İslamın gönülleri fetih dönemi durakladı.

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Kur’an-ı Kerim Resulullah’a (as) 610 yılında vahyedilmeye başladı. 632 yılında vahiy dönemi bitti Resulullah’ın irtihaliyle ashab, İslamı Ondan gördüğü gibi Kur’an’ın rehberliğinde yaşamaya ve bu İslamı bütün insanlığa duyurmak için gayret göstermeye devam etti.

800’lü yıllar itibariyle yani islamın II. asrına ulaşıldığında Cebelitarık'a uzanan bölgedeki Kuzey Afrika halkları, Türklerin büyük bölümü, bugünkü adlarıyla İranlılar, Hinduların önemli kısmı, Afganlılar, Endonezya, Yemen, Somali, Sudan’ın olduğu bölgelere İslam yayıldı ve bu milletler büyük ölçüde gönüllü olarak İslamı kabul ettiler.

İslam yalın haliyle büyük bir hızla dünyaya yayıldı ve büyük kabul gördü. Bir kişi ile başlayan bu dava iki yüz yıla varmadan onlarca halkı bir millet yapmıştı.

''İnsanlar, inatlarıyla, tabularıyla, ırkçılıklarıyla aynı bugünün insanı gibiydiler fakat İslam onları ikna ediyordu.''

Sonra II. asırdan itibaren yeni tanışılan kültürlerin etkisi, yeni müslüman olanların İslam'a taşıdıkları eski inançlarının kalıntıları, siyasi çatışmalar ve değişik sebeplerle uydurulan hadisler, İslam'ında fıtrata uygun halini bulandırdı ve İslamın gönülleri fetih dönemi durakladı.

Müslümanlar 800’lü (II.asır) yıllardan sonra büyük devletler, imparatorluklar kurdu. Onlarca milletin yaşadığı topraklara yüzlerce yıl hükmettiler. Fakat ilk iki asırda onlarca halkın İslamı kabul etmesine rağmen bu dönemlerde İslamı kabul eden toplum sayısı üçü geçmemiştir. Boşnaklar ve Arnavutlar ki bunlar da oldukları bölgelerde dışlanmışlık ve baskı görüyordu. Bunlar dışında son 1200 yıllık tarihimizde Nasr Suresinde geçtiği gibi fevc fevc İslama giriş olmamıştır.

Şu iletişim çağında hâlâ İslam insanları ikna etmiyorsa bunun sebebi İslam değil İslam'ı yanlış anlayan müslümanlar olmalıdır.

Dünya'da şu anda İslam'ın kabul görmemesinin sebebi müslümanların düştüğü zayıf durum değil İslam'ın düşürüldüğü fıtrat dışı durumudur. Çünkü yoksulluk ve mazlumiyet normalde gönüllere girmek için daha etkili bir yoldur.



İlk dönem İslamını yeniden tanımalı ve bütün yalınlığıyla o İslama sarılmalıyız. Biliyoruz ve tarih çok tanıklık etmiştir ki fıtrata uygun din dünyada taraftar bulup güç sahibi olmak için en büyük silahtır.

O İslam bilime, gelişmeye engel olmadığı için müslümanların bilimde en çok ürün verdiği dönem de ilk dönemleri olmuştur.(Beytü’l-Hikme, Câbir bin Hayyan,El-Cahiz...)

Evet bugün küffar İslamı kötü göstermek, insanların ona teveccühünü engellemek için Deaş gibi örgütlerin ve hurafeyi esas alan yapıların oluşmasına ve yaygınlaşmasına destek veriyor. Bunu herkes kabul ediyor. Peki bu küffar ve kullanabildiği ahmaklar eskiden de aynı çalışmaları yapmış olması İslam'a çarpık inanışları sokmuş olması neden gözden uzak tutuluyor. Bugün çok sayıda müntesibi olan cahil yapılar o günlerde de vaizleriyle, devlette bağlılarıyla beraber, doğru zannettikleri yozlaşmış dini, resmileştirmiş olduklarını anlamak neden o kadar zor oluyor ve geleneği yeniden tetkik etme girişimleri neden tepki ile karşılanıyor.

Din bir hidayet konusudur,

1400 sene önce hidayeti yağmur gibi insanlığa yağdıran Rabbimiz bugün bunu neden esirgiyor olabilir.

O'nun hidayet edeceği dini anlatmıyor olabilir miyiz?

Murat Akgül
 
Üst