Eyup Balsar
Musa mı? | Muhammed mi?
Geçtiğimiz haftalarda değerli bir Kuran düşünürü arkadaşımızın dikkatimi çekmesi üzerine, peygamberimize atfedilen Miraç hadisesi için Kuran’da delil gösterilen tek ayet olan İsra suresi 1. ayeti bu uyarı ile tekrar incelemeye başladım.
Bu kapsamda bağlantılı olduğunu düşündüğüm başka ayetlere de baktım ve kendisi ile benzer bir sonuca ulaştım. Maalesef ön koşullu çeviriler ve meallendirmeler bizi yanlış sonuçlara ulaştırıyor.
Bu ayette miraç hadisesi gibi bir olaydan bahsedilmediğine zaten kaniydim ama bu çalışmadan sonra ben de gördüm ki İsra 1’de anlatılan olayın peygamberimiz Muhammed ile yakından uzaktan bir alakası olmadığı gibi, bahsekonu gece yürüyüşünün Kâbe, Mekke ve Kudüs’le de bir alakası yok. Ve çoklarınca miraç zannedilen bu gece yürüyüşü Musa peygambere ait.
Dolayısıyla Kuran’dan başka bir mucize verilmemiş olan peygamberimize mucize uyduranların son kalesi de zihnimde tamamen yerle bir oldu. Arkadaşımızın uyardığı gibi taraflı ve kültürel ön kabullerden sıyrılmış olarak bu ayete, devamına ve bağlılarına baktığımda gerçeği gördüğümü düşünüyorum.
Her yönüyle benim gibi düşünüp düşünmediğini anlayacak kadar uzun konuşmadık ama ufkumu açtığı için kendisine buradan teşekkür ediyorum. İlgili ayetleri aşağıya yazacağım. Lütfen dikkatle inceleyin ve eğer yanılıyorsam yanıldığımı bana bildirin. Bundan rahatsız değil bilakis memnun olacağımı bilin.
17 İsra 1 Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüten O (Allah) yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.
“Bir kısım ayetler (ayat), kul, gece, mescidi haram, yürütülmek, mübarek kılınmak, mescidi aksa” tabirlerini unutmayalım.
17 İsra 2 Ve Musa’ya kitap verdik ve ‘Benden başka vekil edinmeyin’ diye onu İsrailoğullarına hidayetçi kıldık.
Dikkat ettiyseniz ikinci ayet “ve” diye başlıyor. Birçok mealde buradaki “vav” harfi atlanmış durumda. Bu “vav” harfi bize ikinci ayetin birinci ayetle bağını göstermiyor mu? Bu ayette Musa’nın İsrailoğullarına hidayetçi olarak (elçilikle) görevlendirildiği belirtilmiyor mu ?
17 İsra 3 Nuh ile birlikte taşıttığımız kimselerin soyu; o şükreden bir kuldu.
Gördüğünüz gibi bu ayetteki “kul” kelimesi de Musa için kullanılıyor.
17 İsra 4 Ve kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik: ‘Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir azgınlıkla kibirlenip yükseleceksiniz.
İsra 4’ten itibaren İsrailoğulları ile ilgili kıssa anlatılmaya devam ediliyor. Bu kavmin iki defa bozgun çıkaracakları önceden bildiriliyor. Birçok mealde bu ayetin başındaki “vav” da atlanmış.
17 İsra 5 Nihayet, o ikiden birincinin vadesi geldiğinde, üzerinize aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar, barınakların aralarına girip araştırdılar. Ve bu, yerine getirilmiş bir vaat idi.
Mealde “barınak araları” diye çevrilen tamlama “hilal ed-diyar” yani o memleketinizin hilali, diyarınızın sokakları, yurdunuzun içleri gibi bir anlama geliyor. Bahsedilen şey bir bölge. Bildiğimiz kadarıyla da Mısır olsa gerek.
17 İsra 6 Sonra onlara karşı size tekrar ‘güç ve kuvvet verdik’, size mallar ve çocuklarla yardım ettik ve topluluk olarak sizi sayıca çok kıldık.
Birinci vaat yerine geldikten sonra kavim ve yaşadığı bölge bir kez daha Allah tarafından destekleniyor. Gelelim 7. Ayete…
17 İsra 7 Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz o da aleyhinizedir. Sonunda vaad geldiği zaman, (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi ‘kötü duruma soksunlar’, birincisinde girdikleri gibi o mescide girsinler ve ele geçirdiklerini ‘darmadağın edip mahvetsinler.’
Gördüğünüz gibi bu ayette de yine İsra 1’deki gibi bir mescidden (mevkiden, memleketten, yerden) bahsediliyor. Şimdi Musa ile ilgili Neml suresindeki bölüme bakalım…
27 Neml 7 Hani Musa ailesine: ‘Şüphesiz ben bir ateş gördüm’ demişti. ‘Size ondan ya bir haber veya ısınmanız için bir kor ateş getireceğim.’
Musa’nın bu gece yürüyüşünü hatırladınız sanıyorum. Ve Musa ateşe doğru yaklaşır… Âlemlerin Rabbi olan Allah Kuran’da başka hiçbir yerle irtibatı olmayan ve çözülemeyen bir İsra 1 ayeti gönderip ve de oradaki gece yürüyüşünü eksik ve açıklamaksızın bırakır mı?
27 Neml 8 Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!
“Ateşin bulunduğu yer ve çevresindekilerin mübarek kılınması” tabirini İsra 1 ile bağdaştıramaz mıyız, ne dersiniz? İsra 1’de “mübarek kılınan” yerle burası aynı değil mi!!!
27 Neml 9 ‘Ey Musa, gerçekten Ben, güçlü ve üstün, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ım.’
Musa peygamberlikle görevlendiriliyor. Ateşin başında ilk defa vahye muhatap oluyor ve dolayısıyla o çevre kutsal bir hale geliyor.
27 Neml 10,11 Ve bırak asanı! ” Derken onu çevik bir yılan gibi çalkanıp kıvranır görünce, dönüp kaçtı ve arkasına bakmadı. “Ey Musa, korkma; çünkü peygamberler benim huzurumda korkmaz.” Ancak zulmeden, sonra yaptığı kötülüğün yerine iyilik yapan olursa ona karşı da ben bağışlayıcı, esirgeyiciyim.
Gördüğümüz gibi burada Musa’ya bir ayet (mucize) öğretiliyor. Asa-yılan mucizesini daha sonra Firavun karşısında kullanacak olan elçiye talim ettiriliyor. Ayet gösteriliyor ve Musa korkuyla arkasına bile bakmadan kaçmaya kalkıyor.
27 Neml 12 Bir de elini koynuna sok; bembeyaz, kusursuz çıksın, Firavun ve kavmine dokuz mucizeden biri olarak. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplum oldular.
Ve ikinci bir mucize ile ayet çoğalıp “ayat” (ayetler, mucizeler) oluyor. Allah İsrailoğullarına delillendireceği mucizelerin bir kısmını bu gece yürüyüşü esnasında kulu Musa’ya gösteriyor.
İsra 1’de unutmamamız gerektiğini belirttiğim kelimeleri şimdi gözden geçirelim.
“Gösterilecek bir kısım ayetler (ayat) ortaya çıktı… Kul’un Musa olduğu ortaya çıktı… Gece yürüyüşünü kimin yaptığı ortaya çıktı… Mübarek kılınan yerin ateş ve çevresi olduğu ortaya çıktı… Mescid’in memleket, vatan, yer, mahal manasında kullanıldığı ortaya çıktı…
Şimdi geriye mescidi haram ve mescidi aksa tamlamaları kaldı. Mescid-i haram’ı sadece Mekke, hatta Kâbe ya da peygamberimiz Muhammed’in evi olarak çeviren meallerin ve rivayetlerin sınıfta kaldığı açık değil mi? Mescidi haram kişilerin sahibi olduğu, onlara ait olan yer, sıla, kendi yaşadığı, yediği, içtiği, secde ettiği mahal gibi bir anlama geliyor. Bu durumda sıladan gurbete bir gece yolculuğu söz konusu oluyor. Çünkü “aksa” uzak anlamına geldiğine göre Mescid-i aksa uzak yer anlamında kullanıldığı ortaya çıkıyor. Mescid-i aksa’yı Kudüs olarak parantezleyen mealler hatalı değil mi? Birbirinin zıt anlamlısı olan iki tamlama sanki özel isimmiş gibi nasıl da çevrilip parantezlerle hapsedilmiş, inanılır gibi değil !
Görüldüğü gibi İsra suresinin başında Musa peygamberin vahiy aldığı gece yürüyüşü resmedilmiştir. Peygamberimiz Muhammed’in Allah’tan vahiy alışının resmedildiği Necm suresi gibi. En doğrusunu Allah bilir. Kültürel temayüllere takılmadan eleştirilerinizi getirirseniz ortak akıldan da faydalanmış oluruz.
Kalemzade | Cengiz Yardım