istinca ve istibra nedir

  • Konbuyu başlatan uhuvvet
  • Başlangıç tarihi
U

uhuvvet

Guest
İstinca, lügatte, pisliklerden temizlenmeyi istemek demektir. Dinî ıstılahta ise, büyük ve küçük hâcetini yaptıktan sonra avret yerlerini temizlemek mânasına gelmektedir. Buna dilimizde, tahâretlenmek denilir. Bu temizlik, müekked sünnettir. İstinca'nın Allah indindeki kıymet ve ehemmiyetini göstermesi bakımından İbn-i Abbas ve Ebu Hüreyre'den gelen şu rivâyet dikkat çekicidir: "Kubalılar hakkında "Orada temizlenmeyi seven adamlar var" (et-Tevbe, 108) meâlindeki âyet-i kerîme nâzil olunca Resûl-i Ekrem (asm) onlara sordular: - Allah sizi neden övüyor? Onlar da bu suâle:- Biz def'-i hâcetten sonra su ile temizlenir, istinca yaparız, cevabını verdiler."

» İstinca Ne İle Yapılır?
İstinca su ile yapılacağı gibi, su olmadığı takdirde ufak taşlarla da yapılabilir. Ancak, kemik, cam parçası, yazılı kâğıtlar, ipek gibi pahalı kumaş parçaları ve zemzem suyu ile istinca yapılması mekruhtur. Temiz boş kâğıda da hürmet lâzımdır. Su bulunmadığı takdirde, kıymetsiz bez ve pamuk, yazıda kullanılmayan suyu emici kâğıtlar (tuvalet kâğıtları) ile de istinca yapılabilir. Aslında su ile istinca yapıp bez gibi suyu emici bir nesne ile kurulanmak temizliğe daha uygundur.

» İstibra Nedir?


Erkeklerin idrardan sonra, idrar sızıntısının tamamen kesilmesini beklemelerine istibra denir. Bunu yapmak vâcibdir. İdrar sızıntısı her insanda olur. Ancak bâzı kimselerde çabuk kesilir; bâzılarında ise, akıntı bir müddet daha devam eder. Herkes durumunu bilerek, abdest almadan önce, sızıntının kesilmesine çalışmalı, sonra abdest almalıdır.

» İdrar Sızıntısını Durdurmak İçin Ne Yapılabilir?


İstibranın, yani, idrar sızıntısını durdurmanın çeşitli yolları vardır: Tuvaletten çıktıktan sonra hemen abdest almayıp biraz yürümek veya öksürmek veya ayakları biraz kımıldatmak gibi hareketlerle idrar yollarında kalmış olan sızıntıların dışarı çıkması te'min edilebilir. Herkes kendi durumunu bilerek bu yollardan birini tatbik eder. Mühim olan sızıntının kesilmesidir

» İstibra Yapılmadan Abdest Alınca Ne Olur?


Küçük su döktükten sonra istibranın yapılması durumu, abdestin sıhhatına mâni olan idrar sızıntısını kesmek içindir. İdrarını yaptıktan hemen sonra istibra yapmadan abdest alan ve bu sırada da kendisinden idrar akıntısı gelen kimsenin aldığı abdest, haberi olmadan bozulur ve bu abdestle kılınan namaz da sahih olmaz. Bu bakımdan istibra konusunda oldukça titiz davranmalıdır. Bir hadîs-i şerîfte: "İdrardan sakınınız. Çünkü kabir azâbının çoğa ondandır" buyrularak, Müslümanların, küçük su döktükten sonra temizliğe (istibraya) son derece dikkat etmeleri istenmiştir. Kadınlara istibra gerekmez. Onların idrar yaptıktan sonra hemen abdest almayıp bir süre beklemeleri kâfidir. İstinca istibranın sıhhî faydaları da vardır.

» İstinca ve İstibra'nın Âdâbı:


Önce istinca ve istibraya sebeb olan tuvalete girme ve hâcet giderme âdâbını bilmek gereklidir. Şöyle ki: * Tuvalete girileceği zaman parmağında lâfza-i celâl yazılı yüzük veya ceplerinde âyet yazılı sayfa veya Kur'an'dan bir parça var ise, bunların çıkarılması, tuvalete sokulmaması, yahut da muşambaya veya naylona sarılı vaziyette cepte taşınması gerekir. Yüzüğün ters çevrilerek avuç içine alınması da kifâyet eder. * Daha tuvalete girmeden bismillâh deyip: اَللّهُمَّ اِنّى اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُبْثِ وَالْخَبَائِثِ "Allahümme innî eûzü bike mine'l-hubsi ve'l-habâis..." (*) diye dua edilmesi müstehabdır. * Tuvalete sol ayakla girilir ve sağ ayakla çıkılır. * Tuvalette kıbleye karşı oturulmamalı ve kıble tarafına arka da dönülmemelidir. Bunlar mekruhtur. Fakat evlerdeki tuvaletler kıbleye karşı yapılmışsa, artık zarurete binaen bunda bir beis yoktur. Şâfiî ve Mâlikî'ye göre kapalı bina içindeki tuvaletlerde kıbleye karşı dönmekte hiçbir mahzur yoktur. Kıbleye dönmemek mecburiyeti, kırlarda def'-i hâcet yapılacak zamanlara aittir. * Tuvalette iken mecbur kalmadıkça konuşulmaz. Zikredilmez. Selâm alınmaz. * Tuvaletlere tükürerek veya sümkürerek nahoş bir görüntüye sebeb olmamak da âdâbdandır. * Özürsüz ayakta idrar yapmamak da âdâbdandır. Hazret-i Ömer'in bildirdiğine göre, bir keresinde ayakta su dökerken Resûlüllah Efendimiz onu görmüş ve: "Ya Ömer, ayakta su dökme" demiştir. Hz. Ömer bundan sonra bir daha ayakta su dökmemiştir. Fakat zaruret halinde ve idrar sıçrantılarından da korunmak mümkün olduğu takdirde, ayakta da su dökülebilir. Çünkü ashabdan bâzıları, Resûlüllah'ın ayakta da su döktüğünü görmüşlerdir. Bu durum zaruret ve idrarın sıçramaması haline hamledilmiştir. Oturarak idrar etmek, temizlik yönünden de daha iyidir. Bu şekilde idrar torbası daha iyi boşalır. Akıntı ve sızıntı da azalır. * Def'-i hâcet yaparken, avret mahalline ve vücuttan çıkan pisliğe bakılmamalıdır. * Tuvaletten çıkıldığında: اَلْحَمْدُ للّهِ الَّذى اَذْهَبَ عَنّى اْلاَذى وَعَافَانى "Elhamdü lillâhi'llezî ezhebe annî'l-ezâ ve âfânî (*) denilmesi âdâbdandır.



» İstincanın Mekruhları Nelerdir?


* Rüzgâra karşı, durgun ve akar sulara doğru idrar yapmak mekruhtur. Meyve ağacı altlarına, gölgelik yerlere, ekin tarlalarına, karınca ve haşerat yuvalarına, yollar üzerine def'-i hâcet etmek de mekruh sayılır. Bilhâssa insanların gideceği yolları ve oturacağı gölgelikleri kirletmek, hadîste şiddetle men'edilmiş, bu hâlin insanların eziyet duymalarına, dolayısıyla da lânet ve sövmelerine sebeb olacağı bildirilmiştir. Sakınılması gereken bir husus da, umumî tuvaletlerde büyük hâcetini yaptıktan sonra, tuvaleti tam temizlemeden, kıyısında köşesinde pislikler bırakarak çıkmaktır. Bu durum da insanlara eziyet verir, nefretlerini mûcib olur. Hadîs'teki nehyin şümûlüne girer. İstinca ve istibrada temizlik hep sol el ile yapılır. Hadîs-i şerîf'te, "Sizden biriniz küçük su dökerken, uzvunu sağ el ile tutmasın. Helâdan sonra da sağ eliyle silinmesin" buyurulmuştur. Âlimler, bu hadîse binaen, sağ el ile temizlenmeyi mekruh saymıştır.

* İstincada suyu kullanırken şiddetle suyu çarpmamalı, sıçrantı yapmamaya çalışmalıdır.

* Avret yerlerinin gözükmesinden korkulan hallerde, istinca terk edilir.

* Gusledilen yere küçük su dökülmesi de caiz görülmemiştir. "Umum vesveseler bundandır" denmiştir. Ancak akıntı varsa ve idrar, gusledilen yerde kalmayıp akıp gidiyorsa, caiz olur diyenler de olmuştur. İhtiyâta riâyette fayda vardır.

* İstinca yapamayacak kadar hasta olan bir kimse, zevcesi yoksa istincayı terkeder. Hasta olan kadın da kocası yoksa o da istincayı terkeder. Yabancıların bunlara taharet vermesi câiz olmaz.

» OKUMA PARÇASI: DÜNYANIN EN BÜYÜK NİMETİ

Sultan Üçüncü Mustafa'nın şimdiki Lâleli Câmiini ikmâl ettirdiği günlerde, muhitte Lâleli Baba adında bir veliden bahsederler; her sözünde, derin hikmetler ve birtakım sırlar bulunduğunu söylerler.Padişah, göğsünün üzerine taktığı bir lâle ile oturan bu zâtı merak edip, ziyarete gider. Büyük bir velî olduğundan halkın asla şübhe etmediği bu zât, padişahın birçok suallerini cevablandırırken, dünyada en büyük nimetin ne olduğunu soran Sultan'a:

- Dünyada en büyük nimet, yiyip içtikten sonra def'-i hâcettir, der. Padişah bu cevabı beğenmez. Hattâ bir bakıma kaba bir mânâ taşıyan bu nezaketsiz cevabdan sonra, canı sıkılarak kalkıp gider. O gece yediği yemeği, içtiği suyu dışarı çıkaramayan Sultan; sabaha kadar sarayın içinde dört döner. Güç belâ eriştiği şafak vaktinde, alel-acele bir abdest alır; namazını kıldıktan sonra, doğruca Lâleli Baba'nın evine koşar. Gece sabaha kadar gözlerine uyku girmediğini, şafağı iple çektiğini, içinde bulunduğu zahmetten kurtulması için dua istediğini yalvarırcasına anlatır. Lâleli Baba:

- Allah'ın nice nimetlerine sâhip bulunduğumuz halde, alışkanlık sebebiyle bunların kıymetini bilmiyoruz. Yiyip içtikten sonra def'-i hâcet etmenin en büyük nimet olduğunu şimdi öğrendiniz değil mi? der ve ilâve eder:

- Eğer yaptırdığınız şu camiyi bana bağışlar ve padişahlığınızı da, bütün salâhiyetleriyle birlikte bana bırakırsanız, kurtulmanız için dua ederim... Camiyi derhal bağışladığını, bu andan itibaren "Lâleli Câmii" olduğunu bildiren padişah, saltanatını veremeyeceğini ifade etmek isterse de, artık tahammülü tükenmekte olduğu için, nihayet saltanattan da vazgeçtiğini, yeter ki içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtarılması için dua etmesini rica eder. Lâleli Baba, o zaman şu karşılığı verir:

- Bir saltanat ki, bir def'-i hâcete feda ediliyor; doğrusu buna saltanat demeye bin şâhid ister!.. Lâleli Baba'nın duasını ancak bu suretle alan Sultan, içinde bulunduğu halden hemen kurtulur. Yaptırmış olduğu câmii, Lâleli Baba'ya bağışladığı için de, bu câmi onun adına izâfeten "Lâleli Câmii" diye söylenir. Unutmayalım ki, kendimizde varlığı ile gururlandığımız dünyevî meziyetlerimizin hemen hepsi bir def'-i hâcete bile feda edilebilir... Öyle ise, boşu boşuna gururlanmayalım da, bunların kadrini bilelim, şükrünü edâ edelim!.. * * *
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,069
Tepkime puanı
1,417
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Mühim bir mesele..Çok dikkat etmek gerekiyor.. Bihaber olan maalesef toplumda çok fazla.. Dilimizden geldiği kadar anlatmalıyız.. Hadis-i şerifte kabir azabına sebebiyet verdiği ifade buyurulmuş.. Bu meseleye dikkat etmeden abdest olmaz.. Abdest olmadan namaz olmaz..
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
Bir erkek idrardan sonra son damlasını bekleyerek istibra yapsa, kesildiğine kanaat etmesi mi yoksa kesin bilmesi mi istinkadır?

Cevap
Bismillahirrahmanirrahim



Kan, meni, sidik, dışkı gibi şeylerin çıktıkları yerleri temizlemeye istinca denir.

Erkeklerin idrar yaptıktan sonra sidik eserinin tamamıyla kesilmesini beklemelerine istibra denir.

Sidik tamamıyla kesildiğine kanaat geldikten sonra istinca yapılmalıdır. İstincada temizliğe fazla dikkat edip sidik ve benzeri eseri bırakmamaya \"istinka\" denilir.

İstinkanın çeşitli şekilleri vardır:
Kırk adım yürümek, öksürmek, yan yatmak ve kişi kaç yaşında ise yaşı adedince adım atmak ya da idrar organının başını tuvalet kâğıdı-peçete ile tampon yapıp bir süre kapamak…

Kişinin adeti ve tabiatına uygun olarak yaptığı bu şeylerden sonra kalbinin mutmain olması yani idrar yolunda idrar veya vücutta necaset kalmadığına kişinin kesin olarak inanması halinde istinka gerçekleşmiş olur.


Selam Ve Dua ile

Mehmet TALU Hocaefendi
 

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
İstibra ve istinca nedir? Namaza mani olmayan necaset miktarı ne kadardır? Biz pantolon giydiğimize göre istibrayı yapabiliyor muyuz?

Cevap
Bismillahirrahmanirrahim



Kan, meni, sidik, dışkı gibi şeylerin çıktıkları yerleri temizlemeye istinca denir.

Erkeklerin idrar yaptıktan sonra sidik eserinin tamamıyla kesilmesini beklemelerine istibra denir.

Necasetler, namazın sahih olmasına mani olacak miktarları bakımından “necaset-i hafife” ve “necaset-i galîza” kısımlarına ayrılmaktadır.

Necaset-i hafife yani hafif pislik, necis olduğuna dair hakkında -başka zıt bir delil bulunmak üzere- şer\'î bir delil mevcut olan şeydir. Bu gibi necasetler, bir delile göre murdar görülmekte ise de, diğer bir delile göre murdar sayılmamaktadır. Mesela eti yenen hayvanların sidikleri…

Necaset-i galîza yani ağır pislik ise, necisliği hakkında şer\'î bir delil mevcut olup, aksine başka delil bulunmayan şeydir. Mesela lâşe.

Necaset-i galîza eğer katı ise, yaklaşık dört buçuk gram ağırlığından, sıvı ise, avuç içinden fazla bir alanı kaplayacak miktarı elbisede bulununca namaza engel olur.

Necaset-i hafifede ise, bunun bulaştığı bedenin veya elbisenin dörtte birinden az miktarı namaza mâni olmaz.

Giyilen elbisenin dar veya geniş olmasının istibra-istincaya etkisi nedir sorunuza gelecek olursak;
Elbette geniş elbiseler bu temizliğin rahat bir şekilde yapılmasına imkan vermektedir. Fakat pantolon giyen bir kişi hacetini giderirken pantolunu iyice aşağıya indirmeli veya imkan varsa tamamen çıkarıp iç çamaşırı ile tuvalete girmelidir.


Selam Ve Dua ile

Mehmet TALU Hocaefendi
 
Üst