İşte Gerçekler! AKP-İsrail İlişkisinin Kısa Tarihçesi!

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
İşte Gerçekler! AKP-İsrail İlişkisinin Kısa Tarihçesi! Kapalı kapılar ardında farklı, dışarıda farklı...

AKP ile İsrail arasındaki sözde kriz, aslında tam da İsrail’in kurucusu David Ben Gurion’un Türkiye-İsrail ilişkilerini tarif ettiği şu cümle gibi:


“Türkiye bize metres gibi davranıyor. Halbuki evlendik, evliliğimizi bir türlü açıklamıyor.”


Ben Gurion’un bu tespitinin üzerinden yarım yüzyıl geçti ama AKP döneminde İsrail’le ilişkiler tam da böylesi bir tanıma uygun gelişti. Kapalı kapılar ardında farklı, dışarıda farklı…


Gelin AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana, İsrail’le gerçekte nasıl bir ilişki türü yürüttüğüne birlikte gözatalım…


ERDOĞAN’A YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ


1.. AKP 3 Kasım seçimleri öncesinde 16 Temmuz 2002’de ABD’de Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü JINSA’da temaslarda bulunarak iktidar vizesi desteği aradı ve aldı.


2.. Erdoğan Ocak 2004’teki ABD ziyareti sırasında Amerikan Yahudi Komitesi’nden “cesaret madalyası” aldı. Resmi ismi “Davut Boynuzu” olan bu madalya, dünyada ilk kez Yahudi olmayan bir isme, dahası bir Müslüman’a verildi!


AKP: FİLİSTİN TERÖR, İSRAİL ŞİDDET UYGULUYOR


3.. 30 Ağustos 2004 tarihinde AKP’li Ömer Çelik, Egemen Bağış ve Mevlüt Çavuşoğlu İsrail’le kapsamlı görüşmeler yapmak üzere 3 günlüğüne İsrail’e gitti. Havaalanında gazetecilerin sorularını yanıtlayan heyet, “ziyaretlerinin, ilişkileri daha da pekiştirmek için büyük önem taşıdığını” belirtti.


Ömer Çelik, “ortada kriz var” gibi bir adım atılmak ve öyle bir durum yaratılmak istendiğini belirterek, “aslında ortada bir kriz olmadığını” vurguladı. Ömer Çelik ve Egemen Bağış’ın bu ziyaretten önce, ABD’ye gidip Yahudi kurumlarıyla özel temaslarda bulunduklarını da anımsatalım.


Yeri gelmişken, bir başka anımsatma daha yapalım. Ömer Çelik, İsrail’e bu ziyaretinin iki ay öncesinde TBMM’de yaptığı bir konuşmada,


“Filistinlilerin yaptığını terör, İsrail’in yaptığını ise şiddet”


olarak nitelendirmişti. Bugün koşullar gereği Irak’taki Müslümanları anımsayan Ömer Çelik’in, o tarihlerde “Irak’taki direniş örgütlerinin, katillerden oluştuğunu” söyleyecek kadar Amerikancı olduğunu da belirtelim.


İSRAİL AKP ELİYLE TÜRK TARIMINI ÇÖKERTTİ


4.. AKP hükümeti, İsrail ile 15 Temmuz 2004’de Ankara’da bir mutabakat zaptı imzalayarak, Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında “temel ve işlenmiş tarım ürünleri ticaretindeki tavizlerin karşılıklı genişletilmesini müzakere etme konusunda” anlaştı.


Böylece AKP, İsrail’e Türk tarımını çökertme olanağı sundu!


İNTERNET GÜVENLİĞİMİZ İSRAİL’E EMANET


5.. AKP’li Enerji Bakanı Hilmi Güler, İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Binyamin Ben-Elizer ile boru anlaşması imzaladı. Türkiye’den İsrail’e uzanacak boru hattından petrol, doğalgaz, elektrik, su ve fiberoptik geçmesi planlandı.


6.. Fiberoptik demişken… İsrail’le sözde krizin zirve yaptığı 2010 Haziran’ında ortaya çıktı ki, pek çok devlet kurumunun internet güvenliğini de İsrail sağlıyor!


Bu görevi yürüten İsrailli Check Point firmasının, 2006 yılında “stratejik ortağı” ABD’den benzeri bir iş almak istediğinde bizzat ABD Başkanı Bush tarafından veto edildiğini de anımsatalım!


AKP’NİN İSRAİL’LE 17 PROJESİ


7.. Şimdilerde çok tartışılan insansız uçak Heron anlaşmasını, Tayyip Erdoğan 1 Mayıs 2005 tarihli İsrail ziyareti sırasında imzaladı. Bu ziyarette 200 milyon dolarlık bu anlaşmayla yetinilmedi, M60 tanklarının modernizasyonu için yeni protokol yapıldı ve 17 ayrı askeri proje görüşmesi yapıldı!


Bu arada anımsatalım…


Erdoğan, Davos’ta “one minute” dedikten sonra, AKP’li Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 27 Ocak 2009’da açıklama yaparak İsrail’le ilişkiler konusunda bir sıkıntı olmayacağını ilan ediyordu.


Gönül, “insansız İsrail uçağı Heron’lar konusunda bir sıkıntı olmayacağının ve ilk parti Heron’ların Nisan ayında Türkiye’ye geleceğinin” müjdesini veriyordu.


AKP İÇİN HAMAS BAŞKA, EL FETİH BAŞKA


8.. Erdoğan, Filistin dostluğu değil; El fetih karşıtlığı, Hamas dostluğu yaptı. İsrail’le sözde ilk kriz sırasında bakın Başbakan Erdoğan ne diyor:


“İsrail’in en yetkili ağzı, Filistin lideri Mahmut Abbas’ın tutuklu Hamas milletvekillerinin serbest bırakılmasını istemediğini söyledi”.


ERDOĞAN: ARAFAT BARIŞIN ÖNÜNDE ENGEL


9.. Dahası Erdoğan, geçmişti açıkça İsrail’i savunup, Arafat’ı da suçlamıştı.


ABD’de İsrail’in eski Başbakanı Ehud Barak, ABD Kongre üyesi Jane Harmon ve şarkiyatçı Prof. Bernard Lewis ile 13 Haziran 2004’te bir panele katılan Erdoğan şöyle söylemişti:


“Ben Barak'ın başlatmış olduğu barış sürecine katılıyorum. Ancak Sayın Barak'ın başlattığı süreç devam etmedi. Sayın Arafat büyük bir fırsatı tepmiştir. Eğer o zaman oturulan masadan kalkılmasaydı isabetli olurdu. Şu anki sıkıntı budur. Fakat biz yine de barıştan umutsuz değiliz. Barış süreci sıkıntılı bir süreçtir. Çile çekmeyi gerektirir ve bu mücadeleyi çile çekerek sürdürmeliyiz. 80 yaşına merdiven dayamış olan bir Arafat barışın önünde bir engel olamaz. Bu işi halklar arasında çözebiliriz”.


10.. Davos’ta sözde “one-minute” krizi yaşanırken, TBMM’de Türkiye-İsrail Dostluk Grubu üyesi 361, Türkiye-Filistin Dostluk Grubu iyesi ise sadece 60 milletvekili bulunuyordu!


ERDOĞAN MUHALEFETİ YAHUDİ DÜŞMANLIĞI YAPMAKLA SUÇLADI


11.. Erdoğan, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin 44 yıllığına İsrail’li şirkete verilmesine itiraz edenleri “Yahudi düşmanlığı” yapmakla suçladı.


ORTAK “YAHUDİ URFA PROJESİ”


12.. Urfa’daki “mayınlı arazilerin” İsrail’e peşkeş çekilmesinin tartışıldığı günlerde, 26 Mayıs 2009’da, İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy “Yahudi Urfa Projesi” olarak bilinen “dinler buluşması” kapsamında Urfa’yı ziyaret etti. Levy


“Urfa ile Harran bizim için çok önemli, her Yahudi için atalarımızın dedelerimizin geldiği bu topraklara gelmek çok önemli”


dedi.


İsrail’in bölgeye ilgisi konusunda, bir başka önemli açıklama da 1 Aralık 2004 tarihinde, o dönemin İsrail Büyükelçisi Pinhas Avivi’den gelmişti.


“İsrail’lilerin Güneydoğu’dan toprak alımlarını” yalanlayan Avivi şu ilginç cümleyi dile getirmişti:


“Buradan arazi satın alınmadı, ancak bazı ortak projelere destek veriyorlar. Türkiye'yle tecrübelerini paylaşıyorlar”.


KONYA OVASI’NDA İSRAİL’E ARAZİ


13.. İsrail sadece Güneydoğu’dan değil, “Anadolu Kartalı Tatbikatı Krizi” ile daha sonra gündeme gelen Konya’dan da 2004 yılının sonunda 40 bin dönüm arazi aldı.


AKP’nin “Tarımsal İşbirliği ve Kalkınma Projesi” ile önünü açtığı bu satış işlemi ile verilen topraklar, ABD ve İsrail’in eğitim için kullandığı hava üssünün hemen yanında bulunuyor.


AKP ile İsrail arasındaki bu alım-satım işleri oldukça ilginçti.


Bakın Tarım ve Köy İşleri Bakanı Sami Güçlü, Konya’daki bu satıştan birkaç ay önce Şanlıurfa Ceylanpınar’ı isteyen İsraillilere şu yanıtı verdiğini açıklıyordu:


“Dedim ki, GAP’la ilgili düşünceleriniz, Türk kamuoyunda bir kısım kanaatlerin oluşmasına neden oluyor. Bu nedenle başlangıç faaliyetlerimizi İç Anadolu’ya kaydırarak, sulama teknolojisini Türk kamuoyuna sunalım. Bu sayede, kamuoyunda oluşan çekingen hava kırılabilir”.


AKP’DEN İSRAİL’E TOPRAK ALIMI İÇİN YASA KIYAĞI


14.. İsrail’in toprak alımlarına kolaylık getiren yasanın da, 19 Temmuz 2003 tarihinde, AKP tarafında yürürlüğe konulan 4916 sayılı yasa olduğunu belirtelim.


AKP İsrail’in toprak alımlarını kolaylaştırmakla kalmıyor, karşı çıkanlara da tepki gösteriyordu.


Örneğin AKP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Atilla Maraş, İsraillilerin GAP bölgesinde toprak satın almasına itiraz edenleri,


“Bizim insanımız da Avrupa ülkelerinde mülk alıyor. Ancak yabancılar bizden toprak satın aldıklarında kıyameti koparıyorlar. Bunu doğal karşılamak lazım. Global baktığımız zaman bunun bir sakıncası yok”.


İSRAİL’E SURİYE SALDIRISI İÇİN HAVA SAHASI İZNİ


15.. İsrail, 6 Eylül 2007 tarihinde Suriye’nin gizli nükleer reaktörünü vurduğunda Türkiye hava sahasını kullandı.


16.. İsrail Lübnan’a saldırdığında ama 28 gün sonra Hizbullah’a yenilip geri çekilmek zorunda kaldığında, bölgeye AKP emriyle Türk askeri gönderildi.


AKP MİLLETİN GAZINI ALIYORMUŞ


17.. Gelin hiç yorumsuz, 14 Haziran 2010 tarihli Milliyet gazetesinde yer alan Devrim Sevimay’ın AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’le yaptığı röportaja göz atalım şimdi de:


Hüseyin Çelik: “Türkiye’de antisemitizmin bir geçmişi var. Fakat bizimle birlikte antisemitizm falan yok. Aksine bakın Sayın Başbakan’ın bu çıkışları olmasa Türkiye’de antisemitizm daha çok artar”


Milliyet: “Yani bir anlamda şişede biriken gaz mı kaçırılmış oluyor bu sayede?”


Hüseyin Çelik: “Elbette, halk şöyle düşünüyor, ‘Verilmesi gereken tepkiyi benim devletim veriyor zaten’.”


Milliyet: “Ve sakinleşiyor, öyle mi?”


Hüseyin çelik: “Ve sakinleşiyor, çünkü ‘Benim adıma Tayyip Erdoğan konuşuyor’ diyor. One minute çıkışı bundan dolayı insanların uzun yıllar bastırılmış bazı haykırmalarının bir manada temsilciliğini yaptı. Sayın Başbakan Türk milletinin bu manada ve insanlık vicdanının sesi olmaya çalışıyor.


ANKARA’DA SİYONİZM ANMASI!


18.. AKP’nin İsrail karşıtı olmadığı, dahası anti Siyonist olmadığı, başka uygulamalarından da anlaşılıyor.


AKP, tarihte ilk kez Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde, İsrail’e siyonizmin kurucu Theodor Herz’i anma izni verdi. 6 Aralık 2004 günü İsrail’in Ankara Büyükelçiliği, Ankara’da, Milli Kütüphane Konferans Salonu’nda siyonizmi andı!
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
:) Vay işbirlikçiler vay..
 

Ercan Tekin

Kıdemli Üye
Katılım
25 Eyl 2010
Mesajlar
5,631
Tepkime puanı
266
Puanları
0
Konuyu paylaşandan Allah razı olsun.
İsrail'le kapalı kapılar ardından başka dışarıda başka ifadesini herkesin çok iyi düşünmesi gerekiyor.
İslam'da asla şu yoktur:
''Zalimler güçlü, o yüzdende bir müddet onlardanmış gibi görüneceğiz ve sonra güç kazanır kazanmaz başlarını ezeceğiz.''
Böyle bir anlayış ne Resulüllah (s.a.v) zamanında yaşandı ne sahabesi zamanında ne de Kur'an ve Sünnette hücceti bulunmayan zihniyettir.
İslam dinimiz ta'vizi kabul etmiyor.
Helede zalime meyletmekten kesin alıkoyuyor.

Mü’minler zâlimlere sevgi besleyemezler, onları veli/dost kabul edemez, onlara hiç bir konuda yardımcı olamazlar. Müslümanların düşmanlığı da ancak zâlimleredir (2/Bakara, 193).

Zulmedenlere meyil/eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka veliniz yoktur, sonra yardım da göremezsiniz.” (11/Hûd, 113)
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com


"SONUÇ

Davos’da “one minute” krizi, Anadolu Kartalı tatbikatı krizi, büyükelçiyi alçak koltukta oturtma krizi, Mavi Marmara gemisine saldırı krizi…

Tümünün, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ni uygulayabilmek için Türkiye’ye biçtiği model ortak statüsüyle doğrudan ilişkisi var. ABD, BOP’u uygulayabilmek için “Filistin Sorunu”nu kısmen çözüp, İran’ı Türkiye ile markaja alıp, alt-bölgesel düzenleri kurmaya çalışıyor…

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, “İsrail özür dilemezse, bari soruşturmayı kabul etsin” anlamına gelen sözleri aslında tüm gerçeği çırılçıplak ortaya koyuyor. Davutoğlu İngiliz mevkidaşıyla birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında bakın ne diyor: “Ortada bir suç var. Bu vatandaşlar İsrail sularını ihlal etmedi. Hiçbir İsrail vatandaşını öldürmedi. Peki kim öldürdü bu vatandaşları? Eğer İsrail bu sorumluluğu üzerine alır ve özrü dilerse biz de önümüze bakar ve iki ülke ilişkilerini nasıl daha geliştirebiliriz buna bakarız. Eğer özür dilemezlerse o zaman uluslararası bir soruşturmayı kabul etsinler. Bu bizim ülkemizin onurudur”.

Mehmet Ali Güller

Odatv.com"





Bu son bölümü unutmuşsun veri:)

Ben ekleyim sen zahmet etme:)
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
İsrail'le kriz iyidir
İsrail'in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile imzaladığı "Akdeniz'de münhasır ekonomik alan" anlaşması, zaten bozuk olan Türkiye-İsrail ilişkilerini biraz daha bozacağa benziyor.

Sırada "Kurtlar Vadisi Filistin" krizi var.

Sonra başka bir kriz illa ki çıkar.

Türkiye'nin mevcut Ortadoğu siyaseti değişmediği müddetçe, İsrail'le krizler birbirini kovalayacaktır.

Siyonist İşgal Rejimi, Mavi Marmara katliamı için özür dileyip şehit ailelerine ve yaralılara tazminat ödemeyi kabul etse bile, krizler bitmez.

Geçenlerde İsrail gazetesi Haaretz'in baş muharriri de yazdı: Mavi Marmara hadisesi Türkiye-İsrail gerginliğinin sebebi değil sonucudur. Sebep, Türkiye'nin AK Parti yönetiminde ABD-İsrail ekseninden çıkıp Ortadoğu'da bağımsız bir siyaset izlemesi, Filistin'in hamiliğine soyunması, Suriye ve İran'la safları sıklaştırması, Müslüman komşularıyla entegrasyon hedefini gözetmesidir.

Bir tarafta Türkiye'nin bu siyasetteki ısrarı, öbür tarafta ise Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimlerini uluslararası hukuk gereği boşaltması gerekirken onları genişletmeye devam eden ve Gazze'deki vahşetini de sürdüren İsrail'in değişmeyen işgal siyaseti... Bu şartlarda ilişkilerin düzelmesi mümkün değil. Eşyanın tabiatına aykırı.

Ha, İsrail'in başına taş düşer, aklı başına gelir, "Müslüman bölge ülkelerinin entegrasyonu etrafımızda bir abluka oluşturuyor, bu işin sonu felaket, Batı Şeria ve Gazze'de başkenti Doğu Kudüs olan tam bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti'ne yeşil ışık yakayım da biraz nefes alayım" deme noktasına geldiğini görürüz, o zaman başka...

Hamas da kabul ederse "1948 Toprakları" ve mülteciler bahsi açık bırakılarak bir 'nisbî çözüm' sözkonusu olabilir o zaman...

'Nisbî çözüm' yolunda bir diyalog zemini oluşabilir...

Ama bu şartlarda imkânsız.

İsrail'le 'sürekli kriz' haline alışmalıyız.

Hatta bu halden memnuniyet duymalıyız.

Zira bu hal Türkiye'ye şahsiyet kazandırıyor ve Türkiye'nin kendini bağımsız bir ülke olarak gerçekleştirmesine yarıyor.

Hakan Albayrak
Yenişafak
 

manifesto

Yasaklı
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
0
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Konum
Kocaeli
Hala akp yi israil üzerinden eleştirme ve işbirlikçi gibi gösterme ezikliği.
Beyler boş yere boş borazancılığa gerek yok

AKP ile birlikte artık israil Türkiye ilişkisi olması gerektiği düzeyde
Tıpkı AKP ile Arap ve İslam dünyası ilişkilerinin olması gerektiği gibi.

Bölgede ARAP ülkeleri dahi HAMAS ile diyalog yapmaya tırsıyorken
AKP HAMAS'a EN ZOR döneminde dahi SAHİP çıkmıştır
Hem ABD hem İSRAİL tepkisine rağmen
Bu yüzden boş yazıdır bunlar boş hiçbir işe yaramayan yazılar
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Bu kavga büyüyecek!

Mavi Marmara krizi çözülse bile, Türkiye ile İsrail arasında krizlerin sonu gelmeyecek demiştik. Gelmeyecek de.. Her kriz çözüldükten sonra yenisi gelecek. Nitekim özür ve tazminat konusundaki tartışmalar devam ederken "yenisi" çoktan çıktı bile. Üstelik çok ilginç ve bir o kadar da krizlerin altında yatan gerçeği ortaya çıkarır nitelikte.

İsrail ile Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti, geçtiğimiz Cuma günü (17 Aralık); "Denizdeki münhasır ekonomik bölge sınırlarını belirleme anlaşması" imzaladı. Bunun anlamı; Doğu Akdeniz'deki kaynakların, özellikle bölgede bulunan zengin doğalgaz kaynaklarının işletilmesine daha doğrusu paylaşılmasına yönelik sınırların belirlenmesidir.

Türkiye, anlaşmaya sert reaksiyon gösterdi. İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gabi Levy, Dışişleri'ne çağrıldı ve Türkiye'nin kınaması iletildi. Kıbrıs sorunu dahil, bölge odaklı gelişmelere olumsuz etkileri vurgulandı. Doğu Akdeniz, bütün bölge için çok hassas bir alan. Anlaşmanın doğuracağı sıkıntıları görmek o kadar da zor değil. Rum kesimi, daha önce de benzer bir anlaşmayı Lübnan ve Mısır'la yapmıştı. Ankara'nın, bu anlaşmaya da çok sert tepki gösterdiği, bu yüzden Lübnan parlamentosu tarafından onaylanmadığı, Lübnan içindeki grupların anlaşmaya tepki gösterdiği biliniyor.

Mavi Marmara dahil, İsrail'in gösterdiği aşırı tepkilerin sebeplerinden biridir bu konu. Geçtiğimiz hafta 16 Aralık 2010), "Ege Adaları'nda İsrail füzeleri, kime karşı?" başlığı altında İsrail ile Yunanistan ve Balkan ülkeleri arasındaki askeri yakınlaşmaya, Rum Kesimi ile yapılan silah anlaşmasına detaylı dikkat çekmiştik. Durumun daha iyi anlaşılması için söz konusu yazının bir kez daha okunmasını öneriyorum.

Anlaşmalara ve krizlere neden olan "Akdeniz'de doğalgaz kavgası"na biraz yakından bakalım.

Aslında olay yeni değil. İsrail daha önce ABD merkezli Noble Energy ile birlikte İsrail'in yüz yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacak kaynaklar üzerinde çalışmaya başladı. 135 kilometre açıkta keşfedilen 453 milyar metreküp doğalgaz İsrail'i doğalgaz ihracatçısı yapacak. 2009 yılında bulunan Tamar kaynağından sonra keşfedilen Leviathan bölgesi Akdeniz'de dengeleri değiştirecek güce sahip.

Peki bu gaz kimin? İsrail'in mi? Lübnan ya da Filistin'e ait zenginlik nasıl oluyor da İsrail'in oluyor? Mavi Marmara nerede saldırıya uğradı? Gazze bu zenginlik yüzünden mi saldırıya uğradı? Bu zenginlik yüzünden mi abluka altında? Bu zenginlik yüzünden mi açlığa mahkum? İsrail bu zenginlik yüzünden mi Gazze'ye özgürlük diyen herkesi, her ülkeyi düşman sayıyor?

On yıl önce, Filistin yönetimi ile İngiliz gaz şirketi BG Grup ve Lübnanlı iki aile arasında Filistin açıklarında keşfedilen doğalgaz kaynaklarının işletilmesi için anlaşma yapıldı. Gazze-Deniz 1 ve Gazze-Deniz 2 kuyuları açıldı. Çıkarılan gaz İsrail'e satılacaktı. Hisseler bile paylaşıldı.

İsrail, güvenlik nedeniyle, doğalgazı satın almayacağını açıkladı. Bu satışın Filistin'i zenginleştireceğinden korktu. Gazze-İsrail kıyı şeridindeki rezervlerin yüzde altmışı Filistinlilere aitti çünkü. Yani yasal olarak Filistin halkı milyarlarca metreküp doğalgaza sahipti. Arafat'ın ölümü, Hamas'ın seçimi kazanması ve İsrail'in kararı ile anlaşma yattı. Kaynaklar işletilemedi. Şirket 2008'de bölgedeki ofisini kapattı. Bütün bunların, o dönemde bölgede yaşananların bu proje ile, zenginlikle hiçbir ilgisi olmadığını söyleyebilir miyiz?

Anlaşmanın boşa çıkarılmasının ardından harekete geçen İsrail, bu sefer kendisi aynı şirkete söz konusu kaynaklar için görüşme teklif etti. Görüşmelerin başlamasından birkaç ay sonra, hiç sebep yokken, üstelik Türkiye'nin öncülüğünde İsrail ve Suriye anlaşmaya yakınlaşmışken o vahşi Gazze katliamı başlatıldı. Saldırı acımasız bir ambargo ile devam etti, ediyor.

Ve şimdi İsrail, aslında Filistinlilere ait olan, Lübnan'a ait olan doğalgaz kaynaklarını yüz yıl yetecek kaynak olarak yeniden keşfediyor! Bir çok ülkeyle anlaşmalar yapıyor. Ne garip değil mi! İsrail'i enerji piyasasında önemli bir yere getirecek olan kaynaklar, Bakü-Ceyhan'dan gelecek kaynaklarla birleştiğinde, bu ülke tam anlamıyla enerji kavşağına dönüşecek. İyi hesap!

Mavi Marmara, bu büyük savaşın tam merkezine düştü. Doğu Akdeniz'in yeni enerji kaynakları, aynı zamanda Kıbrıs açıklarına denk gelen bu kaynak, Türkiye'yi de kavganın içine çekiyor. Türkiye, Filistin, Lübnan, Suriye ve KKTC birlikte düşünüldüğünde İsrail'in öfkesini anlamamak mümkün değil. Tabii Doğu Akdeniz'i Türkiye'nin aleyhine istikrarsızlaştırmaya dönük terör saldırıları, İskenderun olayı, Rum Kesimi ile güvenlik anlaşmaları, Akdeniz'de tatbikatlar da bununla birlikte düşünülmeli.

İbrahim Karagül
Yenişafak
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Türkiye İsrail ilişkilerinde , AKP hanesine yazılacak en kara gün, T.C. Tarihinde ( benim hatırladığım) ilk defa bir siyonistin( Peres' in) T.B.M.M. de konuşma yapması ve milletvekillerinin hararetle alkışlamalarıdır.Yukarıdaki kısa tarihçede bu önemli olayı göremedim..Allahın takdiri, bu hükümet asla İsrail karşıtı,yani antisiyonist politikalar geliştirmesede, Türkiye -İsrail ilişkileri düzelmeyecektir.AKP, halktan gizli bir takım adamlar göndererek, İsrailli politikacılarla görüşsede , ilişkileri düzeltmeye çalışsada nafile...
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
redyellovv
konuya atlamışsın bakıyorum

sözünde dur
erbakanın eleştirdiğin bir konu aç bakalım

konu redyalovv un isteği üzerine açılmıştır.
yazıyı pek okumadım.

milli görüşçüler verdikleri sözde dururlar mı öğrenicez
 
Katılım
22 Ara 2010
Mesajlar
22
Tepkime puanı
4
Puanları
0
gayet yararlı bilgiler içeriyor veri kardeşim kendi isteğinizle de açabilirdiniz :)
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
redyellovv
konuya atlamışsın bakıyorum

sözünde dur
erbakanın eleştirdiğin bir konu aç bakalım

konu redyalovv un isteği üzerine açılmıştır.
yazıyı pek okumadım.

milli görüşçüler verdikleri sözde dururlar mı öğrenicez

1- Ben balıklama atlamam, bu sana mahsustur.

2- ben sadece senin alıntı yaptığın yerde kalan son bölümü aktardım, aynı yazının devamı yani, eğer iki paragraf aktarmak balıklama atlamak ise senin o kadar paragragı hem de hiç okumadan:) aktarman acaba nedir?

3- "Yazıyı pek okumadım" diyen birisinin lafıyla iş yapacağımı mı düşünüyorsun? :)

4- "Ben Erbakanı eleştiren konu acacağım" diye tek kelime etmedim, yalan söyleme, öyle yazıyorsun ki sanki ben böyle bir söz vermişim gibi, hayır, yok öyle bir şey. Ben sadece "gerekirse erbakanı da eleştiririm, başkasını da eleştiririm" dedim.

5-


Sen kendin bir kere Erbakanin partinin basina gecmesini istemedigin icin baska forumlarda sana Erbakan Düsmanligi yapma diyorlar. Senin söyledigini Milli görüs

düsmanlarida söyler diyorlar. Sen MGF de Erbakanin yaptiklarini elestirdigin icin Milli görüs düsmani imasinda bulunuyorlar.

Sen Erbakani elestirdigin icin iki yüzlüsün diyenlerde var.

Redyellow forumlarda ikili oynamayi birak.


http://www.ihvanforum.org/showthread.php?t=92885&page=3

Bak bunu senin yandaşlarından birisi yazmış, gördüğün gibi ben gerekirse eleştiriyormuşum!!!

Ama ben sadece ve sadece kendime göre yanlış gördüğüm bir şeyi eleştiririm, sizler gibilerin lafıyla Erbakan hocaya laf söylemem, sırf laf olsun diye Erbakan Hocaya saldıranlara, sataşanlara da dur derim!
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
rediyov

erbakan ın talebesi olduğunu nasıl da ispatlıyorsun.
laf çok icraaat hiç yok
 
Üst