İslam Toplumu (Müslümanların İdeali)

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
"İslam Şeriati"nin hayattan ve yaşamdan lağvedildiği beldelerde, Allah'a ve O'nun gönderdiği değerlerin tamamına iman eden müslümanların öncelikle yapacakları şey nedir?

Dört müctehid imamın (r.alh) bu noktada içtihatları nasıldır?

Bilen var mıdır?
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Bilen varsa, bildiklerini paylaşsın, müstefit olalım. Bekliyoruz.

Cihad ibadetinin edasıyla zafer müslümanların olacaktır. İnşallah.

Buyurunuz.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Bilen varsa, bildiklerini paylaşsın, müstefit olalım. Bekliyoruz.

Cihad ibadetinin edasıyla zafer müslümanların olacaktır. İnşallah.

Buyurunuz.
Valla onu bilmem amma dört mezhep imamlarının yaşadığı döneme bakarsak baştaki yöneticiler şimdiki yöneticilerimizden kat be kat daha zalim oldukları aşikar. Malum imamların üçü katledilir, birisi de yediği dayaktan ötürü son demine kadar bevlini tutamaz şekilde sakat kalır. Onlar bu ortamda ne yapmışlar ona bakmak lazım gelir kardeş. Bildiğim kadarıyla bölücülük yapmamışlar, bir siyasi akımın önünü çekmemişler, müslümanların birbirini ötekileştirecekleri bir cemaatleşmeye kaymamışlar. Halk içinde hakka kulluklarına devam etmişlerdir.

İslamda ateşe körükle gitmek yoktur. Allah için doğru bildiğinden şaşma, haksızlık karşısında susma yeter. Fark edilmek için ortalığı harekete geçirmek İslama hizmet değildir.
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
iran'ın islamı nasıl kabul ettiğini anlattığı bir yazsında ali şeriati der ki iran medeniyeti kendisi yine iran kalmakla birlikte potasında kendisine erişilen her türlü akımı eritmesini bilmiş ve kültürel yapısını koruyarak, devam edebilmiştir. islamı duruş olarak benimsemesini de diğer herşeyi bir yana tutarak "gönüllülük" esasına dayandırır. fazlurrahman da birleştirici ve karşıt unsurları bünyesinde eritici bir güç olarak devam edebilen olarak tanımlar..hizipler arasında bir hizip de kendisi olmayan. konu ilgisi şurdan: yine fazlurrahman'ın çok ilginç bir tanımı daha varki; cemaatin dış dayanışması(için), imanın iç yoğunluğunun azalması pahasına elde edilmiştir der. muteber veya değil iki isim:) varlık ve oluş yapısını böyle ortaya koyuyor.
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Dört mezhep imamının ( Allah cc hepsinden razi olsun ) kaynağı Kur'an ve Sünnettir.

Kur'an ve Sünnet'e göre yaşadığımız, yaşayabildiğimiz, yaşattığımız, yönetildiğimiz ve hüküm verdiğimiz sürece sorun yoktur.

Sorun olmayacak mı ? İllaki olacak, şeytan ve nefis de durmadan çalışacak.

Bunlar ile mücadelenin kaynağı da yine Kur'an ve Sünnettir.

Bugün Kur'an ve Sünnete göre amel ettiğini söyleyerek kafa kesenler de, kardeşinin kafası kesilirken gıkı çıkmayanlar da müslüman olduğunu iddia etmekteler.

İşte asıl sorun, bu hengâme nasıl ortadan kalkacak ?
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Dört imamın yaşadığı dönem içerisinde İslam Hukuku hayatın merkezindeydi. Bir kısım yöneticilerin zalimliği başka bir şeydir.

Öyle bir yerdesiniz ki, İslam Hukuku tamamen lağvedilmiş, O'nun haramları helal; helalleri de haram kılınmıştır.

Şimdi iş değişti, zalim olanlar İslam Hukukunu lağvetmeyenlerdir, kafir olanlar İslam Hukukunu lağvedenlerdir.

Böyle bir hal ve zamanda bulunan Müslümanların yapacakları şeyler noktasında imamların görüşü / görüşleri olmamış mıdır?

Ferden İslam yaşanmaz! İslami bir toplum ekseninde İslam yaşanır.

Bu meyanda bildikleriniz nedir?
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
geriye dönüp bakıldığında ameli gayretler uğruna kendilerini ezdirip yok ettiren harici zihniyet de, siyasi uysallıkla beraber genel durumu ahlaki pasiflik olanlar da ifrat ve tefrit noktasında yer almışlar. bir tesbit olarak kalsın.
her imamı bir defa kendi dönemleri içinde gözlemlemek gerekir. Allah onlardan razı olsun. islam, daima aşırılıklarla yani sadece siyasi değil, İlahi ve ahlaki aşırılıklara maruzdu. ve madem eleştiri ve destek olacaksa başta ehl-i sünnet de itidal ve arabulucuk iddiası, birleştirici olmak söylemiyle güçlenirken daha sonraları katılaşan bir tutum halini aldı. bu misalle ebu hanife de baktığımızda koyu bir sertlik politikasından yanaydı. ele aldığı konular hep, müslümanlar lehine faydalı sonuçlar doğuracak ve dolayısıyla onları güçlü kılabilecek çözüm yollarıydı. ki benim okuduklarımdan aklımda kalan ebu hanifenin uzlaşmaya yanaşmayan bir "sertlik" politikası yanlısı olduğu. imam şafi'de sürekli ve hür yorumlama tavrına karşı durmuştu. ortak benzerlikler hep. yani demek istediğim, bir duruş olarak netlik ve özellikle söylüyorum sertlik arayışında olanlar için bugün ehl-i sünnet anlayışı oldukça makul gelebilmesi gerekir. yada hazır elde varolan bir tavrı kullanmayıp başka bir muameleye tutulacak ümmet için yeni bir içtihad yeni bir mezhep doğmuş demektir. :gl
 
Üst