Hikem
Kıdemli Üye
- Katılım
- 31 Ağu 2009
- Mesajlar
- 6,073
- Tepkime puanı
- 702
- Puanları
- 0
Üstad Kadir Mısıroğlu rüyasında Mustafa Kemal i görür
Kendi kalemi ile yazdıklarını aktarıyorum:
Park Otel de yemek yiyoruz. Etraf tıklım tıklım dolu. Birisi ismimle hitap ederek bana seslendi. Başımı kaldırınca ne göreyim M.Kemal iki sıra masanın ortasında ayaklarını normalden biraz fazla açmış elinde kadei bana bakıyor. Sırtında iskoç bir ceket var, son zamanlarına aid böyle bir resmi vardır. Yüzü soluk, sırtında o cekt bir tel saç alnına dökülmüş!.. Aynen ı vaziyette.
''_Evet sana sesleniyorum!..'' dedi. Karşılık verdim:
''_Buyrun efendim!..''
''_Sen'' dedi. ''Neler söyleyip geziyorsun benim hakkımda bakayım!..''
Münakaşa çıkmasını önlemek için kısa ve yuvarlak cevap vermenin doğru olacağını düşündüm ve:
''_Tetkitatımın neticesi neyi gösteriyorsa onları söylüyorum!..'' dedim. Bu sırada ne sesinde ve ne de yüzünde şiddet ve öfke hakimdi.Merak galip görünmüyordu. Bundan dolayı:
''_Neymiş tetkitatının neticesi?!..'' diye sualine devam edince, O'na çıplak gerçeği söylemeye karar verdim ve hulasaten dedim ki;
''_Paşa Hazretleri Zat-ı aliniz daha Anadolu ya gitmeden Istanbul Perapalas oteli' nde İngilizlerle Hilafet-i yıkmak hususunda anlaşmış ve mahud inkilapları yapmak hususunda mutabık kaldınız.İngilizler bu anlaşma sebebiyle Yunanlılar' a İzmir'e çıkma müsaadesini verdiler!.. Böylece siz hem Padişahı hem de milleti aldataraak asıl maksad ve hüviyetinizi setrettiniz. Taki memlekette hakim-i mutlak kesilinceye kadar...ilh...
Baktım yüzünde ve sesinde yine öfke yok. Elindeki kadehi sallayarak,
''_Şu etrafımda bir sürü insan var. Bunların kimi profesor, kimi mebus... Ne söylersem inanırlar. Bir tanesi tahkik lüzümunu hissetmez. Hayret!..Otuz yaşında bir çocuk her şeyin arka planını kurcalıyor!..''
Bir an durakladı Cevap vermeyeyim de laf uzayıp münakaşa çıkmasın diye düşündüm. O devam etti:
''_Doğru söylüyorsun ama, biliyor musun ki, ben vazifeli bir insanım. Vazifemi yaptım!''
Ben yine cevap vermeyeyim de iş kapansın diye önüme bakıyordum. O ise sanki derin bir kuyuya bakıyordu. Sesi hafif, bakışları bulanıktı. Aynı yumuşak ve hafif ses tonu ile devam etti:
''_Kimbilir belki sen de vazifeli bir insansın da vazifeni yapmaktasın!..''
Uyandım ve Rabbime şükrettim. Sonra O nu bir kere de Eskişehir Askeri Cezaevinde hapis yatarken gördüm...
Kadir Mısıroğlu_Geçimiş Günü Elerken sayfa 67.
Kendi kalemi ile yazdıklarını aktarıyorum:
Park Otel de yemek yiyoruz. Etraf tıklım tıklım dolu. Birisi ismimle hitap ederek bana seslendi. Başımı kaldırınca ne göreyim M.Kemal iki sıra masanın ortasında ayaklarını normalden biraz fazla açmış elinde kadei bana bakıyor. Sırtında iskoç bir ceket var, son zamanlarına aid böyle bir resmi vardır. Yüzü soluk, sırtında o cekt bir tel saç alnına dökülmüş!.. Aynen ı vaziyette.
''_Evet sana sesleniyorum!..'' dedi. Karşılık verdim:
''_Buyrun efendim!..''
''_Sen'' dedi. ''Neler söyleyip geziyorsun benim hakkımda bakayım!..''
Münakaşa çıkmasını önlemek için kısa ve yuvarlak cevap vermenin doğru olacağını düşündüm ve:
''_Tetkitatımın neticesi neyi gösteriyorsa onları söylüyorum!..'' dedim. Bu sırada ne sesinde ve ne de yüzünde şiddet ve öfke hakimdi.Merak galip görünmüyordu. Bundan dolayı:
''_Neymiş tetkitatının neticesi?!..'' diye sualine devam edince, O'na çıplak gerçeği söylemeye karar verdim ve hulasaten dedim ki;
''_Paşa Hazretleri Zat-ı aliniz daha Anadolu ya gitmeden Istanbul Perapalas oteli' nde İngilizlerle Hilafet-i yıkmak hususunda anlaşmış ve mahud inkilapları yapmak hususunda mutabık kaldınız.İngilizler bu anlaşma sebebiyle Yunanlılar' a İzmir'e çıkma müsaadesini verdiler!.. Böylece siz hem Padişahı hem de milleti aldataraak asıl maksad ve hüviyetinizi setrettiniz. Taki memlekette hakim-i mutlak kesilinceye kadar...ilh...
Baktım yüzünde ve sesinde yine öfke yok. Elindeki kadehi sallayarak,
''_Şu etrafımda bir sürü insan var. Bunların kimi profesor, kimi mebus... Ne söylersem inanırlar. Bir tanesi tahkik lüzümunu hissetmez. Hayret!..Otuz yaşında bir çocuk her şeyin arka planını kurcalıyor!..''
Bir an durakladı Cevap vermeyeyim de laf uzayıp münakaşa çıkmasın diye düşündüm. O devam etti:
''_Doğru söylüyorsun ama, biliyor musun ki, ben vazifeli bir insanım. Vazifemi yaptım!''
Ben yine cevap vermeyeyim de iş kapansın diye önüme bakıyordum. O ise sanki derin bir kuyuya bakıyordu. Sesi hafif, bakışları bulanıktı. Aynı yumuşak ve hafif ses tonu ile devam etti:
''_Kimbilir belki sen de vazifeli bir insansın da vazifeni yapmaktasın!..''
Uyandım ve Rabbime şükrettim. Sonra O nu bir kere de Eskişehir Askeri Cezaevinde hapis yatarken gördüm...
Kadir Mısıroğlu_Geçimiş Günü Elerken sayfa 67.