İstiklal Mahkemeleri'nin Tutanakları Yayınlanıyor

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul

1920 YILINDA KURULMUŞTU
Milli Mücadele sürerken, iç isyanların yoğunlaşması üzerine TBMM Hıyanet-i Vataniye Kanununa işlerlik kazandırmak için 18 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemelerinin kurulmasına karar vermişti. Bu kanunla, yasama ve yürütme yetkisinden sonra yargı yetkisi de TBMM tarafından kullanılmış oldu.
Milli Mücadele döneminde TBMM kararlarına karşı çıkanları yargılamak için 8 Aralık 1923’te İstanbul’da da İstiklal Mahkemeleri kuruldu. Ve bilhassa muhalif gazeteciler üzerinde bir kılıç gibi sürekli sallandı.
İstiklal Mahkemeleri, en ufak bir huzusuzluk anında devreye girerek çok sert kararlar alırken, Mustafa Kemal muhalifleri üzerinde de bir baskı unsuru oluşturuyordu.Yani İstiklal mahkemeleri, muhalif her ses ve düşüncenin, hareket ve talebin susturulduğu, siyasi rakiplerin linç edildiği birer mezbahane gibi kullanılıyordu.
Mesela, mahiyeti halen anlaşılamayan İzmir suikastı çerçevesinde Milli Müacadele'nin önemli komutanlarından Kazım Karabekir dahi tutuklanmış, Başbakan İsmet İnönü'nün araya girip, baskı yapmasıyla ve talimatla serbest kalmıştı. “Bunun üzerine mahkeme kendisine dışarıdan müdahale edildiğini ileri sürerek bu kez de Başbakan İsmet Paşa’nın tutuklanmasına karar vermiş, ancak Mustafa Kemal Paşa’nın araya girmesi ile bu kararından vazgeçmişti.
İzmir Suikasti davası sebebiyle, Kazım Karabekir'in yanısıra, Milli Mücadele'nin önemli isimleri Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez gibi paşalar da tutuklanmış, Rauf Orbay ise yurtdışına giderek uzun süre orada yaşamıştır.
HEDEF REJİM MUHALİFLERİNİ CEZALANDIRMAK
Adalet dağıtmak gibi bir hedefi olmayan, öncekiler gibi kararları kesin, temyiz ve itiraz hakkı bulunmayan hatta “delile” bile ihtiyaç duymayan İstiklâl Mahkemeleri, “rejim düşmanlarına” ve “irtica” ile yaftalanan insanlara hak ettikleri cezayı vermek üzere özellikle 1925-1927 yılları arasında şehir şehir dolaştırılmıştı. Kuruluş ve çalışma düzenleri itibariyle 1924 Anayasası’na aykırı olan ve üyelerinin çoğu hukukçu dahi olmayan bu mahkemeler, Meclis’in denetimi ve tasdiki dışında keyfi kararlar verirken, talimat ve emirleri sadece Cumhurbaşkanı’ndan alıyorlardı
KEYFİLİĞE BİR ÖRNEK
Kanun ve yönetmelikleri çiğnemekte bir sakınca görmeyen İstiklâl Mahkemeleri’nin bu durumunu Şark İstiklâl Mahkemesi Savcısı Ahmet Süreyya Örgeevren anılarında şunu yazmıştı: “Bir gün mahkemeye kara yağız, yiğit bir Kürt genci getirdiler. Hâkimler sorguya çekti. Türkçe bilmediği anlaşılınca, hâkimler danıştılar ve “Türkçe bilmeyen bir kimseden bu memlekete hayır gelmeyeceğinden idamına karar verdiler”
İstiklal Mahkemeleri, İskilipli Atıf Hoca gibi alimlerin yanısıra, Doğu'da da Şeyh Said'den Seyyid Abdülkadir'e, Seyit Rıza'ya kadar muhalif olan ya da görünen herkesin tasfiyesinde kullanılmıştır.
Seyit Rıza'nın idam edilirken söylediği, 'Evlad-ı Kerbalayık, bihatayık' sözü ve Şeyh Said'in kendisini mahkum eden mahkemenin üyesi Saib Bey ile Diyarbakır valisi Mürsel Bey’e söylediğui “Mahşerde hesaplaşacağız” sözleri, İstiklal Mahkemeleri denince akla gelen sözlerdendirDÜNYA BÜLTENİ

 

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,214
Tepkime puanı
174
Puanları
63
inşallah yayınlanır
merakla bekliyeceğiz
 
Üst