Zeynep Özmen
Kevok_84
- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 3,306
- Tepkime puanı
- 11
- Puanları
- 0
Kadere iman konusu rasyonel (akli) olarak temellendirilmesi zor bir meseledir.(Problem değildir)Müminin bu meseleyi tamtamına anlayabilmesi ruhi,psikolojik ve sezgisel boyutlarıyla mümkün olabilir.Yani iman esaslarını ruhi ve akli olarak hazmetmiş farz ibadetlerini büyük bir hassasiyetle yerine getiren bir mümin ancak bu gamiz meseleyi anlayabilir.Bu konuyu Sa'd Teftazani,Seyyid Şerif Cürcani gibi derinlemesine inceleyen muhakkik alimler bizim dilimizden konuşmamışlar.Dolayısıyla bu mevzuyu anlamak çok da kolay değil.Ancak özetlemeye çalışalım.
Kader Allah'ın mutlak (yani,bilgisi değişme eğilimi göstermeksizin,sabit olarak) olarak kainatı yaratmadan önce bütün hadisatı olmadan önce bilmesi ve Levh-i Mahfuzda olacak olayları en ince ayrıntılarına kadar takdir edip yazmasıdır. (Ayeti kerimeler ve hadisi şeriflerden bir çok argüman da getirilebilir.)Kaza da Allah'ın Levh-i Mahfuzda takdir ettiği ve yazdığı olayları yaratması ya da teknik ifadesiyle tekvin etmesidir.İnsan davranışarıyla tabiatın olaylarını birbirne karıştırmayalım.Tabiattaki olaylar zorunluluk yasalarına bağımlıdır.Ancak biz insanlara Allah mevhum ve görünmeyen bir iplik gibi bir cüzi irade vermiştir.Pekala herşey takdir edilip ezeli levhada yazılmışsa benim iradem yani cüzi irademin fonksiyonel olarak işlevi nedir,diye sorulabilir.Diğer bir deyişle Allah'ın ezeli bilgisi benim irademi yok edip davranışlarımı zorunlu kılar mı;ben robot gibi mi yaratıldım? Cevap hayır.Neden mi?Çünkü Allah bildiği için biz eylemde bulunmayız.Aksine Allah ezelde irademizle bizim yapacaklarımızı bilmiş,dolayısıyla bu bilgisini bizim irademize tabi kılmıştır.İşte bu devasa alimler "El-ilm tabiün lil-Malum" yani,zamandan münezzeh olan Allahın ezeli bilgisi bizim irademizle yapacağımız davranışlarımızın peşinden gider,demişler.Neyse mesele çok uzun bu nedenle bu meselenin bir çok boyutunu vakit bulursak izah ederiz.Bu kadarı kader meselesinin özüdür.
Kader Allah'ın mutlak (yani,bilgisi değişme eğilimi göstermeksizin,sabit olarak) olarak kainatı yaratmadan önce bütün hadisatı olmadan önce bilmesi ve Levh-i Mahfuzda olacak olayları en ince ayrıntılarına kadar takdir edip yazmasıdır. (Ayeti kerimeler ve hadisi şeriflerden bir çok argüman da getirilebilir.)Kaza da Allah'ın Levh-i Mahfuzda takdir ettiği ve yazdığı olayları yaratması ya da teknik ifadesiyle tekvin etmesidir.İnsan davranışarıyla tabiatın olaylarını birbirne karıştırmayalım.Tabiattaki olaylar zorunluluk yasalarına bağımlıdır.Ancak biz insanlara Allah mevhum ve görünmeyen bir iplik gibi bir cüzi irade vermiştir.Pekala herşey takdir edilip ezeli levhada yazılmışsa benim iradem yani cüzi irademin fonksiyonel olarak işlevi nedir,diye sorulabilir.Diğer bir deyişle Allah'ın ezeli bilgisi benim irademi yok edip davranışlarımı zorunlu kılar mı;ben robot gibi mi yaratıldım? Cevap hayır.Neden mi?Çünkü Allah bildiği için biz eylemde bulunmayız.Aksine Allah ezelde irademizle bizim yapacaklarımızı bilmiş,dolayısıyla bu bilgisini bizim irademize tabi kılmıştır.İşte bu devasa alimler "El-ilm tabiün lil-Malum" yani,zamandan münezzeh olan Allahın ezeli bilgisi bizim irademizle yapacağımız davranışlarımızın peşinden gider,demişler.Neyse mesele çok uzun bu nedenle bu meselenin bir çok boyutunu vakit bulursak izah ederiz.Bu kadarı kader meselesinin özüdür.