İnsanlığın vicdanı Mavi Marmara

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Geçtiğimiz hafta İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı ya da sizin sıklıkla duyduğunuz kısaltmasıyla İHH’nın sadece kadın gazetecilere yönelik olarak düzenlediği basın toplantısındaydım. Hayatımda ilk defa bir basın toplantısını takip ederken gözyaşlarıma hâkim olamadım. Gözyaşlarımıza “hâkim olma”mız gerektiğine de pek inanmam zaten.

Toplantı sırasında Mavi Marmara’nın ülke çapında yarattığı etkiden, uluslararası alandaki yansımalarından, İsrail’in özür dilemeye bile yanaşmayan pişkinliğinden konuşulurken söz birden 19 yaşında şehit olan Furkan Doğan’a geldi. Önce tam karşımda oturan Yeni Akit’ten Sibel Eraslan (pek çoğumuzun Sibel Abla’sı) hıçkırıklara boğuldu, ardından ben... Tüm salon kadın gazetecilerle dolu olunca başlar tek tek öne eğildi, peçeteler arandı, bir yandan not almaya çalışılırken diğer yandan gözler silindi.

Furkan’ın yiğit göğsünü iki kurşunla delmek yetmemişti zalim İsrail askerlerine; yakın mesafeden de alnına tam dört kurşun sıkmışlardı... Hâlbuki Furkan’ın o sırada reji odasındaki görevini yapıyor olması gerekiyordu ama o yukarıda katliam olduğu haberini alır almaz tereddüt etmeden üst kata fırlamıştı. Ruhunu teslim etmeye hazırlanırken sorduğu “Abi, şehit olurum, değil mi” sorusu aslında Mavi Marmara’nın hepimizin omzuna yüklediği ağırlığı ortaya koyuyor.

Hilal Kaplan
Taraf

Güzel bir yazıydı ama, Taraf'ın internet sitesi paralı olduğu için kopyalayamadım devamını...
 

Nihle

Profesör
Katılım
5 Ara 2009
Mesajlar
1,981
Tepkime puanı
468
Puanları
0
Kardeşim bir haftadır hazırlanıyor İstanbula Mavi Marmarayı karşılamaya gitmek için :)

Haydi bakalım güzel bir karşılama olacak gibi gözüküyor ;)
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Çok istedik ama gidemiyoruz bir sürpriz olmazsa
Avatarımızla destek olalım bari

 

Sehle

Le Nasbirenne
Katılım
30 Eyl 2009
Mesajlar
2,227
Tepkime puanı
614
Puanları
0
Allah'ın izniyle karşılamaya gideceğiz.
Sabırla bekliyorum Pazar gününü... :)
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Mavi Marmara’yı 26 Aralık Pazar Günü On Binler Karşılayacak

24353.jpg

Mavi Marmara gemisini İstanbul’da on binler karşılayacak. Sivil toplum kuruluşları gemiye yakışan bir karşılama yapmak için kolları sıvadı.


Karşılama öncesi bir basın toplantısı düzenleyen STK temsilcileri ve yabancı aktivistler, onbinlerce insanı 26 Aralık Pazar günü Sarayburnu'na beklediklerini söylediler.
31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze'ye insani yardım malzemesi götürürken İsrail saldırısına maruz kalan Mavi Marmara gemisi İstanbul'a geri dönüyor. Mavi Marmara gemisine yakışan karşılama töreni düzenlemek isteyen sivil toplum kuruluşları ve yabancı aktivistler bir basın toplantısı düzenlediler.
İHH İnsani Yardım vakfı'nın Fatih'teki merkezinde düzenlenen toplantıya MAZLUMDER, ÖZGÜRDER, İDSB, Birlik Vakfı, TGTV ile İngiltere, Lübnan, İspanya ve Kanada'daki STK'ların temsilcisi aktivistler katıldı.

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım karşılama töreni hakkında bilgi verdi. Yıldırım, şehit aileleri ve aktivistlerin Çanakkale'den gemiye binip Mavi Marmara ile geleceklerini söylerken, "O gemiye binenler 9 saat boyunca bizim yaşadıklarımızı yaşayacaklar ve belki de o anı hissedecekler' dedi.
Mavi Marmara gemisinin artık bir özgürlük sembolü olduğunu belirten Yıldırım "Bu gemi bir vicdan hareketiydi ve şu anda bir özgürlük sembolü oldu. Mavi Marmara ile birlikte zafer ve üzüntüyü bir arada yaşadık. Üzüntümüz var, çünkü 9 kardeşimizi şehit verdik. Zaferimiz var, çünkü bir korku imparatorluğu parçalanıyor. İnsanlık kazandı. Onun için Pazar günü yapacağımız bu karşılama biraz da 27 Aralık'ta İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırının yıldönümünün protestosu anlamında da değerlendirilecektir. Pazar günü bütün insanlarımızı bekliyoruz. Bizi yalnız bırakmamalarını temenni ediyoruz" dedi.

MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cihat Gökdemir ise Mavi Marmara'ya yakışan bir karşılama yapmak için herkesi Pazar günü Sarayburnu'na beklediklerini söyledi.
ÖZGÜRDER Başkanı Rıdvan Kaya, Mavi Marmara'yı karşılama eyleminin Siyonist çeteyle ilişkilerin yeniden düzeltilmesini planlayanlara bir cevap olması gerektiğini vurguladı.
İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları IDSB Türkiye temsilcisi Avukat Ali Kurt ise konuşmasında "Bir avuç sivil aktivistin uluslar arası hegemonyayı temsil eden güçlere karşı nasıl üstün geldiğini görmüş olduk" dedi.
İnsan ve Medeniyet Hareketi'ni temsilen katılan Yusuf Öcalan da "Mavi Marmara olayı insanlık vicdanının silahlardan daha tesirli olduğunu bize gösterdi" diye konuştu.
İngiltere'den Kevın Ovenden, İspanya'dan Manuel Tapial, Kanada'dan Kevın Neish, Lübnan'dan Nabil Hallak ve Belçika'dan Fatima el Moutabiti ise konuşmalarında "Yabancı ülkelerden gelmek isteyip de gelemeyen birçok insan var. Ama Türkiye halkının bu karşılamaya gelme imkânı var. Herkesi Sarayburnu'na bekliyoruz" dediler.

KARŞILAMA İLE İLGİLİ AYRINTILAR
Toplantıda bütün sivil toplum kuruluşları adına yapılan ortak basın açıklaması şu şekilde:
BM İnsan Hakları Konseyi'nin 31 Mayıs 2010 tarihinde meydana gelen Mavi Marmara saldırısı ile ilgili onayladığı raporu ile Goldstone Raporu'nun teyit ettiği ve Birleşmiş Milletler ilgili kuruluşlarının da beyan ettiği üzere, Gazze'de insani bir kriz vardır ve Gazze'deki abluka uygulaması kanunsuz ve hukuk açısından sürdürülemez bir uygulamadır.
Dünyanın ortak vicdanı adına ambargo altındaki Gazze'ye insani yardım için giden insani yardım filosuna 31 Mayıs 2010 tarihinde uluslararası sularda İsrail askerlerince saldırı gerçekleşmişti. 9 kişinin hayatını kaybettiği 50'den fazla insani yardım gönüllüsünün yaralandığı saldırı sonrasında İsrail gemilere el koymuştu. Birleşmiş Milletler tarafından da raporla teyit edildiği üzere saldırı sırasında ve sonrasında kasten adam öldürmek, işkence ya da insanlık dışı muamele etmek, kasten azap vermek veya beden bütünlüğünü veya insan sağlığını vahim şekilde ihlal etmek; keyfî tutuklama ve gözaltı, ifade hürriyetinin kısıtlanması, malların gasp edilmesi ve benzeri ağır suçlar işlendiği tespit edilmiş, insan hakları ve uluslararası hukuk ihlal edilmiştir.
T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından diğer gemilerle Mavi Marmara Türkiye'ye getirildiğinde öncelikle yargısal inceleme ve işlemler gerçekleştirilmiş ve daha sonra İHH'ya teslim edilmiştir. Mavi Marmara'nın da saldırının izlerini kaybetmeyecek şekilde orjinal hali korunarak tamiri yaptırılmıştır.
İHH İnsani Yardım Vakfı, yaklaşık 1500 masum sivil insanın ölümü ve binlercesinin yaralanması ile sonuçlanan 'Dökme Kurşun Operasyonu'nun yıldönümünde onları ve Mavi Marmara'da şehit olanların anılacağı İstanbul'da Mavi Marmara'yı karşılama töreni düzenlemektedir.
Türkiye'den ve dünyanın dört bir yanından yerli ve yabancı aydın, sivil toplum kuruluş temsilcileri, aktivistler, sanatçılar, milletvekilleri, medya mensuplarının yoğun katılımları ile gerçekleşecek olan tören 26 Aralık 2010 tarihinde, Mavi Marmara'nın yola çıkış noktası olan İstanbul Sarayburnu'na gelişi şeklinde saat 13:00'de yapılacaktır.
Çanakkale'de bulunan Mavi Marmara gemisine şehit ailelileri, yaralılar, yerli ve yabancı filo katılımcıları ile medya mensupları buradan binecekler ve gemi Çanakkale'den yolcuları ile hareket edecek. Sarayburnu'na yaklaştıkları sırada çok sayıda tekne ile karşılanacak olan Mavi Marmara sirenler eşliğinde limana yanaşacaktır. Sarayburnu'nda düzenlenen programda İHH dâhil 6 filo organizatör kuruluş temsilcileri, yabancı misafirlerden bazıları, şehit aileleri adına Ahmet Doğan, konuşmalar yapacaklar. Sanatçılar Ömer Karaoğlu, Mikail, Grup Özlem, Grup Yürüyüş, Grup Genç Mavi Marmara için yazılmış ezgilerin de aralarında bulunduğu eserlerini seslendirecekler. Türkiye'nin her tarafından otobüsler tutarak karşılama için binlerce insanın gelmesi bekleniyor. Programda yapılacak canlı yayını çok sayıda ulusal ve uluslararası televizyon ve radyonun seyircilerine aktaracaklar.
Bu vesile ile İsrail'in hem Özgürlük Filosuna ve hem de Gazze'ye düzenlediği vahşi saldırılarına dikkat çekilecek, Gazze'ye uygulanan ambargonun ve saldırıların son bulması için dünyaya tekrar seslenilecektir. Tüm halkımızı, yeryüzünün tüm ezilenlerinin ve mağdurlarının sembolü haline gelmiş olan Mavi Marmara gemisinin dönüşünde onların yaşama umudunu güçlü kılmak adına aramızda görmekten memnuniyet duyacağız. Adalet ve barışın hâkim olduğu bir dünya dileğimizle…
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Orda olacağız Allah izin verirse...
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Hem basarisiz bir eylem sonucu teslim edilen yardimlari ulastirma,devletimizi ve milletimizi tehlikeye sok...sonra olayi kendi cikarlarina istismar et...pessssss!
Her yardim kurulusunun bagli oldugu bir grub,cemaat vs var,bu ihh kime bagli,liderini kim secer,kim tayin eder,kim besler,bu sorunun cevabini ariyorum...
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır.
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
benim pencerem ehli-sünnet penceresi...bu pencere süphelilerden uzak dur diyor,emanete ihanet etme ,verdigin sözde dur diyor,dini istismar etme diyor,gücün nisbetinde hareket et,ayagini yorganina göre uzat,iyilik yapayim derken kötülüge alet olma diyor...
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Hem basarisiz bir eylem sonucu teslim edilen yardimlari ulastirma,devletimizi ve milletimizi tehlikeye sok...sonra olayi kendi cikarlarina istismar et...pessssss!

Metot olarak hatalıydı... gemideki avrupalı yahudilerin de işin içinde olması ve hristiyan ve vekillerin olması akla soru işaretleri getiriyordu..

Teslim edilen yardımların hepsi ve oyuncaklar dahil çöpe gönderdiler, fotolarını çekmişlerdi..

Bizlere maide suresi 51 ayetiyle sorgulayanların kendileri işin içinde olunca unutmalarını da unutmadık..

Kudurmuş bir köpek olan israil askerlerine karşı savunmasız ve silahsız gidilmesi soru işaretiyle doluydu..

çünkü --kendinizi tehlikeye atmayınız-- ayeti kerimesi varken ve --düşmanınızın silahıyla silahlanın-- hadisi geçerliyken..

bazılarını da şehit olacağız edasıyla yola çıkmışken.. ve 9 şehit verilmiş iken .. soru işaretleri devam ediyor..

bir metod hatası sonucu 9 şehit verilmesi canımızı fazlasıyla yaktı...

şehitler bizim şehidimiz Allah (cc) cennetiyle cemaliyle müşerref etsin.... amin...

bu arada OTORİTE konusunda bir makale alayım müsadelerinizle..

Gazze İçin Otorite(ler)den İzin Alınmalımıydı?

12 Haziran 2010, 13:28 S.Yasin Akdeniz

M.Fethullah GÜLEN hocaefendinin Açıklamaları Münasebetiyle

Söylenler söylendi.....Herkes içindekini döktü......Anladıklarını ifade etti.
Zannederim artık bir durulma, bir sükunet söz konusu. .....Kimileride vicdanlarındaki hükümleri, peşin peşin verdi.

Bazıları da ne anlatılırsa anlatılsın hangi izah yapılırsa yapılsın, bana doğruyu da gösterseniz, gerçek sizin izah ettiğiniz gibide olsa ben kendi bildiğim doğrudan şaşmayacağım, anlayışı ile duruşunu sergiliyor.

Taaccüp ettiğim bir meselede var ki Düne kadar sorulduğunda bizler hüsnü zanna memuruz, muhabbet fedaileriyiz diyen kimselerden dahi muhabbetin ve hüsnü zanlarının derecelerinde düşüş olduğunu müşahede etmiş olmam.

Bundan önceki yazılarımda hoca efendi hakkında yapılan zanların hata ve yanlış olduğuna işaraten birkaç makale yazmıştım.

Zannederim ki şifahi olmuş.

Takdirlerin tekfirlerden, duaların beddualardan fazla olarak bana intikal ettirilmesi beni ümitlendirdi.
Kendi kendime dedim ki: Kardeşlik ve uhuvvetimizi bozmayalım niyeti ile yazdığın yazıların sebebi ile Siyonist masonlar üzüntü ve endişe içine düştüler.
Öyle değil mi ?
Benim için önemli olan bir kişi de olsa onu bir mümin aleyhinde olmaktan, onu eleştirmesinden vazgeçirmiş ve ikna etmiş olmam. Hem bir mümini bile diğer bir Müslüman kardeşi aleyhinde konuşmasından vazgeçirmiş olmam binlerce Siyonisti üzmüşümdür anlamındadır.
Bu yazımda da yine Siyonist zalim katilleri münafıkları türlü türlü planlar kurup İslam’a ve Müslümanlara nasıl zarar veririz diye çalışan masonları, üzecek birkaç hatırlatmayı nefsime yapıyorum. Kim isterse beraber dinlesin.
Deniliyor ki hoca efendi demiş: Böyle bir yardım gemisi yola çıkacaksa otoriteden izin alınmalı. Bu söyleşisini yabancı bir basında yabancı bir dilde yapmış. Hem de bu katliamdan günler önce yapmış.

Peki, sormazlar mı?

Bu söyleşiyi tercüme eden, haber yapan kişi, milletin derin üzüntülere gark olduğu, hissiyat ve duyguların galeyana geldiği, tepkilerin çığ gibi büyüğü bir sırada taze ve sıcak sözmüş gibi insanların önüne sundunuz tesadüf mü? diye..

İslam tarihinde, okuyanlarca malum bir hadiseyi hatırlatmak istiyorum.

Allah Resulü Mekke’nin fethinden bir yıl önce kadar Medine-i münevvereden sahabeleriyle birlikte hac yapmak için Mekke-i Mükerremeye yola çıkarlar. Hudeybiye bölgesine geldiklerin de Sevgililer sevgilisi Muhammed aleyhisselam mekkede bulunan Sahabe katiller müşriklerden kafirlerden orda bulunan münafıklardan Mekkeye girmek için izin isteme kararı alır. Bunun için Hz.Ömer r.a’ı görevlendirir. Hz.Ömer ise der: Ey Allahın Resulü beni Mekkeye gönderirseniz orda düşmanım çoktur hem ben hiddetli bir insanım onlarla savaşır onları öldürürüm onlar beni öldürür. Bu iş için Hz. Osman daha müsaittir. Hem Hz.Osmanın akrabaları çoktur sevenleri dahi vardır. Ona bir şey yapamazlar. Ve Allah Resulü s.a.v. Hz.Osman r.a’ı Mekkeli müşriklerden Hac yapmak için geldiklerini müsaade etmelerini izin alması için yola gönderir.

Hz.Osman r.a. Mekkeye geldiğinde Mekkeli müşriklerle görüşür. Silahsız olduklarını amaçlarının sadece Hac yapmak olduğunu izin vermelerini ister. Mekkeli müşrikler sahabe katilleri ise sadece Hz.Osman r.a. a sen yap Haccını fakat Allah Resulü ve beraberindekilerin gelmesine izin vermiyoruz derler. Hz.Osman r.a. ise Resullaha ve ashabına izin verilmeyen bir Haccı bende yapmam diyerek onlara karşılık verir. Hz. Osman r.a. Mekkede bu temaslarda iken Hudeybiyeye bir haber uçurulur. Denilir ki Allah Resulü s.a.v’e Hz.Osman’ı Mekkeli müşrikler katletti onu öldürdüler. Bu habere çok kızan celallenen Allahın Resulü s.a.v. bir ağacın altına geçerek Hz.Osmanın kanı yerde kalmayacak bunun hesabı sorulacak diye tek tek bütün sahabelerinden bey’at alır. Buna Bey’at ul Rıdvan da denilir.

Ve Fetih suresindeki ayetler nazil olur. Allah (c.c.) ağaç altında Resullaha bey’at edenlerden razı olduğuna dair haber verir. Resullaha bey’at etmeyenler dahi çıkar. Sonra bu haberin yalan olduğu anlaşılır. Hz.Osman r.a. yaşıyordur. Mekkeli Müşrikler içlerinden Süheyl ibni amrı gönderirler. Bunu gören Efendimiz Mekkeliler anlaşma yapmak istiyorlar çünkü Süheyl bu konuda hünerli ve arabulucu olarak tanınmış biriydi. Ve Allahın Resulu ile hudeybiye anlaşmasını yaptılar. Bu sırada Süheylin oğlu Ebu Cendel Mekkeden kaçıp Müslümanlara sığınmak için geldi. Fakat bu sırada anlaşma yapılmış sözleşme imzalanmıştı. Bu anlaşmanın içinde mekkeden Müslüman olup Resullaha gelenler alınmayacak tekrar Mekkeli müşriklere teslim edilecekti. Ve Süheyl bin amr eline geçirdiği dikenli bir dal ile Müslüman olan oğlu ebu cendelin yüzüne vurdu. Ve dedi bana teslim edeceğiniz ilk Müslüman budur. Allah resulü ebu cendeli vermek istemedi.

Fakat sözleşme bunu gerektiriyordu. Ebu cendel seslendi. Ey Müslümanlar bana yapılan zulmü görmüyormusunuz beni şimdi onlaramı teslim ediceksiniz. Allahın resulü sabretmesini ve ecrini Allahdan beklemesini buyurdu. Müslümanlar bu durum ve çaresizlikleri karşısında çok üzüldü ve ağladılar.

Ebu Cendel Kureyş müşriklerine teslim edilirken, Hz. Ömer "Yâ Rasûlallah! Bunu Kureyşîlere ne için geri veriyoruz? Din işin hakkında bu hakarete ne diye razı oluyoruz?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Biz bu iş hakkında onlarla anlaşma yapmış bulunuyoruz. Dinimizde ahde vefasızlık yoktur!" buyurdu.

Hz. Ömer, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına varıp:"Sen, Allah'ın hak ve gerçek peygamberi değil misin?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Evet! Ben Allah'ın hak ve gerçek peygamberiyim!" buyurdu.

Hz. Ömer: "Düşmanlarımız bâtıl üzerinde, biz ise hak üzerinde bulunuyor değil miyiz?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Evet! Biz hak üzerindeyiz, düşmanlarımız ise bâtıl üzerindedirler!" buyurdu.

Hz. Ömer:"Bizler Müslüman değil miyiz?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Evet! Biz Müslümanız!" buyurdu.

Hz. Ömer: "Karşımızdakiler müşrik değiller mi?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam: "Evet! Müşriktirler!" buyurdu.

Hz. Ömer:"Bizim ölülerimiz Cennette, onların ölüleri Cehennemde değil midir?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:"Evet! Bizim ölülerimiz Cennette, onların ölüleri Cehennemdedir!" buyurdu.

"Öyle ise, biz ne diye dinimizi aşağı düşürmeye meydan veriyoruz da, Allah onlarla aramızda daha bir hüküm vermemişken geri dönüyoruz?!" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam:"Ey Hattab'ın oğlu! Ben Allah'ın kulu ve resûlüyümdür. Ben Allah'ın emrine aykırı hareket edemem!" buyurdu.

Hz. Ömer:"Biz ne diye dinimizi aşağı düşürecek şeylere meydan veriyoruz?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:"Ben Allah'ın Resûlüyüm!

Ben bu muahede hükümlerini kabul etmekle Allah'a isyan etmiş, karşı gelmiş değilim.[O, beni hiçbir zaman zayi etmez!" buyurdu.

Hz. Ömer:"Sen bize 'Beytullah'a varıp onu tavaf edeceğiz!' diye söylemiş değil miydin?" diye sordu.

Peygamberimiz Aleyhisselam:"Evet, söylemiştim. Ama sana 'Biz bu yıl gidip onu tavaf edeceğiz!' diye de haber verdim mi?" buyur­du.

Hz. Ömer:"Hayır!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:"Yine de söylüyorum: Sen muhakkak Beytullah'a gidecek ve onu tavaf edeceksin!" buyurdu.[463]

Hz. Ömer'in Hz. Ebu Bekir'e Başvuruşu

Hz. Ömer, sabırsızlığını ve kızgınlığını yenemeyerek Hz. Ebu Bekir'in yanına vardı ve ona:

"Ey Ebu Bekir! Bu zât (Peygam berim iz Aleyhisselam) Allah'ın hak ve gerçek peygamberi değil midir?" diye sordu.

Hz. Ebu Bekir:"Evet! Öyledir!" dedi.

Hz. Ömer:"Biz hak üzerinde bulunuyor değil miyiz? Düşmanlarımız ise bâtıl üzerinde bulunuyor değiller mi?" diye sordu.

Hz. Ebu Bekir:"Evet! Öyledir!" dedi.

Hz. Ömer:"Bizim ölülerimiz Cennette, onların ölüleri Cehennemde değil mi?" diye sordu.

Hz. Ebu Bekir:"Evet! Öyledir!" dedi.

Hz. Ömer:"Öyle ise, biz ne diye dinimizi aşağı düşürmeye meydan veriyoruz da, Allah onlarla aramızda daha bir hüküm vermemişken geri dönüyoruz?!" dedi.

Hz. Ebu Bekir:"Be adam! Ey Hattab'ın oğlu! Ey Ömer! O, Allah'ın Resûlüdür! Kendisi, bu muahedeyi yapmakla Rabbine asi olmuş, karşı gelmiş değildir! Allah onun yardımcı sı dir. Sen ölünceye kadar O'nun emrine sarıl!

Vallahi, Muhammed (Aleyhisselam) hak üzeredir! Ona emrolunan da haktır.

Biz, Allah'ın emrine karşı gelemeyiz!

Allah onu zayi etmez! Ben şehadet ederim ki; o, Resûlullah'tır!" dedi.

Hz. Ömer:"Ben de onun Resûlullah olduğuna şehadet ediyorum !

O, bize 'Beytullah'a varacağız ve onu tavaf edeceğiz!1 diye söylemiş değil miydi?" dedi.

Hz. Ebu Bekir:"Evet! Ama sana 'Beytullah'a bu yıl gidecek ve tavaf edeceksin' diye de haber vermiş miydi?" dedi.

Hz. Ömer:"Hayır!" dedi.

Hz. Ebu Bekir:"Sen muhakkak Beytullah'a gidecek ve onu tavaf edeceksin!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Ömer ve Arkadaşlarına Son Cevabı

Müşriklerle yapılan ve içinde Müslümanlar açısından bazı oldukça ağır şartlarda taşıyan muahede gereğince, tavaf edilmeden kurban kesip ihramdan çıkarak geri dönülecek olması ashaba çok güç ve ağır geliyor, bunu bir türlü içlerine sindiremiyorlardı.

Peygamberimiz Aleyhisselama olanca bağlılıklarına ve saygılarına rağmen, Hz. Ömer, yanında bazı sahabilerle birlikte gelerek:

"Yâ Rasûlallah! Sen bize Mescid-i Haram'a girileceğini, Kabe anahtarının ele alınacağını söyle­memiş miydin?

Halbuki, ne kurbanlık develerimiz Beytullah'a kavuştu, ne de biz kavuştuk!?" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:"Ben size bunun bu seferiniz sırasında olacağını söyledim mi?" diye sordu.

Hz. Ömer "Hayır!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:"Yine de size söylüyorum: Beytullah'a girilecektir. Kabe'nin anahtarını alacağım! Mekke'de başımı kazıttıracağım! Siz de başlarınızı kazıttıracaksınız!

Ben, bunun olacağını, bilenlerle birlikte biliyorum!" buyurdu.

Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın Hz. Ömer'i Öğütleyişi ve Hz. Ömer'in Davranışlarına Tevbe ve Nedamet Edişi

Ebu Ubeyde b. Cerrah da, Hz. Ömer'e:"Ey Hattab'ın oğlu! Resûlullah Aleyhisselamın söylediği sözü işitmiyor musun?!

Şeytandan Allah'a sığın, görüşünü kına!" diyerek öğütlüyordu.

Hz. Ömer der ki:"Utancımdan, 'Eûzu billahi mineş şeytânir racîm!' diyerek Eûzu çektim. Ben hiçbir zaman o günkü gibi bir musibete uğramadım, sürçüp kaymadım!

Peygamber Aleyhisselama hiçbirzaman başvurmadığım biçimde, o gün başvurmuştum!

Vallahi, o gün düştüğüm şüphelerden dolayı, kendi kendime 'Eğer benim görüşümde yüz adam olsaydı, hiçbirzaman bu muahede ve musalahayı kabul etmezdik!' diyordum!

Müslüman olduğum günden beri hiç duymadığım şüpheyi, o gün duymustum!

Nihayet, Yüce Allah işin sonunu hayır ve rahmet kıldı.

Resûlullah Aleyhisselam, böyle olacağını çok iyi biliyormuş.

Resûlullah Aleyhisselama karşı yapmış olduğum şeyi tenhalarda hatırladıkça, tasalarım büyüdü, arttı .

O gün Resûlullah Aleyhisselama karşı sarfetmiş olduğum sözlerimden duyduğum korkudan dolayı, akıbetin hayrolmasını umarak oruçlar tutmaktan, sadakalar vermekten, nafile namazlar kılmaktan, kölel­er azad etmekten geri durmadım!"

Ve Allah Resulü anlaşmadan sonra saçlarınızı traş ediniz ve ceza kurbanlarınızı kesiniz medineye dönüyoruz buyurduklarında sahabeler beklediler. Resullahın dediğini yapmadılar. Bu hadiseye üzülen Allah Resulü eşine korkarım ki Benden önceki peygamberlerin kavimlerine gelen helak benim kavmimede gelecek buyurdular. Müminlerin Annesi ise : Ey Allahın Resulü siz traşınızı olunuz kurbanınızı kesiniz. Ashabınız sizi çok sever sizi gördüklerinde onlarda ittiba edeceklerdir buyurdu. Ve Resullah efendimiz kurbanını kesti onu gören sahabeleride traşlarını olup kurbanlarını kestiler.

Evet uzun kıssayı kısa kesmemiz mümkün değil fakat İslam tarihinde Peygamberimiz Muhammed Mustafa s.a.v’in yaşadığı bu hadiseyi unutmamalıyız unutturmamalıyız. Detaylı okumak araştırmak isteyenler Asım KÖKSAL’ın İslam Tarihi adlı eserine müracaat etsin.

Bu olayda günümüze bakan çok dersler var.

Gazze yardım gemisi için İsrail Siyonist katillerinden otoriteden izin alınmasına karşılık, Allah resulünün Mekkeli müşriklerden sahabe katillerinden izin alması.

Ve Hz. Ömer r.a. ın Resullaha sesini yükseltmesi ve itiraz etmesine karşılık, otoriteden izin alınmalı diyen Muhterem Fethullah Gülen hoca efendiye karşılık Müslümanların en haksız ittiham ve eleştiri ile ona karşı çıkmaları.

Hz.Osman r.a. ın ölüm haberini duyan Resullahın onun kanı yerde kalmayacak bey’at ını almasına karşılık, Gazze yardım gemisinde katledilen kardeşlerimizin kanı yerde kalmayacak bey’at ın da bulunan Müslümanlar olması.

Evet tarih tekerrürden ibaret. Evet Resullah’ı örnek alıp onun yolundan giden İslam alimlerinin kaderi bu olsa gerek.

Sahabe katillerinden Mekke ye girip Hac yapmak için izin Alan Resullah idi. O müşriklerle anlaşmaya oturan Resullah idi.

Acaba bugun otoriteden izin alınmalı diye fikrini beyan eden bir İslam alimine karşı çıkan Müslümanlar Eğer Resullah zamanın da onunla birlikte olsalardı Resullah’a karşı Hz.Ömer gibi itiraz edenler safından mı olurlardı? Yoksa ebu Bekir safında mı?

Unutmayın ki Hz.Ömer r.a. bu hareketinden pişman oldu. Üzüntüsünü hayatı boyunca yaşadı.

Sözün özü hiçbir Müslüman kardeşiniz için hatası günahıda olsa asla o kişi Müslüman olduğu için eleştirmeyin aleyhinde propagadandalara kapılamayın ayıp kusur ve günahları gördüğünüzde üstünü örtün meydana çıkarmayın. Eğer Gerçekten Müminler iseniz….

http://www.arastirmaciyazarlar.com/haber_detay.asp?haberID=150
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Hem basarisiz bir eylem sonucu teslim edilen yardimlari ulastirma,devletimizi ve milletimizi tehlikeye sok...sonra olayi kendi cikarlarina istismar et...pessssss!
Her yardim kurulusunun bagli oldugu bir grub,cemaat vs var,bu ihh kime bagli,liderini kim secer,kim tayin eder,kim besler,bu sorunun cevabini ariyorum...

İlla ki niye bir grup arıyorsunuz anlamadım.
Üç beş müslüman bir araya gelip bir yardım kuruluşu kuramaz mı?
Ki yaptıkları ortada, bu hizmetler hâlâ yeterli gelmiyorsa size..
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
İlla ki niye bir grup arıyorsunuz anlamadım.
Üç beş müslüman bir araya gelip bir yardım kuruluşu kuramaz mı?
Ki yaptıkları ortada, bu hizmetler hâlâ yeterli gelmiyorsa size..

kim bu üc bes müslüman,ehli-sünnetmi,kim organize ediyor bunlari,nereden destek aliyorlar???
Iranin cikarlari icin hizmet ettikleri söyleniyor.
Iranin takiyye siyaseti bilinen birsey.islama hizmet niyetiyle kurulan bir arac ehli-sünnetci oldugu kesin olan bir cemaate tarikata veya gruba bagli degilse bu isin icinde ya siyonist ajanlar vardir yada iran.Biz böyle ögrendik,bu yüzden soruyorum.IHH,Akit ve hilal tv gibi kuruluslar kime bagli?Nasil besleniyorlar,nasil organize ediliyorlar,yöneticisini kim nasil seciyor,...bunlari bilmek lazim,bilmedigimiz sürece süphelidir,süphelilerdende uzak durmayi tavsiye ediyor dinimiz!
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
Pazar günü müsait olan istanbulluların mavi marmara gemisini karşılaması hoş olur.

Duyarlı tüm insanlara duyrulur.
 

mostar

Profesör
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
1,011
Tepkime puanı
244
Puanları
0
Tarihi buluşmaya 2 gün

Mavi Marmara gemisinin İstanbul’a gelmesine 3 gün kaldı. 6 aylık hasret bitiyor. Gemi, 26 Aralık Pazar günü saat 13.00’de Sarayburnu limanında karşılanacak. Mavi Marmara davasına sahip çıkmak için bütün halkımızı Pazar günü Sarayburnu limanına bekliyoruz.
23.12.2010 - Tarihi buluşmaya 2 gün

22 Mayıs 2010 tarihinde İstanbul’dan dualarla Gazze’ye uğurlanan Mavi Marmara gemisi, aylar süren bekleyişten sonra nihayet evine dönüyor. Halen Çanakkale Kepez limanında bekletilen gemi, 26 Aralık 2010 Pazar sabahı İstanbul’da olacak.
Mavi Marmara gemisine yakışan bir karşılama programı hazırlanıyor. Yurt içinden ve yurt dışından binlerce insani yardım gönüllüsü, aktivist ve insan hakları savunucusu gemiyi karşılamak için İstanbul’a geliyor. Anadolu’nun dört bir yanından otobüsler kalkıyor.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, tarihi karşılamayla ilgili “Mavi Marmara davasının sahipsiz olmadığını İsrail ve bütün dünya görmeli. Pazar günü bize bu fırsatı veriyor. Sarayburnu tarihinin en kalabalık gününü yaşamalı. Bütün halkımızı bekliyoruz” dedi.
Özgürlük ve insan haklarının sembolü olan Mavi Marmara gemisi, insanlık adına Gazze’ye gidiyordu. 37 ülkeden 578 vicdan sahibi aktivisti Gazze’ye taşıyordu. Filoda toplam 6 gemi vardı. Ambargo altındaki Filistinlilerin yaralarını saracak insani yardım malzemeleri, ilaç, tıbbi malzemeler, çimento, demir, çocuk oyun parkları, prefabrik evler vs. taşıyordu. Tam da Gazze’nin ihtiyaç duyduğu yardımlarla yola çıkmıştı.
Ancak İsrail, tamamen insani, sivil ve masum olan bu eylemi, kanla bastırdı. 31 Mayıs 2010 sabahı, İsrail komandoları uluslararası sularda seyreden gemiye saldırarak 9 aktivisti şehit ettiler, 54 aktivisti yaraladılar. Gemiler ele geçirildikten sonra insani yardım gönüllülerine adeta terörist muamelesi yapıldı. Kelepçe takılan insanlar, İsrail’in Aşdot limanına götürülerek saatlerce sorgulandı. İnsanlar fiziki ve psikolojik işkencelere maruz kaldı. İsrail, Türkiye’nin baskıları sonucu filodaki bütün aktivistleri 24 saat sonra serbest bırakmak zorunda kaldı. Ancak gemiler, olaydan 69 gün sonra 7 Ağustos 2010 tarihinde Türkiye’ye teslim edildi. İsrail bu süre içerisinde Mavi Marmara’daki vahşetin izlerini silmeye çalıştı. Kurşun izlerini kapatmaya çalıştı. Gazetecilerin ve aktivistlerin çekmiş olduğu bütün görüntülere el koydu. Bunları dünya kamuoyundan gizledi. İsrail, olaydan sonra ne tazminat ödedi, ne özür diledi.
ugurlama_500x300cutout.jpg

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, katliamı gerçekleştiren Şayetet 13 komandolarına “cesaret ödülü” vererek insan haklarına, uluslararası hukuka ve evrensel değerlere hiçbir saygısının olmadığını bir kez daha gösterdi.
İsrail devlet yetkilileri, özür dileyeceklerine küstahça açıklamalar yaparak suç işlemeye, insanlık vicdanını yaralamaya devam ediyorlar.
İsrail’in işlediği suçlara dur demenin vakti geldi. Filistin halkı üzerindeki haksız, hukuksuz ambargonun kalkma vakti geldi. Bu amaçla yola çıkan Mavi Marmara Pazar günü İstanbul’a dönüyor. Onu hak ettiği gibi karşılayalım.
 

Nihle

Profesör
Katılım
5 Ara 2009
Mesajlar
1,981
Tepkime puanı
468
Puanları
0
Yürekler,gönüller,makineler herşey hazır :)
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
kim bu üc bes müslüman,ehli-sünnetmi,kim organize ediyor bunlari,nereden destek aliyorlar???
Iranin cikarlari icin hizmet ettikleri söyleniyor.
Iranin takiyye siyaseti bilinen birsey.islama hizmet niyetiyle kurulan bir arac ehli-sünnetci oldugu kesin olan bir cemaate tarikata veya gruba bagli degilse bu isin icinde ya siyonist ajanlar vardir yada iran.Biz böyle ögrendik,bu yüzden soruyorum.IHH,Akit ve hilal tv gibi kuruluslar kime bagli?Nasil besleniyorlar,nasil organize ediliyorlar,yöneticisini kim nasil seciyor,...bunlari bilmek lazim,bilmedigimiz sürece süphelidir,süphelilerdende uzak durmayi tavsiye ediyor dinimiz!

Muhterem, önce şüpheli ilan edip sonra dinimiz şüpheliden kaçmayı emrediyor diyerek, kusura bakmayın ama kurnazlık yapıyorsunuz. Böyle mantık olmaz. Çünkü yanlış (ya da uydurma) bir çıkarım üstüne İslam'ın hükmünü söylüyorsunuz. Halbuki "IHH şüphelidir" önermenizin ispatı da yok, ufak bir emaresi de. Yaptıkları hizmetler ortada, Afrika'daki çalışmaları, Afganistan, Filistin, Asya, dünyanın her yerinde.. Bu hizmetler bizim için yeterli bir referanstır. Duyumlarla, komplo teorileriyle karalama kampanyası yapmak, ya fitnedir ya da iftira. Bence sakınalım.
Bu kadar dar düşünmeyin, Türkiye'de yüzlerce dernek var bir cemaate ya da tarikata bağlı olmayan. Ve bunlardan bir çoğu Allah rızası için çalışmalar yapmak, milletin gençlerine sahip çıkmak amacıyla kurulmuş, bulunduğu bölgenin yardımlarıyla büyüyüp gelişen dernekler, vakıflar. Allah hepsinin yolunu açık etsin.
 

girdap

Ordinaryus
Katılım
8 Şub 2007
Mesajlar
2,541
Tepkime puanı
252
Puanları
0
Metot olarak hatalıydı... gemideki avrupalı yahudilerin de işin içinde olması ve hristiyan ve vekillerin olması akla soru işaretleri getiriyordu..

Teslim edilen yardımların hepsi ve oyuncaklar dahil çöpe gönderdiler, fotolarını çekmişlerdi..

Bizlere maide suresi 51 ayetiyle sorgulayanların kendileri işin içinde olunca unutmalarını da unutmadık..

Kudurmuş bir köpek olan israil askerlerine karşı savunmasız ve silahsız gidilmesi soru işaretiyle doluydu..

çünkü --kendinizi tehlikeye atmayınız-- ayeti kerimesi varken ve --düşmanınızın silahıyla silahlanın-- hadisi geçerliyken..

bazılarını da şehit olacağız edasıyla yola çıkmışken.. ve 9 şehit verilmiş iken .. soru işaretleri devam ediyor..

bir metod hatası sonucu 9 şehit verilmesi canımızı fazlasıyla yaktı...

şehitler bizim şehidimiz Allah (cc) cennetiyle cemaliyle müşerref etsin.... amin...

bu arada OTORİTE konusunda bir makale alayım müsadelerinizle..

Bak şu işe..
Hristiyan ve Yahudilerle diyalogta kelimenin tam anlamıyla işin cılkını çıkaranların, gemideki bir kaç farklı dinden insanı görünce akıllarına soru işaretleri üşüşüveriyor..
Şaka gibi..
Papa ile görüşürken, hadi soru işaretini, şüpheyi geçtim, minik minik de olsa soru işaretçikleri geldi mi aklınıza?
 
Üst