Kader Risalesi” üzerinden kaderi inkâr eden Mustafa İslamoğlu

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
mustafa+islamo%C4%9Flu.jpg



Elimde bir kitap var: Hasan el-Basrî’nin Kader Risalesi ve Şerhi.

Ali Eren
2013 tarihli 4. baskı. Üzerindeki isim: Mustafa İslamoğlu

İsmine bakarsanız, kitap bir tercüme ve onun açıklaması. Ancak yarısına kadar kitabın tercümeyle alâkası yok. Daha ilk sahifelerde bu kitapla iki şeyin hedeflendiği anlaşılıyor.

1- İnsanları kader hakkında şüpheye düşürüp, Müslümanlıkta kadere iman diye bir şeyin olmadığını kabul ettirmek, en azından bu konuda tereddüt meydana getirmek.

2- Hazreti Muâviye’yi ve onun mensup olduğu Emevî hanedanını toptan kötüleyip zâlim bir topluluk olarak göstermek.

Yazar bunu doğrudan kendisi yaptığı takdirde inandırıcı olmayacağını düşünmüş olmalı ki bu gayesini Hasan-ı Basrî Hazretleri’nin Kader Risalesi üzerinden yapıyor.

Hani, “Uzaktan baktım yeşil türbe, yanına vardım estağfur tevbe” derler ya, Mustafa İslamoğlu’nun, Hasan el-Basrî’nin Kader Risalesi ve Şerhi isimli bu tercüme kitabı da aynen öyle.

Kitap 220 sahife. Ama Kader Risalesi hakkındaki bilgilere ancak 66. sahifeden sonra müşerref oluyorsunuz. Tercümeye de ancak 90. sahifeden sonra. Önceki sahifelerde neler olduğunu soruyorsanız söyleyeyim:
İslamoğlu’nin diğer kitaplarında olduğu gibi bu ktabında da bol bol yanlışlar ve suçlamalar mevcut…
O yanlışın bazılarını ele aldığımız halde uzun bir yazı meydana geldi. Tamamını yazıya dökseydik kim bilir ne kadar olurdu. İslamoğlu’nun yanlışlarının ve haksız suçlamalarının hepsini değil, mecburen bir kısmını aşağıda madde madde ele aldık.

İşte yanlışlar ve suçlamalar:


1- Yazar daha kitabın “Giriş” yazısında, hemen yanlışlığa adım atıyor. “Eğer Allah dileseydi biz şirk koşmazdık” (6/148) diyen müşriklerin bu sözünün kaderci geleneğe ait yani kadercilikle ilgili bir söz olduğunu söyleyerek imanın şartlarından biri olan kader inancına ilk darbeyi vuruyor. Ona göre kadercilik/kadere inanmak, müşriklerden gelme bir şeymiş.

Ancak, dikkat ederseniz âyete bizzat kendisinin verdiği mânâda “Allah dileseydi” deniliyor. Kendi verdiği “Dilemek” kelimesini unutuyor ve meseleyi sündürüp, “Eğer Allah dileseydi biz şirk koşmazdık”diyen müşriklerin kaderci olduğunu söylüyor. (Sahife: 10)

Halbuki müşriklerin sözü ortada. 1. maddenin ilk cümlesindeki o sözde kader kelimesi yok, dilemek/istemek var. Buna rağmen kader insanı kafir olmaya zorluyormuş gibi, İslamoğlu bu cümleyi şu mânâya çekiyor: “Allah’ın bizi şirke mecbur eden kaderi olmasaydı biz şirk koşmazdık.”

2- Kader meselesinde bu kadar ağır ifade kullanan İslamoğlu, Müslümanlar hakkında da çok ağır ve suçlayıcı cümleler kullanmakta tereddüt etmiyor:
“Bazı Müslümanlar, Hıristiyanlaştıkları oranda dinlerini şekillendirmeye soyunmuşlardır.
…Allah onu Kur’an’la sadece karşıtlarının değil, müntesiplerinin (Müslümanların) şerrinden de korumuştur.” (Sa:10)

“Bazı Müslümanlar” dediği kimselerin ne gibi işler yaptıklarından dolayı Hıristiyanlaştıklarını söylemeye bile lüzum görmeden, onları rahatça Hıristiyanlaşmakla suçlayabiliyor.
Hıristiyanlaştığını söylediği Müslümanlar, yılbaşlarında noel yortularına katılan Müslümanlar falan değil. Onun ifadesiyle ”Geleneksel din tasavvurları”na sahip olan Müslümanlar.
“Geleneksel” demek, ötedenberi kabul edilegelen demek. Bir taraftan “Geleneksel” diyerek Resûlüllah Efendimiz’den beri bilinegelen İslamı tenkit ederken “Din tasavvuru” diyerek de ikinci bir yanlışa düşüyor.
Şöyle ki: İslamın “İ”sinden haberi olan bir kimse “Geleneksel din tasavvuru” demez. Çünkü din tasavvur/düşünce değil İlâhî bir hükümdür. Diğer bir ifadeyle; tasarlanmış, bir düşünce değil, Allah tarafından konulan bir inanç sistemidir.
İslamoğlu cümlesinde “müntesip” kelimesini kullanıyor. “Müntesip” İslamı kabul eden kişi yani Müslüman kimse demek. İslamoğlu, “Allah onu (İslamı) Kur’an’la sadece karşıtlarının değil, müntesiplerinin şerrinden de korumuştur” diyebiliyor.

Allah (c.c.) İslamı Müslümanların şerrinden Kur’an’la koruduğuna göre(!) her Müslüman, İslamoğlu’na göre şerli birer İslam düşmanı olmuş oluyor.


| Ali Eren
Gazeteci-Yazar

Kaynak
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Yazar daha kitabın “Giriş” yazısında, hemen yanlışlığa adım atıyor. “Eğer Allah dileseydi biz şirk koşmazdık” (6/148) diyen müşriklerin bu sözünün kaderci geleneğe ait yani kadercilikle ilgili bir söz olduğunu söyleyerek imanın şartlarından biri olan kader inancına ilk darbeyi vuruyor. Ona göre kadercilik/kadere inanmak, müşriklerden gelme bir şeymiş.

Ancak, dikkat ederseniz âyete bizzat kendisinin verdiği mânâda “Allah dileseydi” deniliyor. Kendi verdiği “Dilemek” kelimesini unutuyor ve meseleyi sündürüp, “Eğer Allah dileseydi biz şirk koşmazdık”diyen müşriklerin kaderci olduğunu söylüyor. (Sahife: 10)

@kurt26'ın kendisinden alıntı/iktibas yaptığı Ali eren doğrusu Mustafa islamoğluna cevab verememiş gözüküyor..İnsanın fiileri meselesinde En'am 148 . ayetine atıfta buluna mustafa islamoğlunun bu ayeti doğru anlamadığı sözlerinden belli oluyor..İslamoğlu gizli bir mutezili gibi ayeti yorumluyor..Oysa ayetin anlamı,şöyledir;müşriklerin ''Allah dilemiş olsaydı, ortak koşmazdık'' şeklindeki sözleri, onların kadere iman ettiklerini göstermez.

Şayet kadere iman etselerdi,bu sözleri doğru olurdu ve bu yüzden ayıplanmazlardı.Fakat onlar, kaderin varlığı doğru olsa,mesuliyet kendilerinden kalkar zannettiler.Dolayısıyla , kadere imanı ve kaderin mükelleften mesuliyeti kaldırmayacağı hakikatini bilmeden onu kalkan olarak kullanmayı istediler.Bu yüzden Allah teala onlara cevabında: ''Deki, sizde(kitap ve hüccetten) bir ilim varsa, onu bize çıkarıp getirin.Siz yalnız kendi zannınıza tabi oluyorsunuz ve sadece yalan söylüyorsunuz./Enam 148 ve dedilerki, ' Rahman dileseydi biz o meleklere tapmazdık! Onların bu hususta hiç bir bilgisi yoktur, onlar ancak yalan söylüyorlar/Zuhruf 20. şeklinde buyurmuştur.

Dolayısıyla Allah Teala , onların sözlerinde yalan konuştukları için değil de, peygamberleri yalanladıkları için kötülemiştir.

Biz hem kulların mesuliyetini kabul etmeyi, hemde kadere, hayrının ve şerrinin Allahtan olduğuna inanmayı gerekli buluyoruz. Kaderin hayrının ve şerrinin Allahtan olması demek, Allahın her şey üzerinde , umumi bir hakimiyeti vardır demektir ve biz, bu kulli ve cüz'i bütün meşieden hiç birinin hakkını eksiltmeyiz./Şeyhulislam mustafa sabri./Mevkıful Beşer tahte sultanil kader
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
dili olan konuşuyor, ahirette konuştuğunuzun hesabı var benden söylemesi.Bu konulara çok cevap verildi, sağdan soldan duyduğunuz laflara inanarak zanni suçlamalarda bulunacağınıza bu adam ne diyor diye kulak verin, ne yazmış diye bir okuyu verin. Zanni davranmayın, günaha giriyorsunuz bak benden söylemesi.
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
dili olan konuşuyor, ahirette konuştuğunuzun hesabı var benden söylemesi.Bu konulara çok cevap verildi, sağdan soldan duyduğunuz laflara inanarak zanni suçlamalarda bulunacağınıza bu adam ne diyor diye kulak verin, ne yazmış diye bir okuyu verin. Zanni davranmayın, günaha giriyorsunuz bak benden söylemesi.
Videoyu eklemişim işte ne günaha giriceğim.Adam kendi söylüyor kıyamet alametleri yok diyor.Sizde mi yok diyorsunuz?
İnkar ettiği diğer şeylerinde videoları var.
Sizde mi yanlız kuran diyenlerdendiniz?Onlarla artık birşey yazamaya gerek yok zaten.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
kurt su nikini degistir yaw, her konuya atılıyon
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Millet sapacaksa birak da sapsinlar canim. Cehenneme de adam lazim.
 

Kurtuluş26

Profesör
Katılım
6 Ocak 2014
Mesajlar
860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
islamikonular.weebly.com
Millet sapacaksa birak da sapsinlar canim. Cehenneme de adam lazim.

Benim içim yanıyor duramıyorum maalesef.Herkez gücünün yettiğini yapar.
Bir kişi duyarsa ne mutlu bize.Bir kişi saparsa heleki bunlar saptırırsa elbette üzülüyoruz.
Kalemzadeyi biliyormusun bilmiyorum ya adam beni bile şüpheye soktu.Allah onların şerrinden korusun.Zor toparladım Allah koruyor çünkü.Sürekli sıratel müstekime dosdoğru yola ilet ve ayırma Ya Rabbi diye yalvarıyoruz.Ahir zamanın sonlarındayız ne olucağa belli değil.
Ben daha bir kişinin dahi kurtulduğunu görmedim.Yani yanlız kuran diyenlerden oysa cevaplamaya çok uğraştık.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sapacak olan sapacaktir arkadas. Rabbimiz sordugunda “falancinin yuzunden saptim" demesi onun icin mazeret teskil etmeyecegine gore kisi hatasini kendisinde aramalidir. Yani sapma nedeni bir baskasi degildir, Allah akli bosuna vermedi.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Videoyu eklemişim işte ne günaha giriceğim.Adam kendi söylüyor kıyamet alametleri yok diyor.Sizde mi yok diyorsunuz?
İnkar ettiği diğer şeylerinde videoları var.
Sizde mi yanlız kuran diyenlerdendiniz?Onlarla artık birşey yazamaya gerek yok zaten.
Kader böyleymiş tüm hadisleri red etmemizi Allah istemiş.

Allah'ın kaderinden kaçılır mı?
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Konu mesele tam nedir bilemiyorum o yüzden içsel durumlara girmek istemiyorum...

Kader üzerinde bir kaç şey söylemek istiyorum...

Bu sitede bulunmanız aslında bir şekilde kaderiniz ile ilişkili....belki bu siteyi duydunuz yada bir yerden tavsiye aldınız vss....her insanın bu sitede bulunma nedeni farklılaşabilir...

Fakat siteye gelip yazışmanız sonrasında devam etmeniz aslında bir nevi sizin kaderinizde olmanız gereken yerin olmasıdır...

Siteyi duyduğunuzda isteseydiniz gelmezdiniz sonuçta bir çok site var dünya üzerinde özellikle tweet ve face en büyükleri...insanların hayatlarındaki tercihler sebepler dahilinde aslında bazen kaderle birleşebiliyor..

Kader bazen insanın rüyasında da gözükebiliyor...İmanın şartlarından olan Kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmak tır..

Bazenöyle anlar olur ki kaderinizde hiç beklenmedik bir anda bir sebep ile hiç tanışamayacağınız çok değerli güzel bir insan ile tanışabilirsiniz....ki bu vesile sanal alemin adreside olabilir yada farklı bir platformda olabilir......hayatınızda sanal bir platforma güven duymadığınız bir anda bir buluşma ile belki uzun yıllar sürecek çok değerli dostluklar elde edebiliyorsunuz...yada farklı bir platformda farklı dostluklar da kurabilir uzun yıllara dostluklarınızı yayabilirsiniz...

Misal ...
Elbiss bu sitede olmasaydı sadece kalmam gereken sitede kalsaydım beni aranızdan kaç kişi tanıyabilirdi...kaldı ki kalmam gereken sitede ÖYLESİNE adlı yazı dizisi yazıyordum ki tam 51 sayı yazdım...oraya sözüm vardı 100 sayı olacak diye unutmadım :) 49 sayımı tamamlayamadan ayrıldım....belki o gün o siteyi bıraktığımda başka hiçbir alana yönelmeyebilirdim de...ama bir gün bu site karşıma çıktı ve sonrasında burada yazmaya devam ettim...bu sitede kalıcılığım ebedi mi ?...elbette hayır zamanı vakti geldiğinde bu siteden de ayrılacağım ama zaman ne zaman olur bilemem...

Fakat sebep ve sonrasında kader ile birleştiğinde ortaya değer çıkıyor... mesela bazen öyle güzel giden bir yerde çalışıyorsunuz ki bir anda herşey 1 yıl içerisinde değişiveriyor ve kader de farklı yerlerde ve farklı yaşam yada iş yeri ortamlarında olmanız gerekiyor aslında kader seni oraya çağırıyor ...aslında o işyeri yada ortam olağan halde gitse hiç kıpırdamayacaksın çünkü çok mutlusun ama ne oluyorsa 1 yılda herşey değişiyor işyeri yada ortamın kapanıyor sonrasında farklı kader için arayışa giriyorsun ve çok seneler sonra olmak istediğin ilk yere geliyorsun ama bilmediğin bir ortama..işte burada kaderin seni oraya alıyor...

Kaderinde oraya gelmenle herşey bitmiyor yeni kader yeni ortam demek ve yeni tanışmalar demek...yeni tanışmalar yeni kapılar demek fakat açılan her yeni kapı yeniden farklı bir kaderi açıyor demek..ben bu durumu ALLAH ın sunduğu yol diye niteliyorum...

fakat şöyşe bir netice var ..

Açılan her yeni yol ayrı bir sınav kapısını açıyor...ve her açılan sınav kapısıda sana sunulan fazla ise dereceside ona göre fazlalaşıyor...

Ben çok öncelerden kader üzerine bir yazı paylaştım burada da yazdım diye hatırlıyorum herneyse...

Kader koridorları öyle bir yol ki ben o yolları örümcek ağına benzetiyorum....her durak noktası senin seçim yolun oluyor seçim üzere 2 alternatif yoldan birisini seçiyor ve oradan ilerliyorsun sonrasında bu yollar koridor koridor açılıyor ki bazı koridorların sonunda yine merkez dönüm noktasına geliyorsun yine seçim..aslında kaderi biz belirleyip seçmiyoruz sadece orada olmamız gereken noktada oluyoruz bunu açıp izah edebilmem çok zor umarım başarabilmişimdir..

Böyle.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Konu mesele tam nedir bilemiyorum o yüzden içsel durumlara girmek istemiyorum...

Kader üzerinde bir kaç şey söylemek istiyorum...

Bu sitede bulunmanız aslında bir şekilde kaderiniz ile ilişkili....belki bu siteyi duydunuz yada bir yerden tavsiye aldınız vss....her insanın bu sitede bulunma nedeni farklılaşabilir...

Fakat siteye gelip yazışmanız sonrasında devam etmeniz aslında bir nevi sizin kaderinizde olmanız gereken yerin olmasıdır...

Siteyi duyduğunuzda isteseydiniz gelmezdiniz sonuçta bir çok site var dünya üzerinde özellikle tweet ve face en büyükleri...insanların hayatlarındaki tercihler sebepler dahilinde aslında bazen kaderle birleşebiliyor..

Kader bazen insanın rüyasında da gözükebiliyor...İmanın şartlarından olan Kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmak tır..

Bazenöyle anlar olur ki kaderinizde hiç beklenmedik bir anda bir sebep ile hiç tanışamayacağınız çok değerli güzel bir insan ile tanışabilirsiniz....ki bu vesile sanal alemin adreside olabilir....hayatınızda sanal bir platforma güven duymadığınız bir anda bir buluşma ile belki uzun yıllar sürecek çok değerli dostluklar elde edebiliyorsunuz...

Fakat sebep ve sonrasında kader ile birleştiğinde ortaya değer çıkıyor... mesela bazen öyle güzel giden bir yerde çalışıyorsunuz ki bir anda herşey 1 yıl içerisinde değişiveriyor ve kader de farklı yerlerde ve farklı yaşam yada iş yeri ortamlarında olmanız gerekiyor aslında kader seni oraya çağırıyor ...aslında o işyeri yada ortam olağan halde gitse hiç kıpırdamayacaksın çünkü çok mutlusun ama ne oluyorsa 1 yılda herşey değişiyor işyeri yada ortamın kapanıyor sonrasında farklı kader için arayışa giriyorsun ve çok seneler sonra olmak istediğin ilk yere geliyorsun ama bilmediğin bir ortama..işte burada kaderin seni oraya alıyor...

Kaderinde oraya gelmenle herşey bitmiyor yeni kader yeni ortam demek ve yeni tanışmalar demek...yeni tanışmalar yeni kapılar demek fakat açılan her yeni kapı yeniden farklı bir kaderi açıyor demek..ben bu durumu ALLAH ın sunduğu yol diye niteliyorum...

fakat şöyşe bir netice var ..

Açılan her yeni yol ayrı bir sınav kapısını açıyor...ve her açılan sınav kapısıda sana sunulan fazla ise dereceside ona göre fazlalaşıyor...

Ben çok öncelerden kader üzerine bir yazı paylaştım burada da yazdım diye hatırlıyorum herneyse...

Kader koridorları öyle bir yol ki ben o yolları örümcek ağına benzetiyorum....her durak noktası senin seçim yolun oluyor seçim üzere 2 alternatif yoldan birisini seçiyor ve oradan ilerliyorsun sonrasında bu yollar koridor koridor açılıyor ki bazı koridorların sonunda yine merkez dönüm noktasına geliyorsun yine seçim..aslında kaderi biz belirleyip seçmiyoruz sadece orada olmamız gereken noktada oluyoruz bunu açıp izah edebilmem çok zor umarım başarabilmişimdir..

Böyle.
İmanın şartlarını kim belirliyor?
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
İmanı olan yani iman etmiş bir insan...

ALLAH a inanması gerektiğini bilir...
Peygamberlere inanması gerektiğini bilir..
Kutsal Kitaplara yani Metinlere inanması gerektiğini bilir
Meleklere inanması gerektiğini bilir..
Dünyadan sonra Ahiret yaşamının olduğuna inanması gerektiğini bilir...
son olarak ise.....
Kadere hayır ve şer in ALLAH tan olduğuna inanması gerektiğini bilir...

Bazen insanların HAYIR olarak bildikleri şeyler ŞER olabilir..Bazense insanların ŞER olarak bildikleri şeyler HAYIR olabilir..İnsan kaderinde olanı ALLAH daha iyi bilir olduğunu bilir...

Böyle.
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Bu insanların İmanları ile ilgili bir durumdur...Zamanlardan evvel öyle bir ev ahalisi durumu yaşanacak ki insanların tek sığınacak kapısı İMAN ları kalacak ...eğer imanlarını koruyup sağlam tutarsa insan işte o günün azaplarından ALLAH nazarında korunmuş olacak...

İMAN meselesi değip geçmemek gerek bu tüm dinler için çok önemli bir konu...

ALLAH a inanmayan biri hangi din olursa olsun İMAN da gereklilik olan koşulsuz şartsız kabul etmiş olmanın gerekliliklerinden sayılmaz.

İman demek ...
Koşulsuz şartsız tam TESLİMİYET halidir...Her gelenin ALLAH tan olduğunu bilip TEYEMÜM etmektir yani rıza gösterip SINAV da olabildiğince başarı sağlayabilmektir..

Bazen insan hatayı kendi seçimiyle işler ki bunun kaderle ilişkisi yoktur....Bu konuda ALLAH bizlere SEÇİM lerde serbest olduğumuzu ve özgür olduğumuzu çok kez söylüyor

Bir insan ALLAH a inanmıyor ise onun özgür seçimidir fakat İnsan İMAN edip koşulsuz şartsız ALLAH ile yakınlaşmak istiyor ise ALLAH a ortak koşmaması gerektiğini insanın bilebilmesi gerekiyor...

ALLAH a inanmak la İMAN başlar sonrasında ALLAH ın sunduğu ve YARATTIĞI herşeye insanın İMAN etmesi gerekiyor...İnsanın hayat akışı süreci içerisindeki yaşam kuralları diyebilirisin....Bunlar tüm dinler için önemli konular...

İman etmiş bir insanın ALLAH ı sevmemesi söz konusu dahi olamaz...İman etmeyenlere sözüm yok hayat onların akış onların....

ALLAH ı seven insan kurcalamaz zaten RIZA gösterir...

ALLAH a rıza göstermek olabildiğince sınavlarda başarılı olabilmek yapan ile yapmayan arasında önemli bir ayırt edici özellik olacak AHİR YAŞAM adına..

Böyle.
 
Üst