iyi mürit şeyhini sorgulayandır

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
mürit sorgulayamazsa murit adayi hic sorgulayamaz
adam aday, daha yolun basinda
saskin yani, ariyor...ne ariyorsa
zaten adaylar araştırır,üniversite adayı da gireceği üniversiteler arasında seçim yapar,sorgular..tabi bu sorgulama temel kaidelerdedir..sen bir ameliyat olacaksan kendi çapında en iyi doktoru aramaya çalışırsın,ama bu demek değildirki doktor kadar bilgin var..
mürit olmadan önce gireceği tarikatı araştırır,şeyhi araştırır kendi çapında, sonra girer mürit olur..
he girecek kişi cahilse zaten,ona göre üstünkörü doğru-yanlış seçim yapar..
ayrıca önceki zamanlarda tarikata ilim sahiplerini,şeriatı hayatında tam uygulayanları tarikata alırlarmış..şimdiki gibi her önüne gelen,her tarikata giremezmiş,ve her kişi de tarikat dersi veremezdi..biz bugünkü durumla kıyaslıyoruz yanılıyoruz..
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Bu araştırma, şeriata uygunluk falan hepsi lafta, girmeden önce atılan sazan oltaları...
Gerçekteki fikirleri ise şudur.
Revaçtaki ikş cemaatten örnek verelim.

Mahmud efendinin bizatihi kendi kitabında,
Şeyhinden zahirde yani gerçek görünen hayatta, şeriate muhalif haller görürsen hatayı gözünde arayacaksın, Şeyhinde değil diyor. Altını siz doldurun, herşey girer bunun içine.

E hani nerde kaldı sünnete kadar şeriate uygunluk, ben kusuru gözümde arayacaksam neye göre test edeceğim şeyhi, Tabiki işkembei Kübra zannına göre, gerçekte olan da budur zaten.
Ay ne nurlu yüzü var, falan filan diye gaz ve zanla girer insanlar, sonra talebesi Cübbeli, şeyhinin etiketi, desteği ile her birini birer müşteriye çevirip takunya resmini fotokopi yapıp bilmem kaç paraya satıp, asılan ev yanmaz diye satar, tezgah hazır.

İkinci cemaat menzil, aslında konuşmaya dahi gerek yok da, Meşhur Minah kitabında "namazı terkedeceksin diyen şeyhine kalbinde hiçbir rahatsızlık olmadan teslim olmayan mürit, mürit olamamıştır" diyor

Hani nerede kaldı, test, şeriat şu bu. Sazan.avi, girene kadar şeriat, girince fecaat. Allah'ı kandıracaklar güya haspalarım.

Lenovo P1a42 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
zaten adaylar araştırır,üniversite adayı da gireceği üniversiteler arasında seçim yapar,sorgular..tabi bu sorgulama temel kaidelerdedir..sen bir ameliyat olacaksan kendi çapında en iyi doktoru aramaya çalışırsın,ama bu demek değildirki doktor kadar bilgin var..
mürit olmadan önce gireceği tarikatı araştırır,şeyhi araştırır kendi çapında, sonra girer mürit olur..
he girecek kişi cahilse zaten,ona göre üstünkörü doğru-yanlış seçim yapar..
ayrıca önceki zamanlarda tarikata ilim sahiplerini,şeriatı hayatında tam uygulayanları tarikata alırlarmış..şimdiki gibi her önüne gelen,her tarikata giremezmiş,ve her kişi de tarikat dersi veremezdi..biz bugünkü durumla kıyaslıyoruz yanılıyoruz..

iyi de herkesin doktor olmak gibi bir mecburiyeti yokki
ama müslümanim diyen herkesin dinini bilmek gibi bir zorunlulugu var
bunu ögrenmenin yolu da tarikati ve/veya seyhi ilk siraya koymaktan gecmiyor

siralama belli
önce Kuran... tamam bircok seyi anlamak zorunda degilsin, daha basindasin
kimse müfessir olmani beklemiyor
kuran sana temel, asgari bir takim bilgiler verir, iman gibi tevhid gibi
sonra hadislere bakarsin, yetmez "bir bilene sorarsin"

bi sirlamaya dikkat etmek cok önemli
degistirmek ya da ilk iki sirayi yok bilip dogrudan dogrudan seyhe müracaat etmek
insani saptirabilir, yaniltabilir
cünkü o seyhin söz ve dusuncelerini tartacak ve dogrulayacak veya yanlislayacak
bir hakikat elimizde olmayacak demektir
bu durumda o alimin her seye ve söze boyun egen müridi olmaktan baska caremiz de olmayacak
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,139
Tepkime puanı
3,185
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Bu kadar zannın, uydurmanın, şişirmenin balonun döndüğü bir konu daha var mıdır acaba?
Güzel kardeşim söylenenlerin ekseriyeti zorlama, uydurma, nefsin böyle olsa keşke dediği şeyler, hakla gerçekle alakası yok.

Allah'a ulaşma konusunda derin düşünme, adaptasyon, Kainatı okuma, yaratılan fiziki tüm ayetleri yazılı ayetlerle kavramaya çalışma, tedebbür...
Hepsine sonuna kadar evet, ama kişiler üzerinden trafolar, şefaatçiler, kutsallar, yetki mercileri üretmeye kesinlikle sonuna kadar hayır, sistemleri kişiler üzerinden götürmeye çalışmak, insanların üstüne yüklemek kadar büyük bir hata yapamaz, yapmamıştır insanoğlu, bu herişte böyledir.
Bunların hepsi zan kardeşim, zan olmasını istediği, ah böyle olsa dediğiniz için gerçekte öyle olmuş olmuyor, hak olmuş olmuyor. Bu dinin kitabının yarısı neredeyse bunu anlatıyor, Mekke ahalisi aynen bu hatalara düştü, Allah bunları temizlemek için peygamberini ve dinini tashih etti, aynı kitabı okumuyor muyuz, ne kadar ilginç.



Lenovo P1a42 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Gönül bir deryadir tıpkı beynin derya olduğu gibi. İslamoğlu beyinde yolculuğa çıkartır sorgulatir amma iş gönüle gelince bir avuç suda kürek çekemez, bir başka havalara girer. Babamın şeyh dayısı vardı o da gönül deryası idi.Yillarin iki tane tarikat karşıtı imam bile onu redememisti. İki sene önce kabrini ziyaret ettim dakikalarca göz yaşı döktüm. Bıraktığı sinerji ruhumun derinliklerinde fırtınalar koparmıştı. Matematiği bilmemek onu inkar etme anlamına gelmez. Güçlü beyinler iz birakirlar; güçlü kalpler ise fener olurlar. Tarikatın yanlış mecralara ulaşmış uygulamalarina bende karşıyım ama gönül denizinde açılmaya da karşı değilim. Mehmet görmez de bu gönül denizinde güçlü kalblerinden biri, onu canlı canlı bir dinleyin. Geçenlerde onu dinlemek nasip oldu, tabi önce basını kovdu medya malzemesi sunmasin diye. Yumuşacık retorigin ardindaki sel gibi boşalan duygu seli üzerinize boca edince bir an yönünüzü sasiriveriyorsunuz, ta ki fenerleri ve limanları aksettinceye değin. Hakikati söyleyince bu Hakkin bilgisi olmaktan çıkarmaz. Sevgi billurlari gönle dolunca Haktan geldiğine mani olmaz. Allah cc salim bir kalp selim bir akıl nasip etsin bana sana tüm müminlere...

:::mobil ileti:::
 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul
evlere kapısından giriniz. bu ayet ne anlatıyor diye düşünürdüm derdim ki acaba o dönem çatılardan pencerelerden mi giriyorlardı diye. hakkaten bu ev ile kapısı nedir ya huuuuuu...



...
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
evlere kapısından giriniz. bu ayet ne anlatıyor diye düşünürdüm derdim ki acaba o dönem çatılardan pencerelerden mi giriyorlardı diye. hakkaten bu ev ile kapısı nedir ya huuuuuu...



...
Benim çocukluğum Ankara'nın bir köyünde geçti. Çorak damlı tek katlı toprak evlerden ibaret bir köy.. Çatılı ev yok denecek kadar azdı. Beton ev hiç yoktu.. Şimdi kalmadı malesef, her yer beton oldu.. Demem o ki, çocuk olarak yazın evimizin açık penceresinden içeri atlar, çıkarkende pencereden atlayarak çıkardık. Çünkü daha pratik oluyordu.. Büyükler böyle yapmazdı, biz çocuklar yapardık. Şimdi bu manzarayı büyüklerinde yaptığını düşünecek olursak tuhaf bir manzara arz eder. Muhtemelen sahabe döneminde de bu durum böyleydi ve herkes bunu yapıyordu. Allah, bir bakıma bedevileri medenileştiriyor..

Bununla birlikte bu ayetin deruni manaları olduğu kesin..
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Seyda Muhammed Raşid El-Hüseynî (k.s.) zamanında Menzil'e bir "alim" gelir.

Sorar; Siz sohbet etmiyorsunuz, ayrıca sofileriniz eğitimsiz ve cahil, ilmi eğitim de vermiyorsunuz, der.

Seyda Muhammed Raşid Hazretleri, o alime sorar; Misvak hakkında ne dersiniz ?

Alim, kuvvetli sünnet olduğunu, Efendimizin (sav) tavsiye ettiğini, kullanmanın hem dinen, hem biyolojik olarak çok faydalı olduğunu, hakkında 4-5 adet sahih hadis olduğunu anlatır anlatır anlatır.

Seyda Hazretleri; misvağınızı çıkartırmısınız diye sorunca, "yok" der alim...


Sonra ;

Merhum Seyda Hazretleri, bu alimi dinledikten sonra, oradan geçmekte olan "herhangi bir sofiyi" yanına çağırır.

-Sofi misvağın var mı ?

Hemen çıkartır cebinden sofi.

-Sofi bunu neden kullanıyorsun ?

*Kurban, biz bişey bilmeyiz, Seyda (k.s.) kullanıyordu Allah Rasulü (sav) kullandığı için, biz de o yüzden kullanıyoruz" der...


--------------------

Sonuç :

İşte mürşidin faydası budur.

Bazıları elleri klavyelerinde, koplaya - yapıştır ile müslümanlık taslar.

Bazıları Allah cc Rasulünün (sav) yaptığını yapar.

Fark, burada...
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
şeyhinin her söylediğinde hikmet arayan her davranışını sorgulamasız kabul eden müridin ne kendisine ne şeyhine faydası olur gerçek mürit şeyhin tüm sözlerini ve davranışlarını islamın genel esaslarına göre sorgular ve bir yanlış gördüğünde de uyarır tasavvuf gibi hassas bir alanda hele tasavvufu denetleyen bir üst kurum olmaması nedeniyle bu sorgulama şart ve hayati önem arzeden gerekliliktir
Simdi bu konu ne icin acilmis diye bir soracagim ve neyse diyorum ve böyle bir anlayis mi var ortada veya Darul Beka böyle mi inanip anliyor ve yoksa sizler de mi yani diyorsunuz ki her seyde ve olan bir meselede seyhine sorsun ve bu adeta onu bir sorguya ceker mi gibi olmaz mi?. Ve bazen öyle bir sey olur onda veya o seyde soru ise abes olur dese anlarmisin veya onuda bir kavrarmisin ve böyle az ve sayilacak gibi birseylerde olsa onlarada soru sorulmasa ne olur o seyde din acisindan ona ayri degil ise ve itikad acisindan da ve söylede diyeyim ortada haram ve günah gibi bir sey yoksa veya ona girmeye sebeb de yoksa bu mürid sormasa ne olur ve kisacada ortalik da yaramaz veya tehlikeli birsey de yoksa o zamanda soru sormasi her bir mevzu da lazim gelmez diye düsünmekteyim.
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
cünkü tasavvuf en basta Kuran'a sonra akla, mantika, izana kisaca islam'a tamamen aykiri mistik bir inanistir.
Buna Deliliniz Nedir?
Ehli olmayanın bir şeyi yapmaya kalkması onun yanlış olduğuna değil Ehlince yapılmadığına delildir!
kökten yanlıştır demek veya Reddetmek,Hafife alıp hüküm Mahiyetinde zandan ibaret görüş bildirmek,Binlerce yıldir bu yolda İhtisas yapmış,Allah dostları Ve Veli Kullar olduğuna dair Binlerce Şahit bulunan Meşayihlere,Mutasavvuflara Zel'dir,Zulumdür!
kendinizde olmayanı Reddedebilirsiniz! Lakin Doğrusunu bildirmeden yanlış budur deme yetki ve selahiyetine sahip değilsiniz!
Tasavvuf ve Tasavvuf Erbabı için; Kuran'a, İslam' Aykırıdır Dinde yoktur diyenler İslam litaretüründe Zınnıklık ile ifade edilir!
Tasavvuf elzemdir. Her müslüman için zaruri bir yoldur.
Lüzumu ise Âyet-i kerime’lerle ispat edilmiştir. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol tayin ettik.” buyuruyor. (Mâide: 48)

Ve buna benzer bir çok Âyet-i kerime’ler vardır.
Şurası çok iyi bilinmelidir ki, tarikatların hepsine Allah-u Teâlâ’nın emr-i şerifi ile sülûk edilmiştir.
Bütün tarikatların hangisi olursa olsun hepsinin de esası ve değeri şeriat-ı mutahhara’dır.
İslâm’a muhalif olan bir tarikat, zaten tarikat da değildir.

Tasavvuf sadece kâl değil, bir hâl ilmidir, bir tatbikattır. Yaşanılmadıkça tadılmadıkça, hissedilmedikçe nazari bilgilerle anlaşılmaz ve anlatılmaz.

Tarikat-ı aliye’ye dehalet etmekten maksat, şeriatte inanılması gereken şeylere karşı yakin hasıl olmasıdır. Hakiki iman da budur.

Mesela Allah’ın varlığını önce işiterek inanan insan; bularak, anlayarak inanmaya başlar, imanı kemâle erer.

Diğer taraftan ibadetleri yapabilmek için nefs-i emmâreden ileri gelen güçlükler ortadan kalkar, ibadetler kolaylıkla ve seve seve yapılır.

İlim ve hakikat aleminde imanın kemalleşmesine büyük bir âmil, zühd ve takva ile başlayıp olgun dimağlarda bir felsefe olan tasavvufun; bir takım müfsid telakkiler altında zan, nam ve menfaatler sebebiyle safiyeti ve aslı kaybettirilmeye çalışıldı.

Bazı cahilleri marifet ehli zannıyla aldatan, taassub ehli bir kaç sahte mürşidin tasavvuf iddiasında bulunmaları, fikirlerde kararsızlık husule getirmiştir.

Tarikat-ı münevvere Cenab-ı Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin söz ve davranışlarından ibarettir.
Kaynağı Kur’an-ı kerim ve Hadis-i şerif’lerdir. Zamanımıza kadar büyük bir saffet ve samimiyet içinde gelmiş, asliyetinden hiç bir şey kaybetmemiştir. Asırlar boyunca İslâm ahlâkının vücud bulmasında, fitne ve fesadın bertaraf edilmesinde, gerçek kardeşliğin tesisinde, birlik ve beraberliğin sağlanmasında, beşeriyetin ruh hastalıklarının tedavisinde, imanın kemalleşmesinde yine de en büyük âmil o olmuştur.
O sır bereketi ile ahkâm-ı ilâhi kıyamete kadar baki kalacaktır.
Ne denilirse denilsin!Allah'u Tealanın Nurunu Kimse Ağzı(Dili) ile Söndüremeyecek Biiznillah...!
Vesselam..!



 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
o halde tek bir soru sorayim ve soruya vereceginiz cevapla sorunuzu kendiniz cevaplamis olun

tasavuff bilgi temelini neye dayandirir?

rica ederim kuran ve sünnet deyip aklimizla alay etmeyin

Bu sualinizi sizin Daha önceki Şu yanıtınız ile yanıtlayalım Müsadeniz olursa..!!!

bak biliyorsun ki bu sekilde sinava tutarmis edasiyla yapilan konusmalari hic hazzetmem.
kibir ve ukalalik akiyor kusura bakma
bildigin birsey varsa burada paylasirsin isteyen katilir katilmaz, cevap verir vs.
cevabini pesinen bildigin soruyu sorana kadar kestirmeden bildigini paylassan da isi uzatmasak olmaz mi?
zaman caliyorsun arkadas

Beğen linkine dokunmasamda o vakitte hoşuma gitmişti bu yanıt...!!!

Vesselam...!
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Bu sualinizi sizin Daha önceki Şu yanıtınız ile yanıtlayalım Müsadeniz olursa..!!!



Beğen linkine dokunmasamda o vakitte hoşuma gitmişti bu yanıt...!!!

Vesselam...!

ayni degil ama :)
beni bilen bilir, dobrayimdir lafi eveleyip gevelemem
böyle seylere de asla tevessül etmem

muhatabimi yani seni cok tanimadigim icin soru sorup tabiri caizse "kapasiteni" görmek istedim
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
soru sorup tabiri caizse "kapasiteni" görmek istedim

vaaoovvvvv :)

Kaptana bak Kaptana

kapasite ölçer olmuş :)

sen kendi samimiyetini bi sorguya çek bakalım

Düne kadar, Şeyh Şenkıti ve Şeyh Ahmet Yasin'in dualarını buraya taşıyıp AMİİİİNN diyordun

Bugün kalkmış, müslümanların kapasitesini ölçer olmuş

Eeeee boşuna dememiş atalar

Gözündeki merteği görmez, başkasının gözündeki çöpü görür....
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
ayni degil ama :)
beni bilen bilir, dobrayimdir lafi eveleyip gevelemem
böyle seylere de asla tevessül etmem

muhatabimi yani seni cok tanimadigim icin soru sorup tabiri caizse "kapasiteni" görmek istedim

Kapasite görme isteğiniz,Daha önceki yanıtınızda muhattabınıza yönelttiğiniz ''kibir ve ukelalık akıyor'' sözünüzle birebir örtüşüyor..!!
Geneli itibari ile Kuran-ı kerimden düz mantıkla anlam çıkartmaya çalışan guruhda bu hasletler fazlası ile var!
çoğunun kayma noktasıda ben bilir edaları ve Eneleri ile bu kısım zaten!
Bizde herhangi birşey yok merak etmeyin ve bize Takılı kalmayın!
sualinizin yanıtını daha önceki yazıda belirttim lakin siz peşinen o yanıtı kabul etmeyeceğinizi bildirip,Felesefi bir yaklaşım ile ve kendi ''dobrayımdır'' tabiriniz ile muhattabınızı mat etme yoluna yöneldiniz!
sualinizde samimi olduğunuzu ümit ederek yanıtlayalım Biznillah-u Teala...!
idrak ederek anlamaya çalışırisaniz istafede edersiniz aksi takdirde aynı şeyi tekrarlayıp durursunuz bilginize....!!
Tasavvuf ehli ise üç kısma ayrılır:
1.Mükemmel
2.Kemâl
3.Mukallid
Mükemmel üç kısma ayrılır:
1.Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in sehm-i nübüvvetine vâris olanlar.

Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk’a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.” (A’raf: 181)

İrşad memurlarından murad, kibâr-ı evliyâullahtan olan mürşid-i kâmillerdir.

2.Sehm-i velâyetine vâris olanlar.

Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Eğer bilmiyorsanız dini müşküllerinizi ehl–i zikirden sual ediniz.” (Nahl: 43)

Ehl-i zikirden murad evliyâullah hazeratıdır.

3.Sehm-i nübüvvet ve sehm-i velâyetinden nasip alanlar.

Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Allah’tan korkar, takvâ sahibi olursanız mualliminiz Allah olur.” (Bakara: 282)

Burada size üç Âyet-i kerime arzedilmiş oluyor. Hazret-i Allah buyuruyor ve duyuruyor ki, bu işin ehli bunlardır.

Mürşid-i hakiki Hazret-i Allah’tır. Mürşid-i kâmil bir korkuluğa benzer, kargalar taneleri toplamasın diye...
Mürşid-i kâmil aynı zamanda bir berzahtır, hakikat ile dalâlet karışmasın diye...
(sualiyin,yanıtı burada gizli birkaç kez oku İnşaAllah)

Kemâl olan mürşid gayrıya tecavüz etmez, hududunu muhafaza eder, yol tarif eder, fakat mürid götürmeye sahib-i salâhiyet değildir. Allah-u Teâlâ’nın izniyle alıp götürmeye sahib-i salâhiyet olanları az önce üç Âyet-i kerime ile size arzettik.

Mukallid olanlara gelince, bugün sahayı işte bunlar istilâ etmiştir. Zan ile hareket ederler, hiç bir iş ve hareketleri ahkâm-ı ilâhîye uymaz.

Bir temsil getirelim. Bal arısı bal yapar, eşek arısı da vızıldar. Karşıdan gören onları bir gibi zanneder. Ehl-i hakikat bunları ayırt eder.

Bunun içindir ki tarikat bir tatbikattır, nazarî bilgilerle anlaşılmaz. Tadılmadıkça, yaşamadıkça lezzeti bilinmez.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
yine mi seyh sankiti :)
ne takintili adamsin yahu

tabiri caizse dedim
araya girip fitne cikarma

kimseyi test etmiyoruz, sadece muhatabin bilgi birikimini merak ettim hepsi bu
tabi ya sevmediginiz insanin her dogrusunda bir yalan aramak gibi huyunuz vardi unutmusum
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
iyi de @Sofuoglu, ben sizin görüsünüzü merak ettim
alinti getirip zahmet etmeseydiniz keske, linki verseydiniz bende bakardim

bir konuya vakif olmak baskalarinin sözlerini kopyala yapistirmak degildir.
madem tasavvufu savunuyorsun baskalarini birakin sizi dinleyelim.
demek ki siz de bilmiyorsunuz, bilmediginiz icin alintiyla telafi etme cihetine gidiyorsunuz
halbuki inanc icsellestirilmesi ve sindirilmesi gereken bir konudur
yani sizin olmayan bilgi bilgi degildir baskalarinin iddalaridir
baskalarinin iddialari üzerine inanc bina edilmez ve hakikati perdeler

kizacaksiniz biliyorum ama lütfen önce sakince bir düsünün

üstünlük yarisi degil bu

böylelikle sorumun cevabini almis bulunuyorum
 

Sofuoglu

Ordinaryus
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
254
Puanları
83
iyi de @Sofuoglu, ben sizin görüsünüzü merak ettim
alinti getirip zahmet etmeseydiniz keske, linki verseydiniz bende bakardim

bir konuya vakif olmak baskalarinin sözlerini kopyala yapistirmak degildir.
madem tasavvufu savunuyorsun baskalarini birakin sizi dinleyelim.
demek ki siz de bilmiyorsunuz, bilmediginiz icin alintiyla telafi etme cihetine gidiyorsunuz
halbuki inanc icsellestirilmesi ve sindirilmesi gereken bir konudur
yani sizin olmayan bilgi bilgi degildir baskalarinin iddalaridir
baskalarinin iddialari üzerine inanc bina edilmez ve hakikati perdeler

kizacaksiniz biliyorum ama lütfen önce sakince bir düsünün

üstünlük yarisi degil bu

böylelikle sorumun cevabini almis bulunuyorum

Yok kızacak bi durum yok!
Aksine aramızdaki farkı çok güzel ifade ettiğiniz için memnun bile oldum!
Mubarek bi yazıyı okusaydınız bari yahu,sanki önceden cevabı hazırladınız! arada 1 dakika ile eklediniz!
Asıl taasup sahibi ve alıntı sahibi olanlar işte sizlersiniz.!ne denildiğine dahi bakmadan görüşünüzü diretiyorsunuz!
Sizlerde Ben bilirim,Ben Ayet'den hüküm çıkartabilirim,Benim görüşüm,Benim fikrim ekseninde BEN'lik davası ve Mütekebbirlik iddiası var!
Bizlerde birşey olmadığını zaten bildirdik,Kendi zannımız ile bir hususda görüş bildirip hüküm koymaktan Allaha sığınırız!
Dini hususlarda zaten senin benim görüşümün bir hükmü yokki,Benim görüşümü öğrensen nolur öğrenmesen nolur!
Allah'ın Peygamber varisi Veli Kullarının İlimleri,iştihadları ekseriyetinde Hükümleri aktarıyoruz!
Hani Peygamberimiz Sallahu Aleyhi Vesselem sizlere göre nakilciye,Bizde Güvenilir Ehli-sünnet alimlerinin Nakilcisiyiz!(size göre bi eksiklik olsada sanırım buna karşı çıkmazssınız),
Sonuç olarak;
Dini meselelerde kendi zannımızı,görüşümüzü bildirip koltuğumuza yaslanıp nefsin ve şeytanın ''sen neymişssin be abi'' dediklerini duyup,
''Benden daha bilgilisi,daha alimi yok'' diyerek hadsizlik yapmaktan,
Delil Yerine ha bire dilimizi çıkartmaktan Allah'a sığınırız!
“Hamd olsun Allah’a, selâm olsun O’nun beğenip seçtiği kullarına.” (Neml: 59)
Vesselam..
!
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
iyi de herkesin doktor olmak gibi bir mecburiyeti yokki
ama müslümanim diyen herkesin dinini bilmek gibi bir zorunlulugu var
bunu ögrenmenin yolu da tarikati ve/veya seyhi ilk siraya koymaktan gecmiyor

siralama belli
önce Kuran... tamam bircok seyi anlamak zorunda degilsin, daha basindasin
kimse müfessir olmani beklemiyor
kuran sana temel, asgari bir takim bilgiler verir, iman gibi tevhid gibi
sonra hadislere bakarsin, yetmez "bir bilene sorarsin"

bi sirlamaya dikkat etmek cok önemli
degistirmek ya da ilk iki sirayi yok bilip dogrudan dogrudan seyhe müracaat etmek
insani saptirabilir, yaniltabilir
cünkü o seyhin söz ve dusuncelerini tartacak ve dogrulayacak veya yanlislayacak
bir hakikat elimizde olmayacak demektir
bu durumda o alimin her seye ve söze boyun egen müridi olmaktan baska caremiz de olmayacak

aynı şeyleri tekrar edip duruyorsun..amacın itiraz etmek olmasın..

garip70le aynı şeyi söylüyordun ona bile itiraz ediyordun amma tuhafsın :D

şeyh dediğin zaten alimdir,alim olmalı..sen de ister istemez bir alime tabisin farkında değilsin..

Meal okurken dahi o mealin sahibine teslim oluyorsun binevi..
bu yazar iyidir,doğru çevirir diye güveniyorsun..arapça bilmiyorsun,her kelimeyi doğru mu çevirmiş diye kontrol etme gibi birşansın olmayabilir..ama güveniyorsun..
her ilimde bu böyledir..

önce genel bir araştırma yaparsın ve ilmine güvenirsin..


 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
bir kere yanlis biliyorsun sevgili garip
mürit seyhi asla sorgulamaz, sorgulayamaz, ne basinda ne sonunda
sorgularsa "yandi gülüm keten helva" :), bu durumda ne tasavvuf kalir ne de seyhler
cünkü tasavvuf en basta Kuran'a sonra akla, mantika, izana kisaca islam'a tamamen aykiri mistik bir inanistir.
adi üzerinde mistik, dudak ve gözleri kapamak anlamina gelir. konusmayacan, gözlerini kapatacan, acarsan tilsim bozulur

hem mürit neden seyhe intisap eder? bu sorunun cevabini vermeniz gerekir
mürid adayinin mürsidini sorgulamasi demek müridin seyhi sorgulayacak kapasitesi, ilmi var demektir ki bu durumda neden seyhe intisap etsin?

oysaki murit ne demekti? bir tarikat seyhine baglanarak ondan tasavvufun yollarini ögrenen ve seyhin talimatlari dogrultusunda ileryen kimse

bir yerde sorun var
Allah'a giden yola konulan tuzaklar bunlar, yapmayin

Sevgili Kaptan neyi yanlış biliyorum? Niye sorgulamasın? Bir yola girmeden önce balıklama atlanmaz ki. Ortalık şeyh kaynıyor, hoca kaynıyor, insanı dinden imandan ederler.
Derler ki (Aslı var yok bilmem), vaktiyle Malezya'ya bir tüccar gider. Adamın dürüstlüğü ülkede öyle bir yayılır ki, kralları onu çağırtır. Dürüst olmasının sebebinin İslamiyet olduğu ülkede duyulunca İslam hızla Malezya ve Endonezya'da yayılır.
Benzer bir olay (Aslı var yok bilmem), Kore savaşından sonra Koreliler bizden İslamı öğretmeleri için hoca isterler. Diyanet Türkiye'den hocalar gönderir. Bizim hocaların yaşayışlarına baktıktan sonra, ''sizin dininiz buysa yerinde kalsın, eksik olsun'' derler. Ve Kore'de İslam öksüz ve yetimdir.

Ortada bir sürü din kisvesine bürünüp nemalanan insan varken, güvenebileceğin bir insanı önceden sorgulamak doğru bir davranıştır. Değil mi?

Ama öte yandan, güvendiğin bir insanı bulduktan sonra onu sorgulamak ne kadar mantıklı olur. Hani akrep demiş ya kaplumbağaya, beni suyun karşısına geçir diye. O da demiş bin sırtıma. Akrep çıkmış kaplumbağanın sırtına. Suyun ortasına varınca sokmuş onu. Kaplumbağa demiş ne yapıyorsun. Demiş akrep, bu benim huyum. Kaplumbağada dalmış suya. Akrep demiş hooop ne yapıyorsun. Kaplumbağa demiş, bu da benim huyum.

Sen güvenebileceğin birini yolun ortasında sorgulayacağım diye sokarsan, ancak kendini sokmuş olursun.

Mürit şeyhe neden intisap eder? Neden. Sen neden intisap ettiysen ondan.
Düşünsene almışsın eline bir Kur'an okuyorsun mealden. Çeviren kim? Arapça bilen birisi. Ama niye sorgulamıyorsun? Nerden biliyorsun düzgün çevirdiğini? Güveniyorsun değil mi? Yani ona bir nevi teslim oldun. Bu da böyle.
Şeyhe neden intisap edilir. Şeyh kelimesine karşıyım ben çünkü maksadı tam karşılamıyor. Mürşit daha doğru bir ifade.
O zaman soru şöyle olmalı: Mürşide neden intisap edilir?
Düşün ki senin bir yaratılışın var. Anne karnı yaratıldığın ilk yer. O zamandan bu zamana seni yediren, içiren, giydiren velhasıl hayatının her anında yanında olan biri var. Sen uyurken bile, seni kendini terk ettiğinde bile seni terk etmiyor. Sakın bunları kendim yapıyorum deme, ihanettir böyle konuşmak. Sonra O'nun ''İnsanoğlu apaçık bir nankördür'' sözüne muhatap olursun.
İşte böyle bir yaratıcıya ben sadece ibadet etmek istemiyorum. Onu aşkla sevmek istiyorum. Hem de kördüğüm olmuşçasına. Allah'ı görerek ibadet etmek istiyorum. Bana Rabbimi anlatacak ve O'nu bana gösterecek birine ihtiyacım var. Bunun neresi yanlış?

Tasavvufu eleştirenlerin yanlış anladığı bir konuya açıklık getireyim: TASAVVUF BİR DİN DEĞİLDİR. DİNİ AŞK İLE YAŞAMA ŞEKLİDİR

Yapmayın... Lütfen...
 
Üst