Ismailağa cemaatini de "paralel" ilan ettiler

ahze21

Yasaklı
Katılım
3 Kas 2006
Mesajlar
550
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
46
"Paralel" paranoyanın geldiği son nokta pes dedirtti. Yandaş Yeni Şafak Gazetesi, İsmailağa Cemaatini de "Paralel" ilan etti.

Yandaş Yeni Şafak Gazetesi, İsmailağa Cemaati'nin yayın organı olan Marifet Dergisi üzerinden Muhammed Keskin Hocaefendi'yi ve İsmailağa Cemaatini "paralelci" ilan etti.
Türkiye'de hükümete muhalif her görüş ve yapılanmayı "paralel" diyerek yok etmek isteyen hükümet zihniyetinin son örneği yandaş Yeni Şafak'ta yaşandı.



KİM HÜKÜMETİ ELEŞTİRİRSE "DÜŞMANLAŞTIRILIYOR"

İsmailağa Cemaati'ne bağlı Marifet Dergisi'nde hükümete yönelik eleştiriler yükselince yandaş gazete hemen bu derginin sorumlularını "paralelci" ilan ederek linç etmek istedi.

Bugünkü Yeni Şafak'ta "Paralel yapının son Marifeti" başlığını kullanan Yeni Şafak, "Paralel yapıya hizmet eden yayınlarıyla gündeme gelen Muhammed Keskin öncülüğündeki Marifet Dergisi, yine hükümeti hedef aldı." ifadelerini kullandı.

MARİFET DERGİSİ'NİN HEDEF ALINMASININ NEDENİ BU YAZI MI?

Yandaş Yeni Şafak'ın İsmailağa Cemaatini'nin yayın organı olan Marifet Dergisi'nin hedef alması birkaç gün önce yayınlanan bir yazıyı akıllara getirdi.

İsmailağa Cemaati'nin Marifet Dergisi Şubat 2015 sayında "Abdülfettah Kevseri" imzası ile yer alan "Ehli Sünneti Devlet Kurumlarıyla Yıkmak" başlıklı yazıda Diyanet ve Hükümet'e yönelik çok sert eleştiriler yer alıyor.



Özellikle Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in adeta Ehli Sünneti ortadan kaldırmak için özel bir çaba içerisinde olduğunu hatta bu fikir ve yorumlarının vatanımızın her tarafını manevi bir yangına çevirdiği yazıda örnekleriyle özetlenmiş.

İŞTE "EHLİ SÜNNETİ DEVLET KURUMLARIYLA YIKMAK" BAŞLIKLI YAZININ TAMAMI;

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
Allah (Celle Celalühü)’nün selamı ve rahmeti hidayet rehberi Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e tabi olanların üzerine olsun. Daha önceki yazılarımızda DİB, MEB, İlahiyat, Oryantalizm, Selefilik-Vahhabilik, Akılcı yaklaşım, Mustafa İslamoğlu, Şiavs. gibi konuların üzerinde durmuştuk. Şimdi de devlet kurumlarımızdan olan Diyanet’in bazı yanlış fikirleri üzerinde duracağız.

“Sünnetin bir model olarak asırdan asıra taşınamadığı, hadisçilere özgü hadisin doğru anlaşılmasını ve yorumlanmasını sağlayacak bir metodolojinin oluşturulamadığı, usul-ü fıkhın da hadisleri doğru anlama ve yorumlama için yeterli olmadığını, dolayısıyla İslami ilimlerin çağa göre tekrar yeniden yazılmaları gerektiğini savunur.” (Diyanet İşleri Başkanlığı, Güncel Dini Meseleler Birinci İstişare Toplantısı, Tebliğler ve Müzakereler 02.06. Ekım .2002, sayfa 225-240)

“Diyanet Reisi’nin Cemaleddin Afganî’nin amacını beyan ederken; Müslümanları KÖHNEMİŞve KÖHNELEŞTİRİCİ bilgi sisteminin boyunduruğundan kurtararak halkı ve seçkinleri bilinçlendiren bir kişi olarak addeder.“ (Evrensel Mesajlar İSLAM‘A GİRİŞ sayfa 436)

“Haseki (dini yüksek ihtisas eğitim merkezi ) Kelam dersinde okutulan makalede özetle şöyle bir bilgi nakledilir; Kurumsal İslam‘ın tek ve mutlak doğru bir din olmadığı, Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in tebliğ ettiği kurumsal İslam öğretisi ve ulemanın ortaya koyduğu şeriat dinini merkeze koyarak başkalarını değerlendirmenin yanlış olduğunu, bundan hareketle dinsel çoğulculuk çerçevesince her iki din mensuplarının da (Hristiyanlık ve Müslümanlık) din anlayışlarını gözden geçirmeleri gerektiği konularına yer verilmektedir.“ (Dinsel Çoğulculuk Üzerine Bir Müslüman Mülahazası adlı makale sayfa 92-93-95-98-101-102-123)

“Çağın vebası olan Kuran İslam’ı söylemi Diyanet tarafından benimsenmiş, sünnet dinin kendisi değil, Kuran’ın her asra uygun tatbik edilebilecek bir metin olduğunu fakat bunun önündeki en büyük engelin ise sünnet ve hadisin teşkil ettiğini beyan etmişlerdir. Kuran İslamı’nın diğer adı da zaten Sn. Diyanet Reisi’nin açıkça beyan ettiği gibi “Kuran’ın her asra tatbik edilmesinde en büyük engel sünnet ve hadistir. “sözü Diyanet İşlerini yöneten kişilerin hangi düşüncede olduklarını apaçık beyan eder.

Kuran İslam’ı saçmalığı hakkında Sayın Reis’in “Gelecek tasarısı olan bir ideoloji” (İslam’ınAnlaşılması Sünnetin Yeri ve Önemi, Tebliğ Notları, Kutlu Doğum Sempozyumu 2001 sayfa 268) demesi ve İsmail Ağa camisi ziyaretinde oranın makamına uygun olarak kendisini sanki Ehl-i Sünnetin müdaafacısı olarak lanse etmesi iki tane diyanet reisi varmış intibaını vermiştir.

2011 yılı sonlarında şu anki cumhurbaşkanı olan başbakanımızın Konrad Adenauer Vakfı’nı PKK’yı besleyen bir kurum olarak açıkladığı halde yurtdışına (Almanya’ya) görevli gidecek din görevlilerinin uzun süreli dil ve bilgi kurslarının uzun yıllardır Alman Büyük Elçiliği Konrad Vakfı işbirliği ile yürütüldüğü, hatta bu kursların tanıtım programında Konrad Vakfı ve/Goethe Enstitüsü tarafından imamlara DOMUZ ETİ yedirildiği halen hafızalarda mevcudiyetini korumaktadır.“ (http://www.sabah.de/tr/ goethe-imamlardan-ozur -diledi.html)

“Sayın Reis’e göre Kuran-ı Kerim’de kadının şahitliği (Bakara: 282) ile ilgili ayetin belirttiği hüküm kültüre bağlı olup GEÇERSİZDİR. Sayın Reis, o günkü kültürün etkisi olarak yorumlayarak konunun şahitlik olmaktan çıktığını ve bu ayetten hareketle kadını tahkir eden bir literatürün oluştuğunu ifade etmektedir. (Güncel Dini Meseleler Birinci İstişare Toplantısı (DİB baskısı Ankara ,2004 s. 328))

Hatta Sayın Reis hızını alamayarak Buhari ve Müslim’in sahihleri başta olmak üzere diğer makbul kaynaklarda yer alan hadis-i şeriflerin aslında hadis olmadığını sonradan Peygamber Efendimize söylettirildiğini yani uydurulduğunu ifade etmektedir.” (bknz. Aynı yer s.328 ayrıca hadisler için bknz; Buhari, Hayız 6, Müslim, İman 132, Ebu Davut Sünnet 15, Tirmizi, İman 6)

“Sayın Reis’e göre hayızlı kadınların namaz kılmamasını ve tavaf etmemesini sadece bir ruhsat-muhayyerlik olarak görür. Yani ona göre ister namaz kılar ister kılmaz, ister tavaf yapar ister yapmaz.” (bknz. aynı yer sayfa 364,366)

“Müslüman bir kadının Yahudi ve Hristiyanlarla evlenebileceğini kabul ederek bu konuda icmanın yanlış olduğunu belirtir.” (bknz. aynı yer 292)

“Sayın Reis Hanefi kitaplarını küfriyat ve safsatadan ibaret olduğunu (Mehmet Görmez ,Musa Carullah Bigiyef, TDV yayınları, Ankara ,1994 sayfa 188) iddia eden Musa Carullah Bigiyef’in kitaplarını tercüme ve yayına hazırlamaktan geri durmamış ve kitabın yayımlanmasına vesile olan Kuran ayetlerinin bazılarını inkar etmekten geri durmayan Prof. Ömer Özsoy’a teşekkür etmeyi bir vazife addetmiştir.

Musa Carullah’a göre akla uymayan hadisler uydurmadır. (Mehmet Görmez , Musa Carullah bigiyef Tdv yayınları sayfa 82) Diyanet’in çıkardığı Hadislerle İslam Ansiklopedisi’nde de akla uymayan hadislerin uydurma olduğu belirtilmiştir. (DİB ,Hadislerle İslam 1/99) (şefaat, ruyetullah, şakkul-kamer vs.) Musa Carullah’a göre Yahudilik değişmez. İslamiyet ise toplumdan topluma değişebilir.“ (Musa Carullah Kitabı Sünne (çev.Mehmet Görmez), Ankara Okulu Yayınları Okulu s.30)

“Sayın Reis’e göre yeni bir sahih dini bilgi üretilmelidir. Güncel ve bilimsel kriterlere uygun dini bilgi üretimi olmalıdır.” (bkz.DİB ,Stratejik Plan (2009-2013)syf.43)

“Sayın Görmez’in yardımcısı olan Prof. Dr. M. Emin ÖZAFŞAR‘ın da Fazlurrahman’dan yeteri kadar etkilendiğini görürüz. Sayın ÖZAFŞAR’a göre İslami ilimler geçersizdir. Çünkü Peygamber Efendimiz’in vefatıyla beşeri vasat bitmiştir. Bu vasata bugün sahip değiliz. Ona göre sünnet, gelenek; hadis ise yeni şey demektir. Taklit, boyunduruğa girme demektir. Bu, dinde yasaklanmıştır. Peygamberin yaptığını birebir yapmak ise taklittir.

Sayın ÖZAFŞAR, Fazlurrahman ve müsteşrikler İslam âlimlerini kıyasıya eleştirmişlerdir. Özellikle İmam Şafiî’yi Peygamber Efendimiz’den sabit olduğu bilinen hadisleri kanun metni gibi anladığı ve çağa göre algılamayı reddettiği gerekçesiyle eleştirmişlerdir.” (Güncel Dini Meseleler Birinci İstişare Toplantısı syf.69, Mehmet Görmez Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metedoloji Sorunu syf.161)

Kısacası devletin kurumu olan DİB teşkilatı, ehl-i sünneti ortadan kaldırmak için veya yeni bir din anlayışını meydana getirmek için müsteşriklerin, oryantalistlerin ve Kuran ve Sünnet’i akli yaklaşımlarla yorumlayan şahısların etkisi altında kalmıştır. Gerek MEB gerek ilahiyatlar gerekse de Diyanet İşleri ortak bir niyetle “Niyet Ettik Allah Rızası İçin Ehl-İ Sünneti Ortadan Kaldırmaya“ anlayışıyla hareket etmişler (bu görüşten ehl-i sünnet olan kardeşlerimizi tenzih ederiz) vatanımızın her tarafını manevi bir yangına çevirmişlerdir.

Sünnet anlayışı toplumun her kesiminden yavaş yavaş kalkmaya başlamış, İmam Buhari, İmam Müslim gibi hadis alimlerimiz lise kitaplarında bile tenkit edilir olmuştur. İSLAM, sünneti yaşamaktan çekinenlerin değil, sünnete ittiba eden ehli tasavvufun omuzlarında yükselecektir. Bu din “Merdiven altı dini eğitimi ortadan kaldırmak için elimizden gelen gayreti sarfedeceğiz“ diyen kimselerin aksine ehl-i sünnete ittiba eden ilim ve tasavvufu birleştiren yiğit Anadolu’nun gerçek üniversiteli (medreseli) Müslüman kardeşlerimizin sayesinde dimdik ayakta olacaktır.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e hakaret eden Fransızların cenaze törenlerine katılıp terörist başlarıyla aynı safta yürüyen kardeşlerimiz! Acaba Suriye’de 300.000’nin üzerinde Müslüman katledilirken, Gazze yerle bir olurken, Çin’de Uygur kardeşlerimiz sırf Müslüman oldukları için öldürülürken, Myanmar’da Budistler müslümanları lime lime doğrarken ehl-i sünnet müslümanların katledilmesine Fransız kalan dünya liderleriyle beraber cenaze merasimine katılmak ne kadar doğrudur?

Müslümanların en hassas noktası Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’dir. Ona hakaret etmek için karikatür çizmenin düşünce özgürlüğü (!!!) olarak kabul edilmesi düşündürücüdür. Bütün Müslümanların üzerine düşen görev Peygamber Efendimiz’e yapılan bu saygısız tavra topyekûn sünnete ittiba ederek karşılık vermektir.

Ya Rasûlellah! Seni her durumda seven ümmetin var.

Bizi ümmetliğe kabul eyle. Günümüz, düşüncemiz Muhammedi olmak dileğiyle."

KAYNAK: POSTMEDYA - MARİFET DERGİSİ ŞUBAT 2015 SAYISI

DİYANET VE HÜKÜMET ELEŞTİRİLMİŞTİ

Derginin son sayısında "Abdülfettah Kevseri" imzası ile yer alan "Ehli Sünneti Devlet Kurumlarıyla Yıkmak" başlıklı yazıda Diyanet ve Hükümet'e yönelik çok sert eleştiriler yer aldı.
Yazıda, "Diyanet'in adeta Ehli Sünneti ortadan kaldırmak için özel bir çaba içerisinde olduğu" belirtilmişti.
İsmailağa: AKP, Ehl-i Sünneti Ortadan Kaldırmak İstiyor
Öte yandan Yeni Şafak'ın ve AKP Hükümeti'nin İsmailağa Cemaatine yönelik tek rahatsızlığının bu yazı olmadığı belirtiliyor.
Cemaatin önemli isimlerinden olan ve ayrıca Marifet Derneği'nin yönetiminde yer alan Cübbeli Ahmet Hocaefendi'nin "Peygamber gurura kapıldı ama biz kapılmayacağız" diyen İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya, Bakara Suresi için "Bakara Makara" diyen Egemen Bağış'a ve Sakal-ı Şerif için "kıl, sakal, makal" diyen AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'e yönelik eleştirileri nedeniyle hedef alındığı da gelen iddialar arasında...

O YAZILAR "İZİN" SONRASI YAYINLANIYOR

Ayrıca Muhammed Keskin Hocaefendi'nin AKP'ye yapılan eleştiri sonrası "Dergide yazıları Efendi Hazretlerine sorarak yayınlıyoruz" demişti...
[video]http://www.samanyoluhaber.com/web-tv/canli-yayinda-cemaat-itirafi-11924-video-haberi/[/video]
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Yine yalan söylüyorlar :)

İsmailağa cemaatinin bir kesimi deseler haberlerde, alışık değiller ama belki biraz doğru söylemiş olurlar.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa



Cübbeli'den Kabir Azabı'ndan koruyan kefen

Kişiyi kabir azabından koruduğu ileri sürülen kefenle ilgili olarak, böyle bir ürünün satışında yer almadığını söyleyen Cübbeli Ahmet’in yeni görüntüleri yalanını da gözler önüne serdi.


cubbeliahmethocasakarya5.jpg







14.02.2015







Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca diye bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün ismiyle “Kabir azabından koruyan kefen satıldığı” iddiası, Cübbeli’nin yalanlamasına rağmen doğru çıktı.

Kişiyi kabir azabından koruduğu ileri sürülen kefenle ilgili olarak, böyle bir ürünün satışında yer almadığını söyleyen Cübbeli Ahmet’in yeni görüntüleri durumun öyle olmadığını gösteriyor.
Cübbeli Ahmet söz konusu sohbetinde, kişiyi kabir azabından koruyacak kefenin özelliklerini anlatıyor, hatta satın alabilecekleri mağazanın adını bile veriyor.
Cübbeli Ahmet’in iddiasına göre kişiyi kabin azabından koruyor hatta sorgu meleklerinin sorularına rahat cevap vermelerini sağlıyor.
CÜBBELİ “ULAN NE ALAKASI VAR” DEMİŞTİ
Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün fotoğrafıyla satış yapan bir şirket Ünlü’nün de kullandığını iddia ettiği ürünleri satışa çıkarmıştı. Ahmet Hakan ile konuşan İhsan Eliaçık o ürünü şöyle anlatmıştı:
“İnternette ‘CAH ürünleri’ var. Satışta… Cüppeli Ahmet Hoca ürünleri yani… Cüppeli Ahmet’in haberi var mı, yoksa adını mı kullanıyorlar bilmiyorum. Eğer adını kullanıyorlarsa mahkemeye versin. Eğer kendisininse açıklamasını yapsın. Orada satılan ürünlerden biri ‘yakmayan kefen’. Ceylan derisine Allah’ın isimlerini yazıyorsun, onunla kefenleniyorsun ve kabir azabındaki ateşten korunuyorsun.Böylece 70 liralık kefen, oluyor sana 370 lira. Bu nedir kardeşim?
cubbeli.jpg

Bu konu ile ilgili Ahmet Mahmut Ünlü sosyal medya hesabından açıklama yapıp “Allah-ü Teala istismar edenlere fırsat vermesin” şeklinde konuşmuş, böyle bir şeye karşı olduğunu ve bunlardan olmadığını söylemişti:
“Kefen kabir azabından koruyormuş, bu yanmaz kefenmiş. Ya ulan yanmakla ne alakası var? Yandıktan sonra yanmaz maddeye koysan da için yanıyor. Allah-u Teala zaten adamın için yakıyor. Ne saçma sapan adamlar.”
“KABİR AZABINDAN KORUYOR”
Cübbeli’nin yeni çıkan sohbeti ise o kefenin üzerinde hangi dualar yazıldığı ve nerede satıldığı tek tek açıklanıyor.
İşte Cübbeli’nin o sözleri:
“Yazılırsa, o kişi mezarında korkmaz, kabrine cennetten bir pencere açar, cennet bahçelerinden bir bahçe yapar. Bu rivayetle amel etmek isteyenler, önceden yazdırmalı, yakınlarına da vasiyet yapmalı. Kefenin yerini de öğretmeli ki çünkü onlar telaştan başka bir kefen bulurlar. Bak benim kefeni burada demeli. Hazırlamalı. Bu ismi şerifi yazdık bu kefene. İkinci olarak, bu ismi şerifi ya Kabe örtüsüne ya da ceylan derisine yazılmalı. Herkese Kabe örtüsü bulacak durumumuz yok. Benim kendime göre bir parçam var. Bayağı bu konuda bir bohça hazırladım ben. Telaştan beni de gömerler, sonradan açamazlar. İyi bir vasiyet yapmak gerekiyor.
Bu isimlerin hepsi bu kefende mevcuttur. Biri kağıda yazılıdır, kişinin göğsüne konulacak. Biri kefene yazılıdır, biri de ceylan derisine yazılıdır. Bu da size gelmiştir. Çarşamba’daki dükkanda hazır olmak üzere. Belki de hazırlanmıştır, sorarsınız. Kadın ve erkek farklıdır. Hepsi aynı değil.”
İşte Cübbeli Ahmet’in skandal videosu:




1

 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
1- Bu konu daha önce açılmıştır
2- Marifet dergisinde yayınlanan bu yazı üzerine İsmailağa cemaatinin yaptığı açıklamada "bizim görüşümüzü yansıtmıyor" denmiştir.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Akıllarını cüppeliye teslim eden saflar da her zamanki gibi cüppelinin yalanlarına inanmak için en önde yer aldılar.
Hatta kefeni hemen satın alacalarını söylediler.

Aldılar mı merak ettim @abdullahbirisi ne dersin durum nedir?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
stokta tükenmiş, adımı yazdırdım, sıra gelince arayacaklar.... Tövbe Yarabbi.... İnşaAllah, kabirde, O ismi şerifler kefeninizde yazsaydı, size azab edilmeyecekti, hitabı gelir....
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
stokta tükenmiş, adımı yazdırdım, sıra gelince arayacaklar.... Tövbe Yarabbi.... İnşaAllah, kabirde, O ismi şerifler kefeninizde yazsaydı, size azab edilmeyecekti, hitabı gelir....
Vay be görüyor musun uyanıkları ne güzel ticaret.En kazançlı ticaret din ticaretidir zaten.

Nasılsa müşterisi cahil.Ne koysan önüne üstüne atlıyor.

Bütün piyasalarda iş yok din pazarlayanlar müşterileri sıraya sokmuş.

İnsanları cahilleştir,akıllarını çalışmaz hale getir,paralarını getirip elleriyle versinler.

Sonra da "ticaret helal" de :)
 
Üst