İslam ve Güzel Sanatlar Üzerine Düşünceler...

Veyselcan

Kısıtlı Erişim
Katılım
5 Haz 2015
Mesajlar
460
Tepkime puanı
3
Puanları
0
İSLAM VE GÜZEL SANATLAR ÜZERİN DÜŞÜNCELER..

Sevgili peygamderimiz hıristiyanların Hz. İsa'yı çok fazla büyüterek Allahın oğlu
olarak kabul ettiklerini ve Hz. İsa'nın resimlerini ve heykellarını yaparak O na taptıklarını görünce aynı şeyin müslümanlarca yapılmasını istemediğinde
kendi resminin ve heykelinin yapılmasını istememiş ve yasaklamıştır..

Ancak bu yasaklama çok açık ve net olarak bellidir ki sadece Peygamberimizin
resim ve heykelleri için geçerlidir.
Ancak sonraları özellikle arap imam ve din adamları tarafından Peygamberimizin bu yasakları suistimal edilmiş ve her türlü resim ve heykel yapımı yasak hale getirilmişitr.
Hatta yina bazı arap din adamları yasağa müziği de dahil etmekten geri durmamışlardır.

Bu yasaklar asırlar boyu devam ettirilmiş ve sanki islamiyetin olmazsa olmaz şartları haline getirilmiştir. Hatta o seviyede ki koskoca Osmanlı padişahları ki aynı zamanda yeryüzünün halifeleridir, onlar bile portre resimlerini halktan gizli İtalyan ressamlara yaptırmışlardır..

Bu yasaklar tüm islam aleminin GÜZEL SANALAR DENİLEN ,resim heykel ve müzik alanlarında tüm dünyanın gerisinde kalmasına. ve tüm müslümanların güzel sanatlar kültüründen mahrum olmalarına sebep olmuştur..

Ancak soraları insanlar toplumlarda resim çektirmeden kimlik kartı edinememeleri
sebebiyle resim çektirmeye ve bu resim yasağı da anlamını kaybetmeye başlamıştır..
Aynı gelişmeler heykel ve müzik alanında da meydana gelmeye başlamıştır.

Bu gün ülkemizde bu yasakların tamamının kalkmasına rağmen yobaz olarak adlandırabileceğimiz bazı aşırı müslümanlar hala bunlara karşı olduklarını ifade edebilmektedirler..
Cümleten selam

Not: Arkadaşlar medeni insanlar yazımı eleştirebilirler. ANCAK BENİ DEĞİL
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
İslam kültüründe heykelciliğin işi yok. Resim tamam, çünkü resimde enformasyon vardır. Ne işler yapmış, nerelerde bulunmuş, o zamanlar giyilen kıyafetler neymiş, tip olarak nasılmış falan.. Beyinde nakşedilen imajın silinmesine karşı o enformasyonunu resimde dondurursun (korursun). Fakat heykel öyle değil.. Heykel, ya bir tağut sistemini temsil ediyor veya bir şeyin anısına dikiliyor. Heykelcilikte ritüel vardır.. Şu istisna olabilir, resim yoktur, o enformasyonu heykelle korursun. Mesela Bilge Kağan'ın heykeli böyledir. Adamın heykelini yapmışlar, kitabesine de kim olduğunu yazmışlar. Nasihatlerini aktarmışlar. Bu gibi heykellerde şahsına ilahlık izafe edilmiyor. Nasihatlarda bir tağutluk izlerine de rastlanmıyor. Terakota askerlerinin heykelleri gibi enformasyon niteliği taşıyan heykellerdir bunlar. Belki bu şekilde olabilir.. Diyorum ya, nüanslara bakmak gerekiyor..

Bir de toplumumuzun kültür seviyesinin enformasyon aktarımını idrak edecek kadar geliştiğine inanmıyorum. Bugün birisi bir şeyler yapsın hemen ''heykelimi diktireceğim'' tarzı havalara girer. İlahlık iddiasına kayacak süflî seviyelerde sürünen milletlerde heykelciliğin işi yok. En azından şimdilik..

Tartışmak lazım. Tartıştıkça nüanslar daha belirginleşir. Mesela yapılan heykelde verilmek istenen mesaj nedir? Bankta oturan adam heykeli, yolda yürüyen adam heykeli gibi... Bu nokta çok önemlidir.. Bir şeye kaba çizgilerle YASAK demek olmaz. Medeniyet odur ki nüansları görür ve ona göre tavır alır. Kalite nüanstadır. Üretimde bile öyle. Nüanslara dikkat eden milletlerin ürettiği mallarda kaliteli oluyor. Nüans kültürü yoksa kaba ve yobaz bir tarzda ürettiği de kendisi gibi kaba ve bozuk olur..
 

Veyselcan

Kısıtlı Erişim
Katılım
5 Haz 2015
Mesajlar
460
Tepkime puanı
3
Puanları
0
İslam kültüründe heykelciliğin işi yok. Resim tamam, çünkü resimde enformasyon vardır. Ne işler yapmış, nerelerde bulunmuş, o zamanlar giyilen kıyafetler neymiş, tip olarak nasılmış falan.. Beyinde nakşedilen imajın silinmesine karşı o enformasyonunu resimde dondurursun (korursun). Fakat heykel öyle değil.. Heykel, ya bir tağut sistemini temsil ediyor veya bir şeyin anısına dikiliyor. Heykelcilikte ritüel vardır.. Şu istisna olabilir, resim yoktur, o enformasyonu heykelle korursun. Mesela Bilge Kağan'ın heykeli böyledir. Adamın heykelini yapmışlar, kitabesine de kim olduğunu yazmışlar. Nasihatlerini aktarmışlar. Bu gibi heykellerde şahsına ilahlık izafe edilmiyor. Nasihatlarda bir tağutluk izlerine de rastlanmıyor. Terakota askerlerinin heykelleri gibi enformasyon niteliği taşıyan heykellerdir bunlar. Belki bu şekilde olabilir.. Diyorum ya, nüanslara bakmak gerekiyor..

Bir de toplumumuzun kültür seviyesinin enformasyon aktarımını idrak edecek kadar geliştiğine inanmıyorum. Bugün birisi bir şeyler yapsın hemen ''heykelimi diktireceğim'' tarzı havalara girer. İlahlık iddiasına kayacak süflî seviyelerde sürünen milletlerde heykelciliğin işi yok. En azından şimdilik..

Tartışmak lazım. Tartıştıkça nüanslar daha belirginleşir. Mesela yapılan heykelde verilmek istenen mesaj nedir? Bankta oturan adam heykeli, yolda yürüyen adam heykeli gibi... Bu nokta çok önemlidir.. Bir şeye kaba çizgilerle YASAK demek olmaz. Medeniyet odur ki nüansları görür ve ona göre tavır alır. Kalite nüanstadır. Üretimde bile öyle. Nüanslara dikkat eden milletlerin ürettiği mallarda kaliteli oluyor. Nüans kültürü yoksa kaba ve yobaz bir tarzda ürettiği de kendisi gibi kaba ve bozuk olur..


Heykel konusundaki eski müslüman din adamlarının görüşleri HEYKELLERİNPUT OLMASIDIR. Kabedeki putların yıkılması ,islami görüşte heykeli putlukla eşdeğerleştirmiştir.
Aslında bu yanlıştır bir heykelin PUT olabilmesi için o heykele insanların TAPIYOR olması gerektir.

Bu nedenle bu eski islami görüş islam kültürüne ağır bir darbe vurmuş ve islam camiasını kaba ,kültürsüz insanlar haline getirmiştir.


Aynı şeyleri resim ve müzik içinde söyleyebiliriz.
Bu arada şunu da hatırlatmakta fayda var Avrupa ülkelerinin kalkınmaları rönasans ile başlamış rönesansın oluşumunda ise güzel sanatları çok büyük rolü olmuştur...
 
Üst