ismail
Yeni
- Katılım
- 3 Mar 2007
- Mesajlar
- 20,475
- Tepkime puanı
- 2,063
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
Kadınlar ne ister?
On yıllarca erkekleri düşünmeye zorladığımız bu kelimenin aslı astarı hiç bir şeyi yok. Kadınlar ne ister sorusunun bir cevabı yok çünkü. Kadınlar her şeyi ister fakat bunun yanında da ne istediğini kendisi de bilemez. Bir galip çelişki.
Tuba Çelik SÜLÜNKÜ
Bu soru cümlesinin nerden çıktığını çok merak ediyorum. Acaba bir kadının bitmek bilmeyen çelişkileri üzerine çıldırmış bir garip ademin feryadı olabilir mi? Çok manidar, çoook. Cümle kendi içinde birçok anlamları barındırıyor gibi. Sadece öylesine bir soru cümlesi değil bu. Yılmış bir erkeğin feryadı, sıkılmış bir adamın, yeter artık nidası, muzur bir kadının oyunu…
E peki bu durumu ne yapacağız, nasıl düzelteceğiz, nasıl değiştireceğiz? Yok bu durumun düzelme şekli sadece kadınların kendi elindedir. Kendini Süpermen zanneden erkeklerde, bu durumu çözmeye adamışlardır kendini. Öyle çiçekle, böcekle, balonla uğraşarak, kadınlarını mutlu ettiklerini sanırlar. Hadi canım, kadından bahsediyoruz çocuktan değil. Tamam, çoğu zaman çocuksu davrandıkları doğru ama bu yollarla ancak hedef kitlenin bir kısmını etkileyebilirsiniz.
E tabi bir de bu durum var. Erkekler tek çeşittir. Entel olsun, prof olsun, realist olsun, farklı dinlerden olsun ne olursa olsun, her erkeğin sevindiği, kızdığı noktalar aşağı yukarı aynıdır. Fakat kadınlarda bu durum tamamen değişken. Birinin güldüğüne öbürü küfrederek karşılık verebilir. (Allah’ ım neyiz biz ya) bu konu başlı başına bir konu olduğu için ayrıca bir yazıda değineceğim.
Konunun özüne tekrar dönersek, ne istediğini kendisi de bilmeyen bir kadını mutlu etmenin herhangi bir yolu yok, kendi cinsim de ondan söylüyorum. Aç gözlülük mü dersiniz yoksa sonradan görmüşlük mü bilinmez. Ama daha öncede bahsettiğim gibi işin içerisinde bir öz güven eksikliği olduğu da su götürmez.
Dikkat ederseniz televizyonda, gazetelerde, her yerlerde reklamların % 90’ ı kadına yöneliktir. Kadınları kışkırtır. Kendinden geçirir, azmettirir. Neden? Kadın zayıf bir avdır çünkü. Ne istediğini bilmeyen bir şeyi yoldan çıkarmak o kadar kolaydır çünkü. Beyazı gösterirsiniz, onu sever, moru gösterirsiniz, onu sever. İkisinden birini seç dersiniz,1 sene beklersiniz, o yeni çıkan kırmızıyı seçer.
Kadınların öyle büyülü bir sessizliği, ketumluğu gizemli havaları yoktur, kadınlar sadece tuhaftır, hepsi o kadar. Bu tuhaflıklarının farkında oldukları için de ortaya böyle cümleler çıkmıştır, kadının sessizliğinden korkun, kadın konuşmuyorsa şöyle şöyle olur falan da filanda. Sessiz duran kadın, aslında o an haksızlığını kabul etmiş ama altta kalmamak adına vereceği cevabı bulamamış ve kıvırıyordur hepsi bu. Bunun üzerine bir dolu dizeler yazmanın ne denli ironik olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Efendim ne yaptın sen yaaa…. diye birkaç ses duyuyorum şimdi. Elbette yeri göğü titretecek kadar zeki kadınlar var ama öyle bu oran zannedildiği kadar da çok değil. Beş kadından üçü falan demeyeceğim. Bu oran 500 kadında 1 rastlanan bir oran. Madem sağa sola laf atıyorsun Tuba Hanım, sende bu zeki kadınlardan mısın? Hayır değilim, bende tuhaf olan kadınlardanım. Dengesizim.
Erkeklere sesleniyorum, kadınların bu huylarını çok fazla takmayın, bırakın olgunlaşmaya çalışsınlar, onları memnun etmeye çalışarak daha fazla şımartmayın. Şimdi tutup da benim cümlemi de göbeğinden anlamayın. Saygıdan, sevgiden, zorunluluklardan, sorumluluklardan bahsetmiyorum. Bunları seve seve yapmak zorundasınız zaten. Siz bunların hepsini yapın da kadının kendi içindeki çelişkiye burnunuzu sokmayın diyorum. Bırakın kendi çözsün, büyüsün…
Sert yazmıyorum, belki öz eleştiri yapıyorum, kendi öz eleştirimi yaparken yanımda benimle birlikte birkaç insan götürüyorum. Kim bilebilir ki ben bir kadınım sonuçta. Hangi amaçla bu yazıyı yazdığımın cevabını bile benim dışımda kimse bilemez, hatta başka bir kadın bile.
On yıllarca erkekleri düşünmeye zorladığımız bu kelimenin aslı astarı hiç bir şeyi yok. Kadınlar ne ister sorusunun bir cevabı yok çünkü. Kadınlar her şeyi ister fakat bunun yanında da ne istediğini kendisi de bilemez. Bir galip çelişki.
Tuba Çelik SÜLÜNKÜ
Bu soru cümlesinin nerden çıktığını çok merak ediyorum. Acaba bir kadının bitmek bilmeyen çelişkileri üzerine çıldırmış bir garip ademin feryadı olabilir mi? Çok manidar, çoook. Cümle kendi içinde birçok anlamları barındırıyor gibi. Sadece öylesine bir soru cümlesi değil bu. Yılmış bir erkeğin feryadı, sıkılmış bir adamın, yeter artık nidası, muzur bir kadının oyunu…
E peki bu durumu ne yapacağız, nasıl düzelteceğiz, nasıl değiştireceğiz? Yok bu durumun düzelme şekli sadece kadınların kendi elindedir. Kendini Süpermen zanneden erkeklerde, bu durumu çözmeye adamışlardır kendini. Öyle çiçekle, böcekle, balonla uğraşarak, kadınlarını mutlu ettiklerini sanırlar. Hadi canım, kadından bahsediyoruz çocuktan değil. Tamam, çoğu zaman çocuksu davrandıkları doğru ama bu yollarla ancak hedef kitlenin bir kısmını etkileyebilirsiniz.
E tabi bir de bu durum var. Erkekler tek çeşittir. Entel olsun, prof olsun, realist olsun, farklı dinlerden olsun ne olursa olsun, her erkeğin sevindiği, kızdığı noktalar aşağı yukarı aynıdır. Fakat kadınlarda bu durum tamamen değişken. Birinin güldüğüne öbürü küfrederek karşılık verebilir. (Allah’ ım neyiz biz ya) bu konu başlı başına bir konu olduğu için ayrıca bir yazıda değineceğim.
Konunun özüne tekrar dönersek, ne istediğini kendisi de bilmeyen bir kadını mutlu etmenin herhangi bir yolu yok, kendi cinsim de ondan söylüyorum. Aç gözlülük mü dersiniz yoksa sonradan görmüşlük mü bilinmez. Ama daha öncede bahsettiğim gibi işin içerisinde bir öz güven eksikliği olduğu da su götürmez.
Dikkat ederseniz televizyonda, gazetelerde, her yerlerde reklamların % 90’ ı kadına yöneliktir. Kadınları kışkırtır. Kendinden geçirir, azmettirir. Neden? Kadın zayıf bir avdır çünkü. Ne istediğini bilmeyen bir şeyi yoldan çıkarmak o kadar kolaydır çünkü. Beyazı gösterirsiniz, onu sever, moru gösterirsiniz, onu sever. İkisinden birini seç dersiniz,1 sene beklersiniz, o yeni çıkan kırmızıyı seçer.
Kadınların öyle büyülü bir sessizliği, ketumluğu gizemli havaları yoktur, kadınlar sadece tuhaftır, hepsi o kadar. Bu tuhaflıklarının farkında oldukları için de ortaya böyle cümleler çıkmıştır, kadının sessizliğinden korkun, kadın konuşmuyorsa şöyle şöyle olur falan da filanda. Sessiz duran kadın, aslında o an haksızlığını kabul etmiş ama altta kalmamak adına vereceği cevabı bulamamış ve kıvırıyordur hepsi bu. Bunun üzerine bir dolu dizeler yazmanın ne denli ironik olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Efendim ne yaptın sen yaaa…. diye birkaç ses duyuyorum şimdi. Elbette yeri göğü titretecek kadar zeki kadınlar var ama öyle bu oran zannedildiği kadar da çok değil. Beş kadından üçü falan demeyeceğim. Bu oran 500 kadında 1 rastlanan bir oran. Madem sağa sola laf atıyorsun Tuba Hanım, sende bu zeki kadınlardan mısın? Hayır değilim, bende tuhaf olan kadınlardanım. Dengesizim.
Erkeklere sesleniyorum, kadınların bu huylarını çok fazla takmayın, bırakın olgunlaşmaya çalışsınlar, onları memnun etmeye çalışarak daha fazla şımartmayın. Şimdi tutup da benim cümlemi de göbeğinden anlamayın. Saygıdan, sevgiden, zorunluluklardan, sorumluluklardan bahsetmiyorum. Bunları seve seve yapmak zorundasınız zaten. Siz bunların hepsini yapın da kadının kendi içindeki çelişkiye burnunuzu sokmayın diyorum. Bırakın kendi çözsün, büyüsün…
Sert yazmıyorum, belki öz eleştiri yapıyorum, kendi öz eleştirimi yaparken yanımda benimle birlikte birkaç insan götürüyorum. Kim bilebilir ki ben bir kadınım sonuçta. Hangi amaçla bu yazıyı yazdığımın cevabını bile benim dışımda kimse bilemez, hatta başka bir kadın bile.