Gerçi antalyadan istanbula gidecek gemi.İsrail için bir tehlike yok,konuşmaz bence...
Yahu Bu Hoca Ergenekoncu olmasin???
Gerçi antalyadan istanbula gidecek gemi.İsrail için bir tehlike yok,konuşmaz bence...
Bilmiyorum.İleride bi bağlantısı çıkabilir....Yahu Bu Hoca Ergenekoncu olmasin???
Hem basarisiz bir eylem sonucu teslim edilen yardimlari ulastirma,devletimizi ve milletimizi tehlikeye sok...sonra olayi kendi cikarlarina istismar et...pessssss!
Gazze İçin Otorite(ler)den İzin Alınmalımıydı?
12 Haziran 2010, 13:28 S.Yasin Akdeniz
M.Fethullah GÜLEN hocaefendinin Açıklamaları Münasebetiyle
Söylenler söylendi.....Herkes içindekini döktü......Anladıklarını ifade etti.
Zannederim artık bir durulma, bir sükunet söz konusu. .....Kimileride vicdanlarındaki hükümleri, peşin peşin verdi.
Bazıları da ne anlatılırsa anlatılsın hangi izah yapılırsa yapılsın, bana doğruyu da gösterseniz, gerçek sizin izah ettiğiniz gibide olsa ben kendi bildiğim doğrudan şaşmayacağım, anlayışı ile duruşunu sergiliyor.
Taaccüp ettiğim bir meselede var ki Düne kadar sorulduğunda bizler hüsnü zanna memuruz, muhabbet fedaileriyiz diyen kimselerden dahi muhabbetin ve hüsnü zanlarının derecelerinde düşüş olduğunu müşahede etmiş olmam.
Bundan önceki yazılarımda hoca efendi hakkında yapılan zanların hata ve yanlış olduğuna işaraten birkaç makale yazmıştım.
Zannederim ki şifahi olmuş.
Takdirlerin tekfirlerden, duaların beddualardan fazla olarak bana intikal ettirilmesi beni ümitlendirdi.
Kendi kendime dedim ki: Kardeşlik ve uhuvvetimizi bozmayalım niyeti ile yazdığın yazıların sebebi ile Siyonist masonlar üzüntü ve endişe içine düştüler.
Öyle değil mi ?
Benim için önemli olan bir kişi de olsa onu bir mümin aleyhinde olmaktan, onu eleştirmesinden vazgeçirmiş ve ikna etmiş olmam. Hem bir mümini bile diğer bir Müslüman kardeşi aleyhinde konuşmasından vazgeçirmiş olmam binlerce Siyonisti üzmüşümdür anlamındadır.
Bu yazımda da yine Siyonist zalim katilleri münafıkları türlü türlü planlar kurup İslam’a ve Müslümanlara nasıl zarar veririz diye çalışan masonları, üzecek birkaç hatırlatmayı nefsime yapıyorum. Kim isterse beraber dinlesin.
Deniliyor ki hoca efendi demiş: Böyle bir yardım gemisi yola çıkacaksa otoriteden izin alınmalı. Bu söyleşisini yabancı bir basında yabancı bir dilde yapmış. Hem de bu katliamdan günler önce yapmış.
Peki, sormazlar mı?
Bu söyleşiyi tercüme eden, haber yapan kişi, milletin derin üzüntülere gark olduğu, hissiyat ve duyguların galeyana geldiği, tepkilerin çığ gibi büyüğü bir sırada taze ve sıcak sözmüş gibi insanların önüne sundunuz tesadüf mü? diye..
İslam tarihinde, okuyanlarca malum bir hadiseyi hatırlatmak istiyorum.
Allah Resulü Mekke’nin fethinden bir yıl önce kadar Medine-i münevvereden sahabeleriyle birlikte hac yapmak için Mekke-i Mükerremeye yola çıkarlar. Hudeybiye bölgesine geldiklerin de Sevgililer sevgilisi Muhammed aleyhisselam mekkede bulunan Sahabe katiller müşriklerden kafirlerden orda bulunan münafıklardan Mekkeye girmek için izin isteme kararı alır. Bunun için Hz.Ömer r.a’ı görevlendirir. Hz.Ömer ise der: Ey Allahın Resulü beni Mekkeye gönderirseniz orda düşmanım çoktur hem ben hiddetli bir insanım onlarla savaşır onları öldürürüm onlar beni öldürür. Bu iş için Hz. Osman daha müsaittir. Hem Hz.Osmanın akrabaları çoktur sevenleri dahi vardır. Ona bir şey yapamazlar. Ve Allah Resulü s.a.v. Hz.Osman r.a’ı Mekkeli müşriklerden Hac yapmak için geldiklerini müsaade etmelerini izin alması için yola gönderir.
Hz.Osman r.a. Mekkeye geldiğinde Mekkeli müşriklerle görüşür. Silahsız olduklarını amaçlarının sadece Hac yapmak olduğunu izin vermelerini ister. Mekkeli müşrikler sahabe katilleri ise sadece Hz.Osman r.a. a sen yap Haccını fakat Allah Resulü ve beraberindekilerin gelmesine izin vermiyoruz derler. Hz.Osman r.a. ise Resullaha ve ashabına izin verilmeyen bir Haccı bende yapmam diyerek onlara karşılık verir. Hz. Osman r.a. Mekkede bu temaslarda iken Hudeybiyeye bir haber uçurulur. Denilir ki Allah Resulü s.a.v’e Hz.Osman’ı Mekkeli müşrikler katletti onu öldürdüler. Bu habere çok kızan celallenen Allahın Resulü s.a.v. bir ağacın altına geçerek Hz.Osmanın kanı yerde kalmayacak bunun hesabı sorulacak diye tek tek bütün sahabelerinden bey’at alır. Buna Bey’at ul Rıdvan da denilir.
Ve Fetih suresindeki ayetler nazil olur. Allah (c.c.) ağaç altında Resullaha bey’at edenlerden razı olduğuna dair haber verir. Resullaha bey’at etmeyenler dahi çıkar. Sonra bu haberin yalan olduğu anlaşılır. Hz.Osman r.a. yaşıyordur. Mekkeli Müşrikler içlerinden Süheyl ibni amrı gönderirler. Bunu gören Efendimiz Mekkeliler anlaşma yapmak istiyorlar çünkü Süheyl bu konuda hünerli ve arabulucu olarak tanınmış biriydi. Ve Allahın Resulu ile hudeybiye anlaşmasını yaptılar. Bu sırada Süheylin oğlu Ebu Cendel Mekkeden kaçıp Müslümanlara sığınmak için geldi. Fakat bu sırada anlaşma yapılmış sözleşme imzalanmıştı. Bu anlaşmanın içinde mekkeden Müslüman olup Resullaha gelenler alınmayacak tekrar Mekkeli müşriklere teslim edilecekti. Ve Süheyl bin amr eline geçirdiği dikenli bir dal ile Müslüman olan oğlu ebu cendelin yüzüne vurdu. Ve dedi bana teslim edeceğiniz ilk Müslüman budur. Allah resulü ebu cendeli vermek istemedi.
Fakat sözleşme bunu gerektiriyordu. Ebu cendel seslendi. Ey Müslümanlar bana yapılan zulmü görmüyormusunuz beni şimdi onlaramı teslim ediceksiniz. Allahın resulü sabretmesini ve ecrini Allahdan beklemesini buyurdu. Müslümanlar bu durum ve çaresizlikleri karşısında çok üzüldü ve ağladılar.
Ebu Cendel Kureyş müşriklerine teslim edilirken, Hz. Ömer "Yâ Rasûlallah! Bunu Kureyşîlere ne için geri veriyoruz? Din işin hakkında bu hakarete ne diye razı oluyoruz?" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Biz bu iş hakkında onlarla anlaşma yapmış bulunuyoruz. Dinimizde ahde vefasızlık yoktur!" buyurdu.
Hz. Ömer, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına varıp:"Sen, Allah'ın hak ve gerçek peygamberi değil misin?" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Evet! Ben Allah'ın hak ve gerçek peygamberiyim!" buyurdu.
Hz. Ömer: "Düşmanlarımız bâtıl üzerinde, biz ise hak üzerinde bulunuyor değil miyiz?" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Evet! Biz hak üzerindeyiz, düşmanlarımız ise bâtıl üzerindedirler!" buyurdu.
Hz. Ömer:"Bizler Müslüman değil miyiz?" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Evet! Biz Müslümanız!" buyurdu.
Hz. Ömer: "Karşımızdakiler müşrik değiller mi?" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam: "Evet! Müşriktirler!" buyurdu.
Hz. Ömer:"Bizim ölülerimiz Cennette, onların ölüleri Cehennemde değil midir?" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam:"Evet! Bizim ölülerimiz Cennette, onların ölüleri Cehennemdedir!" buyurdu.
"Öyle ise, biz ne diye dinimizi aşağı düşürmeye meydan veriyoruz da, Allah onlarla aramızda daha bir hüküm vermemişken geri dönüyoruz?!" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam:"Ey Hattab'ın oğlu! Ben Allah'ın kulu ve resûlüyümdür. Ben Allah'ın emrine aykırı hareket edemem!" buyurdu.
Hz. Ömer:"Biz ne diye dinimizi aşağı düşürecek şeylere meydan veriyoruz?" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam:"Ben Allah'ın Resûlüyüm!
Ben bu muahede hükümlerini kabul etmekle Allah'a isyan etmiş, karşı gelmiş değilim.[O, beni hiçbir zaman zayi etmez!" buyurdu.
Hz. Ömer:"Sen bize 'Beytullah'a varıp onu tavaf edeceğiz!' diye söylemiş değil miydin?" diye sordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam:"Evet, söylemiştim. Ama sana 'Biz bu yıl gidip onu tavaf edeceğiz!' diye de haber verdim mi?" buyurdu.
Hz. Ömer:"Hayır!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:"Yine de söylüyorum: Sen muhakkak Beytullah'a gidecek ve onu tavaf edeceksin!" buyurdu.[463]
Hz. Ömer'in Hz. Ebu Bekir'e Başvuruşu
Hz. Ömer, sabırsızlığını ve kızgınlığını yenemeyerek Hz. Ebu Bekir'in yanına vardı ve ona:
"Ey Ebu Bekir! Bu zât (Peygam berim iz Aleyhisselam) Allah'ın hak ve gerçek peygamberi değil midir?" diye sordu.
Hz. Ebu Bekir:"Evet! Öyledir!" dedi.
Hz. Ömer:"Biz hak üzerinde bulunuyor değil miyiz? Düşmanlarımız ise bâtıl üzerinde bulunuyor değiller mi?" diye sordu.
Hz. Ebu Bekir:"Evet! Öyledir!" dedi.
Hz. Ömer:"Bizim ölülerimiz Cennette, onların ölüleri Cehennemde değil mi?" diye sordu.
Hz. Ebu Bekir:"Evet! Öyledir!" dedi.
Hz. Ömer:"Öyle ise, biz ne diye dinimizi aşağı düşürmeye meydan veriyoruz da, Allah onlarla aramızda daha bir hüküm vermemişken geri dönüyoruz?!" dedi.
Hz. Ebu Bekir:"Be adam! Ey Hattab'ın oğlu! Ey Ömer! O, Allah'ın Resûlüdür! Kendisi, bu muahedeyi yapmakla Rabbine asi olmuş, karşı gelmiş değildir! Allah onun yardımcı sı dir. Sen ölünceye kadar O'nun emrine sarıl!
Vallahi, Muhammed (Aleyhisselam) hak üzeredir! Ona emrolunan da haktır.
Biz, Allah'ın emrine karşı gelemeyiz!
Allah onu zayi etmez! Ben şehadet ederim ki; o, Resûlullah'tır!" dedi.
Hz. Ömer:"Ben de onun Resûlullah olduğuna şehadet ediyorum !
O, bize 'Beytullah'a varacağız ve onu tavaf edeceğiz!1 diye söylemiş değil miydi?" dedi.
Hz. Ebu Bekir:"Evet! Ama sana 'Beytullah'a bu yıl gidecek ve tavaf edeceksin' diye de haber vermiş miydi?" dedi.
Hz. Ömer:"Hayır!" dedi.
Hz. Ebu Bekir:"Sen muhakkak Beytullah'a gidecek ve onu tavaf edeceksin!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselamın Hz. Ömer ve Arkadaşlarına Son Cevabı
Müşriklerle yapılan ve içinde Müslümanlar açısından bazı oldukça ağır şartlarda taşıyan muahede gereğince, tavaf edilmeden kurban kesip ihramdan çıkarak geri dönülecek olması ashaba çok güç ve ağır geliyor, bunu bir türlü içlerine sindiremiyorlardı.
Peygamberimiz Aleyhisselama olanca bağlılıklarına ve saygılarına rağmen, Hz. Ömer, yanında bazı sahabilerle birlikte gelerek:
"Yâ Rasûlallah! Sen bize Mescid-i Haram'a girileceğini, Kabe anahtarının ele alınacağını söylememiş miydin?
Halbuki, ne kurbanlık develerimiz Beytullah'a kavuştu, ne de biz kavuştuk!?" dediler.
Peygamberimiz Aleyhisselam, onlara:"Ben size bunun bu seferiniz sırasında olacağını söyledim mi?" diye sordu.
Hz. Ömer "Hayır!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:"Yine de size söylüyorum: Beytullah'a girilecektir. Kabe'nin anahtarını alacağım! Mekke'de başımı kazıttıracağım! Siz de başlarınızı kazıttıracaksınız!
Ben, bunun olacağını, bilenlerle birlikte biliyorum!" buyurdu.
Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın Hz. Ömer'i Öğütleyişi ve Hz. Ömer'in Davranışlarına Tevbe ve Nedamet Edişi
Ebu Ubeyde b. Cerrah da, Hz. Ömer'e:"Ey Hattab'ın oğlu! Resûlullah Aleyhisselamın söylediği sözü işitmiyor musun?!
Şeytandan Allah'a sığın, görüşünü kına!" diyerek öğütlüyordu.
Hz. Ömer der ki:"Utancımdan, 'Eûzu billahi mineş şeytânir racîm!' diyerek Eûzu çektim. Ben hiçbir zaman o günkü gibi bir musibete uğramadım, sürçüp kaymadım!
Peygamber Aleyhisselama hiçbirzaman başvurmadığım biçimde, o gün başvurmuştum!
Vallahi, o gün düştüğüm şüphelerden dolayı, kendi kendime 'Eğer benim görüşümde yüz adam olsaydı, hiçbirzaman bu muahede ve musalahayı kabul etmezdik!' diyordum!
Müslüman olduğum günden beri hiç duymadığım şüpheyi, o gün duymustum!
Nihayet, Yüce Allah işin sonunu hayır ve rahmet kıldı.
Resûlullah Aleyhisselam, böyle olacağını çok iyi biliyormuş.
Resûlullah Aleyhisselama karşı yapmış olduğum şeyi tenhalarda hatırladıkça, tasalarım büyüdü, arttı .
O gün Resûlullah Aleyhisselama karşı sarfetmiş olduğum sözlerimden duyduğum korkudan dolayı, akıbetin hayrolmasını umarak oruçlar tutmaktan, sadakalar vermekten, nafile namazlar kılmaktan, köleler azad etmekten geri durmadım!"
Ve Allah Resulü anlaşmadan sonra saçlarınızı traş ediniz ve ceza kurbanlarınızı kesiniz medineye dönüyoruz buyurduklarında sahabeler beklediler. Resullahın dediğini yapmadılar. Bu hadiseye üzülen Allah Resulü eşine korkarım ki Benden önceki peygamberlerin kavimlerine gelen helak benim kavmimede gelecek buyurdular. Müminlerin Annesi ise : Ey Allahın Resulü siz traşınızı olunuz kurbanınızı kesiniz. Ashabınız sizi çok sever sizi gördüklerinde onlarda ittiba edeceklerdir buyurdu. Ve Resullah efendimiz kurbanını kesti onu gören sahabeleride traşlarını olup kurbanlarını kestiler.
Evet uzun kıssayı kısa kesmemiz mümkün değil fakat İslam tarihinde Peygamberimiz Muhammed Mustafa s.a.v’in yaşadığı bu hadiseyi unutmamalıyız unutturmamalıyız. Detaylı okumak araştırmak isteyenler Asım KÖKSAL’ın İslam Tarihi adlı eserine müracaat etsin.
Bu olayda günümüze bakan çok dersler var.
Gazze yardım gemisi için İsrail Siyonist katillerinden otoriteden izin alınmasına karşılık, Allah resulünün Mekkeli müşriklerden sahabe katillerinden izin alması.
Ve Hz. Ömer r.a. ın Resullaha sesini yükseltmesi ve itiraz etmesine karşılık, otoriteden izin alınmalı diyen Muhterem Fethullah Gülen hoca efendiye karşılık Müslümanların en haksız ittiham ve eleştiri ile ona karşı çıkmaları.
Hz.Osman r.a. ın ölüm haberini duyan Resullahın onun kanı yerde kalmayacak bey’at ını almasına karşılık, Gazze yardım gemisinde katledilen kardeşlerimizin kanı yerde kalmayacak bey’at ın da bulunan Müslümanlar olması.
Evet tarih tekerrürden ibaret. Evet Resullah’ı örnek alıp onun yolundan giden İslam alimlerinin kaderi bu olsa gerek.
Sahabe katillerinden Mekke ye girip Hac yapmak için izin Alan Resullah idi. O müşriklerle anlaşmaya oturan Resullah idi.
Acaba bugun otoriteden izin alınmalı diye fikrini beyan eden bir İslam alimine karşı çıkan Müslümanlar Eğer Resullah zamanın da onunla birlikte olsalardı Resullah’a karşı Hz.Ömer gibi itiraz edenler safından mı olurlardı? Yoksa ebu Bekir safında mı?
Unutmayın ki Hz.Ömer r.a. bu hareketinden pişman oldu. Üzüntüsünü hayatı boyunca yaşadı.
Sözün özü hiçbir Müslüman kardeşiniz için hatası günahıda olsa asla o kişi Müslüman olduğu için eleştirmeyin aleyhinde propagadandalara kapılamayın ayıp kusur ve günahları gördüğünüzde üstünü örtün meydana çıkarmayın. Eğer Gerçekten Müminler iseniz….
http://www.arastirmaciyazarlar.com/haber_detay.asp?haberID=150
Hem basarisiz bir eylem sonucu teslim edilen yardimlari ulastirma,devletimizi ve milletimizi tehlikeye sok...sonra olayi kendi cikarlarina istismar et...pessssss!
Her yardim kurulusunun bagli oldugu bir grub,cemaat vs var,bu ihh kime bagli,liderini kim secer,kim tayin eder,kim besler,bu sorunun cevabini ariyorum...
İlla ki niye bir grup arıyorsunuz anlamadım.
Üç beş müslüman bir araya gelip bir yardım kuruluşu kuramaz mı?
Ki yaptıkları ortada, bu hizmetler hâlâ yeterli gelmiyorsa size..
kim bu üc bes müslüman,ehli-sünnetmi,kim organize ediyor bunlari,nereden destek aliyorlar???
Iranin cikarlari icin hizmet ettikleri söyleniyor.
Iranin takiyye siyaseti bilinen birsey.islama hizmet niyetiyle kurulan bir arac ehli-sünnetci oldugu kesin olan bir cemaate tarikata veya gruba bagli degilse bu isin icinde ya siyonist ajanlar vardir yada iran.Biz böyle ögrendik,bu yüzden soruyorum.IHH,Akit ve hilal tv gibi kuruluslar kime bagli?Nasil besleniyorlar,nasil organize ediliyorlar,yöneticisini kim nasil seciyor,...bunlari bilmek lazim,bilmedigimiz sürece süphelidir,süphelilerdende uzak durmayi tavsiye ediyor dinimiz!
Metot olarak hatalıydı... gemideki avrupalı yahudilerin de işin içinde olması ve hristiyan ve vekillerin olması akla soru işaretleri getiriyordu..
Teslim edilen yardımların hepsi ve oyuncaklar dahil çöpe gönderdiler, fotolarını çekmişlerdi..
Bizlere maide suresi 51 ayetiyle sorgulayanların kendileri işin içinde olunca unutmalarını da unutmadık..
Kudurmuş bir köpek olan israil askerlerine karşı savunmasız ve silahsız gidilmesi soru işaretiyle doluydu..
çünkü --kendinizi tehlikeye atmayınız-- ayeti kerimesi varken ve --düşmanınızın silahıyla silahlanın-- hadisi geçerliyken..
bazılarını da şehit olacağız edasıyla yola çıkmışken.. ve 9 şehit verilmiş iken .. soru işaretleri devam ediyor..
bir metod hatası sonucu 9 şehit verilmesi canımızı fazlasıyla yaktı...
şehitler bizim şehidimiz Allah (cc) cennetiyle cemaliyle müşerref etsin.... amin...
bu arada OTORİTE konusunda bir makale alayım müsadelerinizle..