Suriye, neo-con mermiden nasıl yırttı?
03/01/2007 - 15:13
Jim Lobe
Washington’daki Hudson Enstitüsü’nün Ortadoğu Politikaları Merkezinin Başkanı olan Meyrav Wurmser, Ynet web sitesinden Yitzhak Benhorin’e, İsrail’in Şam’a yapacağı başarılı bir saldırının Irak’taki isyana ölümcül bir darbe vuracağını söyledi.
Eşi Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin ofisinde Ortadoğu masası danışmanlarının başında gelen yeni muhafazakârlardan biriyle, son günlerde yapılan bir röportaja göre, Amerikan Başkanı George Bush hükümetinin içinde ve dışında bulunan neo-con şahinler yaz boyunca devam eden Lübnan savaşı sırasında İsrail’in Suriye’ye saldıracağını ummuşlar.
Washington’daki Hudson Enstitüsü’nün Ortadoğu Politikaları Merkezinin Başkanı olan Meyrav Wurmser, Ynet web sitesinden Yitzhak Benhorin’e, İsrail’in Şam’a yapacağı başarılı bir saldırının Irak’taki isyana ölümcül bir darbe vuracağını söyledi.
“Suriye bozguna uğratılsaydı Irak’taki isyan sona ererdi”, iddiasında bulunarak, ‘neo-conlar’ olarak adlandırdığı yönetimin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinden Lübnan’daki savaş süresince İsrail’in Hizbullah ve diğer hedeflere yönelttiği saldırıları durdurmasını talep eden baskısının bunda başlıca etken olduğunu da sözlerine ekledi.
Ynet sitesine;“İsrail’in savaşı bunca uzatmasının ve birçok yere saldırmasının sorumlusu neo-conlardır… İsrail’in kazanmasına izin verileceği düşüncesine kapılmışlardı” şeklinde konuştu. “Onlara göre, İsrail, esas düşmanla, Hizbullah’a arka çıkan düşmanla savaşmalıydı… İsrail Suriye’ye vurmuş olsaydı, bu İran’a karşı öylesine sert bir darbe olacaktı ki, onu oldukça zayıf düşürecek ve Ortadoğu’daki stratejik haritayı tümüyle değiştirecekti”.
Wurmser’ın sözleri, İsrail tarafından ileri sürülen, Bush yönetimindeki şahinlerin İsrail-Hizbullah savaşının ilk günlerinde, Başbakan Ehud Olmert’i, savaşı Lübnan sınırına doğru uzatma konusunda cesaretlendirdiği söylemini güçlendirmektedir.
Ağustos ayında biten İsrail-Lübnan savaşından kısa bir süre sonra, toplantıya katılanlardan birine dayandırdığı bir haberde, Inter Press Ajansına konuşan güvenilir bir kaynak ‘(Birleşik Devletler Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı) Elliot Abrams’ın, bir toplantıda oldukça kıdemli bir İsrailli görevliye-şüpheye mahal bırakmayacak şekilde bu komşu ülkenin Suriye olduğunu ima ederek- İsrail savaşı güneydeki diğer komşularından daha ötesine doğru genişletmek isterse, Washington’un buna itirazının olmayacağını bildirdi.’ Aynı günlerde, Jerusalem Post’ta da benzer bir röportaj yayımlandı.
Abrams’ın, her ikisi de sırasıyla Şam’da bir rejim değişikliği tutkusuna sahip Meyrav’ın kocası David Wurmser ile ve Cheney’nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah ile oldukça yakın çalışma arkadaşları oldukları biliniyor.
Aslında Wurmserlar bir önceki Amerikan Savunma Bakanlığı Yönetim Kurulu Başkanı Richard Perle ve eski savunma politikaları sekreterliği alt biriminden Douglas Feith ile birlikte, 1996 yılında, Saddam Hüseyin’i devirmenin Suriye’yi stabilize etmenin ilk adımı olduğu çağrısını yapan geleceğin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu için, ‘Temiz Bir Başlangıç’ adlı bir tez üzerinde çalışıyorlardı.
Newyork Times’a göre, Wurmser ve Hannah Abrams’ın yardımlarıyla, Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’ın, Bush’u daha ilk günlerinde olan savaştan vazgeçmesi için Suriye yönünde bir kanal açmaya ikna etmeye çalışmasına karşı başarılı tartışmalar yapmışlardı.
Kocası da Cheney’nin çalışmalarına katılan Wurmser’ın, Suriye’ye karşı hem Washington’da hem de İsrail’de, ortamı kızıştıran politika ötesi tartışmalı sözleri artık sayısı pek de bir şey ifade etmeyen yönetimdeki şahinlerin düşüncesiyle, bilhassa Şam veya Tahran’a direkt bulaşılmasına karşı çıkan değişmez bir tutuma sahip olduğu rivayet edilen başkan yardımcısıyla ilgili önemli kavrayışlar sunmaktadır.
Yaz aylarında meydana gelen karışıklıktan sonra Suriye Cumhurbaşkanı Beşir Esad, Batı medyasına, son olarak İtalyan La Republica gazetesine verdiği demeçlerde, İsrail’i, direkt görüşmelere, savaş halini bitirmeye ve ilişkileri tümüyle normalleştirmeye çağırdı.
Bu tekrarlanan öneriler Olmert hükümetini böldü. Şu an Savunma Bakanı Amir Peretz’in başını çektiği bazı kabine üyeleri, başka hiçbir neden olmasa bile, İsrail’in Golan Tepelerini geri vermesi pahasına bazı kazançlar da elde edeceği, özellikle Suriye’nin İran ile bağlarını zayıflatacağı ihtimalinin göz önünde bulundurulması gerektiğini dile getirerek Esad’ın fikirlerini tartışmaya açtı.
Ama Olmert bu yaklaşıma karşı çıkarak, örneğin Pazar günkü konuşmasında, Suriye terörizmi reddetmezse, ‘aşırı akımlara’-burada Filistin’in Hamas parti kanadı ve Hizbullah kastediliyor’ desteğini kesmezse, Şam ile görüşmeyeceklerini ısrarla vurguladı.
Ama birçok siyasi analizci, Olmert’in, Başbakan Fuad Sinyora hükümetini yıkarak ve Irak’taki Sünni isyanına destek vererek Lübnan’daki etkisini yeniden kazanmaya çalışan Şam’ı suçlayan Bush yönetiminin katı siyasetinden korkusunun, kendisini engelleyen en önemli etken olduğuna inanıyorlar.
Esad’ın kendisi de, Republicca röportajında bunu dile getirdi: ‘En önemli şey de şudur; Washington, kendisi bunu istemedi. Bu, (Olmert’in) zayıf bir hükümet olduğunu gösterir; İsrail yönetimi yerine, Washington’un karar vermesine izin veriyor’.
Ama Cheney ve Abrams’ın konumundaki şahinler hala Suriye politikası üzerinde söz söyleme üstünlüğüne sahip oldukları için, yönetim, kendisini Irak örneğinde olduğu gibi, oradaki stratejisini yeniden düşünmek için gittikçe artan bir baskı altında hissetmektedir.
İki gruptan oluşan Irak Çalışma Grubu, bu ay Washington’u, Irak’ta istikrar sağlanması için direkt olarak Şam ve Tahran’ı da içine alan bölgesel görüşmeler yapmaya çağırdı. Devlet eski sekreteri ve IÇG eş başkanı James Baker, ileri gelen bazı İsraillilerin de dile getirdiği gibi, yaratıcı bir diplomasinin, Şam’ı, İran ile yaptığı stratejik ortaklıktan vazgeçirebileceğini tartıştı.
‘Suriye’ye kur yapabilirseniz, İsrail’in Hizbullah ile yaşadığı sorunu ortadan kaldırabilirsiniz’ diyen James Baker, Suriyeli yetkililerin,-geçen Eylül ayında da Dışişleri Bakanıyla görüşmüştü- Hamas’ın dışarıdaki kanadını Filistinliler ile direkt görüşme yapmak için Olmert’in şartlarını kabul etmeye ikna edebileceklerini gösterdiklerini de sözlerine ekledi.
Suriye’ye yönelik askeri harekâta ara verme fikri yalnızca Birleşik Devletlerin bir kısmı Christmas arasında Şam’a doğru yola çıkan veya çıkacak olan politika üretenlerinden ve demokratlarından değil, bazı kayda değer cumhuriyetçi meclis üyelerinden de gittikçe büyüyen bir destek almaktadır. Senatör Arlen Specter, önümüzdeki hafta seyahat amacıyla orada olacakken, 2008’deki başkanlık seçiminde Hıristiyan Sağı’nın favori başkan adayı olan Senatör Sam Brownback te, ‘çok saldırgan, bölgesel diplomatik çaba’ olarak nitelediği IÇG’nin çağrısına cevap vermektedir.
Özellikle İsrail için daha geniş bir‘güvenlik alanı’ oluşturma amaçlı Suriye’ye karşı askeri harekât seçeneği, yönetimdeki dereceleri son iki yıl boyunca sürekli düşüş gösteren neo-conların, şimdi de Savunma Bakanlığının Donald Rumsfeld’den boşalan koltuğuna Robert Gates’in getirilmesiyle canlandırılıyor, ama bu seçenek, Pentagon’un daha fazla zararla karşılaşması ile sonuçlanacak lanetli bir iş. Gates, aday gösterilene kadar, IÇG mensubu olarak hizmet etti ve tasdik edici olarak katıldığı oturumlar boyunca diplomatik fikirleriyle sempati topladı.
Aslında kendisi de İsrailli Likud Partisine yakınlığıyla tanınan Meyrav Wurmser, yakında yaşanacağından korkulan bir yenilgiden söz etti. Birleşmiş Milletler eski Büyükelçisi ve ileri gelen neo-conlardan John Bolton’a göndermeyle, “Yakında ayrılacak olan başka kişiler de var” dedi.
“Bu yönetim alacakaranlık günlerini yaşıyor”, dedi. “Herkes iş arıyor, para kazanmaya çalışıyor… Son beş yıldan sonra hepimiz dayak yemiş gibi olduk”.
Rumsfeld’i, Irak’ta ve daha geniş bir alanda neo-con amaçları başarmada zafiyet gösterdikleri için, orduyu ve Devlet Bakanlığını suçlarken, İsrail’in yazın yaptığı savaşa da saldırıyor, bunun, Washington’da-galiba diğer yerlerle birlikte kocasının ofisinde de- ‘kızgınlığı kışkırttığını’ söylüyordu.
“Nihai sonuç ta şu; İsrail onu yapmadı (Suriye’ye saldırmadı). Yanlış bir savaş yaptı ve onu da kaybetti… Oysa İsrail, kendisinin olduğu kadar, Birleşik Devletlerin Irak’taki amaçlarına da hizmet eden stratejik bir savaş yapabilirdi”
Inter Press Ajansı Wurmser’dan açıklama istedi ama çağrısına cevap gelmedi.
Jim Lobe, Inter Press Ajansının Washington muhabiri olarak görev yapmaktadır. Yazdığı konular daha çok 11 Eylül saldırılarından sonra ABD’de iktidarda olan yeni muhafazakarların yükselişini ve düşüşünü ele alıyor.
Bu makale Mehmet Aslanoğulları tarafından Dünya Bülteni için tercüme edilmiştir.
http://85.159.71.170/dunyabulteni/yazi_detay.php?id=2793&yazar=365