***...iştirâk-i a'mâl-i uhreviye ...***

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Bu günlerde hâtırıma geldi ki:

Hayat-ı içtimaiyeye giren, hangi şey'e temas etse ekseriyetle günahlara mâruz kalıyor. Her cihetle günahlar serbestçe insanı sarıyorlar. Bu kadar günahlara karşı insanların hususî ibâdâtı ve takvâsı nasıl mukabele edebilir? diye me'yusâne düşündüm. Hayat-ı içtimaiyedeki Risalet-ün-Nur talebelerinin vaziyetlerini tahattur ettim.

Risale-i Nur şâkirdleri hakkında, necatlarına ve ehl-i saadet olduklarına dair kuvvetli işârât-ı Kur'aniyeyi ve beşaret-i Aleviye ve Gavsiyeyi düşündüm.

Kalben dedim ki: Herbiri, bin yerden gelen günahlara karşı bir dil ile nasıl mukabele eder, galebe eder, necat bulur? diye mütehayyir kaldım.

Bu tahayyürüme mukabil ihtar edildi ki:

Risalet-ün-Nurun hakikî ve sâdık şâkirdleri mabeynindeki düstur-u esasî olan iştirâk-i a'mâl-i uhreviye kanuniyle ve samimî ve sâdık tesanüd sırriyle herbir hâlis ve hakikî şâkird, bir dil ile değil, belki kardeşleri adedince dilleriyle ibadet edip istiğfar eder. Bin taraftan hücum eden günahlara karşı bin dil ile mukabele eder. İhlâs ve sadâkat ve Sünnet-i Seniyyeye mütâbaat ve hizmet derecesine göre o küllî ubudiyete sahib olur.

Bu büyük kazancı elden kaçırmamak gerektir. Bâzı melâikenin kırk bin dil ile zikrettikleri gibi, hâlis ve hakikî müttakî bir şâkird dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadet eder, necâta müstehak olur, inşâallah.

--SİKKE-İ TASDİK-I GAYBÎ--
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
ISPARTAYA GÖNDERİLEN BİR FIKRADIR
Risalet-ün-Nur, kendi sâdık ve sebatkâr şâkirdlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil, fiat olarak o şâkirdlerden tam ve hâlis bir sadâkat ve dâimî sarsılmaz bir sebat ister.

Evet, Risalet-ün-Nur onbeş senede medresede kazanılan kuvvetli îman-ı tahkikîyi onbeş haftada ve bâzılara onbeş günde kazandırdığını yirmi senede yirmi bin zat tecrübeleriyle şehadet ederler.

Hem "iştirâk-i a'mâl-i uhreviye" düsturiyle, herbir şâkirdinin herbir günde binler hâlis lisanlariyle edilen makbul duaları ve binler ehl-i salâhatın işledikleri a'mâl-i sâlihanın misil sevablarını kazandırıp her bir hakikî sâdık ve sebatkâr şâkirdlerini amelce binler adam hükmüne getirdiğini, kerametkârane ve takdirkârane İmam-ı Ali'nin üç ihbarı ve keramet-i gaybiye-i Gavs-ı A'zamdaki tahsinkârane ve teşvikkârane beşareti ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyanın kuvvetli işaretle o hâlis şâkirdler ehl-i saadet ve ehl-i Cennet olacaklarını müjdesi pek kat'î isbat ederler. Elbette böyle bir kazanç, öyle bir fiat ister.

Mâdem hakikat budur;

Risale-i Nur dairesinin yakınında bulunan ehl-i ilim ve ehl-i tarîkat ve sofî meşreb zatlar, onun cereyanına girmek ve ilim ve tarîkattan gelen sermayeleriyle ona kuvvet vermek ve genişlenmesine çalışmak ve şâkirdlerini teşvik etmek ve bir buz parçası olan enaniyetini tam bir havuzu kazanmak için o dairedeki âb-ı hayat havuzuna atıp eritmek gerektir ve elzemdir.

--SİKKE-İ TASDİK-I GAYBÎ-- syf 176--internetteki e-book--


Said Nursî
 
Üst