alitufan2003
Profesör
“Büyük İsrail Devleti” hedefi yolundaki stratejik planlarını Dünya Siyonist Örgütü’nün Kudüs’te neşretmekte olduğu “Kivunim (Yönelişler)” dergisindeki bir makalede bundan 30 yıl önce yer alan beyanlar yahudilerin nasıl sistemli bir plan üzerine gittiklerinin göstergesidir:
“Merkezde yer alan gövde olması bakımından Mısır, özellikle Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki giderek sertleşen çatışmalar gözönüne alınırsa, şimdilik bir kadavradır. Bu ülkenin ayrı coğrafi eyaletlere bölünmesi, bizim için siyasi hedefimiz olmalıdır.Böylece Mısır bir kere parçalandıktan ve merkezi iktidardan yoksun bırakıldıktan sonra, Libya, Sudan ve diğer uzak ülkeler aynı çözülmenin içine gireceklerdir.
Dış görünüşe rağmen, Batı cephesi Doğu cephesinden daha az problem çıkarıyor. Lübnan’ın beş eyalete bölünmesi... Arap dünyasında bütününde meydana geleceklerin müjdesini veriyor.Suriye ve Irak’ın etnik veya dini kıstaslar bazında belli bölgelere ayrılması, uzun vadede, İsrail için öncelikli gaye olmalıdır. Bunun birinci safhası ise, söz konusu devletlerin askeri güçlerinin imha edilmesidir. Suriye’nin etnik yapısı, kendisini parçalanmaya hazır hale getiriyor. Suriye’nin deniz sahili boyunca bir Şii devleti, Halep’te ve Şam’da birer Sünni devleti kurulabilir. Her halükârda Huran’la birlikte Ürdün’ün kuzeyinde kendi devletini kurmayı ümid eden bir Dürzî kimliği de ortaya çıkabilecektir... Böyle bir devlete, uzun vadede, bölge için bir barış ve emniyet garantisi olacaktır. Bu bizim rahatça gerçekleştirebileceğimiz bir hedeftir.Petrolca zengin ve iç mücadelelerin pençesindeki Irak, İsrail’in nişan çizgisindedir. Onun dağılması bizim için Suriye’ninkinden daha önemlidir, zira Irak, yakın vadede İsrail için en ciddi tehlikeyi temsil etmektedir.”
(Kaynak: Kivunim, Kudüs, Şubat 1982, sh: 49-52)
İşte YAHUDİ'nin 1982'deki öngörüsü ve bugün yaşananlar!!!!
Herhangi bir yoruma gerek bırakmayacak açıklıkta ve netlikte, İsrail tarafından safha safha sinsi yöntemlerle tatbik edilen bir strateji...
Aslında düşününce biz de ülke olarak bu sinsi plana istemeden de olsa alet mi oluyoruz diye insan düşünmeden edemiyor? Çünkü bu adı geçen ülkelerin toprak bütünlüğünden yana Türkiye olarak ciddi bir tavır koyamadık.
“Merkezde yer alan gövde olması bakımından Mısır, özellikle Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki giderek sertleşen çatışmalar gözönüne alınırsa, şimdilik bir kadavradır. Bu ülkenin ayrı coğrafi eyaletlere bölünmesi, bizim için siyasi hedefimiz olmalıdır.Böylece Mısır bir kere parçalandıktan ve merkezi iktidardan yoksun bırakıldıktan sonra, Libya, Sudan ve diğer uzak ülkeler aynı çözülmenin içine gireceklerdir.
Dış görünüşe rağmen, Batı cephesi Doğu cephesinden daha az problem çıkarıyor. Lübnan’ın beş eyalete bölünmesi... Arap dünyasında bütününde meydana geleceklerin müjdesini veriyor.Suriye ve Irak’ın etnik veya dini kıstaslar bazında belli bölgelere ayrılması, uzun vadede, İsrail için öncelikli gaye olmalıdır. Bunun birinci safhası ise, söz konusu devletlerin askeri güçlerinin imha edilmesidir. Suriye’nin etnik yapısı, kendisini parçalanmaya hazır hale getiriyor. Suriye’nin deniz sahili boyunca bir Şii devleti, Halep’te ve Şam’da birer Sünni devleti kurulabilir. Her halükârda Huran’la birlikte Ürdün’ün kuzeyinde kendi devletini kurmayı ümid eden bir Dürzî kimliği de ortaya çıkabilecektir... Böyle bir devlete, uzun vadede, bölge için bir barış ve emniyet garantisi olacaktır. Bu bizim rahatça gerçekleştirebileceğimiz bir hedeftir.Petrolca zengin ve iç mücadelelerin pençesindeki Irak, İsrail’in nişan çizgisindedir. Onun dağılması bizim için Suriye’ninkinden daha önemlidir, zira Irak, yakın vadede İsrail için en ciddi tehlikeyi temsil etmektedir.”
(Kaynak: Kivunim, Kudüs, Şubat 1982, sh: 49-52)
İşte YAHUDİ'nin 1982'deki öngörüsü ve bugün yaşananlar!!!!
Herhangi bir yoruma gerek bırakmayacak açıklıkta ve netlikte, İsrail tarafından safha safha sinsi yöntemlerle tatbik edilen bir strateji...
Aslında düşününce biz de ülke olarak bu sinsi plana istemeden de olsa alet mi oluyoruz diye insan düşünmeden edemiyor? Çünkü bu adı geçen ülkelerin toprak bütünlüğünden yana Türkiye olarak ciddi bir tavır koyamadık.