İsmet İnönü Diktatör müydü?

mahmud enes

Doçent
Katılım
24 Nis 2010
Mesajlar
708
Tepkime puanı
42
Puanları
0
İsmet Paşa'nın Cumhurbaşkanlığı 1938-1950 arasında on iki yıl sürmüştür. 1945'e kadar tek partili rejimin Millî Şef'i olarak ülkeyi mutlak krallar gibi idare etmiştir.
O zaman Millet Meclisi yok muydu? Seçim yapılmıyor muydu? Vardı da şöyleydi:
Ülkede tek siyasî parti vardı, başka parti kurulmasına izin verilmiyordu. Seçimden önce Ankara'da tek partinin milletvekilleri listesi yapılıyor, oy pusulaları basılıyor, seçim günü oylar açık olarak veriliyor, sayım işi gizli yapılıyordu.
O tarihte bugünkü gibi genel seçim yoktu. Birinci seçmenler yani halk, ikinci seçmenleri seçiyor, onlar da Ankara'da hazırlanmış listeleri sandığa açık olarak atıyorlardı.
Böyle bir rejim demokratik midir, yoksa diktatörlük müdür, cevabı ben vermeyeyim, halk versin. Irak'ta Saddam zamanında da böyle seçimler vardı.
1950'den sonra Tokat milletvekilliği yapmış merhum Ahmet Gürkan'dan duymuştum, bir kitabında da yazmıştı:
Millî Şef İsmetPaşa'nın oğlu Ömer, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okumaktadır.Yakındaki Dolmabahçe Sarayı'nı da yurt olarak kullanmaktadır.Sarayın kışın ısıtılması o zamanın parasıyla 70 bin lira tutmuş ve devlet bütçesinden ödenmiş. Paşa normal bir cumhurbaşkanı mıdır, yoksa mutlak bir diktatör müdür, siz söyleyin.
Çocuktum, okula gitmiyordum, Mustafa Kemal devrini hatırlamıyorum. İlk okulu, orta okulu, liseyi İsmet Paşa zamanında okudum, iyi hatırlıyorum.
Millî Şef İsmet Paşa rejiminin özellikleri nelerdi? Sayayım:
1. İşçilerin hiçbir hakkı yoktu. Sadece memurların bazı hakları vardı.
2. Halkın yüzde sekseni köylüydü ve genellikle çok kötü ve perişan durumdaydılar.
3. Köylülerin çok azının ayakkabısı vardı. Bir kısmı çarık giyerdi, bir kısmı da yalınayak gezerdi.
4. Nüfus veremden, sıtmadan, (bazı bölgelerde) frengiden kırılıyordu. Batı Karadeniz bölgesinde bütün halkı frengili olan köyler vardı.
5. İkinci cihan harbi yıllarında ekmek İstanbul'da vesika ileydi.
6. Bazı bölgelerde genel açlık olur, insanlar kırılırdı.
7. Rejim tam bir polis rejimi idi.
8. Din, inanç, vicdan, ibadet hürriyeti çok kısıtlıydı. Gerçek Ezan okumak yasaktı, Türkçe tercümesini okumak mecburî idi. Arapça Ezan okuyanlar yakalanır, dövülür, mahkemeye verilir ve zindanda çürütülürdü.
9. Milliyetçiler ve Türkçüler 1944'te tutuklanmış, tabutluk denilen yarım metrekarelik hücrelerde işkence edilmişti.
10.Basın muhalefet yapamazdı.
11. Dinî yayın yapmak (nâdir istisnalar dışında) yasaktı. Matbuat Genel Müdür yardımcısı İzzettin Nişbay'ın bu konudaki genelgesi meşhurdur.
12. Ülkenin yol, okul, ulaşım, mesken durumu yürekler acısıydı.
13. Hele biri "Halk sefalet içinde, sosyal adalet yok, işçiler sürünüyor, çiftçilerin hakları yeniliyor..?" demeye kalkmasın, hemen komünistlik suçundan tutuklanırdı.
14. İsmet Paşa zamanında Kürt ileri gelenleri Batı bölgesindeki köylerde, nahiyelerde, kazalarda (ilçe) sürgünde idi. Memleketlerine gidemezlerdi.
15. Ülkede resmen angarya vardı. Zonguldak maden ocaklarında mecburî işçilik vardı. Bundan kaçanlara asker kaçağı muamelesi yapılırdı.
16. Ülke sathındaki camilerin yüzde sekseni kapatılmıştı. Bunların kimisi satılmış, kimisi kiraya verilmiş. Kimisi yıktırılmıştı.
17. Sultanahmet camii 1943'te ibadete kapalıydı, asker deposu yapılmıştı.
18. Üniversiteler hür değildi.
19. Doğuda General Mustafa Muğlalı 33 vatandaşı sorgusuz sualsiz keyfince kurşuna dizdirerek idam etmişti.
20. Millî Şef'in kardeşi Kambur Rıza milyarder olmuştu.
21. Necip Fazıl Kısakürek, yayınladığı Büyük Doğu dergisinin bir sayısının kapağına kocaman bir kulak resmi koymuş, yanına "Başımıza kulak istiyoruz" diye yazmış ve derhal tutuklanmıştı. Millî Şefimiz biraz ağır işitirdi de...
22. Bediüzzaman sürgünde yaşıyordu. Mahkemelere veriliyor, hapislere atılıyor, korkunç bir baskı ve tarassut altında yaşıyordu.
23. Şeyh Abdülhakim Arvasî İsmetPaşa zamanında Ankara'da sürgünde ölmüştür.
24. İstanbul'da Velid Ebüzziya tarafından yayınlanan Tasvir gazetesi, İnönü'nün eşi Mevhibe hanımın lüks ve özel Beyaz Trenle gelişini birinci sayfadan değil, üçüncü sayfadan verdiği için sıkıyönetim tarafından kapatıldığı iddia edilir.
25. Millî Şef İsmetPaşa çok korkak ve çekingendi. 1947'de On İki Adayı İngilizler Türkiye'ye vermek istemişler, Paşa kabul etmemiş diye bir rivayet vardır. O tarihte orada 25 bin Türk, 25 bin de Rum yaşıyordu.
26. İsmet Paşa zamanında halkın temel hakları ve hürriyetleri devamlı olarak ihlâl edilmiştir.
27. Hem Müslümanlar, hem komünistler, hem de bütün muhalifler ezilmiştir.
Tartışılıyor, İsmet Paşa diktatör müydü, değil miydi diye.
Çeşit çeşit diktatör vardır. Bence o 1938 ile 1945 arasında bir tür diktatörlük yapmıştır.
Bir Müslüman olarak kendisini sevmem ve tutmam. Lakin adaletsizlik yapmak da istemem.
İsmet Paşa SultanAbdülhamid zamanında, gençliğinde beş vakit namaz kılarmış. Hattâ Kara HarpOkulu'nda iken seccadesini zaman zaman görünür yerlere sererek namaz kıldığı rivayet edilir.
Zevcesi Mevhibe hanım peçeli dolaşırmış. Evdeki misafirlere kahve hazırlar, kapıyı tıkırdatır, İsmet bey gelir alır dağıtırmış, hanımı hiç görünmezmiş.
Lozan müzakerelerinin ilk kısmında Türk heyeti başkanı İsmet Paşa Batılılara karşı İslâm Şeriatını, fıkıh hukukunu savunmuştur (Zabıtlarda yazılıdır). Daha sonra araya hahambaşı Hayim Nahum girmiş, Ankara rejimi Batılılarla gizli protokollar yapmıştır.
İsmet Paşa'nın annesi merhume Cevriye hanım dindardı. Siyah manto ve başörtüsü ile gezerdi. Namazını kılar, orucunu tutardı. Galatasaray lisesinin aşçısı bir ara Çankaya'da aşçılık yapmış, o anlatmıştı: Ramazanlarda İsmet Paşa, annesinin korkusundan açıkça oruç yemezmiş...
BU YAZIYA EKLER:

Millî Şef İsmet Paşa 20'nci yüzyıl diktatörlerinden hangisine benzer?
1. Portekiz'deki Salazar'a, İspanya'daki Franco'ya benzemez. Onlar diktatör olmaktan çok otokrat liderlerdi.Her ikisi de Katolik kilisesi ile barışıktı, din düşmanlığı yapmamışlardı.
2. Bence Hitler'e de benzemez. Çünkü Hitler demokratik yollarla iktidara geçtiği 1933 yılından 1939'a kadar, altı sene gibi kısa bir zamanda Almanya'yı sanayi, ihracat, ticaret, ulaşım, mimarlık, şehircilik, keşifler icatlar yönünden çok ilerletmiş, ihya etmiştir.
3. İsmetPaşa'yı bir dereceye kadar Staline benzetmek doğru olur. Onun gibi din ve inançla mücadele etmiştir. Türkiye'nin "kulak"larını ezmiştir. İnsaflı olmak gerekir: İsmet Paşa Stalin çapında da diktatör değildir. İsmet Paşa denilince şu hususları da gözardı etmemek gerekir:
a. Atatürk'ün sağlığında onunla bozuşmuştur.
b. Atatürk onun öldü(rüldü)ğünü sanıyordu. Çocuklarına burs vermiştir.
c. Atatürk ile İnönü'nün iki kadim dost olduklarını söylemek yanlıştır, tarihi çarpıtmaktır. Dostlukları olmuştur ama sonra bozulmuştur.
ç. İnönü Ebedî Şef'ten boşalan makama geçince onun resimlerini paralardan pullardan çıkartmış, kendininkileri koymaya başlamıştır.Kendi heykellerini diktirmiştir.
d. İsmet Paşa'nın etnik kökeni de hâlâ iyi bilinmemektedir. 1986'da Van'a gitmiştim. Orada görüşüp tanıştığım emekli müftülerden biri İnönü'nün etnik kökeni hakkında çok acayip bilgiler vermişti. Bunları burada yazmam uygun olmaz.
Son bir ilave bilgi:

Mustafa Kemal Paşa ölünce, Osmanlı saltanatı taraftarları, o tarihte Mısır'da yaşayan Şehzade Ömer Faruk Efendiyi tekrar tahta çıkarmak istemişlerdi. (Faruk Efendi son Halife Abdülmecid bin Abdülaziz Han'ın oğludur. Mustafa Kemal Paşa'nın nikahlamak istediği, SultanVahdettin'in kızı Sabiha Sultan ile evlenmiştir. Evet, KemalPaşa Osmanlı'nın son Sultanına damat olmak istiyordu. Enver Paşa'nın Naciye Sultan ile evlenip "Damad-ı Şehriyarî" olması gibi o da Saray'a intisab etmek arzusundaydı. Bu evlilik gerçekleşmiş olsaydı, yakın tarihimiz nasıl olurdu?...)
Bu yazımda birtakım bilgiler ve hükümler vermiş bulunuyorum. Bilgi yanlışları yapmadığım kanaatindeyim. İtiraz eden olursa lütfen yazsın. Hükümlere gelince: Onları dinini, devletini, millî kimliğini, millî kültürünü seven, tarihî devamlılık taraftarı olan bir Türkiyeli olarak yazdım. Elbette İnönü konusunda bir Sabataycı, bir ateist, bir İslâm düşmanı, bir aliene gibi düşünemem ve yazamam.
Şu husus da şimdi hatırıma geldi:
M.Kemal Paşa'nın en büyük devrimi Mason localarını kapattırmasıdır. Localar İsmet Paşa'nın devr-i saltanatında tekrar açılmıştır. Bu açtırma Atatürk'e bir ihanet değil midir?


Mehmet Sevket Eygi / Milli Gazete
 
Üst