Irak’ta Sünni-Şii ihtilafı!
Bush’un yeni planı belli oldu; Şii-Sünni çatışması.
Şiilerin çoğunlukta oldukları ülkelerde Sünnilere, Sünnilerin çoğunlukta olduğu ülkelerde Şiilere destek verecekler..
Şiileri de laik-demokrat, anti laik diye kamplara ayıracaklar. Irak'ta ise hedef, İran'dan bağımsız yeni bir Şii yönetimi oluşturmak..
Yani İran'la hem siyasi ve hem de teolojik ihtilaf çıkartmak.. Tony Blair İngiltere'yi yönetir. Kraliçe ise Büyük Britanya'yı.. Hatemi ile Ahmedinejat arasında böyle bir fark var. Hamaney, dünya Caferilerinin dini lideridir.. Lübnan Hizbullah'ı onun için Hamaney'e bağlıdır..
ABD Irak'ta, İran'a bağlı olmayan bir Şii yönetim icad etmek istiyor.. İran'ın çevresinde ise Sünnilere destek verecekler.. Özellikle de ABD Türkiye'de ılımlı İslâm siyasetini Sünnilik üzerine planlıyor.. Bu Alevileri kışkırtmayacakları anlamına gelmiyor elbette.. Ama siyasi yapılanma Sünni temelde olacak..
Zaten bu durum başından beri böyle idi.. Türkiye ne kadar laikçi olursa olsun, Sünni / Hanefi / Nakşi geleneği üzerinde biçimlendirilmiştir.. Alevi kesim din dışına / Sekülerleştirilmeye / laikleştirilmeye çalışılmıştır. Yani, Aleviliğin referansları birileri tarafından Kemalizmle özdeşleştirilmeye, hatta Şamanizme, batı değerlerine döndürülmeye çalışılmıştır.. Onun için genelde solculaştırılmışlardır.. Devlet partisi CHP o sebeble Alevileri hep elinin altında bulundurmaya özen göstermiştir. Ama iktidar sağ partilere kaydırılmıştır.. Alevi öğretmen CHP'li, Sünni imam DP/AP'li olacaktır. Düzen imam ile öğretmenin kavgası üzerine kurgulanmıştır..
Bu iş zaten başından beri böyleydi.. ABD'nin ajandasında bu konu hep vardı.. Şimdi 2007'de ABD'nin bölgede yeni ve daha kanlı bir Şii-Sünni hesaplaşması için tarafları kışkırtacağı anlaşılıyor.
Bunun anlamı Irak'ın bölünmesi demektir.. Saddam'ın infazının Saddam'la kan davası olan Şiilere verilmesinin sebebi budur.. Saddam'a yapılan haksız, hukuk dışı işlemler ortada.. Oysa dinimiz bize, bir kavim ya da kişiye olan öfkemizin, düşmanlığımızın, bizi o/onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesini emreder. Muhtemelen infazda görev alanlar işbirlikçi Şiilerdir. Kuşkusuz Şiilerin hepsi işbirlikçi değil.. En azından elinin altında her emre amade bir Halkın Mücahidleri olduğunu biliyoruz.. Ama olaya dini bir görüntü verilmesi, salavat ve tekbir sesleri, aslında bu kışkırtmanın bir parçası olarak da düşünülmüş bir iş olabilir.. Irak'ta bir Şii devleti, İran Irak arasında ciddi bir sorun olabileceği gibi, İran ve Irak Şiileri içinde de sorun olabilir. Irak Şiasının içeride ve İran'a karşı ihtilafa düşmesi, Sünni-Şii çatışmasını daha da şiddetlendirebilir.. Korkarım ABD buna oynuyor.
Kuşkusuz bütün bunlar bölgede ABD, İngiltere ve İsrail'in işini daha da zorlaştıracaktır.. Tutuşturdukları ateş onların da paçalarını tutuşturacaktır. Ama gidiş bu yönde gözüküyor.
Şiiler üzerinde ABD, AB ve İsrail'in yakın ve sıcak ilgileri kafa karıştırıyor.. Müttefikler arasında da bu konuda bir görüş birliği olduğunu sanmıyorum. Şiiler İmamete inansa da tek bir özellik göstermezler. Suriye Şiası, Türk Şiası, İran Şiası, Irak Şiası aynı Şia değildir. Şii topluluklar Türk, Arap, Kürt, Fars olarak farklı etnisitelere bölünmüştür ve bir kısmı çok uç noktalarda solculaştırılıp, laikleştirilip ve kendi ülkelerindeki rejimle özdeşleşirken, bazı grublar tam aksi bir noktaya savrulmuş vaziyettedir..
Mesela bizdeki Alevi, Şii, Caferi, Bektaşi aynı özelliklere sahip olmayabiliyor.. Hatay Alevisi ile Tunceli Alevisi de aynı değil..
Ama ben şunu gördüm, bu konu konuşulup tartışıldıkça bu kesim çok hızlı bir şekilde İslâmlaşıyor.. Aleviliği dindışı bir hareket olarak göstermek isteyenlere karşı Aleviliği İslâm'ın ayrılmaz bir parçası olarak görenlerin İslâm'a yönelmeleri dikkat çekici.. Cemevleri düne kadar sosyalist fikir kulüpleri gibi çalışırken bugün şöyle ya da böyle dini bir sosyolojik kesimin buluşma adresi olarak tarif edilmeye çalışıyor.. Dikkat ederseniz, dinin siyasete alet edilmesine en fazla karşı çıkan kesim, bu konuda Aleviliği siyasete en çok alet eden kesim olmuştur. CHP'nin yanında yer almak devletin yanında yer almak gibi anlaşılmıştır.. Garip bir şekilde Tunceli yasasını çıkartan, Dersim'den sabıkalı CHP, Tunceli'den her zaman en fazla oy alan parti durumunda olmuştur yakın zamana kadar..
Her gün Irak'ta Sünni ve Şii mahallelerinde bombalar patlıyor ve onlarca insan hayatını kaybediyor.. Bana gelen bilgilere göre bunların çoğu ABD, İngiliz ve İsrail istihbaratının işi. Taraflar biribirine karşı çıkartılmak isteniyor.. Zaman zaman cahil kesimden bu oyunlara gelenler olsa da, halk işin farkında. Korkarım birileri bunu bizim ülkemizde de denemek isteyecektir.. Tıpkı daha önce Maraş'ta, Sıvas'ta, Çorum'da, Başbağlar'da denediği gibi.. Ecevit'in evrakı merukelerinde Maraş olaylarının sırrı ile ilgili ilginç bilgiler çıktı ortaya.. Bana göre Sıvas ve Başbağlar da aynı merkezlerin servis yaptığı bir operasyondu.. Bu olaydan ders almayıp karşılıklı suçlamalar peşinde olanlar bu çevrelerin oyununa gelen kişilerdir diye düşünüyorum.. Bizim bu olaylardan ders almamız gerekiyor. Birileri bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor.. Olay bu! Buna izin vermeyelim..
Biz çok gördük, aynı silahtan çıkan mermiler önce gidip ülkücü kahvesini taradı, sonra gitti sol kahveleri taradı.. Alevi-Sünni, sağ-sol, ilerici gerici, Kürt-Türk, kavgasının arkasında da aynı çevreler var.. Apo'yu bize teslim edenler, düne kadar onu destekleyenlerdi. Bugün Saddam'ı asanlar, dün Halepçe'ye atılan gazı Saddam'ın eline tutuşturanlardan başkası değil..
Anlayalım artık bu kanlı ve kirli oyunu. Bu zalimlerin media, mafia, sermaye, siyaset ve bürokrasi içindeki uzantılarına dikkat edelim. İrtica ve terörün kayıtdışı ekonomiden beslenen kayıtdışı siyaset olduğunu bilelim. Birilerinin savunuculuğuna sarıldıkları rejim, bu kanlı soygun düzenidir. Bunu bilelim.. Hep birlikte adalet, barış, özgürlük, insan haklarına saygı, katılımcı, çoğulcu ve şeffaf bir yeniden yapılanma için kolları sıvayalım.. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı duralım ve de, kollektif anlamda hiçbir kesimin masum olmadığını bilelim.. Selâm ve dua ile..
http://www.habervakti.com/devam.asp?idyazar=19
Bush’un yeni planı belli oldu; Şii-Sünni çatışması.
Şiilerin çoğunlukta oldukları ülkelerde Sünnilere, Sünnilerin çoğunlukta olduğu ülkelerde Şiilere destek verecekler..
Şiileri de laik-demokrat, anti laik diye kamplara ayıracaklar. Irak'ta ise hedef, İran'dan bağımsız yeni bir Şii yönetimi oluşturmak..
Yani İran'la hem siyasi ve hem de teolojik ihtilaf çıkartmak.. Tony Blair İngiltere'yi yönetir. Kraliçe ise Büyük Britanya'yı.. Hatemi ile Ahmedinejat arasında böyle bir fark var. Hamaney, dünya Caferilerinin dini lideridir.. Lübnan Hizbullah'ı onun için Hamaney'e bağlıdır..
ABD Irak'ta, İran'a bağlı olmayan bir Şii yönetim icad etmek istiyor.. İran'ın çevresinde ise Sünnilere destek verecekler.. Özellikle de ABD Türkiye'de ılımlı İslâm siyasetini Sünnilik üzerine planlıyor.. Bu Alevileri kışkırtmayacakları anlamına gelmiyor elbette.. Ama siyasi yapılanma Sünni temelde olacak..
Zaten bu durum başından beri böyle idi.. Türkiye ne kadar laikçi olursa olsun, Sünni / Hanefi / Nakşi geleneği üzerinde biçimlendirilmiştir.. Alevi kesim din dışına / Sekülerleştirilmeye / laikleştirilmeye çalışılmıştır. Yani, Aleviliğin referansları birileri tarafından Kemalizmle özdeşleştirilmeye, hatta Şamanizme, batı değerlerine döndürülmeye çalışılmıştır.. Onun için genelde solculaştırılmışlardır.. Devlet partisi CHP o sebeble Alevileri hep elinin altında bulundurmaya özen göstermiştir. Ama iktidar sağ partilere kaydırılmıştır.. Alevi öğretmen CHP'li, Sünni imam DP/AP'li olacaktır. Düzen imam ile öğretmenin kavgası üzerine kurgulanmıştır..
Bu iş zaten başından beri böyleydi.. ABD'nin ajandasında bu konu hep vardı.. Şimdi 2007'de ABD'nin bölgede yeni ve daha kanlı bir Şii-Sünni hesaplaşması için tarafları kışkırtacağı anlaşılıyor.
Bunun anlamı Irak'ın bölünmesi demektir.. Saddam'ın infazının Saddam'la kan davası olan Şiilere verilmesinin sebebi budur.. Saddam'a yapılan haksız, hukuk dışı işlemler ortada.. Oysa dinimiz bize, bir kavim ya da kişiye olan öfkemizin, düşmanlığımızın, bizi o/onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesini emreder. Muhtemelen infazda görev alanlar işbirlikçi Şiilerdir. Kuşkusuz Şiilerin hepsi işbirlikçi değil.. En azından elinin altında her emre amade bir Halkın Mücahidleri olduğunu biliyoruz.. Ama olaya dini bir görüntü verilmesi, salavat ve tekbir sesleri, aslında bu kışkırtmanın bir parçası olarak da düşünülmüş bir iş olabilir.. Irak'ta bir Şii devleti, İran Irak arasında ciddi bir sorun olabileceği gibi, İran ve Irak Şiileri içinde de sorun olabilir. Irak Şiasının içeride ve İran'a karşı ihtilafa düşmesi, Sünni-Şii çatışmasını daha da şiddetlendirebilir.. Korkarım ABD buna oynuyor.
Kuşkusuz bütün bunlar bölgede ABD, İngiltere ve İsrail'in işini daha da zorlaştıracaktır.. Tutuşturdukları ateş onların da paçalarını tutuşturacaktır. Ama gidiş bu yönde gözüküyor.
Şiiler üzerinde ABD, AB ve İsrail'in yakın ve sıcak ilgileri kafa karıştırıyor.. Müttefikler arasında da bu konuda bir görüş birliği olduğunu sanmıyorum. Şiiler İmamete inansa da tek bir özellik göstermezler. Suriye Şiası, Türk Şiası, İran Şiası, Irak Şiası aynı Şia değildir. Şii topluluklar Türk, Arap, Kürt, Fars olarak farklı etnisitelere bölünmüştür ve bir kısmı çok uç noktalarda solculaştırılıp, laikleştirilip ve kendi ülkelerindeki rejimle özdeşleşirken, bazı grublar tam aksi bir noktaya savrulmuş vaziyettedir..
Mesela bizdeki Alevi, Şii, Caferi, Bektaşi aynı özelliklere sahip olmayabiliyor.. Hatay Alevisi ile Tunceli Alevisi de aynı değil..
Ama ben şunu gördüm, bu konu konuşulup tartışıldıkça bu kesim çok hızlı bir şekilde İslâmlaşıyor.. Aleviliği dindışı bir hareket olarak göstermek isteyenlere karşı Aleviliği İslâm'ın ayrılmaz bir parçası olarak görenlerin İslâm'a yönelmeleri dikkat çekici.. Cemevleri düne kadar sosyalist fikir kulüpleri gibi çalışırken bugün şöyle ya da böyle dini bir sosyolojik kesimin buluşma adresi olarak tarif edilmeye çalışıyor.. Dikkat ederseniz, dinin siyasete alet edilmesine en fazla karşı çıkan kesim, bu konuda Aleviliği siyasete en çok alet eden kesim olmuştur. CHP'nin yanında yer almak devletin yanında yer almak gibi anlaşılmıştır.. Garip bir şekilde Tunceli yasasını çıkartan, Dersim'den sabıkalı CHP, Tunceli'den her zaman en fazla oy alan parti durumunda olmuştur yakın zamana kadar..
Her gün Irak'ta Sünni ve Şii mahallelerinde bombalar patlıyor ve onlarca insan hayatını kaybediyor.. Bana gelen bilgilere göre bunların çoğu ABD, İngiliz ve İsrail istihbaratının işi. Taraflar biribirine karşı çıkartılmak isteniyor.. Zaman zaman cahil kesimden bu oyunlara gelenler olsa da, halk işin farkında. Korkarım birileri bunu bizim ülkemizde de denemek isteyecektir.. Tıpkı daha önce Maraş'ta, Sıvas'ta, Çorum'da, Başbağlar'da denediği gibi.. Ecevit'in evrakı merukelerinde Maraş olaylarının sırrı ile ilgili ilginç bilgiler çıktı ortaya.. Bana göre Sıvas ve Başbağlar da aynı merkezlerin servis yaptığı bir operasyondu.. Bu olaydan ders almayıp karşılıklı suçlamalar peşinde olanlar bu çevrelerin oyununa gelen kişilerdir diye düşünüyorum.. Bizim bu olaylardan ders almamız gerekiyor. Birileri bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyor.. Olay bu! Buna izin vermeyelim..
Biz çok gördük, aynı silahtan çıkan mermiler önce gidip ülkücü kahvesini taradı, sonra gitti sol kahveleri taradı.. Alevi-Sünni, sağ-sol, ilerici gerici, Kürt-Türk, kavgasının arkasında da aynı çevreler var.. Apo'yu bize teslim edenler, düne kadar onu destekleyenlerdi. Bugün Saddam'ı asanlar, dün Halepçe'ye atılan gazı Saddam'ın eline tutuşturanlardan başkası değil..
Anlayalım artık bu kanlı ve kirli oyunu. Bu zalimlerin media, mafia, sermaye, siyaset ve bürokrasi içindeki uzantılarına dikkat edelim. İrtica ve terörün kayıtdışı ekonomiden beslenen kayıtdışı siyaset olduğunu bilelim. Birilerinin savunuculuğuna sarıldıkları rejim, bu kanlı soygun düzenidir. Bunu bilelim.. Hep birlikte adalet, barış, özgürlük, insan haklarına saygı, katılımcı, çoğulcu ve şeffaf bir yeniden yapılanma için kolları sıvayalım.. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı duralım ve de, kollektif anlamda hiçbir kesimin masum olmadığını bilelim.. Selâm ve dua ile..
http://www.habervakti.com/devam.asp?idyazar=19