Kainattaki adalet beşere de adaleti emrediyor

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
ÂYET-İ KERİME MEÂLİ



(İbrahim,) onlara yaklaştı ve vurup kırmaya başladı. Putlarının kırıldığını öğrenen kavmi koşarak ona geldi.


Sâffât Sûresi: 93-64


12.12.2006




HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ



Hediye; kulağı, kalbi ve gözü çeler.


Câmi'ü's-Sağîr, c: 3, 3829


12.12.2006




Kâinattaki adalet, beşere de adaleti emrediyor



Haşrin Mahkeme-i Kübrâsında, mizan-ı âzam-ı adaletinde cin ve insin muvazene-i a’mâllerini istib’âd edip inanmayan, bu dünyada gözüyle gördüğü bu muvazene-i ekbere dikkat etse, elbette istib’âdı kalmaz.

Ey israflı, iktisatsız, ey zulümlü, adaletsiz, ey kirli, nezafetsiz, bedbaht insan! Bütün kâinatın ve bütün mevcudatın düstur-u hareketi olan iktisat ve nezafet ve adaleti yapmadığından, umum mevcudata muhalefetinle, mânen onların nefretlerine ve hiddetlerine mazhar oluyorsun. Neye dayanıyorsun ki, umum mevcudatı zulmünle, mizansızlığınla, israfınla, nezafetsizliğinle kızdırıyorsun?

Evet, ism-i Hakîmin cilve-i âzamından olan hikmet-i âmme-i kâinat, iktisat ve israfsızlık üzerinde hareket ediyor, iktisadı emrediyor.

Ve ism-i Adlin cilve-i âzamından gelen kâinattaki adalet-i tâmme, umum eşyanın muvazenelerini idare ediyor. Ve beşere de adaleti emrediyor. Sûre-i Rahmân’da, “Göğü yükseltip âleme nizam ve ölçü verdi. Ta ki adaletten ve dinin emirlerinden ayrılarak ölçüde sınırı aşmayın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle yerine getirin ve tartıyı eksik tutmayın” (Rahman Sûresi: 6-7) âyetindeki, dört mertebe, dört nevî mizana işaret eden, dört defa mizan zikretmesi, kâinatta mizanın derece-i azametini ve fevkalâde, pek büyük ehemmiyetini gösteriyor. Evet, hiçbir şeyde israf olmadığı gibi, hiçbir şeyde de hakikî zulüm ve mizansızlık yoktur.

Ve ism-i Kuddûsün cilve-i âzamından gelen tanzif ve nezafet, bütün kâinatın mevcudatını temizliyor, güzelleştiriyor. Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor.

İşte, hakaik-i Kur’âniyeden ve desâtir-i İslâmiyeden olan adalet, iktisat, nezafet hayat-ı beşeriyede ne derece esaslı birer düstur olduğunu anla. Ve ahkâm-ı Kur’âniye ne derece kâinatla alâkadar ve kâinat içine kök salmış ve sarmış bulunduğunu ve o hakaiki bozmak, kâinatı bozmak ve sûretini değiştirmek gibi, mümkün olmadığını bil.

Lem’alar, 30. Lem’a, 2. Nükte, s. 303-304


Lügatçe:


İsm-i Adl: Cenab-ı Hakkın adaletle hükmetme manasındaki Adl ismi.

cilve-i âzam: En büyük tecelli, görüntü.

adalet-i tâmme: Tam adalet.

muvazene: Denge.

Mahkeme-i Kübrâ: Büyük mahkeme; Haşir mahkemesi.

mizan-ı âzam-ı adalet: Adaletin en büyük terazisi; Haşir mahkemesi.

muvazene-i a’mâl: Amellerin tartılması

istib’âd: Akıldan uzak görme.

muvazene-i ekber: En büyük terazi, denge.

hakaik-i Kur’âniye: Kur’ân’ın hakikatleri.

desâtir-i İslâmiye: İslamın düsturları.


12.12.2006
kaynak yeni asya gazetesi
 

hattap

Paylaşımcı
Katılım
12 Haz 2006
Mesajlar
208
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allah razı olsun kardeşim.
 
Üst