Kadİr Gecesİnde Kilinacak Namaz

denizfeneri

Doçent
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
1,278
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
fani dünyanın bir köşesinden
Web sitesi
www.denizfeneri.org.tr
İbn-i Abbas'ın(ra) Peygamber Efendimiz'den(sav) rivayet ettiği hadisi şerifte ''Kadir gecesi İKİ REKAT namaz kılan ve her rekatında BİR FATİHA ve YEDİ İHLAS okuyan ve selam verdikten sonra YETMİŞ KERE:
'Estağfirullahe ve etubü ileyh' istiğfarını söyleyen kimseyi Allahü Teala o kimse yerinden kalkmadan anasını babasını ve kendisini-kul hakkı hariç olmak üzere- affeder.Ayrıca onun için ağaçlar dikmek,saraylar yapmak ve nehirler akıtmak üzere bir meleği cennete gönderir.Bu kimsedünyadan ayrılmadan önce bütün bunları görür.''
buyurulmultur.



İmam-ı Ebu Leys (ra) diyor ki:''Kadir gecesi namazının en azı İKİ REKATtır.En çoğu ise BİN REKAT.Ortası ise YÜZ REKATtır.Her rekatında BİR FATİHA,BİR KADİR SURESİ ve ÜÇ İHLAS okunur.Her iki rekatta bir selam verilir.Selam verdikten sonra Peygamber Efendimiz'e(sav)salavat getirilir.''


"Allâhümme inneke afüvvün kerimün tuhibbül afve fağfü annî."
"Allâhım! Şüphesiz sen affedicisin, afvı seversin. Beni afv et!.."
Bu duâya mübârek gecelerde (özellikle Kadir gecesinde) çokça devam etmelidir. "
 

denizfeneri

Doçent
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
1,278
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
fani dünyanın bir köşesinden
Web sitesi
www.denizfeneri.org.tr
"Gerçek biz onu (Kur'ân'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ( o büyük fazl-u şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır. Onda melekler ve Rûh, Rabblerinin izniyle, her bir iş için iner de iner. O (gece) tanyeri ağarıncaya kadar selâmdır." (1)
Kur'ân-ı Kerim, Levh-i Mahfûz'dan dünya göğüne topyekün olarak, Kadir gecesinde indirilmiştir (Celaleyn). Kur'ân'ın inzâline o gece başlanmıştır. Yâhud topyekün Levh-i Mahfûz'dan dünya göğüne, kâtib meleklere o gece indirilmiştir. Bilâhare Cebrâil -aleyhisselâm- da 23 senede onu tedrîcen Resûlüllah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'e vahyetmiştir (Beyzâvî, Medârik).
Kadir gecesi, içinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Binâenaleyh, o gece yapılan sâlih amel, içinde Kadir gecesi bulunmayan bin ay ibâdetten daha hayırlıdır (Celâleyn, Medârik).
"Onda melekler ve Rûh Rablerinin izniyle her bir iş için iner de iner." Bu ayette Rûh ile Cebrâil -aleyhisselâm- kastedilmiştir (Celâleyn, Medârik). Yâhud "Ruuh" isimli melektir ki, onu melâike ancak o gece görürler. (Veya Ruuh ile kastedilen) ilâhi rahmettir (Medârik).
"Her bir iş için" ayetinden; o seneden gelecek seneye kadar ALLAH Teâlâ'nın hüküm ve kazâ buyurduğu her emirden dolayı meleklerin ve Rûh'un indiği kastedilmektedir (Beyzâvî, Celâleyn, Medârik). Melekler uğradıkları her mümine selam verirler (Beyzâvi, Celâleyn, Medârik).
Müminlerin anası Hazret-i Âişe'nin -radıyallâhu anhâ- şöyle dediği Tirmîzî'deki bir hadîs-i şerîfte rivâyet edilmektedir :
"Dedim ki :
-Ey Allâh'ın Rasûlü!.. Kadir gecesini bilirsem, onda ne duâ edeyim?
Şöyle söyle buyurdu :
"-Allâhümme inneke afüvvün, tühıbbulafve fa'fü annî : ALLAHım! Şüphesiz ki sen çok afv edicisin, afvı seversin. O halde beni de affet!..."
"Denildi ki : Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize ümmetinin ömürleri sunuldu. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bunu az buldu. Bunun üzerine Kadir gecesi verildi.
Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- şöyle demiştir :
Güvendiğim kimseden, şöyle söylediğini işittim, Resûlüllah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kendisinden önceki insanların ömürlerini gördü. Veya onlardan ALLAH Teâlâ'nın dilediği kadarını gördü. Ümmetinin ömürlerini küçümsedi. Diğerlerinin uzun ömürlerinde yaptıkları sâlih amellere (bu kısa ömürde) ulaşmaları mümkün olmayacaktı. ALLAH Teâlâ O'na bin aydan daha hayırlı Kadir gecesini verdi."


Kadr Sûresi 97 / 1-8
 

denizfeneri

Doçent
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
1,278
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
fani dünyanın bir köşesinden
Web sitesi
www.denizfeneri.org.tr
Kadir Gecesinin Belirtileri
"Kadir gecesinin belirtileri şunlardır: O gece açık ve hoş, yumuşak, ne sıcak, ne de soğuk olmayan bir gecedir. Denilmiştir ki: O gecede köpek havlaması duyulmaz. Kadir gecesinin sabahında, güneş doğduğunda şuasız (gözü kamaştırmayan donuk) bir tepsi gibidir. Gönül erbâbına, velîlere, mümin kullarından ALLAH Teâlâ'nın dilediği tâat ehli olanlarına o gece pek çok hayret verici şeyler meydana gelir. Bunlar, o zâtların hallerine, kısmetlerine, azîz ve celîl olan ALLAH'a yakınlık derecelerine göre farklı farklı olur."

Kadir Gecesinin Gizli Tutulmasındaki Hikmet Nedir ?
"Birisi şâyet şöyle derse : Niçin ALLAH Teâlâ, kullarına Cum'a gecesini açıkça bildirdiği halde, Kadir gecesini kesin ve kat'î olarak bildirmedi?.. Aralarında ne fark var ki?.. Ona şöyle cevap verilebilir :
-(İnsanlar) o gece yaptıkları amellere güvenip : "Biz bin aydan daha hayırlı bir geceyi ibâdetle geçirdik. ALLAH Teâlâ bizi bağışladı ALLAH nezdinde dereceler ve Cennetler kazandık" derler ve artık hiçbir ibâdet yapmaya lüzûm görmezler. O gece yaptıklarına dayanıp, güvenirler. Ümîd ağır basar, helâk olurlar.
Nitekim, ömürlerinin ne zaman sona ereceği de kullara bildirilmemiştir. Tâ ki, ömrü uzun olan: "Şehevi arzularımı tatmîn ederim, dünyâ nimet ve lezzetlerinden tadabildiğim kadarını tadarım. (Yani, hayatımı hiçbir ölçü tanımadan yaşarım.) Ömrümün sonuna doğru tevbe ederim, Rabbime ibâdetle meşgûl olurum ve böylece tevbekâr ve sâlih bir kimse olarak ölürüm." dememesi için, ömrün ne zaman biteceği bildirilmemiştir. Bu sûretle kul, dâimâ ölümden korku ve çekinme hali üzere olsun. Yaptığı işleri iyi yapsın, tevbeye ve sâlih amel işlemeye devam etsin. Böylece ölüm, iyi hal üzere olduğu halde gelsin. Bu meyânda, dünyâ hayatında bir kısım lezzet ve şehevî arzuları helâl yoldan kendilerine ulaşır. ALLAH Teâlâ'nın rahmetiyle, âhirette ALLAH'ın azâbından kurtulmuş olurlar.
Denilmiştir ki :
"ALLAH Teâlâ beş şeyi , beş şeyde gizlemiştir :
Birincisi : ALLAH Teâlâ rızâsını taatlarda gizlemiştir.
İkincisi : Gazabını ma'siyetlerde gizlemiştir.
Üçüncüsü : Orta namazını , diğer namazlar arasında gizlemiştir.
Dördüncüsü : Velî kulunu halk arasında gizlemiştir.

Beşincisi : Kadir gecesini Ramazan ayında gizlemiştir."
 

denizfeneri

Doçent
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
1,278
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
fani dünyanın bir köşesinden
Web sitesi
www.denizfeneri.org.tr
Kadir Gecesi Ramazan'ın Hangi Gecesidir ?
"Kadir gecesi, Ramazan'ın son on gününde aranmalıdır. En kuvvetli ihtimâl, yirmi yedinci gece olmasıdır. İmâm-ı Mâlik -rahimehullâh-'a göre, Ramazan'ın son on gününün gecelerinde aranmalıdır. Bu gecelerden birinin diğerlerinden farklılığı yoktur.
İmâm-ı Şâfiî -rahimehullâh-'a göre yirmi birinci gece olması ihtimâli kuvvetlidir. Bazıları on dokuzuncu gecedir, dediler. Âişe -radıyallâhu anhâ-'nın görüşü böyledir.
Ebû Bürde el-Eslemî -radıyallâhu anh- :
"O, yirmi üçüncü gecedir." demiştir.
Ebû Zerr ve Hasan -radıyallâhu anhümâ-, yirmi beşinci gecedir, demişlerdir. Hazret-i Bilâl -radıyallâhu anh-'in, Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizden bildirdiğine göre, Kadir gecesi yirmi dördüncü gecedir..
İbn-i Abbâs ve Übeyy bin Ka'b -radıyallâhu anhümâ- :
"Kadir gecesi, yirmi yedinci gecedir." demişlerdir. En kuvvetli delil, yirmi yedinci gece olmasıdır. En doğrusunu ALLAH -celle celâlühû- bilir.
Ahmed bin Hanbel -rahimehullâh-, İbn-i Ömer -radıyallâhu anhümâ-'nın şöyle dediğini anlatmıştır :
"Ashâb-ı Kirâm -radıyallâhu anhüm-, Resûlüllah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'e, Kadir gecesini, Ramazan'ın son on gecesinde gördüklerini devamlı olarak anlatırlardı. Bunun üzerine, Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır :
"Sizin bu görüşünüz, mütevâtir oldu. O, Ramazan ayının, son onunun yedinci gecesindedir. ( 27. gece) Bir kimse, Kadir gecesini aramak isterse onu Ramazan'ın son onunun yedincisinde arasın!..."
Kezâ, İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ-'nın, Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-'e şöyle dediği rivâyet edilmiştir :
"Ben Kadir gecesini tek gecelerde aradım. Ancak, yediden başka günlerde görmedim..."
"Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin bu konuda muhtelif hadisleri vardır. Yirmi yedisinde, son on gününün teklerinde, son yedisinde, yirmi üçüncü gecesinde, son onda aranması ile ilgili olanları bunlardan bir kısmıdır :
"Kadir gecesini, Ramazan'ın son yedisinde arayın." (Müslîm, Ebû Dâvud).
"Kadir gecesini arayın. Kim onu arayacaksa (Ramazan ayının) yirmi yedisinde arasın." (İmâm Ahmed bin Hanbel'in Müsned'i).
"Kadir gecesini, Ramazan'ın son on (gününün) tekinde arayın." (İmâm Ahmed, Tirmîzî, Beyhakî).
"Kadir gecesini, yirmi üçüncü gecede arayın." (Taberânî).
"Kadir gecesini, (Ramazan'ın) son on gün(ün)de, yâhud son yedi gün(ün)de arayın." (Müslîm).
"İçinizden bazı insanların, rüyâsında Kadir gecesi ilk yedide gösterildi. Yine sizden bazı kimselere de, son yedide gösterildi. Siz onu son onda arayın!.." (Buhârî).(1)
Görülüyor ki, Kadir gecesinin zamanı kat'î bir sûrette tâyin ve tasrîh edilmemiştir. Şu yazdığımız ve bir çoğunu da yazmadığımız hadislerden bir kısmı, Onun son on günün teklerinde, bir kısmı çiftlerinde, bir kısmı orta on günde, bir kısmı da bütün Ramazan'da aranmasını emretmektedir. İbn Melek, bu ihtilâfları şöyle telîf etmiştir :
"Kadir gecesi, muayyen bir gece değildir. Bir sene tek gecede, bir sene çift gecede olmak üzere seyr ve intikâl eder. Bu bâbda sâdır olan hadîsler, vakitleri itibâriyledir." Kâdı İyâz da böyle demiştir.
İmâm Şâfiî -rahimehullâh-'den rivâyet edildiğine göre, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz kendisine vâkî suâllere göre cevap vermiştir .
-Bu gece arayalım mı? diyenlere;
-O gecede de arayın! buyurmuş; bu sûretle gecelerin ibâdetle ihyâ edilmesini teşvîk buyurmuştur.
Şu muhakkaktır ki, Kur'ân'ın (el-Bakara sûresinin 185. âyeti mûcibince) Ramazan ayında inzâl buyurulduğu, Kadir gecesinin de Kur'an'ın indirildiği gecede vâki olduğu beyân buyurulmasına nazaran, o gecenin ancak, o mübârek ayın herhangi bir gecesine tesâdüf edeceğinde şüphe yoktur. Allâhü a'lem.."(2)
Bu konuda söylenecek son söz, son on geceyi dolu dolu geçirmeyi tavsiye olacaktır. Nitekim, Resûlüllah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- öyle yapmıştır :
Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz şöyle demiştir :
"(Ramazan'ın son) onu girince, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- îzârını sağlamca bağlar, gecesini (ibâdetle) ihyâ eder, âile efrâdını da (ibâdet için) uyandırırdı."(3)

Kur'ân-ı Hakîm Meâl-i Kerîm, Kadr Sûresi dipnotları

Kur'ân-ı Hakîm Meâl-i Kerim, Kadr Suresi dipnotları

Sahîh-i Buhârî ve Tercemesi, Kitâb-ü Salâti't- Terâvih 4 / 1875
 

denizfeneri

Doçent
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
1,278
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
fani dünyanın bir köşesinden
Web sitesi
www.denizfeneri.org.tr
Kadir Gecesini Nasıl İhyâ Edelim ?

Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyorlar :
"Kim Kadir gecesinde -(sevâbına) inanarak, ihlâs ile- kâim olursa (o geceyi ibâdetle ihyâ ederse) geçmiş günahları yarlığanır." (1)
Kadir gecesi, içinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı bir gecedir.
"Belirtilen mübârek gecelerde (Kadir gecesinde), ümmet için kılınacak özel bir namaz nass'larda bulunmamakla birlikte, bu gecelerin fazîleti ve yapılacak duâların kabûl edilme ümîdinin fazla olması sebebiyle diğer gecelere göre daha iyi bir şekilde bunların ihyâ edilmesi gerekir. Özellikle kazâ namazı kılma, gece namazını arttırma, Kur'ân-ı Kerîm okuma, tesbîh, zikir ve duâ ile bu geceleri ihyâ etmelidir. Diğer yandan (diğer mübârek gecelerin) gündüzlerini oruçla geçirmek, hakkı bulunan kimselerle helâllaşmak, yoksulları gözetmek, hayır hasenât yapmak da bu günleri en güzel ihyâ şeklidir. Bu gecelerde nâfile namazın en az iki rekat olmak üzere, istenildiği kadar kılınması büyük ecir kazandırır.
Hazret-i Âişe -radıyallâhü anhâ- vâlidemizin :
-Ey ALLAH'ın Resûlü! Bir gecenin Kadir gecesi olduğunu anlarsam, nasıl duâ edeyim? sorusuna karşılık, Resûlüllah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin şu şekilde duâ etmesini tavsiye ettiği bildirilmiştir :

"Allâhümme inneke afüvvün kerimün tuhibbül afve fağfü annî."
"Allâhım! Şüphesiz sen affedicisin, afvı seversin. Beni afv et!.."
Bu duâya mübârek gecelerde (özellikle Kadir gecesinde) çokça devam etmelidir. "(2)
Ramazan'ın son on gecesinde Kadir gecesini bulup, ihyâ etme ümîd ve arayışıyla ibâdet, duâ ve niyâzlarımızı arttırmamız güzel olur.


Kütüb-ü Sitte
İslâm İlmihali, Hamdi Döndüren s: 358

 

denizfeneri

Doçent
Katılım
5 Eki 2006
Mesajlar
1,278
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
fani dünyanın bir köşesinden
Web sitesi
www.denizfeneri.org.tr
Kadir Gecesinde Melekler ve Cebrâil Yeryüzüne İner

İbn-i Abbâs'ın -radıyallâhu anhümâ- şöyle söylediği rivâyet edilmiştir :
"Kadir gecesi olunca ALLAH Teâlâ Cebrâil'e -aleyhisselâm- sayıları yetmiş bin olan Sidre-i Müntehâ melekleriyle berâber yeryüzüne inmelerini emreder. Berâberlerinde nûrdan sancaklar vardır Yeryüzüne indiklerinde Cebrâil kendi sancağını, diğer melekler de kendi sancaklarını şu dört yere dikerler : Ka'be'nin yanına, Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in kabrine, Beyt-i Mukaddes mescidine (Mescid-i Aksâ'ya), Tûr-i Sînâ mescidine.. Sonra Cebrâil -aleyhisselâm- meleklere :
-Dağılın!... der.
Onlar, içinde mümin erkek veya mümin kadın bulunan hiçbir ev, oda, mesken ve gemi bırakmamak üzere hepsine girerler. Ancak şu evlere girmezler : İçinde köpek veya domuz, şarap (diğer alkollü içkiler buna dâhildir), haram yoldan cünüp olmuş bir kimse veya heykel bulunan evlere girmezler. Girdikleri evlerde tesbîhte bulunurlar, yüce ALLAH'ı takdîs ederler, tehlîlde bulunurlar. (Onların günahlarının bağışlanması için ALLAH'a yalvarırlar.) Tanyeri ağarıncaya kadar buna devam ederler. Tanyeri ağarınca semâya yükselirler. Dünya semâsının melekleri onları karşılar ve :
-Nereden dönüyorsunuz? diye sorarlar. Onlar :
-Dünyada idik. Çünkü bu gece, MUHAMMED -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in ümmetinin Kadir gecesidir, derler. Dünya semâsının melekleri :
-ALLAH Teâlâ, onlarla ve ihtiyâçları ile ilgili ne yaptı? derler. Cebrâil -aleyhisselâm- :
-ALLAH Teâlâ, onların sâlihlerini bağışladı, zayıflarına şefaatçi kıldı, der. (Bunu duyan) dünya semâsı melekleri, bu ümmete rızâsını ve mağfiretini lûtf etmesi sebebiyle hamd ederek, yüksek sesle Rabbü'l-Âlemîyn'i senâya, takdîse ve tesbîhe başlarlar.
Sonra dünya göğü melekleri, onları ikinci göğe uğurlarlar. Sonra böylece gök katları geçilir. Yedinci kat semâya varıldığında Cebrâil -aleyhisselâm- :
-Ey göklerin sâkinleri!.. (Yerlerinize) dönünüz!.. Her göğün meleği, kendi yerlerine dönerler. Sidretü'l- Müntehâ'nın sâkinleri olan melekler de Sidre'ye dönerler. (Sidre'nin yeryüzüne inmemiş olaan melekleri, gelenlere) :
-Neredeydiniz? derler.
Onlar, dünya göğü meleklerine verdikleri cevâbın benzerini verirler. Sidre sâkini melekler, tesbîh ve takdîsle seslerini yükseltirler. (Onların bu yüksek sesle tesbîhini önce) Me'vâ Cenneti duyar. Sonra Naîm Cenneti, sonra Adn Cenneti, sonra Firdevs Cenneti duyar. Arşu'r-Rahmân da işitince, Arş, bu ümmete lütfûndan dolayı, şükrederek tesbîh ve tehlîlle âlemlerin Rabbine yüksek sesle senâya başlar. ALLAH Teâlâ en iyi bildiği halde sorar :
-Ey Arşım, sesini niçin yükselttin?.. Arş şöyle der :
-ALLAH'ım, bana ulaştığına göre, dün gece ümmet-i MUHAMMED'in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sâlihlerini bağışlamışsın, zayıflarına şefaatçi kılmışsın...
ALLAH Teâlâ :
-Doğru söyledin, ey Arşım!.. MUHAMMED -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmeti için, nezdimde öyle ikrâmlar vardır ki, onları hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş, hiçbir beşerin kalbine doğmamıştır, buyurur."
"Denilmiştir ki:
Kadir gecesi, Cebrâil -aleyhisselâm- insanlardan hiçbir kimseyi ayırmaksızın, herkese selâm verir ve onlarla musâfaha eder. Bunun alâmeti ise, insanın teninin ürpermesi, kalbinin yumuşaması, gözlerinin yaşarmasıdır.
Bu cümleden olarak, rivâyet edilmiştir ki,
Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmetinden dolayı üzülmüştü. ALLAH Teâlâ :

-Yâ MUHAMMED -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Üzülme!.. Ümmetine peygamberlerin derecelerini vermeden dünyadan çıkarmam. Şöyle ki, Enbiyâ -aleyhimüssalât ü vesselâm- hazerâtına Rûh ile melekler, risâlet, vahiy ve kerâmet iner. Bunun gibi, ümmetine Kadir gecesinde benden rahmet ve selâmla melâike-i kirâm inerler."
 

saide

Asistan
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
516
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Allah ebeden razi olsun iinsallah Kadir gecesine erisenlerden hakkiyla ifha edenlerden etsin Rabbim
 

aldemira

Üye
Katılım
3 Tem 2013
Mesajlar
56
Tepkime puanı
1
Puanları
0
HER ANINI KADİR ANI YAPMAYI KURAN GÖSTERİRKEN,
BİZ NE YAPIYORUZ,
DÜŞÜNELİM, DEĞİL Mİ

http://www.ihvanforum.org/showthread...in-el%C4%B0nde

VEYA
http://aaldemira.blogspot.com/2012/04/kadir-suresi.html

GELİN İKRA
EMRİNİ
BİR YAPALIM,

SONRA
MÜZAKERE EDELİM,

KADİR SURESİ


Biz o(Kur'â)n'ı Kadir gecesinde indirdik. Kuranın indiği gece kadirdir, kıymetlidir. Kuranın bulunduğu, Kuranın gündem yapıldığı gece değerlidir. Kuranla geçirilen gün azametlidir. Kuranın insana indiği, insanın dünyasına ölçüt olduğu gece kadirdir, kıymetlidir, güçlüdür. Kuranı ikra yaptığımız anlar, kıymetli, kadirli anlardır. Kuransız geçen, Kuran dışı yaşanan vakitler değersiz, kıymetsiz anlardır. Kuranın ölçüt yapılmadığı yaşamlar anlamsız, değersizdir.
Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? Kuranı ikra yapmayan, okuyup, anlayıp düşünüp ibret almayan, bu ölçütleri yaşamına geçirmeyen, Kuranlı yaşamın kıymetini bilemez, anlayamaz. Hala Kuranı anlamaya, kıymetini kavramaya çalışmayacak mısın? Her gününü kadir, kıymetli yapmayacak mısın? Her gününü, Kuranı ikra yaparak, kadir gecesi yapmak senin elindedir.

Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Oysa Kuranlı geceler, Kuranın gündem yapıldığı vakitler, Kuranın düşünülüp ibret alındığı anlar, Kuran değerlerinin, ölçülerinin dikkate alındığı, yaşama geçirildiği hayatlar; Kuransız geçen tüm yaşamdan, ömürden hayırlıdır, makbuldür, değerlidir.
Melekler ve Rûh, o gece Rab'lerinin izniyle her iş için iner de iner. Zira Kuranın indiği, Kuranın gündem yapıldığı, Kuranın okunduğu, ikra yapıldığı anlar, günler, geceler, her bir iş için, her bir konu için, her bir yaşam kesiti için gerekli olanmelekeler, ayetler, ölçüler, yasalar ve bunların ruhu, özü, ilkeleri, hedefi, amacıinsanın dünyasına, kalbinin derinliklerine, aklının merkezine, yaşamın içine iner.Melekelerine işler, ruhunu kaplar.
Esenliktir o, ta tan yeri ağarıncaya kadar! Bu olay ta tan yeri ağarıncaya, yaşamını nurlandırıncaya, hayatını Kuranlaştırıncaya, çevresine ulaştırıncaya ve dünyayı aydınlatıncaya kadar devam eden ve cenneti tattıran ve ebedi cennete kavuşturan bir esenliktir.
http://aaldemira.blogspot.com/

***






KADİR SURESİ ÇALIŞMA NOTLARI



(٩٧-١)
اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ فٖى لَيْلَةِ الْقَدْرِ
97.1 - İnnâ enzelnâhu fî leyletil gadr.
S Ateş - Biz o(Kur'â)n'ı Kadir gecesinde indirdik.
YB- Biz onu kadr/ölçüt gecesinde indirdik
Bu ayetle ilgili olan diğer ayetler: (2:185; 14:1; 44:1-4; 81:17-19)


· Nezale: İnmek, indirmek, menzil, yörünge, yaratma, ağırlama, yemek, nimet ikram. Nüzul” sözcüğünün esas anlamı “hulûl [girmek, içe işlemek, nüfuz etmek]” demektir, bu anlamdaki “giriş”, “duhul” sözcüğüyle ifade edilen “giriş”ten farklıdır. Hulûl etmek, gizlice, haber etmeden, fiziksel bir etki yapmadan girip girdiği nesnenin her bir zerresine homojen olarak yerleşmek şeklinde bir giriştir [İbn Menzur; Lisanü’l-Arab Cilt.8, S.523, Darülhadis Kahire-2003].Nitekim Mümin sûresinin 15. âyetinde ruhun hulûlü [içe yerleştirilmesi] “تنزّل - tenezzül” sözcüğüyle değil “القائ - ilqa [koymak, bırakmak]” sözcüğüyle ifade edilmiştir.HYılmaz. İndirmek, öğretmek, vermek, bahşetmek, ikram, nimet anlamına gelmektedir. MOkuyan.​


· Kadera: Ayarlama, takdir, daraltma, kısıtlama, kaderini çizme, ölçme, ölçü, kıymet, azamet, şeref, güç, kudret, tayin etme, miktar, süre, takat, tencere, kazan,



(٩٧-٢)
وَمَا اَدْرٰیكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ
97.2 - Ve mâ edrâke mâ leyletul gadr.
S Ateş - Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?
YB- Ölçüt/kadr gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin? / Ölçüt gecesinin ne olduğunu Allah’tan başka sana kim anlatabilir ki?


(٩٧-٣)
لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍ
97.3 - Leyletul gadri hayrum min elfi şehr.
S Ateş - Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.
YB- Ölçüt/kadr gecesi bin aydan daha hayırlıdır. / Her şeyin doğru ölçüsünün ne olduğunun belirlendiği an bin (ölçütsüz) aydan daha hayırlıdır.


· Elefe : Sevgiyle toplama, telif, birbirine katma, alıştırma, sevdirme, binlerce
· Şehera :Ay, hilal


(٩٧-٤)
تَنَزَّلُ الْمَلٰئِكَةُ وَالرُّوحُ فٖيهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْ مِنْ كُلِّ اَمْرٍ
97.4 - Tenezzelul melâiketu ver rûhu fîhâ biizni rabbihim, min kulli emr.
S Ateş - Melekler ve Rûh, o gece Rab'lerinin izniyle her iş için iner de iner.
YB- Her bir iş için içindeki melekler/yasalar/güçler ve bilgi/ruh Rablerinin izniyle indirilirde indirilir.


· Nezale: İnmek, indirmek, menzil, yörünge, yaratma, ağırlama, yemek, nimet ikram. Nüzul” sözcüğünün esas anlamı “hulûl [girmek, içe işlemek, nüfuz etmek]” demektir, bu anlamdaki “giriş”, “duhul” sözcüğüyle ifade edilen “giriş”ten farklıdır. Hulûl etmek, gizlice, haber etmeden, fiziksel bir etki yapmadan girip girdiği nesnenin her bir zerresine homojen olarak yerleşmek şeklinde bir giriştir [İbn Menzur; Lisanü’l-Arab Cilt.8, S.523, Darülhadis Kahire-2003].Nitekim Mümin sûresinin 15. âyetinde ruhun hulûlü [içe yerleştirilmesi] “تنزّل - tenezzül” sözcüğüyle değil “القائ - ilqa [koymak, bırakmak]” sözcüğüyle ifade edilmiştir.HYılmaz. İndirmek, öğretmek, vermek, bahşetmek, ikram, nimet anlamına gelmektedir. MOkuyan​

Ayetin başında tenezzelü fiili kullanılmış olup, 41Fussilet 30-32 ve 19 Meryem 64 de de bu inişin devam etmekte olduğunu ifade eden netenezzelü kalıbı kullanılmak suretiyle meleklerin inişinin devam etmekte olduğu vurgulanmış ve böylece hayatını vahiyle şekillendiren her insana meleklerin inmesi her zaman mümkündür MOkuyan. Buradaki melekle kastedilen kuran ayetleri olmalıdır. Kuran ayetini ikra yapanlara bu eylemi yaptıkları sürece ayetler bir anlamda âlemlerine iner, hulul eder, nüfuz eder.


· Meleke: Mülk, sahip, meleke, yetenek, hükümdarlık, malik olma, memlük(Köle), melek, melik, sultan, iç yüzü, iktidar, güç, tasarruf gücü, elçi, haberci, ayet,


Meleklerin nüzulünü [hulûlünü] konu alan aşağıdaki âyetlerden bazılarında “melek” sözcüğü “elçiler [haberciler]” anlamında, diğer bazılarında da “yönetim güçleri” anlamında kullanılmıştır. “ ملك - Melek” sözcüğünün “elçiler [haberciler]” anlamında kullanıldığı âyetler:
o Kullarından dilediğine melekleri, emrinden [kendine özgü iş] olan ruh ile “Gerçek şu ki: Benden başka ilâh yok, o hâlde benden sakının” diye uyarmaları için indirir/ hulûl ettirir. Nahl; 2.
o Şu bir gerçek ki, “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra hiç şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler iner durur [hulûl eder durur] ; “Korkmayın, üzülmeyin. Size vaat edilen cennetle sevinin. Biz size, dünya hayatında da âhirette de [yol gösteren, yardım eden] Yakınlarız. Orada sizin için nefislerinizin arzuladığı şey var. Orada sizin için istediğiniz şey var. Gafur ve Rahîm Allah’tan bir ikram olarak…” Fussılet; 30 32.
o Hani sen inananlara, “Rabbinizin indirilen/ hulûl ettirilen üç bin melekle yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Âl-i Imran; 124.
Melek” sözcüğünün “yönetim güçleri” anlamında kullanıldığı âyetler:
o Biz melekleri ancak gerçekle indiririz ve o zaman, asla göz bile açamazlar. Hicr; 8.
o Hani elçiler onlara önlerinden, arkalarından gelerek şöyle demişlerdi: “Allah’tan başkasına ibâdet/kulluk etmeyin!” Şöyle cevap vermişlerdi: “Eğer Rabbimiz isteseydi, kesinlikle melekler indirirdi. Bu yüzden biz kendisiyle gönderilmiş olduğunuz şeyleri inkâr ediyoruz.” Fussılet; 14.
o Ve: “Ona bir melek indirilseydi ya!” dediler. Eğer böyle bir melek indirmiş olsaydık iş mutlaka bitirilmiş olurdu. Sonra da kendilerine göz bile açtırılmazdı. En’âm; 8.
Dolayısıyla “melek” sözcüğünün, “elçiler [haberciler]” anlamında kullanıldığı âyetlerde bu sözcükle kastedilenler “Kur’ân Âyetleri”dir. Talâk suresinin 10 ve 11. âyetlerine göre zaten Kur’ân’ın bir adı da “rasül [elçi]”dür. Bu elçi [haberci], toplumun canı demek olan güvenilir ve kutsal bilgiler içermektedirHY. Kuran elçi, melekler ayet, ruh da ayetlerin taşıdığı ölçütler olarak alınabilir.

· RaveHa: Ruh, gidiş, akşam dönüşü, rahmet, yardım, rüzgâr, ferah, gizli kuvvet, latif husus, koku, rızık, can, canlılık, duygu, karakter, vahiydir.


Ruh Sözcüğünün Kur’ân’daki Kullanımı : Ruh, vahiy anlamında alınabilir, 40Mümin 15, 42Şura 52, 16nahl 2 de meleklerin ruhu indirdiğinden söz edilmesi de bu ayette vahiy anlamında kullanıldığına delildirMOkuyan. Akleden kalbin hayat soluğu olan vahiy oılmalıdırMİslamoğlu. Ruh” sözcüğü Kur’ân’da “İlâhî esinti, vahy/bilgi” anlamında kullanılmış, vahyin bilgisizlikten dolayı ölü sayılan kalbe hayat verdiği, canın bedendeki işlevi ne ise vahyin de insanlık için aynı işlevi gördüğü, bu işlevi dolayısıyla bireyi ve toplumu kokuşmaktan koruduğu düşünülürse, “ruh” sözcüğünün sözlük, ansiklopedik ve dinî terim anlamlarıyla Kur’ân’daki anlamı arasında bir paralellik var gibi gözükebilir. Ancak sözcüğün kullanıldığı âyetler incelendiğinde, bu paralelliğin “ruh”un ne olduğu konusunda değil, sadece insan üzerindeki etkileri konusunda olduğu anlaşılır. HY.
o Ve sana ruhtan sorarlar. Deki: “Ruh Rabbimin emrindendir [işindendir] . Size ise az bilgiden başka, bir şey verilmemiştir.” İsra; 85.
o Refi’dir, dereceleri yükseltendir, Arş’ın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için kendi emrinden/ kendi işinden olan ruhu kullarından dilediğine ilka eder [bırakır] . Mümin; 15.
o İşte böylece sana da kendi emrimizden [kendi işimizden] olan ruhu vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur [ışık] yaptık. Hiç kuşkusuz sen de dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. Şûra; 52.
o Allah’a ve âhiret gününe inanan bir topluluğu, Allah’a ve elçisine karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurmuş olarak bulamazsın. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden olan ruh [güvenli bilgi] ile desteklemiştir. Onları, sürekli kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. İşte bunlar Allah’ın hizbidir[yandaşlarıdır] . Dikkat edin, Allah’ın hizbi [yandaşları] başarıya ulaşanların ta kendileridir. Mücadele; 22.
o Kesin olan şu ki, o, âlemlerin Rabbinin indirmesidir [hulûl ettirmesidir]. Onunla “güvenilir ruh” indi [hulûl etti] . Senin kalbine ki, uyarıcılardan olasın. Şuara; 192–194.
Şuara sûresinin 193. âyetinde ise “er-ruhu’l-emin” tamlamasıyla kullanılarak bu bilgilerin [ruhun] “en güvenli, en yararlı bilgi” olduğu vurgulanmaktadır. Şuara sûresinin 193. âyetinde geçen “er-ruhu’l-emin” ifadesini Cebrâîl olarak yorumlamak ve birçok mealde olduğu gibi âyeti “Onu Ruhu’l-Emin [Cebrâîl] indirdi” diye çevirmek yanlıştır. Zira âyetteki “نزل - nezele” geçişsiz fiilini sanki geçişli imiş gibi anlamlandırmak, her şeyden önce âyetin lâfzî manasına aykırıdırHY. Melekler ve ruh iner ayetini de dikkate aldığımızda, meleklerin ayetler, ruhunda bu ayetlerin taşıdığı içerik, ilke, ölçüler vb olduğu düşünülmektedir.


(٩٧-٥)
سَلَامٌ هِىَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ
97.5 - Selâm, hiye hattâ matleıl fecr.
S Ateş - Esenliktir o, tâ tan yeri ağarıncaya kadar!
YB- Bir esenliktir o şafak sökene kadar/aydınlığa kavuşuncaya kadar
· Sıleme: Salim, selamet, sağlam, sıhhatli, sulh, eman, kurtuluş, boyun eyme, teslim olma, has olan, ait olan, selamlaşma, ismi ilahi, ulaşma, İslam,
· Talea: Tulu etme, doğuş, hurma çiçek tomurcuğu, haberdar etme, bildirme, çıkmak, bakmak, bilmek, örtmek, farkına varmak, işlemek,
· Fecera: Fışkırmak, akıtmak, yarılmak, akmak, günahlara dalmak, haktan dönmek, tan yerinin ağarma zamanıdır ki biz buna şafak de*nir. Oysa şafak Arapçada, Güneş battıktan sonra ufukta kalan kızartıya denmektedir.










38 yorum:
blank.gif


  • adnan ve okuma arkadaşları dedi ki...
  • kadir suresini neden hep farklı anladık.

    bir gece o da gizli, ramazanda gizli böylece her ramazan gününün iyi değerlendirelim diye hikmetidir şeklinde anladık.

    böyle okudum, böyle anlatıldı.
    şaşkınlığımı mazur görün.

    o gecede indi o gece kutsal ogece iyi ihya ettin mi tamam o geceye denk gelmek amacıyla her ramazan gecesini değerlendir ki o gece bereketinden yararlan. ya denk gelemezsek :???????

    düşünmemek, sorun bu katılırsınız .
    oysa kadiri böyle anlammak kuranı okuduğumuz daha doğrusu kuranı içimize indirdiğimiz anlar kadir anları.
    kurana göre yaşadığımız, kuranlı yaşam günlerimiz kadirli kıymetli anlar.

    Kuran süreleri yaşamı düzenliyor.
    biz ve dostlarım her anını kadirleştirmenin elimizde olduğunu anladıktan sonra kuranla geçen vakitlerimiz anlarınmız yaşamımız hayatımızı kuşatmaya başladı.
    allah razı olsun.




 
Üst