"Karagümrük Yanıyor!"daki Aslı'nın Cevabı
Ben Aslı, Karagümrük'lü Aslı!
Uyuyamadım hakim bey, herkes bilsin istedim bu işin aslını, astarını.
Her günden daha sıradan bir gündü benim için,
İşten dönüyordum, yağmurlu bir havaydı.
Ne bileyim hakim bey, o gün hayatımın dönüm noktasıydı.
Saraçhane'den Edirnekapı'ya uzanan Fevzi Paşa Caddesi
çamurlu ve kaygandı.
Yağmura dayanamadım ve son param olduğunu bile bile taksiye el kaldırdım.
Şimdi ister kader deyin hakim bey, ister alınyazısı...
56 model bi Chevrolet taksi durdu önümde,
Orda denk geldim ben, bu kanı deliye.
Daha biner binmez bişeyler hissettim,
Allah aşkına hakim bey, ben bu olacakları nerden bilebilirdim?
Arabaya bindim ve "Karagümrük'e" dedim.
Günahını alamam hakim bey, hiç bir yamuğunu görmedim.
Yol boyunca tek kelimeyi ben ettim "Karagümrü'ke" dedim.
Ama ben de onun gözlerinden hissettim.
Başka ne bi söz, ne de bir tavır...
Hani vardır ya gözler anlatır.
Hiç bitmesin dedim o an hakim bey,
orda kalmak için,
"Karagümrük yansın" istedim hakim bey "Karagümrük yansın" istedim.
Sonra malesef Karagümrük'e geldik hakim bey,
borcumu verdim almadı, dedim ya son paramdı.
O zaman bir gün, bir kahve ısmarlarım dedim utanarak, ödeşiriz.
Gülümsedi hakim bey ve ben hayatta hiç öyle gülümseyeni görmedim.
Arabadan indim,
Bakıyordu, hissettim.
Meğer evimi öğrenmiş, bir de haber göndermiş kahve içelim diye.
Topu topu birkez buluştuk hakim bey, sonra hemen evlenelim istedik.
Üç kez istetti beni ama üvey anam hiçbirinde vermedi.
Bir gün bir mektupla "Bana kaçar mısın?" dedi.
Hiç düşünmedim "Kaçarım!" dedim.
Evde gizlice hazırlandım, anam şüphelenmesin diye de yemeğin altını yaktım,
Cama baktım, geldi diye çantamı omuzuma attığım gibi kaçtım.
O telaşla da yemeği ocakta bıraktım.
Kaçtığımız gece polisler bastı evi,
"Ne oluyor?" diye sordu bizim kanı deli taksici,
"Reşit" filan dedi ama polis, onu bile dinlemedi.
"Karagümrük yanıyor!" dedi.
O nezarete, bense anamın yeni evine.
Mahkeme günü geldiğinde bir umut vardı bizimkinde,
Nasılsa gerçeği ben biliyorum diye.
bense Karagümrük'ü o yakmadı, diyemedim,
Suçlu bendim ama söyleyemedim.
Cesaret edemedim.
Ve hakime "Evet!" dedim.
"Beni de o kaçırdı, Karagümrük'ü de o yaktı, evet!".
Yedi yıl verdiler ona.
Ertesi gün ziyaret etmek istedim,
Yine cesaret edemedim, hem gitsem ne diyecektim?
Karşısına dikilip bi de dalga mı geçseydim?
Dedim ya hakim bey, kanı deli diye...
İki güne kalmadı hapisten kaçtı,
Ramazan bu kez Karagümrük'ü gerçekten yaktı.
Yani hakim bey, uzun lafın kısası;
Ramazan hapiste boşa yattı,
Bu kez inadından Karagümrük'ü yaktı.
Sonunda söyledim ya hakim bey, artık içim rahat.
Sevdiğim adamı hapse tıktırmak,
Sizin vereceğiniz cezadan daha da berbat.
Şimdi hazırım hakim bey!
İster asın, ister kesin,
Ama Ramazan suçsuzdur, sadece bunu bilin.
Sadece bunu bilin!...
...
Ben Aslı, Karagümrük'lü Aslı!
Uyuyamadım hakim bey, herkes bilsin istedim bu işin aslını, astarını.
Her günden daha sıradan bir gündü benim için,
İşten dönüyordum, yağmurlu bir havaydı.
Ne bileyim hakim bey, o gün hayatımın dönüm noktasıydı.
Saraçhane'den Edirnekapı'ya uzanan Fevzi Paşa Caddesi
çamurlu ve kaygandı.
Yağmura dayanamadım ve son param olduğunu bile bile taksiye el kaldırdım.
Şimdi ister kader deyin hakim bey, ister alınyazısı...
56 model bi Chevrolet taksi durdu önümde,
Orda denk geldim ben, bu kanı deliye.
Daha biner binmez bişeyler hissettim,
Allah aşkına hakim bey, ben bu olacakları nerden bilebilirdim?
Arabaya bindim ve "Karagümrük'e" dedim.
Günahını alamam hakim bey, hiç bir yamuğunu görmedim.
Yol boyunca tek kelimeyi ben ettim "Karagümrü'ke" dedim.
Ama ben de onun gözlerinden hissettim.
Başka ne bi söz, ne de bir tavır...
Hani vardır ya gözler anlatır.
Hiç bitmesin dedim o an hakim bey,
orda kalmak için,
"Karagümrük yansın" istedim hakim bey "Karagümrük yansın" istedim.
Sonra malesef Karagümrük'e geldik hakim bey,
borcumu verdim almadı, dedim ya son paramdı.
O zaman bir gün, bir kahve ısmarlarım dedim utanarak, ödeşiriz.
Gülümsedi hakim bey ve ben hayatta hiç öyle gülümseyeni görmedim.
Arabadan indim,
Bakıyordu, hissettim.
Meğer evimi öğrenmiş, bir de haber göndermiş kahve içelim diye.
Topu topu birkez buluştuk hakim bey, sonra hemen evlenelim istedik.
Üç kez istetti beni ama üvey anam hiçbirinde vermedi.
Bir gün bir mektupla "Bana kaçar mısın?" dedi.
Hiç düşünmedim "Kaçarım!" dedim.
Evde gizlice hazırlandım, anam şüphelenmesin diye de yemeğin altını yaktım,
Cama baktım, geldi diye çantamı omuzuma attığım gibi kaçtım.
O telaşla da yemeği ocakta bıraktım.
Kaçtığımız gece polisler bastı evi,
"Ne oluyor?" diye sordu bizim kanı deli taksici,
"Reşit" filan dedi ama polis, onu bile dinlemedi.
"Karagümrük yanıyor!" dedi.
O nezarete, bense anamın yeni evine.
Mahkeme günü geldiğinde bir umut vardı bizimkinde,
Nasılsa gerçeği ben biliyorum diye.
bense Karagümrük'ü o yakmadı, diyemedim,
Suçlu bendim ama söyleyemedim.
Cesaret edemedim.
Ve hakime "Evet!" dedim.
"Beni de o kaçırdı, Karagümrük'ü de o yaktı, evet!".
Yedi yıl verdiler ona.
Ertesi gün ziyaret etmek istedim,
Yine cesaret edemedim, hem gitsem ne diyecektim?
Karşısına dikilip bi de dalga mı geçseydim?
Dedim ya hakim bey, kanı deli diye...
İki güne kalmadı hapisten kaçtı,
Ramazan bu kez Karagümrük'ü gerçekten yaktı.
Yani hakim bey, uzun lafın kısası;
Ramazan hapiste boşa yattı,
Bu kez inadından Karagümrük'ü yaktı.
Sonunda söyledim ya hakim bey, artık içim rahat.
Sevdiğim adamı hapse tıktırmak,
Sizin vereceğiniz cezadan daha da berbat.
Şimdi hazırım hakim bey!
İster asın, ister kesin,
Ama Ramazan suçsuzdur, sadece bunu bilin.
Sadece bunu bilin!...
...