Kardeşler Arasında El Değiştiren Taht…

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Yrd. Doç. Dr. İSMAİL KAPAN

Yeni Yüzyıl Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başka


İngilizlerin verdiği büyük destekle, 1932 yılında Suudi Arabistan devletini kuran Kral Abdülaziz bin El Suud, akrabalık ve hısımlık bağlarıyla saltanatını güçlendirmek için, bölgedeki muhtelif aşiretlerden tam 45 kadınla evlendi. (Kraliyet resmî organlarının beyanına göre, hiçbir vakit aynı anda dörtten fazla kadınla evli kalmamış, yani evlenip boşanmış.) Bu kırk beş kadından 70 tane oğlu ve kırktan fazla da kız çocuğu doğmuş. Bu kadınlar arasında en meşhuru, Necd Bölgesinde güçlü bir aşirete mensup olan Hassa binti Ahmed El Sudairi… Hassa’dan doğan yedi erkek kardeş; “Yedi Sudairi Biraderler” namıyla, hanedan içinde çok baskın ve güçlü. Aile içinde âdeta ayrı bir klan mahiyetinde! Önceki gece yarısı vefat eden Abdullah’ın yerine tahta geçen yeni Kral Selman, işte bu önemli klanın bir üyesi.


Baba Abdülaziz 1953 yılında öldüğünde (Doğumu 1876), yerine en büyük oğlu Suud bin Abdülaziz geçti. Ancak Suud’un eğlenceye düşkün olması ve çocuklarını da (Onun da babası gibi yüzden fazla çocuğu var) devletin kritik yerlerine yerleştirip kardeşlerini etkisizleştirme gayretleri, aile içinde tepkilere yol açtı. 1964 yılında tahttan uzaklaştırılıp sürgüne gönderildi. 1969’da Yunanistan’da iken kalp krizinden öldü. Onun yerine kral olan ve Vehhabilik inancını yaymak için çok büyük paralar harcayan Faysal, 1975’te yeğenlerinden biri tarafından öldürüldü. Yerine bir başka kardeşi, Halid tahta oturdu. 1982’de Halid’in de ölmesiyle birlikte, Sudairilerin dönemi başlamış oldu. 1921 doğumlu Kral Fahd, Sudairi kardeşlerin en büyüğü idi. 2005 yılına kadar, babası da dâhil en uzun süre (23 sene) tahtta kalan kişi oldu. Fahd’dan sonra tahta geçmek üzere veliaht prens seçilen Abdullah’a, görev verilip verilmeyeceği bir dönem çok tartışma konusu oldu. Hatta enteresan bir şekilde o zamana kadar uygulaması olmayan ikinci veliaht seçildi: Prens Sultan bin Abdülaziz… Ancak Abdullah’ın yönetimde güçlü bir pozisyonu vardı. Hem Başbakan Birinci Yardımcısı (Suudi Arabistan’da başbakanlık-Bakanlar Meclisi Başkanlığı-koltuğu Krala aittir) hem de Jandarma Genel Komutanı (Naibu reis-i meclis-il vüzera ve reisu haras-il vatani) idi. 1991’deki Körfez Savaşı sırasında Savunma Bakanı olan ikinci veliaht Prens Sultan, tahta hiç oturamadan 2011 yılında öldü. Onun yerine Veliaht olan Prens Naif de, 2012 yılında yine tahta geçme fırsatı bulamadan öldü. Her ikisi de Sudairi kardeşlerden…


Sudairi Kardeşlerin hayattaki en yaşlı üyesi olan Prens Abdurrahman (1921 doğumlu), 1978’den 2011 yılına kadar Savunma Bakan Yardımcılığı yaptı. Diğer bir Sudairi olan Prens Turkî (1934 doğumlu) de, 1968’den 1978’e kadar Savunma Bakan Yardımcılığı yapmıştı… Sudairi Kardeşlerin hayattaki en genç ikinci üyesi olan yeni Kral Selman, seksen yaşında (1935) ve sağlık problemleri bulunuyor. Selman 1963’ten 2011’e kadar başkent Riyad’ın valiliğini yapmıştı. Sudairilerin yaşayan en genç üyesi, 1942 doğumlu Prens Ahmed’dir. O da 1975’ten 2012 yılına kadar içişleri bakan yardımcılığı yaptı daha sonra da aynı bakanlığa getirildi. Selman’ın yerine veliaht olan Prens Muqrin (Sudairi değil) de yetmiş yaşında…

Bugün Suudi Arabistan devletinin bütün kilit noktalarında (özellikle silahlı kuvvetler teşkilatında) binlerce ferdi görev yapan Suud ailesinin hikâyesi çok geniş ve bu konuda yazılmış pek çok kitap bulunuyor. 1975’ten beri aralıksız dışişleri bakanlığı yapan Prens Suud bin Faysal, öldürülen Kral Faysal’ın oğlu… Yine aralıksız olarak ABD’de 22 yıl boyunca büyükelçilik görevi yapan Prens Bender bin Sultan da, adından anlaşılacağı üzere ölen veliaht Prens Sultan’ın oğludur. Elçilik görevinden sonra Riyad’a dönen Bender, istihbarat başkanlığına getirildi. Ancak Kraliyet üst yönetimi ile ters düşünce bir ara uzaklaştırıldı ve sürgüne gönderildiğine dair söylentiler çıktı. Halen durumu belirsizliğini koruyor ve onun da ciddi sağlık problemleri var…

Petrol gelirleri ve özellikle ABD’nin verdiği siyasi ve askerî destek sayesinde, Bölge’de önemli roller oynayan Suudi Arabistan’da, bundan sonraki taht değişikliklerinde, aile içi kavgaların şiddetlenmesinden endişe ediliyor. Zira Prens Muqrin’den sonraki değişim artık ikinci kuşak arasında olacak gibi görünüyor…

http://akademikperspektif.com/2015/01/24/kardesler-arasinda-el-degistiren-taht/
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Prof.Dr.Faruk BEŞER bugünkü makalesinde, İslam'ın hükümlerinin, devleti İslam olmuş ve dünya konjöktüründe de gücü ve kuvvetiyle etkin bir "erk"in varlığıyla ancak uygulanabileceğini beyanla,

Başta Suud-i Arabistan olmak üzere, Afganistan'da ve IŞİD'in hakim olduğu bölgelerde vs. İslam Hukuku'nun toplumu ilgilendiren meselelerde ikame edilemeyeceğini beyan ediyordu "Allahü alem" diyerek...

Çünkü, hocaefendi, onları halkı müslüman olan ülke olarak görürken, onları devleti İslam olmuş bir ülke olarak görmemektedir.

Bundan mütevellit, Suud da dahil oralarda, hırsızlık, zina, recm, kıtal vs. cezalarının uygulanamayacağını ifade ediyordu.

Bendeniz onun bu ictihadına tamamen katılmakla birlikte,

İslami Devlet'i teşekkül ettirmek isteyenlere karşı neden daha etkin bir yardımın içinde olamıyor, onlarla bütünleşemiyor ve onları neden destekleyemiyoruz.

Tamam IŞİD şöyle böyle, kabul edelim, aynı çıkışı Faruk BEŞER bir grup müslümanla gösterseydi, desteklenecek miydi elbet de hayır,

IŞİD için müslümanlar ne diyorsa BEŞER için de aynı şeyi söyleyeceklerdi...

Onun için, biz müslümanlar olarak İslami Devleti güçlü bir şekilde nasıl ikame edeceğiz..?

Bunlar da ifade edilip açıklanmalıdır...

Bizim Türkiye'de nice cemeatler var, birbirine düşman olmayan cemeat yok gibi...

Bu cemeatler Kur'an ve Sünnet ekseninde nasıl bütünleşecekler, nasıl kardeş olacaklar bunların da üzerinde durulmalıdır diye düşünüyorum...

Suud İslam Devleti'nden ziyade "halkı müslüman olan devlet" görüntüsü vermektedir...

Filistinlilere götürülen yardım tırlarının yollarının önüne barikatlar kurdurup engelleyen, İsrail tarafını serbest bırakan bir devlet nasıl İslam devleti olacak ki...

NOT:

Suud Despot Kraliyet Ailesi'nin gayr-i islami erk'iyle,

O erk'le öteden beri düşman olan "vahhabileri" harmanlamayalım...

Bu sayfalarda dahi nice kardeşlerimiz cahilce kelam ediyorlar...
 
Üst