İŞİMiZ GİTTİKÇE ZORLAŞIYOR!

Ehl-i Sünnet

Kıdemli Üye
Katılım
5 Şub 2011
Mesajlar
3,061
Tepkime puanı
139
Puanları
0
İŞİMİZ GİTTİKÇE ZORLAŞIYOR!

Son birkaç haftadır sosyal medyada çeşitli gruplarda dine ilişkin tartışmaları yakından takip ediyorum. Bir kısmında bilfiil tartışmalara katılıyorum, bir kısmında sessizce takip ediyorum. Gerek bu gruplardaki tartışmalardan gerekse facebook'ta yazı yazmaya başlayalıdan beri özellikle din kültürü öğretmenlerinden gelen sorular ve mesajlardan edindiğim izlenim şu:

Topluma din anlatma konumunda olanlar (akademisyenler, din görevlileri, din kültürü hocaları vb.) modern zamanlarda her zamankinden daha fazla kendilerini yetiştirmeye muhtaç. "Sahih ilim" ve "sâlih amel" her zamankinden daha fazla şimdi gerekli.

Kendimizi üç noktada iyi yetiştirmemiz gerekiyor:

a) Dinin temel metinlerini iyi bilmek. (Bir çok ilahiyatçı, din kültürü öğretmeninin bile hâlâ Kur'an'da yazanlardan haberi yok. Bir çoğu Riyazü's-salihini baştan sona okumuş değil.)

b) Dinin temel metinlerine dayalı olarak tarih boyunca üretilmiş ilim mirasını iyi bilmek. (Bir çoğu 12 asırlık geleneği yok sayıyor, paranteze alıyor.)

c) Günümüzün dünyasını, problemlerini, çağın dilini ve geçer akçesini iyi bilmek. (Bir çoğu, sadece dünde yaşıyor. Güne bir türlü gelemiyor.)

Bize bu üç alanın üçünü de iyi bilen kimseler lazım. Şimdinin en önemli cihadı bu.

Niçin?

Çünkü şundan birkaç on yıl öncesine kadar bir âlimin din konusunda muhatabı genellikle dine ilişkin hiçbir bilgisi olmayan câhil halk kesimiydi. Dine saygılı ama dinin ne olduğunu bilmeyen. Öğretilirse öğrenebilecek durumda olan. Zihni boş.

Şimdi ise mesela bir din kültürü öğretmeninin, bir Kur'an kursu hocasının -ve hatta kimi durumlarda bir ilahiyat hocasının- karşısında din konusunda bilgi kirliliğine maruz kalmış, dine ilişkin yol göstericisi medya hocaları veya google olan milyonlar var. Daha da kötüsü sekülerleşmenin etkisiyle kutsala karşı duyulan güven duygusu günden güne azalmakta. Akıl, doğruyu araştıran bir âlet olmaktan çıkarılıp her şeyin kendisine hesap vermesi gereken bir put haline getirilmiş. "Aklımla kavrayamadığım hiçbir şeye inanmam" görüşü revaçta.

Her gün onlarca din kültürü öğretmeninden mesajlar alıyorum:

- Hocam öğrencilerim deist, onları dinin gerekliliği konusunda nasıl ikna edebilirim?

- Hocam, öğrencilerim ateist, onlara Allah'ın varlığını nasıl ispatlayabilirim?

- Hocam, öğrencilerim Kur'an'ın mitolojik unsurlar barındırdığına inanıyor. O'nun Allah'tan gelen bir kitap olmadığını kabul ediyor. Onlara karşı ne söyleyebilirim?

Değerli dostlar! Ben de dahil, bu sorulara muhatap olan hiç kimsenin elinde hastalığı şıp diye geçirecek "hap cevap"lar yok! Muhatabınızın ilgi, bilgi, zekâ, idrak düzeyini dikkate alarak dinî gerçekleri onlara, onların anlayacağı bir dille anlatma sorumluluğu sizin üzerinizde. Benim uygulayıp da etkisini gördüğüm bir çözüm sizde etkili olmayabilir.

Piyasada var olan bilgi kirliliiğine, savrulmaya, keşmekeşe karşı öncelikle nefsimizi ve neslimizi bundan kurtarmanın yollarını aramak gerek. Hep söylediğim bir şey var: "Sahih bilgi" ve "sâlih amel" şiarımız olmalı. Dine ilişkin doğru bilgilenme ve bu bilginin pratikte uygulamaya geçirilmesi olmazsa sel ve tufan -Allah korusun- bizi de önüne katabilir.

Sözü tekrar başa bağlayalım. İşimiz her zamankinden daha zor. Günümüzde dini anlatma pozisyonunda olanların her zamankinden daha fazla okuma, araştırmaya ihtiyacı var. Bir gerçek de var ki amelle aranıza mesafe koydukça okuduklarınız kuru bilgi yığınları ne size ne de başkasına etki etmiyor.

Rabbimiz ayaklarımızı İslam üzere sabit kılsın. Bizleri Allah'ın kelimesinin yüceltilmesine vasıta kılsın.

(Soner Duman /05.Ekim.2017/Perşembe)
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
ne yani din kültürü öğretmeni veya ilahıyatcılar kuran okumayı bilmiyorlar mı?
ya buyazıyı kaleme alan silah şör ya bu yazıyı asan silah şör kandileri ne biliyorlar acaba
 
Üst