İnsanların en şerlileri!

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Peygamber Efendimiz
sordu:
-Sizin en şerlilerinizi size haber vereyim mi?
-Evet, Ya Resulallah.
-Onlar ki koğuculuk yaparlar, dostların arasını bozarlar, tertemiz insanlarda ayıplar arar, yakıştırmalar yaparlar.
Hazreti Ebu Zer, Resulullah Efendimizden şöyle rivayet eder: “Kim haksız yere bir sözü, bir Müslümanı onunla lekelemek için yayarsa, Allah onu kıyamet gününde ateşle lekelendirir.”
İbni Ömer hazretleri de, Resul aleyhisselamdan şunu rivayet eder: “Allahü teâlâ Cenneti yarattığı zaman ona ‘konuş’ diye emir verdi. Cennet de ‘Bana giren bir insan saadete ermiştir’ dedi. Bunun üzerine Allahü teâlâ, şöyle buyurdu: ‘İzzet ve celâlime yemin ediyorum, sende insanların sekiz grubu durmayacaktır:
1- İçkiye devam edenler. 2- Zinada ısrar edenler. 3- Koğucu (kattat) olanlar. 4- Deyyus olanlar. 5- İnsanlara zulmeden görevli memurlar. 6- Kadın gibi giyinen, kadın gibi hareket eden muhannes kimseler. 7- Sıla-yı rahmi, yakın akraba ziyaretini kesenler. 8- ‘Benim boynumda Allah’ın ahdi olsun, eğer ben şöyle yapmazsam’ dediği halde dediğini yerine getirmeyenler.”
Bir kişi çok uzak bir yoldan yedi kelime öğrenmek için bir hikmet ehline geldi. Hakîme vardığı zaman şöyle dedi: ‘Bana gök ve göklerden daha ağır olanı, yer ve yerden daha geniş olanı, taş ve taştan daha katı olanı, ateş ve ateşten daha hararetli olanı, zemherir ve zemherirden daha soğuk olanı, deniz ve denizden daha zengin olanı, yetim ve yetimden daha zelil olanı haber ver!’
Hakîm ona şöyle dedi: 1- Suçsuz bir kimseye iftira atmak göklerden daha ağırdır. 2- Hak ve hakîkat yerden daha geniştir. 3- Kanâatkâr bir kimsenin kalbi denizden daha zengindir. 4- Harislik ve hased ateşten daha hararetlidir. 5- Yakın akrabaya olan ihtiyaç zemherirden daha soğuktur. 6- Kâfirin kalbi taştan daha katıdır. 7- Koğucu bir kimse koğuculuğu ortaya çıktığı zaman, yetimden daha zelîl ve sefil olur.
Hikmetler
Mehmet Oruç
 

MüGe

Ben, Keyfim ve Kâhyam
Katılım
22 Ağu 2009
Mesajlar
2,423
Tepkime puanı
583
Puanları
0
Konum
İZMİR / K.YAKA
Günümüz için gerekli bir konu...ALLAH razı olsun...

Hissedar olmak DUASIYLA...
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Koğuculuğa ortak olmamak için!..

Bize, biri tarafından bir söz getirilirse filan adam senin hakkında şöyle dedi veya şöyle yaptı veya düşmanına şu yardımda bulundu veya halini şu şekilde çirkin gösterdi veya benzeri bir tabir söylendiği zaman bize altı vazife düşer:
Birincisi, koğuculuğu doğrulamamasıdır. Çünkü koğucu fâsıktır. Fâsığın ise şahidliği kabul edilmez. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurât/6)
İkincisi, söz getireni koğuculuktan menetmesi, nasihat yapması ve fiilinin çirkin olduğunu kendisine söylemesidir. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur:
“İyiliği emret! Kötülükten vazgeçir!” (Lokman/17)
Üçüncüsü, Allah için koğucudan nefret etmesidir. Çünkü koğucu, Allah nezdinde nefret edilen bir kimsedir. Bu bakımdan Allah’ın buğzettiği bir kimseye buğzetmesi lâzımdır.
Dördüncüsü, ortada olmayan kardeşi hakkında su-i zan etmemesidir. Çünkü Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Ey inananlar, zandan çok sakının! Zira zannın bir kısmı günahtır!” (Hucurât/12)
Beşincisi, koğucunun sana söylediği sözler seni bir Müslüman hakkında casusluk yapmaya, onun gizli taraflarını araştırmaya sevk etmemelidir. Çünkü Allahü teâlâ, “Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın!” (Hucurât/12) buyurmaktadır.
Altıncısı, koğucuya yasakladığın şeye kendi nefsin için de razı olmamalıdır. Onun koğuculuğunu hikâye etmemeli, ‘filân adam bana şöyle dedi’ deyip koğucu ve gıybetçi olmamalıdır!
Yahyâ bin Eksem hazretleri buyurdu ki: “Nemmâm, sihir yapandan daha kötüdür. Çünkü sihir yapanın uzun zaman uğraşıp da yapamadığını, nemmâm bir anda yapar.”



 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Söz getiren söz götürür!

Hasan Basrî hazretleri şöyle buyurdu: “Sana başkasının sözünü getirmek sûretiyle koğuculuk yapan, mutlaka senin sözünü de başkasına götürür!” Koğucudan nefret etmek, onun sözüne güvenmemek, doğruluğuna bel bağlamamak lazımdır. Koğucu, yalan ve gıybetten, hile ve hıyânetten, dalâvere, hased, münâfıklık, halkın arasını açmak ve kaypaklık göstermekten hiçbir zaman geri kalmamaktadır. Koğucu, Allah’ın devam etmesini istediği huzuru kesmek ve yeryüzünde fesad çıkarmak istemektedir.
Bir adam Halife Ömer bin Abdülaziz’in huzuruna girdi ve başka bir kişiden kendisine bir şeyler nakletti. Bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz kendisine “Eğer dilersen senin durumunu tedkik ederiz. Tedkik neticesinde yalancı çıkarsan şu âyetin mefhumuna dahil olmuş olursun: (Eğer bir fâsık size bir haber getirirse tedkik ediniz.) (Hucurât/6) Eğer doğru isen, o zaman şu ayetin kapsamına girmiş olursun: (Kınayan, söz götürüp getiren.) Eğer dilersen tedkik etmezden önce seni affedelim!” dedi. Kişi “Ey mü’minlerin emiri! Beni affet! Bir daha böyle bir hata işlemeyeceğime söz veriyorum” dedi.
Bir zatı, arkadaşlarından biri ziyaret etti ve ona, bazı dostlarından iyi olmayan haberler verdi. Bunun üzerine bu zat ziyaretcisine, “Sen üç suçu birden getirdin:
1- Kardeşimi bana hor ve kötü gösterdin.
2- Böyle şeylerden boş olan kalbimi meşgul ettin.
3- Emin olan nefsini, benim yanımda şüpheli kıldın!”
Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur:
-Kesici cennete giremez!
-Kesici kimdir ya Resûlallah? denildiğinde;
-Halkın arasını kesendir diye buyurdu.
Bir kişi, diğer bir kişiyi Hazreti Ali’ye ihbar etti. İmam Ali, bu kimseye dedi ki: “Biz senin dediklerini araştıracağız. Eğer haklı çıkarsan, senden nefret edeceğiz (Çünkü koğucusun!). Eğer yalancı çıkarsan, seni cezalandıracağız. Eğer dilersen, tedkik yapmaksızın seni affedeceğiz.” O adam da “Ya emîr’el-mü’minîn! Beni affedin!” dedi.


 

m-angel

Nam-ı diğer TÜRBEDAR
Katılım
20 Eyl 2007
Mesajlar
1,629
Tepkime puanı
260
Puanları
0
Yaş
55
Altın değerinde öğütler ve ölçüler Allah razı olsun.
 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Söz taşıyıcıların şerrinden koru!

Hazreti Lokman Hakîm oğluna dedi ki: “Sana birkaç haslet tavsiye edeceğim! Eğer onları tutarsan daima itibar görüp, önde olursun: Yakın ve uzak herkese yumuşak davran! İyi ve kötü insanlara cahilliğini belli etme. Arkadaşlarını koru! Akrabalarına sılayı rahim yap!
Çevredekileri ve akrabalarını, söz taşıyanların zararından, şerrinden koru. Senin arkadaşların, görüştüğün kimseler şu kimseler olsun; sen onlardan, onlar da senden ayrıldıkları zaman ne sen onların aleyhinde, ne de onlar senin aleyhinde konuşsunlar...”
Söz taşımak; yalan, hased ve nifak üzerine kurulmuş bir binadır. Bunlar ise insanı zulme götürür. Şu bilmek gerekir: Eğer koğucunun sana getirmiş olduğu haber doğruysa, muhakkak sana kötülük yapmaya cüret etmiştir. Kendisinden haber naklettiği kimsenin senin hilmine, yumuşaklığına mazhar olması, koğucunun affedilmesinden daha evlâdır. Çünkü o senin yüzüne karşı seni kötülemiş değildir. Kısacası koğuculuğun şerri çok büyüktür. Ondan korunmak gerekir.
Resulullah Efendimiz buyurdu ki: “Allah nezdinde en sevimliniz, ahlâken en güzel olanlarınızdır. O kimseler ki kanatlarını gererler, severler ve sevilirler. Sizin Allah nezdinde en sevimsiz olanlarınız, söz gezdirenleriniz, kardeşlerin arasını ayıranlarınız, mâsum kimselerin hatalarını araştıranlarınızdır.”
Mus’ab bin Zübeyr şöyle buyurdu: “Biz koğuculuğu kabul etmenin koğuculuktan daha zararlı olduğunu görmekteyiz. Çünkü koğuculuk bir kötülükten haberdar etmektir. Onu kabul etmek ise onu geçerli saymaktır. Bu bakımdan bir şeye muttali olup da o şeyden haber veren bir kimse, hiçbir zaman o şeyi kabul edip caiz gören bir kimse gibi olmaz.
O halde koğucudan korununuz. Eğer o sözünde doğru ise başkasının hürmetini korumadığı ve ayıbını örtmediği için doğruluğundan dolayı alçak ve kötülenmiş bir kimsedir. Söz getirmek, koğuculuğun ta kendisidir. Ancak, kendisinden korkulan bir kimseye yapıldığı zaman buna jurnalcilik denir.


 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Övmenin zararları!..

İnsana söz ile gelen zararlardan biri de, aşırı övülmektir. Bundan, yalan, ikiyüzlülük gibi caiz olmayan huhuslar meydana gelebilir. Bunun için aşırı övme uygun görülmemiştir. İmamı Gazali hazretleri buyurdu ki: Bir kişiyi övmede altı âfet, zarar vardır:
Birincisi: Övme, bazen ifrata kaçar ve ifrat onu yalana sürükler! Nitekim Hâlid bin Mikdad şöyle demiştir: “Kim bir sultanı veya herhangi bir kimseyi, kendisinde bulunmayan sıfatlarla şahidler huzurunda medhederse, Allahü teâlâ kıyamet gününde bu kimseyi dehşetten sarkmış diline basıp düştüğü halde haşreder!”
İkincisi: Bazen medhediciye riya galip gelir. Çünkü meddah, medihle sevgi gösterisinde bulunur. Halbuki kalbinde sevgi yoktur ve söylediklerine inanmamaktadır. Bu bakımdan söyledikleriyle hem riyakâr, hem münafık olur.
Üçüncüsü: Meddah, bazen olmayan şeyleri söyler. Hem de o şeylerden haberdar olma imkânı olmadığı halde söyler. Bir kişi Resulullahın yanında başka bir kişiyi medh u senâ etti. Hz. Peygamber kendisine şöyle dedi: “Sana yazıklar olsun! Sen arkadaşının boynunu kopardın. Eğer arkadaşın bu dediklerini işitseydi hiçbir zaman felaha kavuşamazdı! Eğer biriniz, arkadaşını medhetmek mecburiyetinde ise, bari ‘ben filan adamı şöyle sanıyorum ve Allah nezdinde hiç kimseyi temize çıkarmıyorum, çünkü o kimsenin kontrol edeni Allah’tır. Eğer onun öyle olduğunu görüyorsa öyledir’ desin.”
Dördüncüsü: Övülen kimse zâlim veya fâsık olduğu halde bazen övülmekten ötürü sevilir. Oysa böyle bir sevgiye meydan vermek caiz değildir. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Fâsık bir kimse övüldüğü zaman Allahü teâlâ öfkelenir.”
Hasan Basrî hazretleri şöyle buyurdu: “Kim uzun yaşaması için zâlime dua ederse, o kimse Allah’a isyan etmiş olur!” Fâsık bir zâlimin üzülmesi için aleyhinde bulunmak, sevinmesin diye kendisini övmemek en uygun harekettir.
Yahya bin Muaz-ı Razi hazretlerine Allah sevgisinin, (muhabbetin) ne olduğu soruldu. Cevabında, “İyilikle artmayan, kötülükle eksilmeyen bir şeydir” buyurdu.


 

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Övülmek insanı kör eder!

Bir kimseyi yüzüne karşı övmek çok zararlıdır. Övülen kimsenin helakına sebep olur. Övme onda kibir ve gurur meydana getirir, kibir ve gurur ise helâk edicidirler. Ayrıca, övme insanda gevşeklik meydana getirir. Nefsinin hoşuna gider. Nefsinden razı olan bir kimsenin çalışması azalır; zira nefsini kusurlu gören bir kimse ciddiyetle çalışmaya koyulur. Ama diller, adamın lehinde övgüler düzdükleri zaman, adam da hedefe vardığını zanneder.
Bundan dolayı Peygamber aleyhisselam şöyle buyurmuştur: “Eğer arkadaşın senin yapmış olduğun övgüyü işitmiş olsaydı, sen onun boynunu kesmiş olurdun. Arkadaşını yüzüne karşı övdüğün zaman sanki sen onun gırtlağının üzerinde pırıl pırıl parlayan keskin bir usturayı gezdirmiş olursun.”
Başka hadis-i şeriflerde de Efendimiz şöyle buyurmuşur:
“Övülmeyi sevmek, insanı kör ve sağır eder. Kusurlarını görmez olur. Doğru sözleri, verilen nasihati işitmez olur.”
“Meddahların [herkesi övenlerin, yağcıların] yüzüne toprak saçın!”
“Meddahların ağzına toprak atın.”
“Din kardeşinden bir ihtiyacını isterken onu övmekle söze başlamayın. Böyle yapan onun belini kırmış olur.”
Ziyad bin Ebî Müslim şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kimse lehinde bir övgü işitirse, muhakkak şeytan ona görünür. Fakat Müslüman bir kimse derhal hatırlar, kendine gelir”
Hz. Ömer şöyle demiştir: ‘Medhetmek, kesmek demektir’. Bunun hikmeti şudur. Çünkü kesilen bir kimse çalışmaktan gevşer ve çalışamaz hale gelir. Bir insan övüldüğü zaman da gevşer veya ucûb ve gurura meyleder. Ucûb ve gurur da, kesmek gibi helâk edici sıfatlardır. İşte bunun için de Hz. Ömer, medhetmeyi kesmeye benzetmiştir.
Eğer medh, medheden ile medhi yapılanın hakkında bu âfetlerden uzak olursa, o vakit medihte bir sakınca olmaz. Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur: “Eğer Ebu Bekr-i Sıddîk’ın imanı -peygamberler hariç- bütün insanların imanıyla tartılsa muhakkak Ebu Bekr’in imanı ağır basar.”


 
Üst