insan nefsine bir mektup...

EFSUNNUR

Üye
Katılım
8 Kas 2006
Mesajlar
60
Tepkime puanı
0
Puanları
0



Yillardir beni uyuttun. Hep yarina biraka biraka koca bir ömür heder oldu. Gecelerim teheccütsüz heyecansiz gündüzlerim semeresiz basarisiz
geçti. Acaba yarin yarin diye uyuttugun yarinlarimi, meçhul bir yarinda nasil doldurabileceksin? Ne zaman beni çevreleyen basitliklerle bagimliliklara civciv misali küçük bir darbe vurup hür dünyaya açilmak istesem, granitten daglar gibi karsima dikildin. Olmadik desiselerle beni kandirdin. Bitmeyen isteklerle beni aldattin. Yillardir taam (yemek) , kelam (konusma) menam (uyku) hapisanesinde, inim inim inlettin, izdiraplarimi, bana ney gibi
dinlettin. Irademi, rehavet, meskenet zincirleriyle simsiki sardin.Bana sunulan saat altinlarini degerlendiremedin. Hepsini badi heva
zayi ettin. Kimbilir, içinde ne hediyeler saklayan günlerin ve aylarin zarfini açamama bile müsaade etmedin. Hepsi bosa gitti. Içlerinde neler
sakladigini anlayamadan.

Söyler misin; ALLAH askina, senin yasayan bir cenazeden ne farkin var? Insan süresini aglaya aglaya okudun. Amma o muhtesem sarayin
kapilarini bir türlü aralayamadin. Kendini, kendi çevreni tanidigin kadar taniyamadin. Kendi içinde kendine yabanci kaldin. Kendi kendine hapisane
yaptin.

Fetih süresini okudun, birak disariyi, içinde bir tek fetih bile yapamadin. Konusma, yemek, uyku esaretinden kurtulamadin. Iradeni feth
edemedin. Namazla cenneti takas etmeyi çalistin, ayetleri bir teyp gibi ezberledin amma uyguladiklarin hep adetlerin oldu.

Peygamberimizin saçlarini agartan Hud süresiyle karanlik gecelerin bir türlü aydinlatamadin. Gayreti hep birilerinden bekledin. Senin de
birileri oldugunu hep unuttun.

Bir fikir ugruna hayati hakir gören peygamberlerin hayatini, uzun kis gecelerinde kissa niyetiyle okudun. Fakat hayatindaki kislari, bir türlü
baharlara çeviremedin. Çünkü onlari anlayamadin.

Yusuf'u düsündün mü hiç? Kuyu diplerini sultanliga siçrama rampasi yaptigini, hapisaneleri nasil medreseye çevirdigini anlayabildin
mi? Dünya ve içindeki her sey ayaklarinin ucundayken hayati istihkar edip ölümü özlemesini anlayabildin mi? Anlayamadin evet anlayamadin... onun
içindir ki Yusuf'ta bogulan dünyada, bogulmak üzere ölüm çigliklari atiyorsun.

Atesler içindeki Ibrahim'in atesleri bir baharistana çevirdigini, biçak altindaki Ismail'in yeniden dogdugunu, Sefine-i Nuh'u
batirmak isteyen tufanlarin ancak sahili selametle çikmasina hizmet ettigini suikastlar içinde Isa'nin denizler ortasinda,
Musa'nin nasil vuslata erdigini anlayabildin mi?

Anlayamadin...

Ya çelikten duvarlara çarpmis gibi bir örümcek agi karsisinda beyinleri dumura ugrayan müsriklerin düstügü perisan halde yatan gizli
hikmeti çözebildin mi?

Bir gergef gibi ömrünün her anin çile yumagiyla dokuyan Hz. Muhammed (S.A.V) 'Ümmetim' derken sen nefsim dedin. O davam derken sen
hevam dedin. O davasini yüceltirken sen hevanda cücelestin. Onun çaglari pesinden sürükleyen davasindan ne yazik ki kala kala sarigi, sakali,
tesbihi, umresi, namazi kaldi. Ne yazik ki; onlari da bir türlü anlayamadin.

Kokularla süsledigin sakalin ruhunu, ruhunla mecz edemedin. Dolayisiyla sakalli çocuk olmaktan kurtulamadin!

Basindaki sarik beyaz kefenin iken, yastiginin altindaki ölümü çok uzaklarda zannettin. Dünyanin oyuncaklariyla evcilik oynarken, dünyanin
elinde, oyuncaklastiginin farkinda bile olamadin.

Bir adet halinde getirdigin bes vakit namazin ayni safta omuz omuza namaz kildigin kardesini giybet etmekten seni kurtaramadi. Kalbine gözüne
kulaklarina el ve ayaklarina tutturamadigin oruçlarin sadece midene münhasir kaldi. Oruç tuttugunu zannettin amma, aç kaldigini anlayamadin.
Basina taç ettigin basörtüsü sadece basini örtebildi. Basinin altindakiler ne yazik ki basörtüsünden nasibini alamadi. Çünkü
basörtüsünü takva örtüsüyle birlikte örtmedin. Gözlerin, kalbin ve duygularin çiplak kaldi. Kendini fark ettirebilmek için aynanin
karsisinda çesit çesit kiliklara girdin. Yapmacik gülüslerle, hirsizlama bakislarla baskalarinin duygularini çalmaktan utanmadin. Ruhunun
çigliklarina bedel sen gülüyordun. Düstügünü ve düsürdüklerini anlayamadin.

Burnunun dibindeki farzlari görmezden gelip, sünnet diye diye defalarca umreye gittin. Kabe'yi tavaf ettin. Yeryüzündeki iki
milyar Müslüman'in sadece kemmiyet oldugunu, bir keyfiyet olmadigini hiç düsündün mü? Düsündün mü binlerce birilerimiz varken nasil
ayri kaldigimizi nasil parçalandigimizi.

Ayni camii de birlikte namaz kildigin kardesinin fakr-u zaruretini görmezden geldin. Onu ihtiyaçlari pençesinde kivranirken, zevkle
seyrettin. O kuslarin dondurucu soguklarini kemiklerinde isitirken, sen bugulu camlarin arkasinda tesbih çekiyordun. Dünya cennet kevserlerine
denk bir lezzeti, kardesinin acilarini dindirme lezzetini tadamadin. O lezzeti falan duayi su kadar okuyarak alacagini zannettin. Aldandin.
Elindeki elmaslari birkaç sekerlemeye degisen ahmak çocuklari gibi aldandin.

Hani hepimiz mümindik, hani birimizin izdirabi hepimizin izdirabiydi. Hani sarkta bir müminin ayagina diken batsa, garptaki mümin rahatsiz
olacakti. Hani bir mümin öldügü zaman, sema ve arz onun ölümüne gözyasi dökerdi. Hani mümin yeryüzünün zinetiydi. Hani müminler bir vücudun azalari gibiydi. Hani göz agrisa, bütün vücud o aciyi içinde hissedecekti.


Hani Hz. Ebubekir'in teslimiyeti? Hani Hz. Ömer'in destanlasan adaleti? Hani Hz.Osman'in dillerden düsmeyen hayasi?
Hani Abdurrahman gibi zenginler? Hani Ebuzer gibi fakirler hani Ensar Muhacir gibi kardeslikte yarisanlar nerede, nerede hani? Anlayamadin. Ne
yazik ki bunlari anlayamadin!

Anla artik! ... Ne olur anla! Anla ki, cennet ucuz degil, cehennem dahi lüzumsuz degil! Anla ki; cennete giden yol asfaltla dösenmemis!
Anla ki; bedelini ödemedigin hiçbir seye sahip olamazsin! Anla ki; dünyayi bize bizler zindan ediyoruz.. ihmallerimiz,
enaniyetimiz, samimiyetsizligimiz...... Anla ki; Eyüp gibi sabir erbaini doldurmadan, Yusuf gibi kuyu
diplerinde yillarca çile çekmeden, Yakuplar gibi gözlerini hasrete kurban etmeden,olmaz!

Anla ki; Ismail'ler gibi biçak altina yatmadan, Ibrahimler gibi YA ALLAH deyip kendine ateslere atmadan olmaz. Sefine-i Nuh gibi
tufanlari yara yara hedeflere gitmeden olmaz!

Ve Anla ki; bir ömür boyu gözyaslarini ceyhun edip alin teriyle mecz ederek ümmeti için an be an, dem be dem, çile çeken Hz. MUHAMMED (s.a.v.)
gibi çekmeden olmaz!

Ve sunu çok iyi anla ki; baskalarinin hayata Asik oldugu kadar Ölüme Asik olmadan Olmaz! ! ! ! ! !

 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul
EfsunNur çok güzel yazmışsın eğer alıntı değilse... alıntıysa bizimle paylaştığın için... yüreğine sağlık bizlere afiyet...

kendi Hakikatimizde ki Allaha iman... ve kendi Hakikatimizde ki peygamberlere hepsini tek tek yaşayarak belkide.. bazıları Durak olmazsa olmaz..

ama nefsinize zulm etmeyin... Sevgisiz olmaz bu İşler ve Sevgi gayba olmaz önce Kalbe İhlas sırrı sürerler.. Allah sevdiği kuluna verir zaten Allah sevmeden kimse Allahı sevemez... Allah duyurmadan kimse de duyuramaz...

kamil abiler öyle derler... ben seçtiğimi sanırdım ama seçilmişiz önce...

anlamakda yetmiyor gerçi eğer anlaşılan yaşanmıyorsa anlaşılmamıştır Hakikatince... Nur Ala Nur... yaşamak istemesende bir bakmışsın İçinde pislik kalmamış..

Allah kimi dilerse Nuruna iletir herşeyi bilen O'dur... Herşeyi bilen O'dur...
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Ah Nefİs

Girdim Aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizler Hızır'layın gezer oldum

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

Sordum deniz malikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum

Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktab gül üzer oldum

Ol budakta biter iman iman bitse gider güman
Dün gün isim budur heman nefsime bir tatar oldum

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hümeti yok resul'lere bentlerini bozar oldum

Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı
Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum

^^YUNUS EMRE^^
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
İnsanda hangi huy galipse o huyun suretine göre haşredilecektir.Yanlışlara düşmemek için nefsi eğitmek ve terbiye etmek gerektiği ortadadır; nefsi eğitmenin en önemli yolu da onunla mücadele etmektir.Haydin gelin hep beraber bu yollardan bir kaçına göz atalım…

Yanlışa düşmemek için nefsini (3) duygudan halis kıl (arındır.)

-Kötü niyet

-Garaz

-İhtiraslar
 
Üst