İsraf Ediyor Muyuz?

Katılım
10 Ara 2009
Mesajlar
93
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Akşamları, evde oturduğunuz oda dışında kaç odada ampul yanıyor???

- Dişimizi fırçalarken su şarıl şarıl akıyor mu???

- Ekmeğiniz yenmeden bayatlıyorsa neden? Acaba gerekenden fazla mı alıyorsunuz???

- Ya! bayat ekmekleri ne yapıyorsunuz???

Yıllar önce Stockholm”e giden bir turist akşam geç saatlerde otele iner, sabahleyin tıraş olmak için lavaboya gittiğinde, aynanın yanında ilginç bir not görüyor. “Lütfen, tıraştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu var, oraya bırakın. Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.”
Tabii ki turist hayretler içinde kalır, oturup düşünür. Neden çelik eşya denince akla ilk önce İsveç çeliği gelir? Hatta bir çok çelik eşya üzerinde “İsveç çeliğinden yapılmıştır.” diye yazar?
Aslında bunu anlamak hiç de zor değil. İşte o ülke, kullanılmış ufacık bir jiletinin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor ve gelen turistlere bile rica yollu uyarıda bulunuyorsa, o ülkede hiçbir şey israf edilmiyor demektir.

İsviçre’de zaman zaman, belli periyotlarda, radyolar, televizyonlar, bir haberi duyurur. Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj, kutu varsa, ve levki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun. İsviçre’nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç ziyanına engel olun.


Beş yaşında bir çocuk, babaannesinin pirinç ayıklıyorken bir tanesini yere düşürdüğünü ve. eğilip, o pirinç tanesini aramaya başladığına şahit oluyor. Kadın sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyor. Bu sırada çocuk, “aman babaanne diyor. Bir pirinç tanesi için bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya değer mi?” Babaanne ilk defa torununa karşı sertleşiyor ve çocuğa, öfkeyle bakıyor. Sonra da aynı sertlikle : “Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun, hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne zorluklar çekiyorlar onu yetiştirmek için, bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?” diye çıkışıyor. Tabii çocuk utancından kıpkırmızı oluyor.
Bu çocuk yıllar sonra fakülte öğrenciliği sırasında ders kitaplarından birinde yazarın görüşünü okurken irkiliyor ve yıllar önce babaannesinin söylediklerini hatırlıyor. Yazar kitapta şöyle diyor: “Bir insan, yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur.” İlave ediyor. “Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri, göz nuru, el emeği vardır.” Bunu okuyunca babaannesinin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlıyor.


Peki “papara” diye bir yemek bilir misiniz? Bayat ekmeklerden yapılan. Ekmek sıkıntısı çekmiş, emeği karne ile alan bir neslin buluşudur papara. Ama özünde israfa karşı olmak yatmaktadır.


Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan boş yere akıtmakla, ihtiyacımızdan fazla ekmek almakla ve bayatlatıp atmakla bizler de zalimler sınıfına girmiyor muyuz?

Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım, ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız. Burada parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır. Lütfen bir mıh da olsa hesabını iyi yapalım.
Unutmayalım! Her yeni gün, yeni bir başlangıçtır. Hayat çok ince, akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür ve her şey birbirine o kadar bağlıdır. Bu yüzden küçük şeyleri göz ardı etmemek lazım.

Zira;
“Bir mıh, bir nalı kurtarır. Bir nal, bir atı; bir at, bir komutanı; bir komutan, bir orduyu; bir ordu da, bir ülkeyi kurtarır.”
 
Üst