İslamiyetin inmeye başladığı dönemdeki toplum da günümüz toplumu gibi, ekonomik faaliyet odaklı, gündelik geçim kaygısına yoğunlaşmış, pratik, pragmatist, maddiyatçı ama kendince ahlakî, vicdanî değerleri olan, ısradan insanların oluşturduğu bir toplumdu.
İslamiyetin inmesi ve zamanla hâkim din olması ile toplumun idealist, ülküsel değerlerinin arttığı, maddiyatı yanınınsa zayıflayıp ikinci plana itildiği tahmin edilebilir. İdealizmi, ahlakîliği ve vicdanîliği de islamî ilkeler doğrultusunda yeni bir biçim almış olmalıdır.
Bunun dışında toplumun doğal, sıradan, pratik ve pragmatist yanının fazla değişmeden devam ettiğini düşünebiliriz. Gündelik hayat yine devam ediyordu. Yine alışveriş, kazanma-kaybetme ihtimalleri, geçim kaygısı, daha iyi hayat şartlarına erişme çabası, geleceğe dâir sorular vb ile devam den bir hayat...
Kuran'da çeşitli gizemli ifadelerin ve öte mesajların yanısıra, pratik, gündelik sorunlara dâir pek çok ayet de bulunmaktadır. Kuran'ı ve mesajını iletmekle görevli peygambere yardımcı olma amaçlı ayetler...
Mesela "sahabelere söyle, çağrılmadan evine gelmesinler, geldiklerinde yemeklerini yedikten sonra kısa kalkıp gitsinler" mealindeki ayet; Gündelik hayatın sıradan, basit sorunlarına yönelik bir uyarı. Peygamber, sahabelerini kırmak istemiyor. Ama sahabeler de sıradan ve ortalama düzeyde insanlar. Peygamberin evine sıkça gidip geliyorlar. Ama bu, çeşitli sorunlara neden oluyor. Bunu çözmek de Kuran'a düşüyor!
Yine örtünmeyle ilgili ayet. Aynı şekilde pratik bir soruna cevaben geliyor. Sahabelerin yanında, başka insanların önünde, dışarıda, kalabalık ortamlarda, o zamanın köle ve cariyeleri ile karıştırılıp rahatsız edilme ihtimali olan peygamber hanımlarına ve diğer mümin hanımlara uyarı amaçlı; onları düşünüp, toplumun değerlerini korumak iin gelen bir ayet. Ne kadar da insancıl, anlayışlı, sıradan ve basit bir nedeni var! Ama zamanla doktrinerleşiyor ve milyonların kara örtüler altına kapanması şekline dönüşüyor. Kuran insanlara "çoğunuz beni anlayamayacak" diyor. Doğru çıkıyor.
Kuran'da savaşan müslümanlara da akıl veriliyor. "Savaştığınız kâfirlerin kumanda merkezlerini vurun, onların ellerini ve ayaklarını bağlayın, sonra ister fidye karşılığı, isterseniz karşılıksız salıverin" diyor. Ama bu ayet de "kellelerini vurun" şeklinde anlaşılıp her türlü vahşete, teröre dayanak yapılıyor. Kuran bir kez daha haklı çıkıyor.
Not: mealler aklımda kaldığı kadarıyla yazılmıştır.
İslamiyetin inmesi ve zamanla hâkim din olması ile toplumun idealist, ülküsel değerlerinin arttığı, maddiyatı yanınınsa zayıflayıp ikinci plana itildiği tahmin edilebilir. İdealizmi, ahlakîliği ve vicdanîliği de islamî ilkeler doğrultusunda yeni bir biçim almış olmalıdır.
Bunun dışında toplumun doğal, sıradan, pratik ve pragmatist yanının fazla değişmeden devam ettiğini düşünebiliriz. Gündelik hayat yine devam ediyordu. Yine alışveriş, kazanma-kaybetme ihtimalleri, geçim kaygısı, daha iyi hayat şartlarına erişme çabası, geleceğe dâir sorular vb ile devam den bir hayat...
Kuran'da çeşitli gizemli ifadelerin ve öte mesajların yanısıra, pratik, gündelik sorunlara dâir pek çok ayet de bulunmaktadır. Kuran'ı ve mesajını iletmekle görevli peygambere yardımcı olma amaçlı ayetler...
Mesela "sahabelere söyle, çağrılmadan evine gelmesinler, geldiklerinde yemeklerini yedikten sonra kısa kalkıp gitsinler" mealindeki ayet; Gündelik hayatın sıradan, basit sorunlarına yönelik bir uyarı. Peygamber, sahabelerini kırmak istemiyor. Ama sahabeler de sıradan ve ortalama düzeyde insanlar. Peygamberin evine sıkça gidip geliyorlar. Ama bu, çeşitli sorunlara neden oluyor. Bunu çözmek de Kuran'a düşüyor!
Yine örtünmeyle ilgili ayet. Aynı şekilde pratik bir soruna cevaben geliyor. Sahabelerin yanında, başka insanların önünde, dışarıda, kalabalık ortamlarda, o zamanın köle ve cariyeleri ile karıştırılıp rahatsız edilme ihtimali olan peygamber hanımlarına ve diğer mümin hanımlara uyarı amaçlı; onları düşünüp, toplumun değerlerini korumak iin gelen bir ayet. Ne kadar da insancıl, anlayışlı, sıradan ve basit bir nedeni var! Ama zamanla doktrinerleşiyor ve milyonların kara örtüler altına kapanması şekline dönüşüyor. Kuran insanlara "çoğunuz beni anlayamayacak" diyor. Doğru çıkıyor.
Kuran'da savaşan müslümanlara da akıl veriliyor. "Savaştığınız kâfirlerin kumanda merkezlerini vurun, onların ellerini ve ayaklarını bağlayın, sonra ister fidye karşılığı, isterseniz karşılıksız salıverin" diyor. Ama bu ayet de "kellelerini vurun" şeklinde anlaşılıp her türlü vahşete, teröre dayanak yapılıyor. Kuran bir kez daha haklı çıkıyor.
Not: mealler aklımda kaldığı kadarıyla yazılmıştır.