Her 3 kadından 1’i evde kocasının ya da sevgilisinin fiziksel şiddetine maruz kalıyor. Kadına yönelik şiddet bütün dünyada en yaygın insan hakkı ihlalleri arasında. 1960’lı yıllardan beri kadın hareketleri buna karşı mücadele veriyorlar. Şiddetin kaynağında toplumun her yanında izlerini görebileceğimiz erkek egemenliğinin yattığı düşünülüyor.
Erkeklerin egemenliklerini tehdit altında görmeleri, ya da bu egemenliği güçlendirmek istemeleri şiddet davranışına yol açıyor. Türkiye’de resmi rakamlara göre 2006 yılında 72 bin 643 kadın şiddete uğradı, bunların 842’si saldırılar sonucu yaşamını kaybetti. Erkekler tarafından evde uygulanan şiddetin çocuklara da zarar verdiği biliniyor. Fiziksel yaralanmaların yanı sıra aşırı korku, yetersizlik duygusu, özgüven eksikliği bu zararlar arasında.
Şiddet biçimleri
Fiziksel şiddet: Yumruklama, tokat atma, vurma, ısırma, çimdikleme, tekmeleme, saç çekme, itip kakma, yakma, boğazını sıkma, bir aletle vurma.
Ekonomik şiddet: Ekonomik özgürlüğü kısıtlama, eve para bırakmama veya çok az bırakma, sürekli hesap sorma, parayı kullanarak aşağılamaya çalışma.
Sözel şiddet: Yıkıcı eleştiri, bağırma, alay etme, suçlama, isim takma.
Psikolojik şiddet: Küsmek, baskı uygulamak, intihar etmekle tehdit, çocukları uzaklaştırma, arkadaşlarınıza, ailenize sizinle ilgili yalanlar söyleme, onları görmenizi engelleme, güveninizi kırma, bilgi saklama, kıskançlık, gözdağı verme.
Cinsel şiddet: İstenmeyen cinsel davranışları yapmaya zorlama, istemediğiniz halde cinsel ilişkiye zorlama, cinsel yöneliminize bağlı davranışlarınızı değersizleştirme, taciz etme, cinsel ilişki sırasında güç kullanma.
Flört şiddeti: Kimi belirtiler şiddet eğilimine işaret edebilir. Genel olarak öfkeli bir tarza sahip olmak, öfke patlamaları yaşamak, hoşgörüsüzlük. Olayların sorumluluğunu üstlenmeme, hatalarını kabul etmeme, hep başkalarını suçlama. Cinsiyetçi bir tavra sahip olma, kadınların ve erkeklerin nasıl davranması gerektiği konusunda çok kesin yargılarının bulunması. Genel olarak denetleyici, baskıcı, kısıtlayıcı davranışlar sergileme, gittiğiniz yeri, görüştüğünüz kişiyi, yaşam kararlarınızı kontrol etme arzusu. İstediği olmadığında küsme, surat asma, kendini acındırma, duygu sömürüsü. Dünyanın onun etrafında dönmesini, her zaman onu ve isteklerini kendi isteklerinizin önünde tutmasını bekleme. Sizin fiziksel, duygusal, cinsel sınırlarınıza saygı göstermeme, ihlal etme, "yapma" dediğiniz şeyleri bilerek ve zorlayarak yapma. Aşırı kıskançlık ve kıskançlığı normal gibi sunma.
Aile içi Şiddet ve Çocuklar
Aile içi şiddetin çocuklar üzerindeki sonuçları:
Aile içinde kadına yönelik şiddetle çocuklara yönelik şiddet arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Yani bir evde aile içi şiddet varsa, o evde yüksek ihtimalle çocuklar da şiddet görmektedir. Örneğin, Amerika'da yapılmış olan bir araştırma eşlerine şiddet uygulayan erkeklerin yüzde 50'sinin aynı zamanda çocuklarına da şiddet uyguladığını ortaya koymaktadır.
Çocuklar aile içindeki şiddetten doğrudan, yani fiziksel olarak yaralanarak etkilenirler. Şiddet uygulayan kişi, çocuğun annesine duygusal olarak zarar vermek ve istediklerini yapmaya zorlamak amacıyla, çocuğa bilerek ve isteyerek fiziksel, duygusal ya da cinsel şiddet uygulayabilir. Bunun yanı sıra, şiddet uygulayan, çocuğun annesine saldırırken çocuğa da kazara ya da bilerek zarar verebilir. İleri yaşlardaki çocuklar anne-baba arasındaki şiddete müdahale etmek isterken zarar görebilmektedir.
Aile içindeki şiddetin çocuklar üzerinde bir başka etkisi tanık olmaları nedeniyledir. Pek çok anne şiddeti çocuğundan gizleyebildiğini düşünse de, çocukların yüzde 80-90 gibi çok büyük bir kısmı bu durumun farkındadır. Şiddet anını görmeseler de bağrışmaları duyarlar, şiddetin beden üzerindeki izlerini yani yaraları, morlukları görürler.
Şiddet ortamında büyüyen çocuklar, kendilerine bakıp özen gösteren kişilere, yani annelerine, kardeşlerine duygusal olarak bağlanmakta zorluk yaşayabilirler. Oysa büyüme aşamasında bu bağlanma çok önemlidir. Bunun olmadığı durumlarda çocuğun gelişimi tamamen durabilir. Okul öncesi çocuklarda gelişim süreci tersine işleyebilir, çocuklar kabus görebilir ya da uyuma güçlüğü çekebilirler. Okul çağındaki çocuklar ise depresyon, kaygı, korku gibi farklı psikolojik problemler yaşayabilirler, akranlarına karşı şiddet gibi sorunlu davranışlar gösterebilirler. Şiddet görerek büyüyen çocuklar, ileriki yaşamlarında problemli ilişkiler yaşama riskiyle karşı karşıyadır. Onların gelecekte kuracakları ilişkilerde şiddetin ve istismarın yaşanma olasılığı, akranlarına oranla daha fazladır.
Ancak aile içindeki şiddetin yoğunluğuna ve duruma erken müdahale edilmesine bağlı olarak birçok çocuk şiddetle sağlıklı bir şekilde baş etme yollarını bulmakta ve sağlıklı bireyler olarak yaşamlarına devam etmektedirler.
Çocukların şiddete tanık olduğu ya da maruz kaldığı ailelerde duruma erken müdahale edilmesi çok önemlidir. Erken müdahale, şiddetin çocuğun yaşamında yarattığı olumsuz izlerin silinmesini sağlar.
Şiddete uğradığınızda...
Şiddet yaşadığınızda bulunduğunuz yerdeki en yakın polis merkezine ya da jandarma karakoluna başvurarak yaşadığınız olayla ilgili tutanak tutturmalısınız.
Ayrıca muayenenizin yapılabilmesi için bir sağlık kuruluşuna sevkiniz gerekir. Vücudunuzdaki izler kaybolmadan muayene olmak önem taşır. Bu nedenle tutanak yazılmadan önce hastaneye sevkinizin yapılması konusunda ısrarcı olun.
Polis tarafından tutanak hazırlanırken yaşadığınız olayı ayrıntılı bir şekilde anlatın, yazılan tutanağı okumadan asla imzalamayın. Eğer anlatımlarınız polis tarafından tutanağa farklı veya eksik geçirilmişse düzeltilmesini isteyin ve ondan sonra imza atın. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında imzalanan protokol gereği, tutanak tutmayan polisler hakkında cezai işlem uygulanır, tutanak tutmaması durumunda polise bunu hatırlatın ve görevini ihmal ettiğini söyleyin. Tutanağın polis memuru tarafından imzalı bir örneğini mutlaka kendiniz için alın.
Karakol yerine bir dilekçeyle doğrudan Cumhuriyet Savcılığına da başvurmak mümkündür.
Ayrıca şiddet uygulayan kişi eşiniz veya başka bir aile ferdiyse evden uzaklaştırılması için yine bir dilekçe ile Aile Mahkemesi’ne başvurabilirsiniz. Esasında durumu öğrenen Cumhuriyet Savcısının da gerekli tedbirlerin alınması için kendiliğinden Aile Mahkemesi’ne başvurması gerekmektedir.
İlk önce hastaneye gitmişseniz şikâyetinizi hastane polisine iletmeniz mümkündür. Şikâyetçi olmak konusunda henüz karar vermemiş bile olsanız, bir hastaneye başvurarak durumu hekiminizle paylaşabilir, muayenenizin yapılıp durumunuzun kayıt altına alınmasını sağlayabilirsiniz. Hekimler hasta sırrını saklamakla yükümlüdürler.
Başvurabileceğiniz kuruluşlar:
Polis merkezleri, jandarma karakolları
Sağlık kuruluşları
Cumhuriyet Savcılığı
İl ve İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlükleri
Alo 183 (Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı)
Belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri
Baroların Kadın Danışma Merkezleri ve Adli Yardım Kurulları
Kadın örgütlenmeleri
Acil telefonlar:
Polis imdat – 155
Jandarma - 156
Ambulans -112
Sosyal Hizmetler - 183
Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı- 0212 656 96 96
Kaynak: siginaksizbirdunya.org