İslam'ın Emirleri

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
İslam'ın Emirleri


İslam'ın emirleri de yasakları da bellidir. Dolayısıyla, İslam'ın emirlerinin ve yasaklarının tamamıyla müslümanlar sorumludurlar. Bu sorumluluğun muhatabı olarak, insan ayırımına gidilip, farklı farklı insanlara farklı farklı sorumluluk yüklemek doğru olmaz.

Mesela, Hz Muhammed (SAV) İslam Dini karşısında neyden sorumlu tutulmuşsa,

Allah'a inanan ve iman eden müslümanların tamamı da ondan sorumlu tutulmuşlardır.

Dün bu sorumluluk değişmediği gibi bugün de değişmemiştir.

İster "a" cemeatinden olsun, ister "b" cemeatinden olsun, ister "c" tarikatinden ve isterse "e" tarikatinden olsun, İslam'ın müslümanlara yönelik sorumluluklarında bir değişiklik yoktur.

Cemeatten olanın İslami sorumluluğu ne ise, cemeatten olmayanın İslami sorumluluğu da odur.

Tarikatten olanın İslami sorumluluğu ne ise tarikatten olmayanın da İslami sorumluluğu odur.

Düşünün ve bulun bakalım, İslam'ın muhatapları nezdinde şuna ya da buna farklı bir sorumluluğu var mı?

Ben bulamadım.

Kulluk noktasında sorumlu olduğumuz İslam ve O'nu uygulayan Hz Muhammed (SAV)'dir.

Dolayısıyla bu hususta farklı mecralara yol alıp kendimize olmayan sorumluklar yüklemek isabetli olmaz.

Hal böyle olmasına rağmen,

Cemeat yelpazesini ya da tarikat yelpazesini, İslam'ı merkeze alıp yeşertmekten ziyade,

Onları merkeze alıp İslam'ı yeşertmeye kalktığımızda ister istemez, bize yüklenmeyen ama sanki İslam yüklemiş gibi bir takım olmayan sorumlulukları da yükler hale getiriyoruz ki bunu da diğer müslümanlara karşı bir imtiyaz ve bir üstünlük aracı olarak da kullanır hale geliyoruz.

Mesela:

Huşu ekseninde namaz kılmak... Bu İslam'ın yüklediği bir sorumluluktur ve bütün müslümanları kapsar.

Takva ehli olmak ve onu en güzeliyle kuşanmak... Bu da öyledir ve bütün müslümanları kapsar...

Cihad etmek... Bu da bir sorumluluktur... Vs...

İşte İslam merkezde olunca, sorumluluklarımız da O'nun bizlere yüklediği sorumluluklar olmuş oluyor. Ve bunlar da bütün müslümanları bağlayıcı niteliktedir.

Lakin, İslam merkezden tardedilince;

Rabıtacılar...

Aracılar...

Hatadan ve günahtan münezzeh olan insanlar...

Şefaate hak kazanmış (işi bitirmiş yani) şeyhler, veliler...

Duası, tevbesi, inayeti Allahü Teala tarafından kabül edilmiş bilinen büyük insanlar...

Şeyhlerin, velilerin (tasavvufi anlamda) özelliklerini büyüklerini sıralama sorumlulukları...

Vs... Vs...

Devreye giriyor ve bir iki nizanın akabinde, muhatapların lisanından bir "inanç" olarak yukarıdaki sorumluluklar çıkıveriyor...

Hal böyle olunca, olmayan sorumluluklara verilen önem ile beraber, ifade edemiyeceğimiz bir sürü gayr-ı ahlaki kelimeler, lisandan muhataplara sıralanıyor.

Unutmayalım:

Hiçbir müslümanın sorumluluğu ötekinden az ya da çok değildir.

Hepimizin sorumluluğu eşittir...

Bu güzelliği koruyanlara selam olsun...
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
dinin asıl temeli olan ahlaki değerleri maalesef es geçiyoruz. Dini namaz, oruç, zekata indirgiyoruz. Halbuki ahlaki değerler de bu dinin bir parçası hatta temelidir.
Allah kitabında helak olan kavimleri anlatırken, bunların ortak özelliklerinin ahlaki değerlerinin zayıf olduğunu görüyoruz. Kimi cinsel ahlaksızlık içinde, kimi tartıda hile yapıyor.. Doğruluk, dürüstlük, hak yememekte önemli ahlaki değerlerden.

Allah ahlaka o kadar değer veriyorki, Peygamberini üstün ahlaklı insanlardan seçiyor. " Sen mutlaka çok büyük bir ahlak üzeresin" (kalem, 68)

Müslüman , adı müslüman cumadan cumaya belki namaza gidiyor, kimi 5 vakitinde de görürsün, ancak yaptığı işte ahlaklı olmadıktan sonra kıymeti ne kadar onun. Duymuşunuzdur mutlaka, " korkacaksan hacıdan, hocadan korkacaksın" bu laf sadece boş bir safsatadan mı sanıyorsunuz, yoksa insanların edindiği kötü tecrübeden ileri mi geliyor sizce?

Velhasıl, ahlak dinin temelidir, ahlaksız yapılan her iş kıymetsizdir.
 
Üst