dedekorkut1
Doçent
İSLÂM’DA BOŞANMA
SELİM GÜRBÜZER
Herhangi ortada bir zaruret durum olmadıkça keyfekeder ve geliş güzel boşama yoluna gidilmesi şer’an uygun değildir. Malum, bir erkeğin hanımına “seni boşadım, seni terk ettim” demesi ya da bir hâkimin ‘sizleri ayırdım’ kararıyla talak hükmü gerçekleşir. Keza dilsizin talakı da işaretle gerçekleşir.
Dahası talak belli başlı sözlerle evlilik müessesini ve ortadan kaldırmaya yönelik bir fiili durumdur. Bu yüzden talakta niyete itibar edilmez, illa ki sözle ifade edilmesi gerekmekte ve şarttır da. Kinayeli söylenen ifadelerde ise üç hal düşünülür;
-Rıza hali,
-Öfke hali,
-Talakı çağrıştıran ima hali.
Bir kimse bir veya iki talakla boşadığı hanımını iddet müddet-i içerisinde veya iddet müddet-i sonrasında isterse kendi isteğiyle tekrar nikâhlayabilir. Yeter ki, hanımını üç talakla boşamış olmasın. Malumunuz tam boşama hadisesi bilhassa hür bir kadın için üç talak gerektirir, cariye içinse iki talak kâfidir. Şayet kocanın yeniden yuva kurma arzusu varsa, bu ancak boşadığı eşinin başka kocayla şer’i ölçüler çerçevesinde bir nikâh kıyıp evlilik sonrasında boşanmasıyla mümkün olmakta. Ya da kadının ikinci kocası ölmedikçe önceki kocasıyla evlenemez (Bakara 2/230). Fakat ric’i talak böyle değildir, adı üzerinde ric'i talak, yani yeniden nikâh ve mehire gerek kalmaksızın kocaya, boşadığı karısına rücu etme manasına geriye dönüş imkânı veren talak türüdür bu. Dolayısıyla ric’i talakta başka bir eşle nikâh kıymaya gerek kalınmaz. Nitekim bir kimse hanımına ‘birden üçe boş ol’ demekle geri dönüşü olabilecek iki ric’i talak vuku bulur, yani tam bain talak gerçekleşmez.
Hani büyükler nasihat babından “Ey oğul! Ağzından çıkan lafı kulağın duysun” diye öğüt verirler ya hep, aynen öyle de bu güzel veciz sözden de anlaşıldığı üzere talakı çağrıştıracak en ufak bir sözü ağızdan çıkmadan önce kırk düşünüp sonra dille ifade edilmesi gerekmektedir. Aksi halde sarf edilen sözün İslam hukukunda bir takım bağlayıcı sonuçlarına katlanmak zorunluluğu vardır. Tabi bu zorunluluğu destekleyecek şu şartların da tahakkuk etmesi lazım gelir:
-Boşayan kimsenin kocanın olması gerektiği gibi bu hakkını vekil veya elçi aracılığıyla da kullanıyor olması gerekir,
-Erkeğin akıl baliğ tam ehliyetli olması gerekir,
-Kadının sahih nikâhla evli olması gerekir,
-Talakın sarih (açık) bir ifadeyle izhar edilmesi gerekir vs.
İşte bu ve buna benzer şartlar eşliğinde ayrıca dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biride boşama sözüne 'Allah' ismini karıştırmamak (kişinin kendi egosunun gizli emellerine alet etmemek) gerektiğidir. Örnek mi? Mesela “İnşallah-Allah'ın izniyle” ifadesini talak ifadesine katmamak gibi. Bir başka dikkat gerektiren önemli husus ise talakın bölünmezliği ilkesidir. Nitekim talakın özünde bölünmezlik vardır, bu yüzden talak ifadesinin bir kısmını söylemek tamamını söylemek gibidir. Mesela bir kimse hanımına ‘Seni yarım talakla boşadım’ demesi tam sayı rakamına tekabül eden bir boşama ifadesidir. Hakeza dil sürçmesi söylenen bir boşama ifadesi de öyledir. Şöyle ki; ‘Sen insansın’ diyecek yerde ‘Sen taliksin (boşsun)’ denildiğinde talak gerçekleşmiş olur. İşte tüm bu örnekler bize gösteriyor ki talakın asla şaka götürür yanı yoktur. Ancak zaruri durumlar bundan istisnadır. Yani talakta herhangi bir zorlama veya baskı altında kalma, sarhoşluk hali ve ilaç içmekten ötürü ya da baygınlık hali geçirme veya başka bir bilinç dışı kaynaklı ağızdan çıkan boşama ifadeleri bundan istisnadır.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere bir kimse hür olan karısını bir talakla boşadığı zaman tam bain talak gerçekleşmez, mutlaka iddet müddet-i içerisinde iki talak hakkı daha kullanması gerekir ki tam bain boşama gerçekleşmiş olsun.
Peki ya bir insanın ağzından üçten fazla bir talak ifadesi çıktığın da? Hiç kuşkusuz böyle durumlarda ağızdan çıkan üçten fazlası boşama ifadeler yine üç rakamıyla sınırlı tutulur. Dolayısıyla bir kimse hanımına ‘Seni üç’ten dokuza boşadım’ veya ‘Sen benden yüz talakla boş ol' demiş olsa yine üç talaklık boşama vuku bulur.
Hakeza bir kişi üç talakı değişik şekillerde kullanabilir. Şöyle ki;
-Önce iki talak, sonra iddet müddet-i içerisinde bir talak kullanarak,
-Önce bir talak, sonra iddet müddet-i içerisinde iki talak daha ilave etmek suretiyle,
-Önce bir talak akabinde nikâh tazeleyip ardından iki talak hakkı daha kullanarak,
-En nihayet ardı ardına üç talaklı bir ifade kullanmak suretiyle de boşama işlemleri gerçekleşmiş olur.
Mesela bir kişi karısına yönelik ‘Sen üç talak boşsun’ demekle yeni bir akit ve yeni mehirle evlenmedikçe geriye dönüşü imkânı vermeyen bir boşama yapmış olur. Hakeza bir koca hanımını farklı zamanlarda, yani başka başka üç zaman diliminde birer kere boşarsa evlilik birliğini nihayetlendirip nikâh akdi bozulmuş olur.
Tabii bu arada unutmamamız gereken ‘Talak ikidir’ ayetinin mana ve ruhundan kastedilen maksadın tam boşama, yani bain talak olmadığı hususudur. Hiç kuşkusuz ayette geçen iki talaktan maksat ric’i talak olup kadını yuvasında tutmaya yönelik bir hamle veya güzellikle salıvermeyi hatırlatmak manasına kelamdır bu. Zaten bu hususta sahabeden Ebu Rükane karısını boşamıştı boşamasına ama sonrasında da pişmanlık duymuştu. Neyse ki mesele Allah Resulüne intikal ettiğinde ‘Üzülme, o sadece bir talaktır’ beyan buyurmakla ric’i talak olduğuna işaret etmişlerdir. Derken Rükane üç talaka niyet etmediğine dair yemin etmesiyle birlikte yeniden yuvasına dönmüş olur. Ve böylece bu yaşanan hadisenin üç talaklık bir boşama değil, geriye dönüş imkânı veren bir talaklık hadise olduğu açıklık kazanır. Yine bu meseleyle alakalı bir başka benzer hadisede ise Hz. Hasan (r.a)'ın hilafet makamına geldiğinde yaşanmıştır. Bu durumda Hz. Hasan(r.a)’ın halife olmasıyla birlikte karısı Ayşe tebrik etmesine tebrik eder ama Hz. Hasan (r.anh)’ın zoruna gidip ağzından şu ifadeyi kaçırır:
-Demek sen Hz. Ali (k.v)’in öldürülmüş olmasına sevinmiş görünüyorsun, madem öyle sen üç talakla boşsun.’
İşte ağızdan çıkan bu üç talaklık ifadeyle bain talak vuku bulur. Anlaşılan boşama denen hadisenin hiçbir şaka tarafı götürür yanı olmadığı gibi sinirlenmeye gelen bir tarafı da yoktur elbet. Nitekim İslam hukukunda işin şaka ve sinirlenme götürür yanı olmadığı o kadar net açık ki, Hz. Hasan (r.a) daha sonradan bu yaşanan hadise için şöyle dediği rivayet edilir:
-Şayet ben Allah Resulünün ‘Kişi karısını hayız halindeyken üç kez boşar veya belirsiz olarak üç kez boşarsa başka bir erkekle evleninceye kadar kendisine helal olmaz’ hadis-i şerifini işitmemiş olsaydım tekrar o’na dönmekten imtina etmezdim.
Evet, Hz. Hasan (r.a)’ın da hatırlattığı bu hadis-i şerif bize aynı zamanda bir kadını ayrı ayrı üç kez ya da bir seferde üç kez boşama ifadesini kullanmak suretiyle artık o kadının kocasına helal olamayacağı gerçeğini de idrak ettirmiş olur. Madem idrak eder olduk, o halde Hz. Hasan (r.a)’ın şahsında yaşanan bu hadiseden tüm Ümmet-i Muhammedin dersler çıkarıp tüttürülen nice ocakları oldubittiye getirilip yıkmamaya gayret göstermek gerekir. Nasıl mı? Bikere her şeyden evvel ümmetin her bir ferdi kuracağı veya tüttüreceği aile ocağında karşı karşıya kalacağı bir takım aile içi meseleler karşısında şer’i ölçüler çerçevesinde nasıl bir tavır takınacağını ve ne yapmasını gerektiğinin bilincinde olması lazım gelir. Aksi halde yolun başında daha evlenir evlenemez ağrımaz başını ağrıtacak hale sokması kaçınılmaz hal alacaktır. Dahası işin başında bir bakmışsın ağızdan çıkan lafın 'acaba dönüşü olan talak mı, yoksa kesinleşmiş talak mı' diye ikilemde kalınıp ric'i talakı bain talak sanmak, bain talakı da ric'i talak sanmak gibi adeta kendi ayağına kurşun sıkar bir durum vaziyete düşülecektir. Kelimenin tam anlamıyla evliliğe kafasına koymuş bir erkeğin eşini bir seferde üç talakla boşamayı gerçekleştirebileceği gibi tedrici bir yol takip ederek ayrı ayrı dilimler halinde üçe tamamlayacak şekilde de gerçekleştirebilir. Yine de her meselede olduğu gibi bu meselede de pişman olma ihtimali durumlarını göz önünde bulundurup bir hamlelik üç talaklık boşama yerine kadının temizlik döneminde olmasını da göz önünde bulunduraraktan kademeli diyebileceğimiz üç temizlik döneminde üç talakla boşaması Peygamber kavlince daha sünnete uygun bir metot olacaktır. Kaldı ki İslam’da talakı gerektiren bir zaruret yoksa boşama fiilinde bulunmak pek hoş karşılanmaz. Zira bu hususta Rasulullah (s.a.v); “Allah katında helallerin en kızılanı (sevimsizi) talaktır” beyan buyurmakta. Hakeza kadında buna dâhildir. Öyle ki, Resul-i Ekrem (s.a.v) “Bir zaruret durumu olmaksızın kocasından boşanmasını isteyen her kadına cennet kokusu haramdır” diye beyan buyurmuşlardır. Bikere erkek karısının Mihri'ni verip nafakasını ve meskenini sağlıyorsa, durduk yerde kadının problem çıkarması doğru olmaz, kadına en yakışan tavır kocasına itaat etmesidir. Erkek ziyadesiyle bunu hak ediyor zaten. Nitekim boşama önceliğinin birinci derecede erkeğe hak tanınması, erkeğin onca sorumlulukları göğüsleyip üstlenmesinin bir neticesi bir önceliktir bu.
Bu arada ric’i talakın oluşması içinde bir takım şartların oluşmasının gerektiğini vurgulamakta fayda var. Zira bu hususta ehlisünnet fıkıh kitaplarından geçen birkaç hükme baktığımızda şu şartlar gözümüze ilişir:
-Cinsi münasebet sonrası yapılmış olması, yani evliliğin fiilen başlayıp zifafın gerçekleşmesi lazım gelir.
-Talak sayısının üçü bulmaması lazım gelir.
-Kesin ayrılığı gerektirmeyen bir sözle ifade edilmiş olması lazım gelir.
-Kesin ayrılığı çağrıştıracak bir sıfatla nitelenmemesi lazım gelir.
-Talakın büyük ve küçük bir şeye benzetilmemiş olması lazım gelir vs.