Dergaz
Profesör
Sevgili okuyucularım bugünlerde “tatlı su muhafazakarlığı”, “sahil şeridi bağnazlığı” gündemde ya. Gelin size Ramazan bayramında tanık olduğum bir olayı anlatayım.
Ben Teşvikiye’de otursam bile aslen İzmirliyim.
Ramazan bayramında birkaç gün de olsa tatil yapayım diye İzmir’in şirin mi şirin, güzel mi güzel bir tatil kasabasında soluğu aldım.
Kaldığım butik otelin lobisinde bir masaya kuruldum, internette oyalanıyordum.
Otelin işletmecisi de yıllardır dostum olduğundan kendi evimdeymiş gibi rahat ederim orada.
Otele orta yaşlı iki çift girdi. Belli ki tatil için şirin kasabaya gelmişlerdi.
Bu arada o kasaba CHP’nin kalesidir.
Erkekler oteldeki oda fiyatını konuşurken, kadınlar da lobideki koltuklara kuruluverdiler.
Koltukların önündeki sehpada gazete, dergi dışında bir de ilçedeki Ak Parti teşkilatı tarafından dağıtılan bir “evet” broşürü vardı. Belli ki biri koymuş, gözden kaçmış. Kadınlardan biri o broşürü eline aldı. Cins cins bakmaya başladı!
Otelin işletmecisi olan arkadaşım “kıllanma” durumunu hisseder hissetmez, “Malum referandum süreci. Ak Parti’nin broşürü masada kalmış” dedi.
Vay sen misin Ak Parti diyen? Kadınlardan biri kaşlarını çattı, olabildiğince sert biçimde “Biz Ak Parti demiyoruz, AKP diyoruz” diyerek arkadaşıma sert çıktı.
Sinirlerim o kadar bozuldu ki, sabah sabah. Kahvemi zehir zıkkım eden bu bağnazlığa ne diyeceğimi bilemedim.
Ama ben işte Medya Ajanı. Muhakkak bir “bela” beni bulur ya. Arkadaşıma da mahcup olduğum sözler ağzımdan kaçtığında artık yapacak birşey yoktu.
Ben kadınlara dönüp, “Biz Ak Parti diyoruz, ne olacak şimdi?” dedim ve olanlar oldu.
Ak Parti desen ne olur, AKP desen ne olur? Ama böyle ortalığı terörize etmenin manası var mı?
Ama bağnazlık işte. Ben öyle söyler söylemez erkeklerden biri “Hadi gidiyoruz. Biz bu otelde kalamayız. Ben CHP İzmir il yönetim kurulu üyesiyim. Ak Partili bir yerde kalamam” dedi ve çıktılar.
Güler misin ağlar mısın? Ak Partiliyiz demedik, sadece o “faşist söyleme” itiraz ettik.
Ben ki o masada bikini üstüyle oturmuş, modern bir kadın… Karşıya karşıya kaldığım tavra bakar mısınız?
Bir arkadaşıma baktım, bir o çıkıp giden ve keyfimizi bozan bağnazlara!
Arkadaşım beni iyi tanıdığı için “Bozma moralini” dedi, bizim sahil de böyle işte.
Cami önünden geçsen “gerici” derler bunlar diye de ekledi.
Benim bir kez daha kafam karıştı. “Mahalle baskısı”, “sivil dikta” falan diyorlardı ya, kim kimi kandırıyor? “Sivil dikta” CHP’nin kalesinde çoktan kurulmuş kimsenin haberi yok.
kaynak
Ben Teşvikiye’de otursam bile aslen İzmirliyim.
Ramazan bayramında birkaç gün de olsa tatil yapayım diye İzmir’in şirin mi şirin, güzel mi güzel bir tatil kasabasında soluğu aldım.
Kaldığım butik otelin lobisinde bir masaya kuruldum, internette oyalanıyordum.
Otelin işletmecisi de yıllardır dostum olduğundan kendi evimdeymiş gibi rahat ederim orada.
Otele orta yaşlı iki çift girdi. Belli ki tatil için şirin kasabaya gelmişlerdi.
Bu arada o kasaba CHP’nin kalesidir.
Erkekler oteldeki oda fiyatını konuşurken, kadınlar da lobideki koltuklara kuruluverdiler.
Koltukların önündeki sehpada gazete, dergi dışında bir de ilçedeki Ak Parti teşkilatı tarafından dağıtılan bir “evet” broşürü vardı. Belli ki biri koymuş, gözden kaçmış. Kadınlardan biri o broşürü eline aldı. Cins cins bakmaya başladı!
Otelin işletmecisi olan arkadaşım “kıllanma” durumunu hisseder hissetmez, “Malum referandum süreci. Ak Parti’nin broşürü masada kalmış” dedi.
Vay sen misin Ak Parti diyen? Kadınlardan biri kaşlarını çattı, olabildiğince sert biçimde “Biz Ak Parti demiyoruz, AKP diyoruz” diyerek arkadaşıma sert çıktı.
Sinirlerim o kadar bozuldu ki, sabah sabah. Kahvemi zehir zıkkım eden bu bağnazlığa ne diyeceğimi bilemedim.
Ama ben işte Medya Ajanı. Muhakkak bir “bela” beni bulur ya. Arkadaşıma da mahcup olduğum sözler ağzımdan kaçtığında artık yapacak birşey yoktu.
Ben kadınlara dönüp, “Biz Ak Parti diyoruz, ne olacak şimdi?” dedim ve olanlar oldu.
Ak Parti desen ne olur, AKP desen ne olur? Ama böyle ortalığı terörize etmenin manası var mı?
Ama bağnazlık işte. Ben öyle söyler söylemez erkeklerden biri “Hadi gidiyoruz. Biz bu otelde kalamayız. Ben CHP İzmir il yönetim kurulu üyesiyim. Ak Partili bir yerde kalamam” dedi ve çıktılar.
Güler misin ağlar mısın? Ak Partiliyiz demedik, sadece o “faşist söyleme” itiraz ettik.
Ben ki o masada bikini üstüyle oturmuş, modern bir kadın… Karşıya karşıya kaldığım tavra bakar mısınız?
Bir arkadaşıma baktım, bir o çıkıp giden ve keyfimizi bozan bağnazlara!
Arkadaşım beni iyi tanıdığı için “Bozma moralini” dedi, bizim sahil de böyle işte.
Cami önünden geçsen “gerici” derler bunlar diye de ekledi.
Benim bir kez daha kafam karıştı. “Mahalle baskısı”, “sivil dikta” falan diyorlardı ya, kim kimi kandırıyor? “Sivil dikta” CHP’nin kalesinde çoktan kurulmuş kimsenin haberi yok.
kaynak