Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Ve Dayanışma Günü

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Türkiye'de her 4 kadından biri şiddet görüyor

Türk Eczacıları Birliği (TEB) Saymanı Nevin Taşlıçay, Türkiye'de kadınların yüzde 25'inin fiziksel şiddete uğradığını belirtti.

Taşlıçay, yaptığı yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1999 yılında almış olduğu kararla 25 Kasımın kadına yönelik sosyal, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetin ortadan kaldırılması için uluslararası mücadele ve dayanışma günü olarak kutlandığını hatırlattı.
Türkiye'de kadınların yüzde 25'inin fiziksel şiddet gördüğünü ve şiddete uğrayan kadınların yüzde 75'inin eşi tarafından şiddete maruz kaldığına dikkati çeken Taşlıçay, öldürülen kadınların yüzde 40-70'inin katilinin eşleri olduğunu ifade etti. Taşlıçay, her dört kız çocuğundan birinin cinsel şiddete uğradığını ve cinsel saldırganların yüzde 75'inin tanıdık olduğunu vurguladı.
Adalet Bakanlığının verilerine göre kadın cinayetlerinin son yedi yılda yüzde 1400 arttığını belirten Taşlıçay, şunları kaydetti:
''2009 yılının ilk 7 ayında 953 kadın, 2010 yılının ilk 7 ayında ise 236 kadın çeşitli sebeplerle öldürülmüştür. Kısacası kadınlar, kamusal alanın her noktasında, sokakta, iş yerinde, okulda ve güvenli addedilen evlerde şiddete uğramakta ve hatta öldürülmektedir. Bu can alıcı sorun tüm toplumun sorunudur. Buna yönelik hem kamuya hem de sivil topluma önemli sorumluluklar düşmektedir. Konuya ilişkin hukuki düzenlemelerin bir an önce tamamlanması, haksız tahrik indirimi uygulamasının ortadan kaldırılması, şiddet mağduru kadınlar için yeterli sayıda sığınmaevi açılması, medyanın kadına yönelik şiddet haberciliği konusunda daha sorumlu davranması ve sivil toplum alanının tüm paydaşlarının kadına yönelik her türlü şiddeti ortadan kaldırmaya dönük tüm çabaları desteklemesi gerekmektedir.''
AA
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Kadınlar en çok yakınlarından şiddet görüyor

Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve AB'nin desteği ile Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünce yapılan araştırmada Türkiye'de kadınların en çok yakınlarından şiddet gördüğü belirtildi.

Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve AB'nin desteği ile Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünce 24 bin 48 hane ziyareti ve 12 binden fazla kadınla yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilen ve bir bölümü daha önce kamuoyuyla paylaşılan Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması, ilginç sonuçlarıyla dikkati çekiyor.
Türkiye'de kadına yönelik aile içi şiddetin sürdüğünü gösteren araştırmaya göre, evlenmiş ve bekar kadınların tümü dikkate alındığında, kadınların yüzde 36'sı, yaşamlarının herhangi bir döneminde yakın ilişkide oldukları erkeklerin fiziksel şiddetine maruz kalıyor.
Medeni durumları değerlendirildiğinde araştırmadaki en çarpıcı sonuç ise, boşanmış veya ayrı yaşayan kadınların belirttiği şiddet oranının yüzde 73 olması. Başka bir deyişle, Türkiye'de boşanmış veya ayrı yaşayan 10 kadından 7'si yaşamlarının herhangi bir döneminde şiddet görüyor. Eşi ölmüş kadınların yüzde 49'u, halen evli kadınların yüzde 38'i, bekar kadınların ise yüzde 9'u fiziksel şiddete maruz kalıyor.
Araştırma, eğitimli kadınların da şiddetten kaçamadığını ortaya koyuyor. Lise ve üzeri eğitimi olan her 10 kadından 3'üne, hayatlarının herhangi bir döneminde yakın ilişki içinde olduğu erkek tarafından fiziksel veya cinsel şiddet uygulanıyor.
Erkekler birlikte oldukları kadınların hayatını kontrol etmek için kadınların yüzde 68'inin her zaman nerede olduğunu bilmek istediğini ortaya koyan araştırmaya göre, erkeklerin yüzde 34.8'i eşlerinin veya birlikte oldukları kadınların kıyafetlerine karışırken, yüzde 44'ü başka bir erkekle konuşunca sinirleniyor. Kadınların yüzde 30.8'i ise eşinden veya birlikte olduğu kişiden izin almadan sağlık kuruluşuna gitmiyor.
Araştırma, en az bir kez şiddet yaşamış kadınların yüzde 37'sinin annesinin de şiddete maruz kaldığını ortaya koyuyor.
Şiddet yaşamış kadınlardan yüzde 33'üünün hayatına son vermeyi düşündüğünü dile getirdiği araştırma sonuçları, kadınların yüzde 11.9'unun bunu denediğini ortaya koyuyor.
Sonuçlara göre, fiziksel veya cinsel şiddet sonucu evi terk eden kadınların yüzde 51'i çocuklarla ilgili nedenlerden, yüzde 30'u erkek istedi diye geri dönerken, yüzde 28.4'ü de sevdiği erkeğin değişeceğini düşündüğü için ona yeni bir şans veriyor. Fiziksel veya cinsel şiddet gören kadınlardan evlerini terk etmeyenlerin yüzde 59.7'si ise yaşadıklarını 'çok ciddi bir sorun olarak' görmüyor.
BABADAN DAYAK
Araştırma, Türkiye genelinde 15 yaşından sonra her 100 kadından 17'sinin yakın ilişkide oldukları erkekler dışındakilerden de fiziksel şiddet gördüklerini ortaya koyuyor.
Eş veya birlikte olunan kişi dışında kadınlara fiziksel şiddet uygulayanlar arasında ilk sırayı yüzde 41 ile babalar, yüzde 32 ile anneler, yüzde 16 ile ağabeyler ve yüzde 8 ile öğretmenler oluşturuyor. Yani 15 yaşından sonra kadınların eşleri ya da birlikte oldukları kişiler dışındakilerden maruz kaldıkları şiddet daha çok kendi ailelerinden geliyor.
Türkiye genelindeki her 100 kadından 3'ü, yakın ilişkide oldukları erkekler dışındakilerden cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu kişilerin yüzde 52'si yaşadıkları cinsel istismarın tanımadıkları kişiler tarafından gerçekleştiğini belirtiyor.
ŞİDDET SONUCU YARALANMALAR
Türkiye genelinde en az bir kez gebe kalmış her 10 kadından biri gebeliği sırasında eşi veya birlikte olduğu kişi tarafından fiziksel şiddet yaşadığını vurguluyor.
Araştırmada, Türkiye'de eşi veya birlikte olduğu kişi tarafından gördüğü şiddet sonucu yaralanmış kadınların yüzde 57.6'sı, üç veya daha fazla kez yaralandığını ifade ederken, şiddet sonucu yaralanan her 10 kadından dördü, en az bir kez tedavi olmasını gerektirecek kadar şiddetli derecede yaralandıklarını bildirdi.
Araştırma, bu yaralanmaların yüzde 66'sının ''Çizik, sıyrık, bere'', yüzde 60'ının ''kulak zarı patlaması, göz yaralanması veya morarması'', yüzde 17'sinin ''kesik veya sıyrık'', ''burkulma çıkık'' ve ''kemiklerde çatlak veya kesik'' şeklinde görüldüğünü ortaya koydu.
AA
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Kadına şiddetin en çok olduğu iller

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kadına yönelik şiddet 2010 yılında da can yakmaya devam etti. Kadına yönelik en fazla şiddetin görüldüğü il Diyarbakır olurken en az il ise Şırnak oldu.

Burnu kesilerek cezalandırılan, töre ve namus gerekçesiyle intihara sürüklenen, başta eşleri olmak üzere, kayınpeder, baba, kayınbirader, oğul veya yakınları tarafından öldüresiye dövülen kadınlara yönelik şiddet, bu yıl da hız kesmedi.
Şiddetten kurtulmak isteyen kadınlara destek olmak amacıyla 1997 yılında kurulan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 23 ilde kadın merkezleri aracılığıyla kadınların adeta sığınağı olan Kamer ile daha sonra bu alanda faaliyet gösteren diğer kadın kuruluşlarının yoğun çalışmaları, kadın hakları konusunun ciddi bir ivme kazanmasına yardımcı olsa da, hala kadın fiziksel, cinsel, sözel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalmaya devam ediyor.
AA muhabirinin Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şırnak'ta faaliyet gösteren kadın kuruluşlarından derlediği bilgilere göre, bu yılın 9 ayında Diyarbakır'da 882, Mardin'de 354, Batman'da 90, Şırnak'ta ise 17 kadın şiddete uğradıkları gerekçesiyle destek istedi. Bu kadınlardan 101'i can güvenliği tehdidiyle sığınma evlerine yerleştirildikleri bildirildi.
Diyarbakır Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİKASUM) Koordinatörü Özlem Özen, kadınlara hukuki danışmanlık, psikolojik ve danışmanlık desteği verdiklerini belirterek, 2010 yılının ilk 9 ayında, aile içi şiddet dolayısıyla 306 kadının başvurduğunu, 184'üne psikolojik, 105'ine hukuki destek verdiklerini söyledi.
Kadınlara iş başvuruları, yeşil kart, okula gitme gibi yaşamsal talepler konusunda bireysel danışmanlık yaptıklarını belirten Özen, ''Başvuruda bulunan kadınlardan 61'inin can güvenliği riski olduğu gerekçesiyle beraberlerinde 55 çocukla sığınma evine yerleştirildi. DİKASUM'a başvuran kadınların yaşama yeniden sarılmalarını sağlamak amacıyla, spor aktiviteleri, meslek edindirme ve el becerilerini geliştirme ve yaygın eğitimden yararlanmaları için atölye çalışmalarının yapıldığı Sümerpark'a yönlendiriyoruz'' diye konuştu.
Bağlar Belediyesi Kardelen Kadın Evine ise 223 kadın aile içi şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle başvurdu. 11'i kaçırılma, öldürülme endişesiyle merkeze ulaşan bu kadınlardan 8'i sığınma evine yerleştirildi. Diğer kadınlara ise psikolojik, sağlık, ekonomik ve hukuksal destek verildi.
10 BİN KADINA ULAŞILDI
KAMER Vakfı çalışanı Nilüfer Yılmaz da, 1997 yılından beri kadına yönelik şiddet ve namus cinayetleri konusunda çalışmalara başladıklarını, bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 10 bin kadına ulaştıklarını, her kadınla ortalama 3 kez görüşme yapıldığını söyledi.
Yılmaz, 23 ilde birer kadın danışma merkezi açtıklarını, başvuru yapan kadınlara psikolojik, hukuksal ve iş danışmanlığı destekleri verildiğini, aynı zamanda şiddet ve cinayet gibi konularda da hemen müdahale etmek için bazı illerde acil müdahale ekipleri oluşturduklarını, bu ekiplerin içinde de resmi ve sivil görevlilerin yer aldığını anımsattı.
Bir çok olumlu gelişmeye rağmen zihniyet değişikliği sağlanmadıkça kadınların şiddet yaşamaya, öldürülmeye devam edeceğini belirterek, şöyle konuştu:
''2010 yılı boyunca Türkiye'de 400 civarında kadının öldürüldüğünü hep birlikte basından takip ettik. 2010 yılının 6 ayının Diyarbakır'da 333 kadın şiddet maruz kaldığı için başvurdu. Kadınlardan 315' aile içi şiddet, 8'i aile dışı şiddet, 10'u ise namus cinayeti başvurusudur. Kadın birden fazla şiddet türünü birlikte yaşayabiliyor. Fiziksel şiddet yaşayan aynı zamanda diğer şiddet türlerini de yaşayabiliyor. Aslında şiddet önceden de yaşanıyordu. Ama bir farkındalık ve bilinç oluştu. Artık kadınlar şiddete 'hayır' demeye başladı. Medyanın çabası, gündeme tutması, kadın kuruluşlarının çoğalması, ve daha çok sahiplenmesi nedeniyle şiddet artık kapalı, gizli kalmıyor. Hiç bir şey gizli kalmamaya başladı. Kadınlarda artık haklarını öğrendikçe, itaat etmedikçe şiddet çoğaldı. Zaten itaat etiğiniz zaman sorun yok. Ailenin, toplumun koyduğu normlara uymadığı zaman kadın cezalandırılıyor. Önceden TCK'da azmettirenler için bir suç yoktu. Hatta ceza indirimi vardı. Şimdi azmettirenlerde ceza alıyor ancak bu kez yöntem değişti. Bu kez öldürmek yerine intihara zorlanıyor. Gelen başvurulardan tespitlerimiz bu yönde. Şiddetin gizli ve kapalı kalmaması çok önemli. 13 yıllık çabalarımızın sonucu sevindirici. Zihniyet değişikliği olmadan bir adım ileriye gidemeyiz. Zihniyet değişikliği olmadan kadınların güçlenmesi güç. Zihniyetlerde değişim olmadığı sürecede sorun hep devam edip gidecek.''
''EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜ OLMAYAN KADIN ŞİDDETİ SİNEYİ ÇEKİYOR''
Kamer Mardin Şube Başkanı Tülay Elçioğlu ise, bu yılın ilk yarı döneminde 354 kadının şiddete maruz kaldığı için merkeze başvuruda bulunduğunu, bunlardan 343'ü aile içi şiddet, 5'i aile dışı, 6'sı namus cinayeti endişesiyle başvurduğunu bildirdi.
Bu kadınlardan 270'nin eşi, 40'nın babası, 5'nin kayınpeder, kayınbirader, 6'sının oğul, 13'ünün de yakınları tarafından şiddet gördüklerini belirttiklerini ifade eden, Elçioğlu, kadınların şiddeti çok fazla dile getiremediklerini kaydetti.
Elçioğlu, kadın geleneksel yapıdan dolayı kadın olmanın gereğiymiş gibi şiddeti yaşadığını belirterek, şöyle konuştu:
''Kadınlar uğradıkları şiddeti dile getirmekten utanıyor. Şiddet hala yaşanıyor. Kadınlar yeterince hakları ile ilgili çok fazla bilgi sahibi değiller. Ekonomik özgürlüğü olmadığı için şiddet yaşayan kadın ailesinden destek almadığı zaman tekrar şiddet yaşadığı ortama geri dönüyor. Buda kısır döngüye neden oluyor. Kadın çalışmalarının daha fazla yapılması, özellikle ilköğretimde yasal hakların işlenmesi gerekiyor. Ayrıca ekonomik özgürlük için kadın istihdamının daha çok artması çok önemli.''
Kamer Batman Şube Temsilcisi Zozan Aksoy da, bu yıl şuana kadar 90 kadının şiddete uğradığı gerekçesiyle başvurduğunu bildirdi. 88'i aile içi, 69'sı kocası, 2'si kayınpeder, biri yakınları 2'sinin de çocukları tarafından şiddet gördüğü için başvuruda bulunduğunu belirten Aksoy, bir kişi birden fazla şiddet türüne maruz kalabildiğini kaydetti.
Aksoy, başvurucuların 23'ünün okuryazar olmadığını, 12'sinin okur yazar, 10'nun ilkokul, 7'sinin ortaokul, 6'sının lise, bir tanesinin de yüksek okul mezunu olduğunu ifade ederek, ''Kadın, kocasından, yakınlarından aile içindeki diğer kadınlardan da şiddet görüyor. Elti, görümce ve kaynananın sözlü şiddetine maruz kalıyor. Koca sözünden çıkamayan kadınlar hala şiddet yaşıyor. Bu konuda devletin tüm birimleri duyarlı olmaları gerekir. Hükümetin kadınlardan yana yeni yasalar çıkarması, iş olanaklarını artırması gerekiyor. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadın şiddeti sineye çekiyor'' dedi.
YAŞADIĞI TOPLUMDAN DIŞLANMA KORKUSU
Kamer Şırnak Şube Temsilcisi Nazan Yalçın da, mahalle çalışmalarında bir çok kadının şiddete uğrağını belirtmesine rağmen, bu yıl sadece 15 kişinin fiziksel şiddet gördüğü gerekçesiyle merkeze başvurduğunu, 5'inin ise can güvenliği endişesiyle güvenli yerlere nakledildiğini bildirdi.
Şırnak'ta kadınların merkeze gelmekten çekindiğini, aile ve toplumsal baskılar nedeniyle sorunlarını aktarmada sıkıntı çektiğini belirten Yalçın, ''Haklarını anlatınca da harekete geçmekte çekimser kalıp, korkuyor. Mahalle çalışmalarında her gün en az 1 veya 2 şiddet öyküsü dinliyoruz. 'Çocuğum için katlanıyorum' diyerek, çekimserliğini dile getiriyorlar'' dedi.
Şırnak Kadın Derneği Başkanı İlknur Tanış Yokuş da Şırnak'ta kadın olmanın bölgenin diğer illerine nazaran daha zor olduğunu, bölgenin koşulları nedeniyle kadınlara ulaşmakta bile zorluk çektiklerini söyledi.
Kadının çevresinin dışlamasından çekindiği için yasal haklarını kullanmak istemediğini, 'toplum beni dışlar' endişesini taşıdığını bildiren Yokuş, şöyle konuştu:
''Eğitim düzeyi düşük ve ekonomik güçten yoksun olduğu için kendi ayakları üzerinde duramıyor. Bize 2 kadın şiddet nedeniyle başvurdu. ''kocam üstüme kuma getirdi, bana bakmıyor, şiddet uyguluyor bu yüzden kumama resmi nikahımı vermeden nafaka istiyorum talebiyle başvurdular. Ne yapacaklarına dair yol göstermemizi istediler. Edindiğimiz bilgiye göre Şırnaklı olup ta boşanma neredeyse yok. kadın uğradığı her türlü şiddete sessiz kalıyor, boğun eğiyor. Haklarını anlatmamıza rağmen uygulamada sesiz kalıyor, bilgilenmek istiyorlar, ama yasal haklarını kullanmada çekimser kalıyor. Toplumdan dışlanma korkusu, haksız görülme korkusu ve ailenin sahip çıkmaması nedeniyle kadını şiddet sessiz kılıyor.''
AA
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Şiddet gören kadınların yüzde 40'ı hastanelik!

Kadına yönelik şiddetle mücadele günü kapsamında Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi'nde bir konferans verildi. Konferansa, Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının kadın temsilcileri katıldı. Fethiye Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Öğretim Görevlisi Deniz Kader Şarlak'ın konuşmacı olarak katıldığı 'Her şey Özgüvenle Başlar' konulu konferansta aile içi şiddetin ülkemizdeki durumu hakkında bilgiler aktarıldı. Muğla Üniversitesi Fethiye Sağlık Yüksek Okulu'nda öğretim görevlisi olarak görev yapan Şarlak, Türkiye'deki kadınların yüzde 30'unun şiddet gördüğünü söyledi.

Erkeklerin yüzde 34'ünün bu şiddeti kabul ettiğine işaret eden Kader Şarlak, kadına yönelik gerçekleştirilen şiddetin yarısına yakının hastanede tedavi ile sonuçlandığına vurgu yaptı. Şiddet görüp hastaneye başvuran kadın oranının yüzde 40 olduğunu belirten Şarlak, "Şiddete maruz kalan kadınların yüzde 57'si boşanmayı düşünüyor. Yüzde 39'u ise bu durumu kabulleniyor. Yüzde 26'lık bir oran ise bu durumun düzeleceği umudunu taşıyor. Şiddete uğrayan kadınların büyük bir bölümü de ne yazık ki susmayı tercih ediyor." dedi.
CİHAN
 
Üst