Dergaz
Profesör
Masum bir bebekten azılı bir katil çıkarılmasını anlamakta zorlanan Rakel Dink, o süreci oluşturan zihniyetin sorgulanmasını istemişti.
Kesinlikle doğrudur, sorgulanmalı...
Araştırılmalı, incelenmeli, üzerinde düşünülmeli.
Mümkün olduğunca da engellenmeli o dönüşme ve dönüştürme süreçleri.
Ama pek başarı sağlanabileceğini düşünemeyiz.
*
Bebekten katil çıkartırız, katilden kahraman.
Bunun kimya veya simya ile ilgisi yoktur.
Elimizde sihirli değnek olması da gerekmez.
Tek başına 'insan' hepsini kapsayan bir malzeme...
Kimya, simya veya değnek kaç para!
*
Kahraman hapisten çıkarken, davul zurnayla ve basın ordusuyla karşılarız.
Sırları olduğunu sanarak, peşinden koşturur, sorular sorarız.
Kahramanımız İtalyanca birşeyler söyler bağırarak.
Anlamayız.
Ulan ne kültürlü kahramanımız var be deriz, İngilizce de konuşuyor, İtalyanca da.
El sallar, kol sallar kahramanımız, kaşlarını çatar, sert bakar, kameralara doğru yumruğunu sıkar uzatır, pozlar verir.
Kahraman bu, ne isterse yapar. Kim karışır?
*
İsterse teklifleri kabul eder, filmde başrol oynar.
İsterse kitap yazar.
Keyfine kalmış, istemezse yazmaz.
Parayı beğenmezse yarıda bırakabilir.
Paşa gönlü nasıl arzu ederse...
Kendi yazmak istemezse, hatıralarını anlatır, başka birine yazdırır.
Dizi çeker.
Adını markaya çevirir.
Kendi adını taşıyan ürünler sarar piyasayı; kokudur, gömlektir, şapkadır her neyse artık.
Hakkında çıkan yazıları beğenmez.
Tehditler savurur. Söyleyin filancaya, aklını başına alsın diye haber gönderir.
Bebek zamanla katile, katil zamanla kahramana dönüşmüştür.
Kahraman deyince siz ne sandınız?
*
Kahramanlara her dönemde ihtiyacımız vardır.
Yüz yıl önce olduğu gibi, bugün de vardır kahramanlarımız, yüz yıl sonra da olacaktır.
Bugün ilkokula bile gitmeyen bebekler arasından, otuz kırk yıl içinde nice hırsızlar, katiller, kumarbazlar çıkacak...
Bankacılar, öğretmenler, yazarlar, okurlar ve daha neler çıkacak.
Bebek hep bebek kalmıyor ve masumiyet ömür boyu devam eden bir şey değil.
*
Bağdaki üzümden pekmez de yapabilirsiniz, şarap da.
Dağların içinden kömür de çıkar, çelik hammaddesi de.
O çelikten masa da yapabilirsiniz, samuray kılıcı da.
Topraktan elde edilen kurşunla mermi de yapabilirsiniz, mabetlerin kubbesini de kaplayabilirsiniz.
Bir bebek katile dönüşürken, bir diğeri barış gönüllüsü olmaktadır.
Üzümden yapılan pekmezle şarabı anlarken, bazı bebeklerin zaman içinde katile dönüşmesini anlamamak olmaz.
Fakat vurulan insanın eşi ise, anlamamasına hak vermek durumundayız.
Yenişafak
Kesinlikle doğrudur, sorgulanmalı...
Araştırılmalı, incelenmeli, üzerinde düşünülmeli.
Mümkün olduğunca da engellenmeli o dönüşme ve dönüştürme süreçleri.
Ama pek başarı sağlanabileceğini düşünemeyiz.
*
Bebekten katil çıkartırız, katilden kahraman.
Bunun kimya veya simya ile ilgisi yoktur.
Elimizde sihirli değnek olması da gerekmez.
Tek başına 'insan' hepsini kapsayan bir malzeme...
Kimya, simya veya değnek kaç para!
*
Kahraman hapisten çıkarken, davul zurnayla ve basın ordusuyla karşılarız.
Sırları olduğunu sanarak, peşinden koşturur, sorular sorarız.
Kahramanımız İtalyanca birşeyler söyler bağırarak.
Anlamayız.
Ulan ne kültürlü kahramanımız var be deriz, İngilizce de konuşuyor, İtalyanca da.
El sallar, kol sallar kahramanımız, kaşlarını çatar, sert bakar, kameralara doğru yumruğunu sıkar uzatır, pozlar verir.
Kahraman bu, ne isterse yapar. Kim karışır?
*
İsterse teklifleri kabul eder, filmde başrol oynar.
İsterse kitap yazar.
Keyfine kalmış, istemezse yazmaz.
Parayı beğenmezse yarıda bırakabilir.
Paşa gönlü nasıl arzu ederse...
Kendi yazmak istemezse, hatıralarını anlatır, başka birine yazdırır.
Dizi çeker.
Adını markaya çevirir.
Kendi adını taşıyan ürünler sarar piyasayı; kokudur, gömlektir, şapkadır her neyse artık.
Hakkında çıkan yazıları beğenmez.
Tehditler savurur. Söyleyin filancaya, aklını başına alsın diye haber gönderir.
Bebek zamanla katile, katil zamanla kahramana dönüşmüştür.
Kahraman deyince siz ne sandınız?
*
Kahramanlara her dönemde ihtiyacımız vardır.
Yüz yıl önce olduğu gibi, bugün de vardır kahramanlarımız, yüz yıl sonra da olacaktır.
Bugün ilkokula bile gitmeyen bebekler arasından, otuz kırk yıl içinde nice hırsızlar, katiller, kumarbazlar çıkacak...
Bankacılar, öğretmenler, yazarlar, okurlar ve daha neler çıkacak.
Bebek hep bebek kalmıyor ve masumiyet ömür boyu devam eden bir şey değil.
*
Bağdaki üzümden pekmez de yapabilirsiniz, şarap da.
Dağların içinden kömür de çıkar, çelik hammaddesi de.
O çelikten masa da yapabilirsiniz, samuray kılıcı da.
Topraktan elde edilen kurşunla mermi de yapabilirsiniz, mabetlerin kubbesini de kaplayabilirsiniz.
Bir bebek katile dönüşürken, bir diğeri barış gönüllüsü olmaktadır.
Üzümden yapılan pekmezle şarabı anlarken, bazı bebeklerin zaman içinde katile dönüşmesini anlamamak olmaz.
Fakat vurulan insanın eşi ise, anlamamasına hak vermek durumundayız.
Yenişafak