayvwvvk-It6Yekisv5Q

5- http://www.hurriyet.com.tr/dunya/27911771.asp

6- Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, http://www.yeniumit.com.tr/konular/detay/peygamberlere-saygisizligin-dini-hukmu-ocak-2013


 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
10734059_1051246751567579_4867904866352635862_n.jpg
 
Üst