hirahos
Kıdemli Üye
- Katılım
- 9 Kas 2006
- Mesajlar
- 35,948
- Tepkime puanı
- 483
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
Evliyaullah'ın sohbeti kalbden, ruhtan gelir.. O yüzden o sohbet yaşayanın ruhunun tesiri, eseridir.. O sohbeti de dinleyenlerin kalbleri cezb eder.. Ruhları uyanır..
İnsanlar Allah'ı unutmuşlar.. Ahiret'i unutmuşlar.. Bakıyorsun inananları da unutmuş nefsine esir olmuş.. Peki kim uyandırır bu uykudan? Allah dostları.. Bu tercübeyle sabittir ki Allah dostlarından uzaklaşanlar, kaçanlar akibet nefslerinin esiri ve zebunu olmuşlardır..
E buyrun o zaman bir Allah Dostundan sohbet dinleyelim:
----------------------------------------------------------------
Bizim yolumuz, Nakşibendi yoludur. Allah'a giden yolların başıdır. Her kim bu yola girmiş ise saadet bulmuştur, selamet bulmuştur. Şekavetten kurtulmuştur. Eşkıya, cehennem gediklileridir. Eşkıya, kötü nefse uyandır;
-Kötü nefis kimi takip eder?
Şeytanı takip eder. Şeytanı takip eden adam hayır etmez. Kumarhaneye giden adam da hayır etmez. Meyhaneye giden, kerhaneye, eğlence yerlerine, gece hayatına alışan adam hayır etmez. Sen bilirsin istediğin yere git. Cennet yolu da açık, cehennem yolu da. O kimse yanacaktır. Yanan kendisidir. Onun yerine başkasını yakmazlar.
Belki dünyada yaptığı suçları başkasının üstüne atar, mahkum ettirir, kurtulur ama kıyamet gününde yalancılık geçmez. Bu dünya yalan dünya, yalancılık çok geçer. Geçer ama üst üste biriktiğinde de o kimse çok çekecek, Onu dünyada çuvala sokacaklar. Belki bir gün bütün azaları da tutmaz olacak. Vücudu teleme olacak. Belki kırk tane makine bağlayacaklar. O kimse diyecek ki;
-Bırakın beni, ızdırabımı kabrimde çekeyim.
Aman ne yaşamak. İpin üzerindeki adam yaşıyor, ipi bir parça gevşek bırakırlarsa nasıl yaşar düşün. Çırpınır, kurtulmak ister ama kurtulamaz. Ondan beş beter olur. Bu teknoloji denilen bela ile o kimseyi yatağa bağlayıp her bir yerine tel bağlarlar. Burnunda ayrı, ağzında ayrı, altından ayrı. Delik bulamazlarsa yeni bir delik açarlar ve evlatlarını getirip;
-Bakın babanız ne güzel yaşıyor, körük gibi göğsü kalkıp iniyor. Çekersek yaşayamaz, katil olursunuz onun için bırakın yaşasın. Hortumu çekerseniz babanızın, akrabanızın katili olursunuz o henüz yaşıyor.
derler. Herifin çektiği kabir azabı. Adam ölmüş zaten, o körüğü koydular ki nefes alıp veriyor diyerekten göstermek için. Cehennem azabı. Bir zaman sonra paranın bittiğini anladıklarında,
-Çekelim yeni birisini bağlıyalım buraya, biri gitsin, on tanesi gelsin sağılacak çok var.
Din iman kalmadı. Allah hastanelere düşürtmesin. İnsaf diye bir şey bulunmaz,
-O adamın neticesi nedir?
Kabre inmeden kabir azabı çekmektir. Sen çekersin, senin yerine kimse çekmez. Senin yerine oğlunu, kızını getirip yatırtmazlar, seni bağlarlar. Ondan sonra işin tamam oldu mu, seni kapıda bildirirler. Bazıları davul zurnayla gider, giden ölülere melaikeler kafalarına vurur. Kafamıza vuruyor derler. O davulla zurnaya dışarıda kaç tokmak vuruluyorsa, o sayıda melaikeler tarafından kafasına vurulur.
- Utanmaz herif, davul zurnayla mı gideceğini vasiyet ettin? Sen Müslüman değil miydin? Hangi dindendin sen? Hangi kitapta yazar davul zurnayla ölü götürmeyi, mozart marşıyla mezarlığa gelmeyi, hangi kitapta gördün sen? Al bir de bizden...
diye dışarıda davula her vuruşta on melaike kafasına vurur. Omuzda tutup götürürken de, cenaze arabasında da kaç tabut hoplaya hoplaya gider, kafasına her vuruşta tabuttan çıkacak gibi olur. Akıllarınızı başınıza alın!
Tek tek yaratıldık, tek tek dünyaya geldik, tek tek dünyadan götürüleceğiz. Herkes bir yerde doğar, büyür, sonra dünyadan tek başına çıkar. Şanlı bile ölseler yine ayırt edilecektir Herkes çekeceğini ayrı çeksin diye, bir tabut ona bir tabut ötekine verirler.
Dünya çok aldatıyor. Onun için dünyanın zilleti, kafirlerin zilletinin altında kalmıştır. Bunlar gördüğümüz, duyduğumuz meselelerdir. Bir de maneviyatla görülen, işitilen mesele vardır. Onlar tedbir alalım diye bize söylüyorlar ve işittiriyorlar. Bir gün bizi de mezarlığa taşıyacaklar. Bizi İnşallah tevhit çekerek götürürler. Allah'ın hoşlanmadığı, davul zurnayla gitmektir. O dünya ehline yapılan son selamlıktır. Lakin öbür tarafta makbul değildir. Daha ziyade melaikeleri kızdırır, şiddetlendirir. Yakasından tutarlar, hafiften değil, iyi sıkı döverler, ezerler.
Allah bize güzel akibet nasip etsin, akibetimiz güzel olsun. Sonun iyi gelmedikten sonra senin bu dünyadaki rütben, çocukların, altınların, paşalığın ne içindir? Sana ne yararı vardır? Bu kadar saltanatlı yaşadık biz buna layık mıyız dersen, sen kendin layık gördün;
- Allah'ım son gürlüğü ver, ahiret saltanatı ver, nasip et, Senin rızanla dünyadan çıkayım!
demedin ki, dilemedin ki... Sen dünyanın nimetlerinin tadını çıkartayım, dünyanın zevk-ü sefalarını çıkartayım, dünyada çok güzel yaşayayım diye uğraşıp, bunları gaye edindin. Sen bunlar için uğraştın, bittin, tükendin. Son gürlüğü istemedin ki sana bir şey verilsin. "Allah" de, Allah'ı unutma ki; insanların seni bıraktığı gibi Allah da seni bırakmasın.
İnsanlar çok kimseleri bir gün bırakırlar. Bir kimse dünya saltanatına küsse, insanlar ona dönüp bakmaz olur, arayıp sormaz olur. İnsanlar bırakır. Sen Allah de ki; insanların seni bıraktığı gibi de Allah seni bırakmasın. Allah seni bırakırsa, bütün insanlar sana toplansa sana hiçbir yararı yok.
Ahir zamandayız, dünya eskimiştir. Eskimişin manası: bocalmış, yaşlanmış dünyadır. Biz ahir zaman ümmetleriyiz, gene ahir zaman ümmetlerinin sonundaki ümmetleriz. Onun için herkes dünyaya aldanmayıp, ahiret içinde kazanç yolu aramalıdır. Herkes dünya için kazanç yolu arıyor. Şimdiye kadar hepimiz geçindik Elhamdülillah... İşleyen, işlemeyen geçindik. Kazanan da kazanmayan da geçiniyor bu dünyada. Lakin dünyada çok kazanan çok yiyemiyor. Çok kazanan dünyayı ahirete de aktaramıyor. İnsan dünyada çok kazanmayı bırakıp bir parça aşağıda durmalıdır. Ahirete vakit ayırmalıdır, ahiret için kazanmaya da bir parça gayret göstermelidir, yirmidört saatin içerisinde yarısı değil de her saatten bir dakika dersek, yarım saat yani günün ellide birini ahiret için vermeye aklı kesmez mi? Veremez mi? Bu da ahiretim için olsun diye günde bir defa abdest alıp, akşam eve döndüğünde;
- Ya Rabbi, öğlenin akşamın farzlarını kılamadım
diye farzları ve yatsı namazını da kılsa, yarım saat bile etmez. Cenab-ı Allah ona bakıyor.
"Benim kulum acaba beni aklına getiriyor mu? Kulum beni hatırlıyor mu? Gecenin içinde hiç olmazsa ellerini kaldırıp üç defa Ya Rabbi! diyerek beni çağırıyor mu, kulum beni bu kadar mı unuttu?" dedirtmemelidir.
Kul Allah'a karşı kendini unutturmamalıdır. Dikkatli olmalıdır. Elhamdülillah Bizim sözümüz hak ve gerçektir. Şüphesiz sözlerdir bunlar.
Kuran-ı Kerim'de de, Peygamber’den de (a.s.). bize olacaktan haber veriliyor. Az da olsa adım atmaya, hak yoluna ayağını basmaya gayret etmelidir ki büsbütün boş çıkmasın. Günah pisliktir. Müslüman temizdir. Zahirde de, batında da temizdir. Günah bildiğin şeyi yapma. Günahı bilmediğin vakitte bağışlanır. Günahı bildiğin vakitte olmaz; ayağını bilerek pisliğin içine sokmaktır. Günaha niçin giriyorsun, günaha girme temiz dur. Pis bir yere basan bir kimse ayağını temiz bir yere sürer ki pisliği gitsin diye. Tövbe aklına gelsin. Kimseye duyurmak istemezsen geceleri “Tövbe Ya Rabbi!” de. Cenab-ı Allah'a “Ya Rab çok günahlara girdim, senin affın çoktur” de.
Allah'ın yanında genç insanın ibadeti makbuldür, sevgilidir. Allah (c.c.) ademoğluna, gençlerin yüzü suyu hürmetine İslam'a kuvvet verecektir. Zarar yoktur. Kuvvet yalnız top tüfek ile değildir. Kuvvetin mana ve mantığı başkadır. Top tüfek kuvveti mana ifade etmez. Kuvvet imanın kuvvetidir. Onu elde etmeye bak, başka kuvvet yoktur.
---------------------------------------------
(Alıntıdır)
Söyleyene değil söyletene bak demişler.. Hatta, söyleten belli; ne söylediğine bak diye eklemişler..
İnsanlar Allah'ı unutmuşlar.. Ahiret'i unutmuşlar.. Bakıyorsun inananları da unutmuş nefsine esir olmuş.. Peki kim uyandırır bu uykudan? Allah dostları.. Bu tercübeyle sabittir ki Allah dostlarından uzaklaşanlar, kaçanlar akibet nefslerinin esiri ve zebunu olmuşlardır..
E buyrun o zaman bir Allah Dostundan sohbet dinleyelim:
----------------------------------------------------------------
Bizim yolumuz, Nakşibendi yoludur. Allah'a giden yolların başıdır. Her kim bu yola girmiş ise saadet bulmuştur, selamet bulmuştur. Şekavetten kurtulmuştur. Eşkıya, cehennem gediklileridir. Eşkıya, kötü nefse uyandır;
-Kötü nefis kimi takip eder?
Şeytanı takip eder. Şeytanı takip eden adam hayır etmez. Kumarhaneye giden adam da hayır etmez. Meyhaneye giden, kerhaneye, eğlence yerlerine, gece hayatına alışan adam hayır etmez. Sen bilirsin istediğin yere git. Cennet yolu da açık, cehennem yolu da. O kimse yanacaktır. Yanan kendisidir. Onun yerine başkasını yakmazlar.
Belki dünyada yaptığı suçları başkasının üstüne atar, mahkum ettirir, kurtulur ama kıyamet gününde yalancılık geçmez. Bu dünya yalan dünya, yalancılık çok geçer. Geçer ama üst üste biriktiğinde de o kimse çok çekecek, Onu dünyada çuvala sokacaklar. Belki bir gün bütün azaları da tutmaz olacak. Vücudu teleme olacak. Belki kırk tane makine bağlayacaklar. O kimse diyecek ki;
-Bırakın beni, ızdırabımı kabrimde çekeyim.
Aman ne yaşamak. İpin üzerindeki adam yaşıyor, ipi bir parça gevşek bırakırlarsa nasıl yaşar düşün. Çırpınır, kurtulmak ister ama kurtulamaz. Ondan beş beter olur. Bu teknoloji denilen bela ile o kimseyi yatağa bağlayıp her bir yerine tel bağlarlar. Burnunda ayrı, ağzında ayrı, altından ayrı. Delik bulamazlarsa yeni bir delik açarlar ve evlatlarını getirip;
-Bakın babanız ne güzel yaşıyor, körük gibi göğsü kalkıp iniyor. Çekersek yaşayamaz, katil olursunuz onun için bırakın yaşasın. Hortumu çekerseniz babanızın, akrabanızın katili olursunuz o henüz yaşıyor.
derler. Herifin çektiği kabir azabı. Adam ölmüş zaten, o körüğü koydular ki nefes alıp veriyor diyerekten göstermek için. Cehennem azabı. Bir zaman sonra paranın bittiğini anladıklarında,
-Çekelim yeni birisini bağlıyalım buraya, biri gitsin, on tanesi gelsin sağılacak çok var.
Din iman kalmadı. Allah hastanelere düşürtmesin. İnsaf diye bir şey bulunmaz,
-O adamın neticesi nedir?
Kabre inmeden kabir azabı çekmektir. Sen çekersin, senin yerine kimse çekmez. Senin yerine oğlunu, kızını getirip yatırtmazlar, seni bağlarlar. Ondan sonra işin tamam oldu mu, seni kapıda bildirirler. Bazıları davul zurnayla gider, giden ölülere melaikeler kafalarına vurur. Kafamıza vuruyor derler. O davulla zurnaya dışarıda kaç tokmak vuruluyorsa, o sayıda melaikeler tarafından kafasına vurulur.
- Utanmaz herif, davul zurnayla mı gideceğini vasiyet ettin? Sen Müslüman değil miydin? Hangi dindendin sen? Hangi kitapta yazar davul zurnayla ölü götürmeyi, mozart marşıyla mezarlığa gelmeyi, hangi kitapta gördün sen? Al bir de bizden...
diye dışarıda davula her vuruşta on melaike kafasına vurur. Omuzda tutup götürürken de, cenaze arabasında da kaç tabut hoplaya hoplaya gider, kafasına her vuruşta tabuttan çıkacak gibi olur. Akıllarınızı başınıza alın!
Tek tek yaratıldık, tek tek dünyaya geldik, tek tek dünyadan götürüleceğiz. Herkes bir yerde doğar, büyür, sonra dünyadan tek başına çıkar. Şanlı bile ölseler yine ayırt edilecektir Herkes çekeceğini ayrı çeksin diye, bir tabut ona bir tabut ötekine verirler.
Dünya çok aldatıyor. Onun için dünyanın zilleti, kafirlerin zilletinin altında kalmıştır. Bunlar gördüğümüz, duyduğumuz meselelerdir. Bir de maneviyatla görülen, işitilen mesele vardır. Onlar tedbir alalım diye bize söylüyorlar ve işittiriyorlar. Bir gün bizi de mezarlığa taşıyacaklar. Bizi İnşallah tevhit çekerek götürürler. Allah'ın hoşlanmadığı, davul zurnayla gitmektir. O dünya ehline yapılan son selamlıktır. Lakin öbür tarafta makbul değildir. Daha ziyade melaikeleri kızdırır, şiddetlendirir. Yakasından tutarlar, hafiften değil, iyi sıkı döverler, ezerler.
Allah bize güzel akibet nasip etsin, akibetimiz güzel olsun. Sonun iyi gelmedikten sonra senin bu dünyadaki rütben, çocukların, altınların, paşalığın ne içindir? Sana ne yararı vardır? Bu kadar saltanatlı yaşadık biz buna layık mıyız dersen, sen kendin layık gördün;
- Allah'ım son gürlüğü ver, ahiret saltanatı ver, nasip et, Senin rızanla dünyadan çıkayım!
demedin ki, dilemedin ki... Sen dünyanın nimetlerinin tadını çıkartayım, dünyanın zevk-ü sefalarını çıkartayım, dünyada çok güzel yaşayayım diye uğraşıp, bunları gaye edindin. Sen bunlar için uğraştın, bittin, tükendin. Son gürlüğü istemedin ki sana bir şey verilsin. "Allah" de, Allah'ı unutma ki; insanların seni bıraktığı gibi Allah da seni bırakmasın.
İnsanlar çok kimseleri bir gün bırakırlar. Bir kimse dünya saltanatına küsse, insanlar ona dönüp bakmaz olur, arayıp sormaz olur. İnsanlar bırakır. Sen Allah de ki; insanların seni bıraktığı gibi de Allah seni bırakmasın. Allah seni bırakırsa, bütün insanlar sana toplansa sana hiçbir yararı yok.
Ahir zamandayız, dünya eskimiştir. Eskimişin manası: bocalmış, yaşlanmış dünyadır. Biz ahir zaman ümmetleriyiz, gene ahir zaman ümmetlerinin sonundaki ümmetleriz. Onun için herkes dünyaya aldanmayıp, ahiret içinde kazanç yolu aramalıdır. Herkes dünya için kazanç yolu arıyor. Şimdiye kadar hepimiz geçindik Elhamdülillah... İşleyen, işlemeyen geçindik. Kazanan da kazanmayan da geçiniyor bu dünyada. Lakin dünyada çok kazanan çok yiyemiyor. Çok kazanan dünyayı ahirete de aktaramıyor. İnsan dünyada çok kazanmayı bırakıp bir parça aşağıda durmalıdır. Ahirete vakit ayırmalıdır, ahiret için kazanmaya da bir parça gayret göstermelidir, yirmidört saatin içerisinde yarısı değil de her saatten bir dakika dersek, yarım saat yani günün ellide birini ahiret için vermeye aklı kesmez mi? Veremez mi? Bu da ahiretim için olsun diye günde bir defa abdest alıp, akşam eve döndüğünde;
- Ya Rabbi, öğlenin akşamın farzlarını kılamadım
diye farzları ve yatsı namazını da kılsa, yarım saat bile etmez. Cenab-ı Allah ona bakıyor.
"Benim kulum acaba beni aklına getiriyor mu? Kulum beni hatırlıyor mu? Gecenin içinde hiç olmazsa ellerini kaldırıp üç defa Ya Rabbi! diyerek beni çağırıyor mu, kulum beni bu kadar mı unuttu?" dedirtmemelidir.
Kul Allah'a karşı kendini unutturmamalıdır. Dikkatli olmalıdır. Elhamdülillah Bizim sözümüz hak ve gerçektir. Şüphesiz sözlerdir bunlar.
Kuran-ı Kerim'de de, Peygamber’den de (a.s.). bize olacaktan haber veriliyor. Az da olsa adım atmaya, hak yoluna ayağını basmaya gayret etmelidir ki büsbütün boş çıkmasın. Günah pisliktir. Müslüman temizdir. Zahirde de, batında da temizdir. Günah bildiğin şeyi yapma. Günahı bilmediğin vakitte bağışlanır. Günahı bildiğin vakitte olmaz; ayağını bilerek pisliğin içine sokmaktır. Günaha niçin giriyorsun, günaha girme temiz dur. Pis bir yere basan bir kimse ayağını temiz bir yere sürer ki pisliği gitsin diye. Tövbe aklına gelsin. Kimseye duyurmak istemezsen geceleri “Tövbe Ya Rabbi!” de. Cenab-ı Allah'a “Ya Rab çok günahlara girdim, senin affın çoktur” de.
Allah'ın yanında genç insanın ibadeti makbuldür, sevgilidir. Allah (c.c.) ademoğluna, gençlerin yüzü suyu hürmetine İslam'a kuvvet verecektir. Zarar yoktur. Kuvvet yalnız top tüfek ile değildir. Kuvvetin mana ve mantığı başkadır. Top tüfek kuvveti mana ifade etmez. Kuvvet imanın kuvvetidir. Onu elde etmeye bak, başka kuvvet yoktur.
---------------------------------------------
(Alıntıdır)
Söyleyene değil söyletene bak demişler.. Hatta, söyleten belli; ne söylediğine bak diye eklemişler..