Kaptan
Mecra Yazarı
Vahiy sürecinde Hz. Muhammed de dâhil herkes din olarak vahyi/Kur’an’ı öğreniyor ve uyguluyordu. Müslümanların bir sorusu veya sorunu olduğu zaman Hz. Peygamber’e danışıyor, o da vahyin ışığında cevaplandırıyor veya çözüyordu. Rasulullahın sağlığında Kur’anın dışında ikinci bir din kaynağı yoktu.. Sünnet de Resulullahın bu uygulamasının veya yaşamasının adıdır.
Onun için İslamı öğrenmede ve öğretmede başka bir kaynağı Kur’an’ın önüne geçirmek veya ona koşut gibi bellemek din anlayışını altüst etmek olur. Aynı şekilde Kur’an’ın öğretilerini kültürel bilgilere uydurmak için tevillerle saptırmak, Hz. Muhammed’in buyruklarıdır, diye Kur’an yerine hadis okumak, okutmak veya az Kur’an çok hadis okumak, din anlayışını tersine çevirmek yahut Muhammed Gazali’nin dediği gibi “yaşamak için kötü beslenmek” olur.
Evet, insan yetersiz ve dengesiz beslenerek de yaşar ama bu sağlıklı bir yaşama değildir. Sağlıklı ve dengeli beslenmeyen vücut, eninde sonunda hastalanmaya ve ölmeye mahkûm olur. Ne yazık ki İslam ümmeti de uzun zamandır dinin kendisi olan Kur’an’la beslenmek yerine, zaman içinde oluşmuş ve Kur’an’ın onaylamadığı birçok unsur içeren din kültürü ile geçinerek kötü beslendiği için hastalanmış ve yatağa düşmüştür. Örnek bir ümmet olma ödevinde iken, hem de Müslüman olmayan başkalarını taklit eden, galip iken mağlup, hâkim iken mahkûm, güçlü iken zayıf, baş iken uydu, izzet sahibi iken zelil olmasının sebebi bu kötü veya yanlış beslenmedir. Onun için İslam eğitim ve öğretiminde öncelik sırasını yeniden sağlamak ve uzun zamandır tersine çevrilmiş olan din eğitim ve öğretim yöntemini doğrultmak ve işe doğru yerden başlamak gerekir.
Şühesiz hadisler de dâhil, dinsel bütün ilimlerin söylediklerinin doğruluğu ve geçerliliği ancak Kur’an’a uygunlukla söz konusu olabilir. Ama ölçü altüst olup Halk İslam’ı yahut geleneksel İslam anlayışında değer ölçüsü olarak sondan başlanıp değerlendirme aşağıdan yukarıya doğru yapıldığı için anlayışlar altüst olmuş ve söz konusu bilim dallarında söylenen veya yazılanlara çok zaman Kur’an uydurulmuş veya Kur’an’a bunların penceresinden bakılmıştır. Kur’an’dan sonra diğer ilimlerin ortaya çıkmasını göz önünde bulundurarak, bu yöntemin nasıl altüst olduğunu bir şema halinde gösterirsek ne demek istediğimiz herhalde daha iyi anlaşılır.
İLK DÖNEMLERDE DİN ANLAYIŞININ OLUŞMASINDA SIRALAMA;
-KUR’AN
-SÜNNET/RASULULLAH
SONRAKİ DÖNEMLERDE DİN ANLAYIŞININ OLUŞMASINDA;
TEFSİR, FIKIH, KELAM, SİYER, TASAVVUF, TARİH, FELSEFE vs.
Prof. Dr. İbrahim SARMIŞ
Arap Dili ve Edebiyatı emekli öğretim üyesi
Onun için İslamı öğrenmede ve öğretmede başka bir kaynağı Kur’an’ın önüne geçirmek veya ona koşut gibi bellemek din anlayışını altüst etmek olur. Aynı şekilde Kur’an’ın öğretilerini kültürel bilgilere uydurmak için tevillerle saptırmak, Hz. Muhammed’in buyruklarıdır, diye Kur’an yerine hadis okumak, okutmak veya az Kur’an çok hadis okumak, din anlayışını tersine çevirmek yahut Muhammed Gazali’nin dediği gibi “yaşamak için kötü beslenmek” olur.
Evet, insan yetersiz ve dengesiz beslenerek de yaşar ama bu sağlıklı bir yaşama değildir. Sağlıklı ve dengeli beslenmeyen vücut, eninde sonunda hastalanmaya ve ölmeye mahkûm olur. Ne yazık ki İslam ümmeti de uzun zamandır dinin kendisi olan Kur’an’la beslenmek yerine, zaman içinde oluşmuş ve Kur’an’ın onaylamadığı birçok unsur içeren din kültürü ile geçinerek kötü beslendiği için hastalanmış ve yatağa düşmüştür. Örnek bir ümmet olma ödevinde iken, hem de Müslüman olmayan başkalarını taklit eden, galip iken mağlup, hâkim iken mahkûm, güçlü iken zayıf, baş iken uydu, izzet sahibi iken zelil olmasının sebebi bu kötü veya yanlış beslenmedir. Onun için İslam eğitim ve öğretiminde öncelik sırasını yeniden sağlamak ve uzun zamandır tersine çevrilmiş olan din eğitim ve öğretim yöntemini doğrultmak ve işe doğru yerden başlamak gerekir.
Şühesiz hadisler de dâhil, dinsel bütün ilimlerin söylediklerinin doğruluğu ve geçerliliği ancak Kur’an’a uygunlukla söz konusu olabilir. Ama ölçü altüst olup Halk İslam’ı yahut geleneksel İslam anlayışında değer ölçüsü olarak sondan başlanıp değerlendirme aşağıdan yukarıya doğru yapıldığı için anlayışlar altüst olmuş ve söz konusu bilim dallarında söylenen veya yazılanlara çok zaman Kur’an uydurulmuş veya Kur’an’a bunların penceresinden bakılmıştır. Kur’an’dan sonra diğer ilimlerin ortaya çıkmasını göz önünde bulundurarak, bu yöntemin nasıl altüst olduğunu bir şema halinde gösterirsek ne demek istediğimiz herhalde daha iyi anlaşılır.
İLK DÖNEMLERDE DİN ANLAYIŞININ OLUŞMASINDA SIRALAMA;
-KUR’AN
-SÜNNET/RASULULLAH
SONRAKİ DÖNEMLERDE DİN ANLAYIŞININ OLUŞMASINDA;
TEFSİR, FIKIH, KELAM, SİYER, TASAVVUF, TARİH, FELSEFE vs.
Prof. Dr. İbrahim SARMIŞ
Arap Dili ve Edebiyatı emekli öğretim üyesi